Esas No: 2021/75
Karar No: 2022/304
Karar Tarihi: 26.04.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2021/75 Esas 2022/304 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2021/75 E. , 2022/304 K."İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 55-134
Sanıklar ... ve ...’in dolandırıcılık suçundan TCK’nın 157/1, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 1 yıl 6 ay hapis ve 5.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluklarına ve mahsuba ilişkin ... 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 26.11.2008 tarihli ve 4-528 sayılı hükümlerin, sanıklar tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesince 03.06.2013 tarih ve 66904-10219 sayı ile;
“Sanıkların müştekinin çalıştığı şirketi arayarak kömür siparişi verdikleri, müştekinin sevk ve idaresindeki kamyona yüklenen kömürü getirirken sanık ...'in kendisini arayarak yolda buluştukları ve kömürün teslim edileceği Gölbaşı Köyü'nde sanık ...'in evine getirerek para bulmak için ...'ya gideceğini söyleyerek ayrıldığı, akabinde müşteki kömürü boşalttıktan sonra sanık ...'in sanık ...'i arayarak aracının kaza yaptığını gelemeyeceğini söylemesi üzerine, sanık ...'in müştekiye 150 TL para ve alacaklı olarak sanığın çalıştığı şirketin gösterildiği 9.028 TL’lik bono vererek, para geldiğinde öder senedi geri alırız diyerek müştekiyi dolandırdıklarının iddia olunduğu somut olayda; müştekinin kovuşturma aşamasında da doğruladığı 27.12.2007 tarihli kolluk ifadesinde ‘Paran birazdan gelecek sen kömürü indir dediler. Ben indirmeyeceğimi tekrarlayınca ... isimli kişi beni cep telefonumdan aradı ve ben senin paranı getireceğim, sen kömür indir, aksi takdirde tüm köy halkının başına toplanmasını istemezsin değil mi? diye tehditkar bir şekilde konuştu ve yanımızdaki diğer şahıslar da aynı şekilde konuşmaya başlayınca ben işin renginin değişmekte olduğunu anladım ve eşimin de yanımda bulunmasından dolayı kendi can güvenliğimizden şüphe ederek kömürü boşaltmak zorunda kaldım’ şeklindeki beyanı karşısında, eylemin nitelikli yağma suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri tartışmanın üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesi'ne ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi yerine, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan Yerel Mahkemece 06.12.2013 tarih ve 491-862 sayı ile; sanıkların eylemleri nitelikli yağma suçu olarak değerlendirilmiş olup, sanıkların TCK’nın 149/1-c, 53 ve 63. maddeleri uyarınca yargılanmaları için görevsizlik kararı verilerek dosyanın gönderildiği ... 2. Ağır Ceza Mahkemesince de 14.10.2015 tarih ve 55-134 sayı ile; sanıkların TCK’nın 149/1-c, 168/3, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 8 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına, ancak CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakları gözetilerek 1 yıl 6 (ay) hapis ve 5.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluklarına ve mahsuba karar verilmiş, sanıklar müdafileri ve sanık ... tarafından temyiz başvurusunda bulunulması üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 19.11.2019 tarih ve 3554-5634 sayı ile hükümlerin onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 04.11.2020 tarih ve 91700 sayı ile;
“A) Usule ilişkin itirazımız:
1- Sanıklar ... ve ... haklarında ... Cumhuriyet Başsavcılığının 04.01.2008 tarihli ve 2008/58-32 numaralı iddianamesiyle TCK’nın 157/1 ve 53. maddeleri uyanınca cezalandırılmaları talebiyle kamu davası açılmıştır.
2- Yapılan yargılama sonucunda, ... 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 26.11.2008 tarihli ve 2008/4 esas-2008/528 sayılı kararıyla sanıkların TCK’nın 157/1 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılmalarına karar verilmiştir.
