Esas No: 2018/106
Karar No: 2022/367
Karar Tarihi: 18.05.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/106 Esas 2022/367 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2018/106 E. , 2022/367 K."İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Suça sürüklenen çocuk : ...
Suça sürüklenen çocuk ... hakkında kasten öldürme, sanıklar ..., ... ve ... hakkında kasten öldürme suçuna yardım etmeden açılan kamu davalarında yapılan yargılama sonucunda, suça sürüklenen çocuğun TCK'nın 81/1, 29, 31/3, 62 ve 63. maddeleri uyarınca 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve mahsuba, sanıklar ..., ... ve ...'in TCK'nın 81/1, 39/2-c, 29/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluklarına ilişkin ... 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 02.12.2011 tarihli ve 275-368 sayılı hükümlerin katılanlar vekili, suça sürüklenen çocuk ve sanıklar müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyası inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 08.05.2013 tarih ve 814-3668 sayı ile
"...
A) Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 14.06.2011 gün ve 2011/144/122 sayılı kararında açıklandığı üzere; sanıklardan birisinin savunulmasının diğer sanık yönünden savunmada zaafiyet yarattığı durumlarda sanıklar arasında menfaat uyuşmazlığı bulunduğunun kabulü gerektiğinden, aynı öldürme olayının failleri olarak yargılanan ve yakın akraba olan sanıklardan yaşı küçük olan Hakan'ın aşamalarda suçu kendisinin tek başına işlediğine yönelik beyanları, sanıklar ......, ... ... ve ...n'in aşamalarda sanık ...'ı suçlayıcı ve inkara yönelik beyanları ile sanıklar müdafisinin sanıkların beyanları doğrultusundaki savunmaları karşısında, sanıklar arasında menfaat uyuşmazlığı bulunduğu an1aşılmakla; sanıkların ayrı ayrı müdafiiler yerine aynı müdafi tarafından savunmalarının yapılması suretiyle 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 38/1 ve 5271 sayılı CMK'nın 152. maddelerine aykırı davranılması,
B) Dava konusu aynı kavga olayı ile ilgili olarak, soruşturma aşamasında haklarında tefrik kararı verilen sanıklar Şehabettin, ......, ..., ... ... ...n ve... ile ilgili ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/1607 esas sayılı dosyasının birleştirilmesi olanağının araştırılması, karar verilmiş ve kesinleşmiş ise dosyanın getirtilip denetime imkan verecek şekilde dosya arasına konulması, kanıtların birlikte değerlendirilmesi, sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının değerlendirilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
C) Olay yerinde bulunan kovanların atıldığı silahın olay tarihinden sonra farklı bir olay nedeni ele geçirilmesi nedeniyle, silah ile ilgili düzenlenen ... Kriminal Polis Laboratuvarı Daire Başkanlığının .. sayılı ekspertiz raporu dikkate alınarak, ekspertiz raporunun düzenlendiği soruşturma dosyasının sonucunun sorularak açılmış dava bulunup bulunmadığının araştırılması, açılmış dava bulunması durumunda dosyanın getirtilerek incelenmesi, dava dosyasının aslı veya onaylı suretinin denetime imkan verecek şekilde dosya içerisine alınması gerektiği düşünülmeden, yazılı şekilde eksik soruşturmayla hüküm kurulması,
