Esas No: 2018/38
Karar No: 2018/1
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2018/38 Esas 2018/1 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2018 / 38 KARAR NO : 2018 / 1 KARAR TR : 29.01.2018 |
ÖZET : İdarece “Riskli Alan” ilan edilen bölgede kalan taşınmazının tahliyesi sırasında zarara uğradığından bahisle davacının tazminat istemiyle açtığı davanın6309 sayılı Yasanın 6/9 maddesi gereği İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi hk.
|
K A R A R
Davacı : F. Ç.
Vekili : Av. H.A.
Davalı : Bağcılar Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. B. K. K.
Diğer Davalılar: 1 - Bağcılar A. Sitesi 2 – B.A.Ş
O L A Y : Davacı vekili; davacının 2007 yılından bu yana kapıcılık hizmetini yürüttüğü A. Sitesi B 2 Bloğu hakkında davalı Belediye tarafından alınan "Riskli Yapı" kararı sonrası binanın yıkımı ve tahliyesine karar verildiği, 15.12.2016 tarihinde Belediye çalışanları ve Başak A.Ş işçileri tarafından ev eşyalarının belediyeye ait depoya götürüldüğünü, bu sırada bir kısım ev eşyasının zarar gördüğünü, müvekkilinin de kiraya çıkmak zorunda kaldığını, uğradığı toplam 10.841,00 TL zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.
Davalı Bağcılar Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde davanın görüm ve çözümünün idari yargının görevine girdiği ileri sürülerek görev itirazında bulunmuştur.
BAKIRKÖY 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 14.07.2017 tarihli duruşmada E:2017/52 sayılı kararı ile "Açılan davanın mahiyeti nazara alındığında haksız fiilden kaynaklı tazminat istemli olması nedeniyle görev olarak idari yargının değil adli yargının görev alanına girdiği" gerekçesiyle adli yargı kolunun görevli olduğuna karar vererek, davalıBağcılar Belediyesi vekilinin görev itirazını reddetmiştir.
Davalı vekili tarafından, süresi içinde verilen dilekçe ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dilekçe, dava dosyası ile birlikte Danıştay Başsavcılığı’na gönderilmiştir.
DANIŞTAY BAŞSAVCISI: Uygulama ve öğretide, kamu idarelerinin, kamu hizmetinin yürütümü sırasında, kamu gücü kullanarak tek yanlı irade açıklamalarıyla yapmış oldukları işlemler, "idari işlem"; herhangi bir işlem ya da karara dayanmaksızın gerçekleştirdikleri maddi faaliyetleriyle, görevleriyle ilgili hareketsizlikleri de, "idari eylem" olarak tanımlanmaktadır.
Bu tanıma göre, idarelerin 3194 sayılı İmar Kanununun 8"inci maddesi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici imar planları ile 2981 sayılı Yasanın 13"üncü maddesinin (c) bendi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici ıslah imar planları ve bu planlara dayanılarak tesis edilen parselasyon, kamulaştırma, ruhsat gibi bireysel işlemler, "idari işlem"; bu imar planı uyarınca yapmak zorunda oldukları program ve uygulamaları bunun için gerekli zamanda gerçekleştirmemeleri; yani, bu konudaki hareketsizlikleri de, idari eylem niteliği taşımaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; davacıya ait taşınmazın da aralarında bulunduğu bölge ile ilgili olarak 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında Bakanlar Kurulunca 17.03.2013 tarihinde Riskli Alan kararı alındığı, anılan karar gereğince davacının taşınmazından tahliyesi ve bu taşınmazın yıkımı sonucu uğranıldığı öne sürülen zararın ödenmesinin istenildiği anlaşılmıştır.
İdari işlem ve eylemlerden doğan zararların tazmini taleplerinin ise, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 12 ve 13"üncü maddeleri uyarınca, İdari Yargı yerlerinde açılacak tam yargı davalarına konu edilmeleri, anılan yasa hükümlerinin gereğidir.