3- Kararın sanıklar tarafından temyizi üzerine, Yargıtay Yüksek 15. Ceza Dairesi'nin 03.06.2013 tarihli ve 2011/66904 E. 2013/10219 K. sayılı ilamıyla, iddianamede bahsedilmeyen, müştekinin soruşturma aşamasında yaptığı 27.12.2007 tarihli açıklamasına atıf yapılarak, sanıklardan ...'in, yakınıcı ...'a ‘... Paran birazdan gelecek sen kömürü indir aksi takdirde tüm köy halkının başına toplanmasını istemezsin değil mi?’ diye tehditkar bir şekilde konuştuğu, müştekinin yanındaki diğer şahıslarında aynı şekilde konuşmaya başlayınca müştekinin işin renginin değişmekte olduğunu anladığı ve eşinin de yanında bulunmasından dolayı kendi can güvenliklerinden şüphe ederek kömürü boşaltmak zorunda kaldım’ şeklindeki beyanı karşısında eylemin nitelikli yağma suçunu oluşturup oluşturmayacağı yolunda delilleri tartışmanın üst dereceli ağır ceza mahkemesine ait olduğu, görevsizlik kararı verilmesi gerekçesiyle bozulmuştur.
4- Bozmaya uyan ... 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin verdiği 09.12.2009 gün ve 2013/491 Esas - 2013/862 karar sayılı görevsizlik kararıyla sanıkların TCK’nın 149/1-c, 53 ve 63. maddelerinden yargılamasının yapılması istenmiştir.
5- Ancak; sanık hakkında tanzim edilen ... Cumhuriyet Başsavcılığının 04.01.2008 tarihli iddianamesinde, yağma suçuna yönelik bir anlatım bulunmamaktadır.
Sözü edilen iddianamede ‘...şüphelilerin akraba oldukları, birlikte anlaşarak müştekiyi dolandırmaya karar verdikleri ve müştekinin çalıştığı şirketi telefon ile arayarak 24 ton kömür siparişi verip anlaştıkları, müştekinin kullandığı tır kamyona 24 ton kömürü yükleyerek 26.12.2007 günü yola çıktığı, şüphelilerin geceleyin saat 24.00'den sonra müştekiyi telefon ile birkaç kez arayarak ne zaman ...'da olacağını sordukları, onun da 08.00 dediği, sabahleyin saat 07.00'de şüpheli ... müştekiyi arayarak, nerede olduğunu sorduğu, onun da Keçiborlu Kavşağında olduğunu söylediği, ...'in aracı ile kamyonun yanına giderek kendisini takip etmesini isteyip, Gölbaşı Köyü'ne getirdiği ve ...'e teslim edip ‘Ben ...'dan para getireceğim’ diyerek ayrıldığı, bir süre sonra kömürü indirmesini ...'in istediği, ancak müştekinin parayı almadan olmaz dediği, bunun üzerine ... telefon ile arayarak ‘Sen kömürü indir, paranı getireceğim’ gibi sözler söylediği, müştekinin de indirdiği, az sonra ...'in, ...'i telefon ile arayarak kaza yaptığını gelemeyeceğini söyleyerek senet vermesini belirttiği, ...'in de bir senet doldurarak imzalayıp müştekinin istememesine rağmen verdiği, böylece şüphelilerin müştekiyi dolandırdığı, olayın ilk bakışta hukuki ihtilaf gibi görünmesine rağmen, şüphelilerin bu gibi eylemleri sürekli yaparak birçok insanı dolandırdıkları, dosyada bazı olaylara ilişkin iddianame suretlerinin bulunduğu, böylece şüphelilerin atılı suçu işledikleri, yukarıda yazılı bulunan deliller ve tüm hazırlık evrakı kapsamından anlaşılmakla; şüphelilerin mahkemenizde yargılamalarının yapılarak eylemlerine uyan ...' TCK’nın 157/1 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istenmiştir.
Görüldüğü üzere; davaya konu edilmemiş bir eylemden diğer bir ifadeyle açılmamış davadan bozma ve görevsizlik kararları verilerek TCK’nın 225/1. maddesine aykırı davranılmış olup, bu husus bozma nedenidir.
B) Esas bakımından İtirazımız:
1- Sanıkların yağma suçunu işlediklerine dair katılan ...'ın, soruşturma aşamasındaki soyut beyanından başka kanıt da bulunmamaktadır.