D) Sanıklar ......, ... ... ve ...n hakkında maktul ...'ı kasten öldürmeye yardım suçundan 17.08.2009 tarihli iddianame ile açılan kamu davasında maktulün kardeşi şikâyetçi ...'ın davaya katılan olarak kabulüne karar verilmesinden sonra, sanık ... hakkında 20.05.2009 tarihli iddianame ile maktul ...'ı kasten öldürme suçundan açılan kamu davasının birleştirilmesine karar verildiği, şikâyetçi ... vekilinin aşamalardaki oturumlarda ve yazılı beyanlarında sanık ...'ın cezalandırılmasına yönelik taleplerinin, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 21.11.2006 gün ve 2006/249-247 sayılı kararı uyarınca katılma talebi niteliğinde olması karşısında, iddianameye konu davayla ilgili olarak da adı geçen şikâyetçi ...'ın sanık ... yönünden de kamu davasına katılmasına karar verilmesi gerekirken, katılma hususunda bir karar verilmeden yargılamaya devamla CMK'nın 237 ve 238. maddelerine aykırı davranılarak yazılı şekilde hüküm kurulması," isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan ... 3. Ağır Ceza Mahkemesi 08.05.2014 tarih ve 219-179 sayı ile önceki hükümler gibi suça sürüklenen çocuk ve sanıkların mahkûmiyetlerine karar vermiş, bu hükümlerin de suça sürüklenen çocuk müdafisi, sanıklar müdafileri, katılanlar vekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 08.11.2017 tarih ve 256-3843 sayı ile;
"...Oluşa ve dosya kapsamına göre;
1- ...'in ... minibüs durağında kahyalık yaptığı ve katılan ...'dan para istediği, bunun üzerine çıkan tartışma sonrası, ... ve oğlu ... tarafından katılan ...'ın bıçakla yaralandığı, bu bağlamda sanıklar ... ve...'in ilk haksız hareketi neticesinde olayların yaşanmasına rağmen bu sanıklardan taraf olan suça sürüklenen çocuk ... ve sanıklar ... ... ...n ve ......'e ilişkin hükümler kurulurken, şartları oluşmadığı hâlde TCK'nın 29. maddesi uygulanarak yazılı biçimde haksız tahrik indirimine gidilmesi,
2- Suça sürüklenen çocuk ...'la fikir ve eylem birliği içerisinde hareket eden sanıklar ... ... ...n ve ......'in TCK'nın 37. maddesi gereğince müşterek fail olarak sorumlu tutulması gerektiği hâlde, yazılı biçimde TCK'nın 39. maddesi kapsamında yardım eden oldukları gerekçesiyle eksik ceza tayini," isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 03.01.2018 tarih ve 338343 sayı ile;
"...Sanık ..., olay günü sabah saat 07.00 dolaylarında meydana gelen ilk olayın tarafları olan ...'in oğlu, ...'in kardeşi, maktul ... ise, ilk olayın diğer tarafı olan ...'in kardeşidir.
... ve oğlu ... ile ... arasında, 20.02.2009 olay günü sabah saat 07.00 dolaylarında, ... .. minibüs durağında, kahyalık meselesi yüzünden tartışma çıkmış ve taraflar birbirlerini karşılıklı olarak önce tartaklamışlar ve arbede sonucu, ... ve ... (sol frontalde şişlik, boyunda sıyrık, dudakta sıyrık gibi basit tıbbi müdahale ile geçecek şekilde) ... de (Bıçakla basit tıbbi müdahale ile geçecek şekilde) ayrı ayrı yaralanmışlardır.
... ve oğlu ... ... minibüs durağında kahyacılık yapmakta, (sonraki olayın maktulü ...'in kardeşi olan) ... ise ... - ... hattında minibüs şoförlüğü yapmaktadır. Ayrıca, ...'in kardeşi ... ve yakınlarının, kapanan bir başka minibüs hattında kahyacılık yapma yolunda isteklerinin bulunduğu yolunda iddiaların varlığı da dosyaya yansımıştır. Bu itibarla ...'ler ile Kezer'ler arasında çıkan meselelerinden husumet vardır.
İşte 20.02.2009 olay gününün sabahında; ...'in, ...'den (kahyalığı nedeniyle hakettiğini düşündüğü ücreti istediği), ...'in vermek istememesi üzerine, aralarında karşılıklı olarak (yukarıda açıklandığı üzere) tartışma ve yaralamalar meydana gelmiş, ... ve ... ... Özel Hastanesine gitmişler ve ayrıca her iki taraf da, aralarındaki olayı kendi yakınlarına telefonla bildirmişlerdir.