Bu bakımdan, hukuka uygunluklarının denetimi ve zarar doğurucu sonuçlarının giderilmesi İdari Yargı"nın görev alanında bulunan idari işlem ve eylemlerin hukuk düzeninde yaratmış oldukları etki ve sonuçların, "hukuki el atma" olarak nitelendirilmesine ve bu olumsuz sonuçlarla ilgili tazminat taleplerinin adli yargı yerlerinde açılacak tazminat davalarına konu edilmelerine, hukuken olanak bulunmamaktadır.
Dolayısıyla, 17.03.2013 tarihinde Bakanlar Kurulunca alman Riskli Alan kararı gereğince davacının taşınmazından tahliyesi ve bu taşınmazın yıkımı sonucu uğranıldığı öne sürülen zararın tazminat olarak hüküm altına alınması isteminin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2"nci maddesinin l"inci fıkrasının (b) bendinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" hükmü gereğince idari yargı yerinde görülmesi gerekmektedir.
Nitekim, 11.06.2013 günlü, 28674 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6487 sayılı Kanun"un 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"nun geçici 6"ncı maddesinde değişiklik yapan 2l"inci maddesinde "Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulanmasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 03.05.1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir." hükmüne yer verilmek suretiyle "hukuki el atma" olarak nitelendirilen, imar planındaki belirleme sebebiyle mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamadan kaynaklanan tazminat davalarının görüm ve çözümünde İdari Yargı yerinin görevli olduğu öngörülmüş bulunmaktadır" görüşüyle 2247 sayılı Yasa"nın 10"uncu maddesi uyarınca, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 29.1.2018 günlü toplantısında:
Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; davalılardan Bağcılar Belediyesi vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde Davalı vekilince başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısınca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, Davacının taşınmazından tahliyesi ve bu taşınmazın yıkımı sonucu uğranıldığı öne sürülen zararın ödenmesi istemiyle açılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; davacıya ait taşınmazın da aralarında bulunduğu bölge ile ilgili olarak 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında Bakanlar Kurulunca 17.03.2013 tarihinde Riskli Alan kararı alındığı, davalı Belediye ile taşeron firma çalışanları tarafından anılan karar gereğince davacının taşınmazından tahliyesinin sağlandığı, davacının da tahliye sebebiyle oluştuğunu ileri sürdüğü zararın ödenmesini istediği anlaşılmaktadır.
31/5/2012 gün ve 28309 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun;
"Uygulama İşlemleri" başlıklı 6 ncı maddesinin 9 ncu fıkrası: Bu Kanun uyarınca tesis edilen idari işlemlere karşı tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu uyarınca dava açılabilir.
Hükmünü amirdir.
Ayrıca kamu idarelerinin, kamu hizmetinin yürütümü sırasında, kamu gücü kullanarak tek yanlı irade açıklamalarıyla yapmış oldukları işlemler, " idari işlem " , herhangi bir işlem ya da karara dayanmaksızın gerçekleştirdikleri maddi faaliyetleriyle, görevleriyle ilgili hareketsizlikleri de, " idari eylem " olarak tanımlanmaktadır.
İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi, bakım ve onarımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan İdari Yargı yerleri görevli bulunmaktadır.
Bu kabuller ışığında yapılan değerlendirme neticesinde, davacının taşınmazının Bakanlar Kurulu kararıyla 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun uyarınca " Riskli Alan " ilan edildiği olayda, davacının taşınmazının tahliyesi sırasında zarara uğradığından bahisle tazminat istemiyle açılan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2"nci maddesinin 1"inci fıkrasının (b) bendinde yer alan " İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel haklan doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları " hükmü ve 6306 sayılı Yasanın 6/9 maddesindeki düzenleme gereğince idari yargı yerinde görülmesi gerekmektedir.
Belirtilen nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 14.07.2017 tarih ve E:2017/52 sayılı görevlilik kararının davalı Bağcılar Belediye Başkanlığı yönünden kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 14.07.2017 tarih ve E:2017/52 sayılı görevlilik kararının davalı Bağcılar Belediye Başkanlığı yönünden KALDIRILMASINA, 29.01.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Nuri NECİPOĞLU
|
Üye Şükrü BOZER
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ |
Üye Mehmet AKSU
Üye Süleyman Hilmi AYDIN |
Üye Ahmet Tevfik ERGİNBAY
Üye Turgay Tuncay VARLI |