2- Kaldı ki katılan soruşturma aşamasında ayrıntılı olarak anlatımda bulunduğu hâlde, ne görevsiz mahkemede ne de görevli mahkemede, olayın sübutuna yönelik olarak dinlenilmediği, görevsiz mahkemede soruşturma aşamasındaki anlatımına atıf yaptığı, görevli mahkemede ise, suçun mağdurunun tespiti ve zarar miktarına yönelik olarak dinlenildiği, olayın tek tanığı bulunan eşi ...'ın ise görevli mahkemede beyanlarına başvurulmayarak CMK’nın 210/1. maddesine aykırı davranılmıştır.
3- Diğer taraftan, sanıklar suçlamayı kabul etmemiş olup, Mahkemece gerekçeli kararda katılanın aşamalardaki samimi anlatımı ve sanıkların tevilli savunmaları mahkûmiyet gerekçesi yapılmıştır. Ancak; belirtildiği üzere, katılanın olayın sübutuna yönelik olarak kovuşturma aşamasında beyanına başvurulmamıştır. Oysa ki Mahkemece huzurunda tartışılmayan bir kanıta dayanarak hüküm kuramaz. Aksi durum CMK’nın 217/1. maddesine aykırılık teşkil eder.
4- Bu itibarla; mevcut kanıtlar karşısında, sanığın eyleminin TCK’nın 157/1. maddesi kapsamında kaldığı gözetilmeden, yağma suçu olarak kabul edilmesi, yasa hükümlerine aykırılık oluşturmaktadır.” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 17.02.2021 tarih ve 3240-2737 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1- Sanıklar hakkında nitelikli yağma suçundan açılmış bir kamu davası bulunup bulunmadığının,
2- Nitelikli yağma suçundan açılmış bir kamu davası bulunduğu sonucuna ulaşılması hâlinde;
a- Sanıklara atılı nitelikli yağma suçunun mevcut deliller kapsamında sabit olup olmadığının,
b- Sabit olmadığının kabulü durumunda da sanıkların eylemlerinin dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmadığının,
Belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
... Cumhuriyet Başsavcılığınca 04.01.2008 tarihinde sanıklar hakkında; “Yukarıda açık kimlikleri yazılı bulunan şüphelilerin akraba oldukları, birlikte anlaşarak müştekiyi dolandırmaya karar verdikleri ve müştekinin çalıştığı şirketi telefon ile arayarak 24 ton kömür siparişi verip anlaştıkları, müştekinin kullandığı tır kamyona 24 ton kömürü yükleyerek 26.12.2007 günü yola çıktığı, şüphelilerin geceleyin saat 24.00'den sonra müştekiyi telefon ile birkaç kez arayarak ne zaman ...'da olacağını sordukları, onun da 08.00 dediği, sabahleyin saat 07.00'de şüpheli ... müştekiyi arayarak, nerede olduğunu sorduğu, onun da Keçiborlu Kavşağında olduğunu söylediği, ...'in aracı ile kamyonun yanına giderek kendisini takip etmesini isteyip, Gölbaşı Köyü'ne getirdiği ve ...'e teslim edip ‘Ben ...'dan para getireceğim’ diyerek ayrıldığı, bir süre sonra kömürü indirmesini ...'in istediği, ancak müştekinin parayı almadan olmaz dediği, bunun üzerine ... telefon ile arayarak ‘Sen kömürü indir, paranı getireceğim’ gibi sözler söylediği, müştekinin de indirdiği, az sonra ...'in, ...'i telefon ile arayarak kaza yaptığını gelemeyeceğini söyleyerek senet vermesini belirttiği, ...'in de bir senet doldurarak imzalayıp müştekinin istememesine rağmen verdiği, böylece şüphelilerin müştekiyi dolandırdığı, olayın ilk bakışta hukuki ihtilaf gibi görünmesine rağmen, şüphelilerin bu gibi eylemleri sürekli yaparak birçok insanı dolandırdıkları, dosyada bazı olaylara ilişkin iddianame suretlerinin bulunduğu, böylece şüphelilerin atılı suçu işledikleri,” açıklamasına yer verilen iddianame ile kamu davası açılırken, sevk maddelerinin “TCK'nın 157/1 ve 53” olarak gösterildiği ve suçun dolandırıcılık olarak adlandırıldığı,