..., durumu kardeşi (öldürme olayının sanıkları) ...n ve M.Şirin ...'e bildirdiği ve 'Sakın bu tarafa gelmeyin, olay büyümesin, ben geleceğim.' demesi üzerine de, ..., diğer kardeş ..., amca ... ve (Sakin'in oğlu) ...'in birbirlerinden aldıkları haberlerle, sabah erken saatte meydana gelen ... durağı tarafına gitmedikleri ve evlerinin de bulunduğu Karayolları Mahallesi'nde yolda bulundukları sırada, sabahki olayı öğrenen maktul ... ve katılan kardeşleri ... ve ...n Kezer'in (Wolksvagen aracı ile) ... Karayolları Mahallesi'ne geldikleri ve bu sırada ... soyadlı sanıkları yol üzerinde gören katılanların aracı durdurarak dışarı çıktıkları ve bu suretle katılanlar ile sanıkların karşılıklı tutuştukları kavgada;
Katılan sanık ...'in ateşli silahla, (...n ve ... ...in kardeşi olan) ...'i bacak üst kısmından BTM ile giderilemez şekilde,
Şahabbettin ...'in, ...'i (TCK. 86/2-3e) md. M.Şirin ... ve M.... ...'in ...'i (TCK. 86/2 md.), ...'in, ...'i (TCK. 86/2) md. çerçevesinde yaraladıkları,
Sanıklar ...n, ...... ve ...'in ...'e yumruk, tekme, taş ve sopalarla vurdukları,
Sanık ...'in ise, ...'e bıçakla birden fazla kez vurması sonucu, ...'in (kesici aletle yaralanmasına bağlı damar kesilmesinden gelişen iç kanama sonucu) öldüğü, maktulde (4) adet kesici alet yaralanması olup, bunlardan sağ meme başının 4 cm. sağındaki yaranın müstakilen öldürücü nitelikte olduğu, bu suretle sanık ...'in; maktul ...'e karşı birden fazla bıçakla vurması ve göğüs bölgesi hedef alınarak hayati bölgeye bıçak tevcih edilmesi suretiyle (Kasten Öldürmek) suçunu işlediği,
Sanıklar ..., ... ve ...'in ise; maktul ...'ın, sanık ... tarafından bıçaklanmasından önce, maktule yumruk, tekme, taş ve sopalarla vurarak künt travma ile darpetmek suretiyle, sanık ...'ın eylemi öncesi ve sırasında fiilini gerçekleştirmesini kolaylaştırmakla, bu sanıkta var olan suç kastına cesaret vermek suretiyle TCK. 39 maddesi çerçevesinde (yardım eden) şerik sıfatıyla cezalandırılmaları icabettiği ve nitekim yerel mahkemece de kabulün bu doğrultuda olduğu açıkça tebeyyün etmiştir.
Olay öncesi, sanık ..., M.... ve ... arasında herhangi bir ortak suç işleme kararı yoktur. Zira, sanıklar toplu hâlde maktul ve katılanların bulundukları yere gitmiş değillerdir. Bilakis maktul ve kardeşleri olan katılanlar, toplu hâlde olay yerine gelip, kavgayı başlatmışlar ve sabah saat 07.00 dolaylarındaki ilk olayın gerçekte ne olduğunu anlayıp dinlemeden, sadece tarafgir ve subjektif duygularla (ölümle biten kavganın) sebebi olmuşlardır ve böylelikle herbir taraf, kendi safındakiler için cesaret ve yardım kaynağı oluşturmuştur.
Sanıklar, M.Şirin, M.... ve ...n'in tekme, yumruk vs. tarzda maktul ...'la karşılıklı kapıştıkları sırada, haberleri olmaksızın tek taraflı iradeyle, sanık ...'ın ayrıca bıçakla Lokman'a saldırması ve öldürmesi eyleminde; sanık ...'ın yaşı, diğer sanıkların amcaları oluşundan aldığı cesaret, sanık ...'ın Lokman'ı öldürme eylemine, eylemden önce ve eylem sırasında kolaylaştırarak, kendisine yardım edilmesi sonucunu doğurmuş ve böylelikle Hakan dışındaki sanıkların iştiraklerinin TCK'nın 39 maddesi kapsamında değerlendirilmesi sonucunu kendiliğinden ortaya çıkarmıştır.
Bu itibarla;
Sanıklar M.Şirin ..., M.... ... ve ...'in eylemleri, TCK'nın 37 maddesi çerçevesinde (müşterek faillik) olarak değerlendirilememelidir.
Şöyle ki;
a) Suçun işlenişi üzerinde müşterek hakimiyet kurulması, TCK'nın 37 maddesinin ilk koşuludur.
Suçun icrası sırasında müstakil bir fonksiyonu olmayan bir katkıda bulunulması hâlinde, müşterek hakimiyetten bahsedilemez. Suç ortaklarının suçun işlenişine bulunduğu katkılar eşdeğerde değilse, birbirini tamamlamıyorsa, müşterek hakimiyetten sözedilemez. Müşterek fail olabilmek için suçun icrası aşamasında önemli bir katkıda bulunmak gerekir. Müşterek faillikten bahsedebilmek için, birlikte suç işleme kararının yanısıra, alternatif katılım da olsa, suçun icrası aşamasında etkili olacak (tutma, sözle destek, kaçmasını önleme vs.) önemli bir iştirak katkısında bulunmak gerekecektir.
