23. Ceza Dairesi 2015/4572 E. , 2015/1333 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Beraat, Temyiz isteminin reddi
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılanın yokluğunda verilen hükmün, 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 17. maddesindeki "Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek veya sanatını evinde icra edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır." şeklindeki düzenlemesine aykırı şekilde tebliğatın katılan vekilinin adreste bulunup bulunmadığı tespit edilmeden işyerinde devamlı çalışan memura tebliğ edilmesi geçersiz olduğundan, katılan vekilinin öğrenme üzerine 07.03.2013 tarihli temyiz isteminin süresinde olduğu kabul edilerek ve 08/03/2013 tarihli ek kararın kaldırılarak yapılan incelemede;
09/11/1999 tarihinde mahkeme kararıyla resmen boşanan sanıkların, fiilen birlikte yaşamayı sürdürmelerine rağmen, sanık ..."ın, 11/06/2001 tarihinde vefat eden babasından dolayı hak sahibi sıfatıyla ölüm aylığı almak suretiyle haksız şekilde menfaat temin ettikleri ve bu yolla katılan Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı"nı dolandırdıkları iddia edilen olayda;
Hukuken geçerliliği hususunda tereddüt bulunmayan boşanma kararlarından sonra eski eşlerin bir arada yaşamasını yasaklayan kanuni bir düzenleme bulunmadığından; boşanmanın hileli davranış olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
Kaldı ki, Türk Medeni Kanunu"nun 166/3 maddesinde, evliliğin en az bir yıl sürmesi ve eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılacağı; hakimin, tarafların iradelerini serbestçe açıkladıklarına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması halinde de boşanmaya hükmolunacağı vurgulanmaktadır. Olaya bu açıdan bakıldığında zikredilen maddeye göre açılan boşanma davalarında yasa, boşanma gerekçesinin doğruluğunu araştırma hususunda boşanma kararını verecek hakime araştırma yetkisi vermediğinden, maaş almak amacı ile yapılan boşanmalar dahi hileli davranış olarak vasıflandırılamaz.
Üstelik 5510 sayılı Kanun"un 56. maddesi ile bu durumu tespit edilen kimselerin gelir ve aylığının kesileceği ve ödenmiş tutarların geri alınacağı hükme bağlanırken, bu hususta cezai müeyyide getirilmemiş olması anlaşmazlığın hukuki ihtilaf niteliğinde kaldığını göstermektedir.
Bu açıklamalar, kanuni düzenlemeler ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.11.2013 tarih ve 2012/15-1363 esas 2013/533 karar sayılı ilamı çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; suçun yasal unsurlarının oluşmadığına yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 07/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Karşılaştırıldı.
A.S.K.