... 1. Asliye Ceza Mahkemesince sanıklar hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan 26.11.2008 tarihli ve 4-528 sayılı mahkûmiyet hükümlerinin, sanıklar tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesince 03.06.2013 tarih ve 66904-10219 sayı ile; “... Eylemin nitelikli yağma suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri tartışmanın üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesi'ne ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi yerine, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verildiği,
Bozmaya uyan ... 1. Asliye Ceza Mahkemesince 09.12.2013 tarih ve 491-862 sayı ile; “Sanıkların suç tarihinde müştekinin çalışmış olduğu şirketi arayarak kömür alacaklarını belirttikleri ve telefonu da sanıklardan ...'in açtığı, müştekinin yüklemiş olduğu 24 ton kömürü sanıkların bulunduğu Gönen İlçesi Gölbaşı Köyüne getirdiği, sanıkların müştekiye kömür parasını peşin vereceklerini beyan ettikleri, ancak müştekinin çalıştığı firmanın parasını almadan kömürleri indirmemesi konusunun söylendiği, müştekinin kömür parası verilmeden indirmeyeceğini beyan ettiği hâlde sanıklardan ...'in telefonla arayarak ‘Paran birazdan gelecek sen kömürü indir’ dediği, müşteki indirmeyeceğini tekrarlayınca sanık ...' in kendisini cep telefonundan aradığı ve ‘Ben senin paranı getireceğim, sen kömür indir, aksi takdirde tüm köy halkının başına toplanmasını istemezsin değil mi?’ diye tehditkar bir şekilde konuştuğu, müştekinin yanındaki diğer şahıslarında aynı şekilde konuşmaya başlayınca müştekinin işin renginin değişmekte olduğunu anladığı ve eşinin de yanında bulunmasından dolayı kendi can güvenliklerinden şüphe ederek kömürü boşaltmak zorunda kaldığı, sanıkların müştekiye kömür bedelini ödemedikleri, müştekinin istikrarlı bu beyanı karşısında sanıkların eyleminin nitelikli yağma suçunu oluşturduğu, bu suça bakma görevinin Ağır Ceza mahkemesine ait olduğu anlaşılmakla,” şeklindeki gerekçeyle sanıkların eylemleri nitelikli yağma olarak değerlendirilmiş olup, sanıkların TCK’nın 149/1-c, 53 ve 63. maddeleri uyarınca yargılanmaları için görevsizlik kararı verilerek dosyanın ... Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği,
... 2. Ağır Ceza Mahkemesince 14.10.2015 tarih ve 55-134 sayı ile; sanıkların nitelikli yağma suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, nitelikli yağma suçundan kurulan söz konusu mahkûmiyet hükümlerinin de Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleştiği,
Anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konularının sırasıyla değerlendirilmesinde yarar bulunmaktadır.
Sanıklar hakkında nitelikli yağma suçundan açılmış bir kamu davası bulunup bulunmadığı;
Ceza muhakemesi hukukumuzda mahkemelerce bir yargılama faaliyetinin yapılabilmesi ve hüküm kurulabilmesi için yargılamaya konu edilecek eylemle ilgili, usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunması gerekmektedir. 5271 sayılı CMK’nın 170/1. maddesi uyarınca ceza davası, dava açan belge niteliğindeki icra ceza mahkemesine verilen şikâyet dilekçesi, son soruşturmanın açılması kararı gibi istisnai hükümler dışında kural olarak Cumhuriyet savcısı tarafından düzenlenecek bir iddianame ile açılır. Anılan Kanun'un 170. maddesinin 4. fıkrasında da; “İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
CMK’nın 225. maddesi uyarınca ise; “Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir. Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu madde gereğince hangi fail ve fiili hakkında dava açılmış ise, ancak o fail ve fiili hakkında yargılama yapılarak hüküm verilebilecektir.