Suçun işlenişinde bulunulan katkı, kanunda tanımlanan tipik hareketlere uymayıp, nitelik itibariyle hazırlık hareketi mahiyetinde ise, ilgili suç ortaklarını, müşterek fail olarak değil, ancak (Yardım eden) olarak sorumlu tutmak gerekir. Hazırlık hareketi mahiyetinde bir katkıda bulunmakla suçun işlenişine iştirak eden kişi ya da kişiler, fiilin işlenişi üzerinde (Bıçakla öldürmek eyleminde), müşterek bir hakimiyet kuramamaktadır. Daha ziyade suçun işlenmesini; bilahare suçun icrai hareketlerini gerçekleştiren, müstakil faile havale etmektedir. Halbuki müşterek faillikte, bütün suç ortakları, aralarındaki müşterek ... bölümüne dayanarak suçun icrasını gerçekleştirmektedirler. Bu ortak ... bölümü gereğince, suçun icrası bütün müşterek faillerin katılımına bağlıdır. Öyle ki, bunlardan bir tanesi kendisine düşen görevi gerçekleştirmediği takdirde bütün plan akamete uğrayacaktır. Oysa olayımızda asıl hakimiyet eli bıçaklı olarak sanık ...'dadır.
b) Müşterek failliğin zorunlu olan diğer şartı da, müşterek failler arasında birlikte suç işleme kararının varlığıdır. Bu karar, belli bir hareketin icrasına ve neticenin meydana gelmesine ilişkin olmalıdır. Öyle ki, müşterek failler arasında, fiili müştereken işlemekte olduklarına dair, müşterek hareket ettiklerine dair bir bilginin, iradenin hakim olması gerekir. (Oysa olayımızda, ... soyadlı sanıklar, maktul ve katılanların gelerek başlattıkları kavga ortamına girmek durumunda kalmışlar ve karşılık vermişlerdir).
Belli bir suçun failine (ki olayda sanık ...'a), suçun işlenmesine başlamadan önce (bıçakla vurmaya başlamadan önce), tekme-yumruk-taş-sopa vs. ile vurmak suretiyle ve suçun icrası sırasında da cesaret sağlamak ve kolaylaştırmak (gözyummak vs.) suretiyle yardımda bulunulması halinde, müşterek faillik sözkonusu olamaz. Ancak bu ihtimalde, tek taraflı iradesiyle failin (Sanık ...'ın) fiili işleyişine katkıda bulunan kişileri (Diğer ... soyadlı sanıkları), her zaman, suçun işlenişine bulunduğu katkının mahiyetine bakılmaksızın, (Yardım eden) sıfatıyla, yani (Şerik) olarak sorumlu tutmak gerekir. Yardım etme için, müstakil faille, yardımda bulunan arasında, suç işleme konusunda müşterek iradenin varlığı da zorunlu değildir.
İşte tüm bu açıklamaların ışığı altında; Sanıklar ..., ... ve ...'in, ...'e yönelik öldürücü darbe niteliğinde olmayan eylemlerinin; sanık ...'ın (Kasten öldürme) eylemini kolaylaştırma ve Hakan'ın cesaretlenmesine katkı sağlama tarzında tezahür etmiş olması karşısında, TCK'nın 39 maddesi kapsamında (Yardım eden) şerikler olarak kabulüne dair yerel Mahkeme kararının Onanması yerine, TCK'nın 37 maddesi kapsamında (Müşterek failler) olarak kabulüne dayanan Bozma ilamına (İtiraz) edilmesi gerektiği sonuç ve vicdani kanaatine varılmıştır.
İkincil olarak; Sanıklar ... ve ...'in sübut bulan eylemleri ile ilgili olarak, (Haksız tahrik) hükümlerinden yararlandırılmaları gerektiği ve bu itibarla da sanıklar hakkında TCK. 29 maddesini uygulayan Yerel Mahkeme hükmünün, bu yönden dahi Onanması yerine, sanıkların TCK. 29 maddesini haketmedikleri görüşüne dayanan Bozma ilamına (İtiraz) edilmesi gerektiği sonuç ve vicdani kanaatine dahi ayrıca varılmıştır.
Şöyle ki;
(Sanıklar Hakan, ...n, M.Şirin ve M....in) ve (maktul ... ve Katılan kardeşleri... ve ...'in), 20/02/2009 olay günü sabah saat 07.00 sıralarında meydana gelen (... - ... ve ... arasındaki ilk olay) ile direkt ilgileri bulunmadığı,
Nitekim sabah 07.00 sularındaki ilk olayın tarafları (..., ... ve ...'in), bilahare aynı gün içinde meydana gelen ...'in öldürüldüğü olay sırasında da olay yerinde bulunmadıkları, açıkça sabittir.
Sabah 07.00 de meydana gelen (kahyacılık, kahyacılık ücreti gibi) tartışmanın temelinde (...) soyadlı kişilerle (Kezer) soyadlı kişiler arasında minibüs hattı çalıştırmaya bağlı çıkar çatışmasına ilişkin bir husumetin varlığı açıktır. Kaldı ki sabahki tartışmada,... ve ... ile ... arasında karşılıklı BTM li adiyen darp olduğu gibi ayrıca ...'in bıçakla BTM li olarak yaralanması tarzında oluşan bir çekişmenin varlığı da sabittir ve sonuç olarak, etki-tepkinin karşılıklı dengesinin her iki taraf içinde ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.
Aynı gün ilerleyen saatlerde meydana gelen ikinci olayda (öldürme olayında) ise; ilk olayı, anlayıp dinlemeden, tamamen tarafgir olmaya bağlı subjektif sebeplerle ve sinir saikiyle toplanıp olay yerine gelen ve büyük kavganın çıkmasına sebebiyet veren, (...) soyadlı sanıklar değil, bizzat maktul ... ve katılanlar ... ve ...'dir. Karşılıklı kavgada (...)ler ve (Kezer)ler , birbirlerine yaralama tarzında zarar verdikleri gibi, keza (...) soyadlı sanıklarca ...'in arabasını taşlamak suretiyle (Mala zarar verme) suçu da işlendiği gibi ve yine keza ... tarafından ateşli silahla, (...)lerden ...in de kasten yaralanmasına sebebiyet verilmiştir.
Bu durumda;
Gerek (...) soyadlı sanıklar ve gerekse (Kezer) soyadlı katılan sanıklar arasındaki taaddüd eden işbu muhtelif eylemlerin karşılıklı mukayesesi yapılarak etki-tepki arasındaki oranın kesin olarak, hangi taraf lehine ya da aleyhine oluştuğunun matematiksel olarak ölçülemeyeceği ve bu itibarla da karşılıklı olarak sanıklar hakkında, asgari düzeyde (1/4 oranında) haksız tahrik hükümleri uygulamasının adil olacağı VE SONUÇTA; '... Sabahki... ve ... ile ... arasındaki tartışmada karşılıklı adiyen darpları gözardı edilerek sadece ...'ın bıçakla BTM li olarak ayrıca yaralanması eyleminin, tek başına (ilk haksız hareket) olarak kabulü ile maktul ... ve yakınlarının olay yerine toplu olarak gelip olayı ölüm boyutlarına taşıyan kavgayı başlatmaları ve karşılıklı eylemleri (yaralama, mala zarar verme) gözardı edilerek, ... ve ...'den taraf olan sanıklar .. ve ...'in (Haksız tahrikten) mahrum edilmelerinin (itiraza) konu edilmesi gerektiği sonuç ve vicdani," düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 13.02.2018 tarih ve 129-516 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Suça sürüklenen çocuk ...'in katılan ...'i kasten yaralama, inceleme dışı katılan sanık Şehabettin ...'in 6136 sayılı Yasa'ya muhalefet ve sanık ... hakkında mala zarar verme suçlarından verilen beraat hükümleri temyiz edilmeksizin, sanıklar ......, ... ve ... hakkında mala zarar verme, sanıklar ... ve ...'in katılan ...'i kasten yaralama, sanıklar ... ve ... hakkında katılan ...'i kasten yaralama, sanık ...'in katılan ...'i kasten yaralama, sanık ...'in katılan ...'i kasten yaralama, suça sürüklenen çocuk ...'in katılan ...'i kasten yaralama suçlarından verilen doğrudan adli para cezasına ilişkin mahkûmiyet hükümleri kesin nitelikte olduğundan Özel Dairenin temyiz istemlerinin reddi kararı ile kesinleştiği, sanık ...'in sanık ...'i kasten yaralama suçundan verilen mahkûmiyet ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı itiraz edilmeksizin kesinleşmiş olup, itirazın kapsamına göre inceleme suça sürüklenen çocuk ..., sanıklar ..., ... ve ... hakkında maktul ...'i kasten öldürme suçundan verilen mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1- Sanıklar ..., ..., ...'in suça sürüklenen çocuk ...'in kasten öldürme suçuna iştiraklerinin TCK'nın 37. maddesi kapsamında "müşterek faillik" mi yoksa TCK'nın 39. maddesi kapsamında "yardım eden" niteliğinde mi olduğunun,
2- Sanıklar ..., ..., ... ve suça sürüklenen çocuk ... hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığının,
Belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