Anılan kanuni düzenlemelere göre, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu iddia olunan eylemin dışına çıkılması, dolayısıyla davaya konu edilmeyen fiil veya olaydan dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulması kanuna açıkça aykırılık oluşturacaktır. Öğretide “davasız yargılama olmaz” ve “yargılamanın sınırlılığı” olarak ifade edilen bu ilke uyarınca hâkim, ancak hakkında dava açılmış bir fiil ve kişi ile ilgili yargılama yapabilecek ve önüne getirilen somut uyuşmazlığı hukuki çözüme kavuşturacaktır.
Diğer taraftan CMK'nın 226. maddesinde ise; “Sanık, suçun hukukî niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir hâlde bulundurulmadıkça, iddianamede kanunî unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemez.
Cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı hüküm uygulanır.
Ek savunma verilmesini gerektiren hâllerde istem üzerine sanığa ek savunmasını hazırlaması için süre verilir.
Yukarıdaki fıkralarda yazılı bildirimler, varsa müdafie yapılır. Müdafii sanığa tanınan haklardan onun gibi yararlanır.” hükmü getirilmiştir.
Soruşturma aşamasında elde ettiği delillerden ulaştığı sonuca göre iddianameyi hazırlamakla görevli iddia makamı, düzenlenen iddianame ile CMK’nın 225/1. maddesi uyarınca kovuşturma aşamasının sınırlarını belirlemektedir. Bu bakımdan iddianamede, yüklenen suçun unsurlarını oluşturan fiil/fiillerin nelerden ibaret olduğunun hiçbir tereddüte yer bırakmayacak biçimde açıklanması zorunludur. Böylelikle sanık; iddianameden üzerine atılı suçun ne olduğunu hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde anlamalı, buna göre savunmasını yapabilmeli ve delillerini sunabilmelidir. CMK'nun 226. maddesindeki düzenlemeyle iddianamede anlatılan eylem değişmemiş olduğunda, kanun koyucu o eylemin hukuki niteliğinde değişiklik olmasını "yargılamanın sınırlılığı" ilkesine aykırı görmemiş, bu gibi hallerde sanığa ek savunma hakkı verilerek değişen suç niteliğine göre bir hüküm kurulmasına imkân sağlamıştır. Bu düzenlemenin bir sonucu olarak mahkeme, eylemin hangi suçu oluşturacağına ilişkin nitelendirmede iddia ve savunmayla bağlı değildir. Örneğin, iddianamede hırsızlık olarak nitelendirilen eylemin güveni kötüye kullanma suçunu oluşturacağı görüşünde olan mahkemece, sanığa ek savunma hakkı da verilmek suretiyle bahse konu suçtan hüküm kurulabilecektir. İddianamede anlatılan ve kapsamı belirlenen olayın dışında bir fail ve fiilin yargılanması söz konusu olduğunda ise, suç duyurusunda bulunulması ve iddianame ile dava açılması hâlinde gerekli görülürse her iki iddianame ile açılan davaların birleştirilmesi yoluna gidilebilecektir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun duraksamaya yer vermeyen kararlarına göre, bir olayın açıklanması sırasında bir başka olaydan söz edilmesi, o olay hakkında dava açıldığını göstermez. İddianamede dava konusu yapılan fiilin bir başka olaya dayalı olmadan, bağımsız olarak açıklanması gerekir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusunun değerlendirilmesinde;
... Cumhuriyet Başsavcılığınca 04.01.2008 tarih ve 58-32 sayı ile düzenlenen iddianamede sanıkların eylemleri; “Yukarıda açık kimlikleri yazılı bulunan şüphelilerin akraba oldukları, birlikte anlaşarak müştekiyi dolandırmaya karar verdikleri ve müştekinin çalıştığı şirketi telefon ile arayarak 24 ton kömür siparişi verip anlaştıkları, müştekinin kullandığı tır kamyona 24 ton kömürü yükleyerek 26.12.2007 günü yola çıktığı, şüphelilerin geceleyin saat 24.00'den sonra müştekiyi telefon ile birkaç kez arayarak ne zaman ...'da olacağını sordukları, onun da 08.00 dediği, sabahleyin saat 07.00'de şüpheli ... müştekiyi arayarak, nerede olduğunu sorduğu, onun da Keçiborlu Kavşağında olduğunu söylediği, ...'in aracı ile