20.02.2009 tarihli olay yeri inceleme raporunda; olay yerindeki ekiplerden olayın saat 07.40 sıralarında olduğu, olaya karışan tarafların ayrı hastanelerde tedavi altına alındıklarının öğrenildiği, olay yerinde yapılan incelemede, olayın ... Caddesi,7 numaralı bina önünde ve bina karşı istikametinde bulunan 632 Sokak girişinde meydana geldiği, binanın önünde ....plakalı Ford Transit marka aracın park hâlinde olduğu, aracın sağ ön kapı camının açık kapılarının kilitli olduğu, ön ... sol çamurluk birleştiği yerde ... üzerinde kan lekelerinin olduğu, aracın arka tarafında 7,65 MKE ibareli 2 adet kovan olduğu, 632 Sokak girişinde 2 ayrı yerde kan damlaları olduğu, aynı yerde 1 adet namlu uzunluğu 8 cm kabze uzunluğu 10 cm olan kahveverengi renkli kabzalı ibaresiz bıçak olduğu, olay yerinin fotoğraflandığı, krokisinin çizildiği, olay yerinden saat 09.08'de ayrılarak bıçakla yaralanan ... ve ...'in el svaplarının alınması için Özel ....r Şafak Hastanesine geçildiği, el svaplarının alındığı, saat 09.40'ta Özel ... Hastanesine geçildiği, silahla yaralanan ...'in el svaplarının alındığı, saat 10.25'te maktul ... ...n el svaplarının alınması için ... Tıp Fakültesi Hastanesine geçildiği, şahıs ameliyatta olduğu için svapların alınamadığı, olay yerinde bulunan ...'in kullandığı araçta yapılan incelemede, ön camının, sol kapı ön camının ve sol dış aynasının kırık olduğu, sağ ön paspas üzerinde bir adet parke taşı olduğu, sağ ön kapı içi ve dış kısmında kan damlarının olduğu, oto içerisinin dağınık vaziyette olduğu, sol arka kapı alt kısmında bir adet mermi giriş deliği olduğu, kapıya isabet eden merminin kapının içerisinde kaldığı, kaportacı vasıtasıyla kapı içerisindeki mermi çekirdeğinin deforme olmuş şekilde çıkarıldığı bilgilerine yer verildiği,
23.02.2009 tarihli tutanakta; 20.02.2009 tarihinde saat 07.30 sıralarında Karayolları Mahallesi, ... Caddesi ile 628 Sokak kesişiminde meydana gelen kesici, delici aletle adam öldürme, yaralama ve silahla adam yaralama olayı ile ilgili olarak ... ile ...'in silahla yaralandıkları, ... ve maktul ...'in bıçakla yaralandıkları, maktul ...'ın sevk edildiği ... Üniversitesi Tıp Fakültesi Hasatanesinde eks olduğu, diğer şahısların ise yapılan tedavilerinin ardından taburcu oldukları ve hayati tehlikelerinin bulunmadığı, olayla ilgili kimlikleri tespit edilen şahıslar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve suça sürüklenen çocuk ... kendi rızaları ile 22.02.2009 tarihinde teslim oldukları, şüpheli şahıslarla yapılan şifahi görüşme sonucunda suça sürüklenen çocuk ...'in görevlilere, "Olay esnasında kendisini yaralamak isteyen tanımadığı kısa boylu, şişman bir şahsın elinden uzu ve siyah saplı bıçağı aldığını, akabinde şahsa birkaç kez salladığını, olaydan sonra bıçağı dedesinin ...de yanık vaziyette bulunan sobanın içine attığını, ertesi günü sobanın içerisinden yanık vaziyetteki bıçağı alarak 628 Sokak üzerinde bulunan rögarın içerisine attığını," beyan etmesi üzerine ...'in refakete alınarak belirttiği yere gidildiği, saatin gece ve karanlık bir saat olması sebebiyle rögarın kapağının açılamadığı, 23.02.2009 tarihinde tekrar gidildiğinde rögarın kapağının açıldığı, 3,5 metre derinliğindeki atık su muayene bacası kontrol edildiğinde baca tabanının kırık olduğu, hat üzerinde akışkanlığın fazla olduğundan kırık kenarları kontrol edildiğinde bahse konu suç aletinin bulunamadığının belirtildiği,
20.02.2009 tarihli ölü muayene tutanağında; ... Tıp Fakültesi Hastanesi morgunda bulunan maktul ...'in 25-30 yaşlarında, 170-175 cm boylarında, 70-75 kg ağırlığında, siyah kısa saçlı, kahverengi gözlü, iki günlük sakal bıyık traşlı, sünnetli erkek cesedinde ölü katılığının bulunmadığı, ölü lekelerinin yer yer oluşmaya başladığının görüldüğü, cesette sol koltuk altı hizasından başlayarak sağ koltuk altı hizasında sonlanan her iki meme alt çizgiden geçen yaklaşık 30-35 cm'lik üzeri tel sütüre yara olduğu, bu yaranın orta hizasından başlayarak pubik bölgeye kadar uzanan yaklaşık 20 cm'lik üzeri sütüre yara olduğu, sol meme 4 cm sağında 1 adet, 4 cm altında 2 adet olmak üzere yaklaşık 2 cm'lik üzeri sütüre yaralar olduğu, sol ... bileği iç yüzde 1 adet 2 cm'lik üzeri stüre yara olduğu, sol kol iç yüzde geniş ekimotik alan bulunduğu, sağ göz altı ve burun kökünde ekimotik alanlar bulunduğunun görüldüğü, kesin ölüm sebebinin tespiti için cesedin Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesine gönderilmesine karar verildiği,
Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesince düzenlenen 25.05.2009 tarihli otopsi raporunda; maktulün dudaklar, tırnaklar, cilt soluk, burunda kırığa bağlı deformasyon ve tüm yüzeylerinde yaygın ekimoz, sağ periorbital ekimoz, sağ zigoma, sağ kaş dış yarısı ve alın sağ yanını içine alan 13x6 cm'lik alanda ne tür bir cisme ait olabileceği tespit edilmemekle birlikte yuvarlak ve çizgisel hatlar şeklinde ekimoz olduğu, alın solda 3x2 cm ölçüde ekimoz, göğüs ön yüzünde her iki orta aksiller çizgi ile 5 interkostal aralık hizasından başlayıp her iki yanda meme areolası altından ilerleyen tüm göğüs duvarını kat eden 46 cm'lik tel sütüre insizyon izi, bununla orta hatta sternum ortasında birleşen göbek altı ve göbek üstü median insizyona ait 35 cm'lik prolenle sütüre insizyon izinin görüldüğü, göğüs her iki yanında insizyon hattının altında dren uygulanmasına bağlı ikişer adet, sol ... bileği iç malleolü üstünde bir adet 2 cm uzunlukta, sütüre insizlon izi, boyun sağ tarafında kateter uygulanmasına bağlı 5 adet 0.1 cm çaplı ve bir adet 0.2 cm çaplı ekimoz, boyun sağ tarafında her iki dirsek iç büklümü ve ... sırtında birer adet ekimozlu iğne pikürleri, sol omuz başında 6x1 cm'lik, sol femur 1/3 üst dış yanda 2x1 cm'lik, sağ dirsek iç büklümünde 0.1 cm ile 0.5 cm çaplarında çok sayıda, sol dirsek altında 2 cm çaplı, sol cruris ön yüz medialind, sağ cururis 1/3 orta ön yüzü ve lateralinde 10x5 cm'lik, sağ cruris 1/3 üst ön medial yüzünde 5 cm çaplı, sağ cruris 1/3 orta ön medial yüzünde 8x5 cm'lik ekimoz, sol diz kapağı üstünde 2 cm çaplı, sol tibia 1/3 üst ön yüzünde 2x1 cm, 1 cm çaplı ve 4 adet 0.5 cm çaplı, sağ diz kapağı üstünde 2 cm çaplı sağ dirsek üstünde 2 adet 2 cm çaplı sıyrık, sol tibia 1/3 ön yüzünde 2x1 cm'lik, sağ diz kapağı üstünde 2 cm çaplı, sağ tibia 1/3 üst ön yüzünde 0.5 cm çaplı, sağ thoraxta ön aksiller çizgi ile 11 interkostal aralık kesişme yerinde 2x1 cm'lik, batın sağ kadranda göbek ve ön koltuk altı çizgisi hizalarının kesişme yerinde 2x0.5 cm'lik parşömenleşme alanının görüldüğü, sağ meme başının 4 cm sağında 2 cm boyunda, göğüs sol yanda aksillanın 4 cm altında 2,5 cm boyunda, sol kol üst uç iç yanda aksillanın 2 cm altında her biri 2,5 cm uzunlukta iç içe geçmiş 2 adet açıları değerlendirilemeyen kesici delici alet yaralarının olduğu, kanda alkol (etanol ve metanol) bulunmadığı, kanda ve idrarda aranan uyutucu, uyuşturucu maddelerin bulunmadığı, iç organlarda ve midede yapılan sistematik toksikolojik analiz sonucunda aranan maddelerin bulunmadığı, maktulün vücudunda 4 (dört) adet kesici delici alet yaralanması saptanmış olup, haricen 1 no'da tarif edilen yaralanmasının müstakilen öldürücü nitelikte olduğu, diğerlerinin öldürücü olmadığı, kesici delici alet yaraları cilt cilt altı bulgularına göre; yara açıları değerlendirilemediğinden ika edilen aletin kenar özelliklerinin belirlenemediği, maktulün ölümünün kesici delici alet yaralanmasına bağlı iç organ ve büyük damar kesilmesinden gelişen iç kanama sonucu meydana geldiğinini belirtildiği,