kamyonun yanına giderek kendisini takip etmesini isteyip, Gölbaşı Köyü'ne getirdiği ve ...'e teslim edip ‘Ben ...'dan para getireceğim’ diyerek ayrıldığı, bir süre sonra kömürü indirmesini ...'in istediği, ancak müştekinin parayı almadan olmaz dediği, bunun üzerine ... telefon ile arayarak ‘Sen kömürü indir, paranı getireceğim’ gibi sözler söylediği, müştekinin de indirdiği, az sonra ...'in, ...'i telefon ile arayarak kaza yaptığını gelemeyeceğini söyleyerek senet vermesini belirttiği, ...'in de bir senet doldurarak imzalayıp müştekinin istememesine rağmen verdiği, böylece şüphelilerin müştekiyi dolandırdığı, olayın ilk bakışta hukuki ihtilaf gibi görünmesine rağmen, şüphelilerin bu gibi eylemleri sürekli yaparak birçok insanı dolandırdıkları, dosyada bazı olaylara ilişkin iddianame suretlerinin bulunduğu, böylece şüphelilerin atılı suçu işledikleri,” şeklinde anlatılıp sanıklar hakkında dolandırıcılık suçundan kamu davası açılmış olması, iddianamede; sanıkların hileli hareketlerle katılanı aldatmak suretiyle suça konu kömürleri elde ettikleri belirtilmiş olup yağma suçunun unsuru niteliğinde olan tehdit veya cebirden bahsedilmemesi, belirtilen iddianame ile kamu davasının açıldığı ... 1. Asliye Ceza Mahkemesince 09.12.2013 tarih ve 491-862 sayı ile; sanıkların eylemlerinin nitelikli yağma suçunu oluşturduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş ise de iddia makamının soruşturma aşamasında elde ettiği delillerden ulaştığı sonuca göre düzenlediği iddianame ile CMK’nın 225/1. maddesi uyarınca belirlediği kovuşturma aşamasının sınırlarının görevsizlik kararı ile genişletilemeyecek olması hususları göz önünde bulundurulduğunda, yargılamaya konu edilen ve hüküm kurulan nitelikli yağma suçundan usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunmaması nedeniyle öncelikle mahkemesince Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulması ve sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının yeniden belirlenmesi gerekirken, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılarak, davaya konu edilmeyen eylemden dolayı yargılama yapılıp hüküm kurulmasının kanuna aykırı olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairesinin onama kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkemenin mahkûmiyet hükümlerinin, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılarak, davaya konu edilmeyen eylemden dolayı yargılama yapılıp hüküm kurulması isabetsizliğinden bozulmasına ve ulaşılan bu sonuç karşısında sanıkların nitelikli yağma suçuna ilişkin cezalarının infazlarının durdurulması ile tahliyelerine karar verilmelidir.
Ulaşılan bu sonuç karşısında sanıklara atılı nitelikli yağma suçunun mevcut deliller kapsamında sabit olup olmadığına ve sabit olmadığının kabulü durumunda da sanıkların eylemlerinin dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmadığına ilişkin uyuşmazlık konuları görüşülmemiştir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 19.11.2019 tarihli ve 3554-5634 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.10.2015 tarihli ve 55-134 sayılı mahkûmiyet hükümlerinin, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılarak, davaya konu edilmeyen eylemden dolayı yargılama yapılıp hükümler kurulması isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabul edilip, Özel Daire onama kararının kaldırılarak Yerel Mahkeme hükümlerinin bozulmasına karar verilmesi nedeniyle sanıkların nitelikli yağma suçuna yönelik cezalarının İNFAZININ DURDURULMASINA ve atılı suçtan sanıkların TAHLİYELERİNE, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu olmadıkları takdirde derhal salıverilmeleri için YAZI YAZILMASINA,
5- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 26.04.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.