İnceleme dışı katılan ... hakkında Adli Tıp Kurumu Başkanlığı ... Şube Müdürlüğünce düzenlenen 12.05.2009 tarihli raporda; Vakıf ... Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 20.02.2009 tarih ve 5897 no'lu raporunda, bilinç açık, koopere, oryante, batın sol üst kadranda kosta altında 1 cm'lik kesi, batın rahat, rebound, defans olmadığı, sol inguinalde penis köküne 3 cm lateralde 1 cm'lik kesi olduğu, genel cerrahi notunda, yara yeri lezyonunda hassasiyet dışında, batında hassasiyet olmadığı, göğüs cerrahisi notunda, akciğerler eşit havalandığı, Üroloji notunda, sol inguinalde 1 cm'lik kesi olduğu, idrar rengi açık olduğu, takip önerildiğinin kayıtlı olduğu, tıbbi belgeye göre yaralanmasının kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, kişinin üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğunun belirtildiği,
İnceleme dışı katılan sanık ... hakkında Adli Tıp Kurumu Başkanlığı ... Şube Müdürlüğünce düzenlenen 20.03.2009 tarihli raporda; katılan sanığın Lütfiye ... ...Devlet Hastanesinin 20.02.2009 tarihli ve 14972 no'lu raporunda, şuur açık, koopere, sağ femoral alanda 1/3 üstte iç yüzde 0,5 cm çaplı giriş, sağ lateralde 0,5 cm çaplı çıkış ateşli ateşli silah yarası olduğu, Özel ... Hastanesinin 20.02.2009 tarihli raporunda, ateşli silahla yaralanma ifadesi ile geldiği, şuuru açık, oryante, TA 130/80, Nb 82, sağ uyluk 1/3 proksimal anterolaterelde ve 1/3 proksimalde ateşli silah yaralanması giriş çıkışı olduğu, tıbbi belgelere göre, büyük damar lezyonu tanımlanmadığından kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, yumuşak doku seyirli ateşli silah kurşun yaralanmasının kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığının belirtildiği,
İnceleme dışı katılan ... hakkında Adli Tıp Kurumu Başkanlığı ... Şube Müdürlüğünce düzenlenen 20.03.2009 tarihli raporda; katılanın Özel ... Şafak Hastanesinin tarihsiz, 74 no'lu raporunda; darp nedeniyle getirildiği,... 120, kalp ve solunum sesleri normal, sol aksiller bölgede 2 cm uzunlukta ve 2-3 mm derinlikte kesik yara, sol kaburga yayı bölgesinde orta kulak altı çizgisi hizasında 1 cm uzunlukta ve 3-4 cm derinlikte kesik yara görüldüğü, akciğer grafisi, tüm batın US istendiği, genel cerrahi konsültasyonu istendiğinin kayıtlı olduğu, tıbbi belgelere göre yaralanmasının, büyük damar, iç organ lezyonu tanımlanmadığından kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğunun belirtildiği,
İnceleme dışı katılan ... hakkında Adli Tıp Kurumu Başkanlığı ... Şube Müdürlüğünce düzenlenen 20.03.2009 tarihli raporda; katılanın Özel ... Şafak Hastanesinin tarihsiz, 73 no'lu raporunda; darp nedeniyle getirildiği, epistaksisi mevcut olduğu,.... sağ frontal bölgede kaşın üstünde 1 cm uzunluğunda ve 2-3 mm derinlikte kesik yara, burun üstünde yüzeysel sıyrıklar, sağ tibia ön yüzde 0,5 cm ve 2-3 mm uzunlukta kesik yaraları, sol diz bölgesinde sıyrık yaraların görüldüğü, akciğer ve kalp seslerinin normal olduğu, batın serbest, rebound ve defans olmadığı, cranıal BT, akciğer grafisi, tibia grafisi, tüm batın US istendiği, hemogram alındığı, genel cerrahi, beyin cerrahisi ve kulak burun boğaz konsültasyonlarının istendiği, hayati tehlikesinin olduğunun kayıtlı olduğu, tıbbi belgeler göre yaralanmasının büyük damar iç organ lezyonu tanımlanmadığından kişinin yaşamını sokan bir durum olmadığı, basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğunun belirtildiği,
İnceleme dışı sanık ... hakkında Adli Tıp Kurumu Başkanlığı ... Şube Müdürlüğünce düzenlenen 25.03.2009 tarihli raporda;.... ...Hastanesinin 22.02.2009 tarihli ve 15617 no'lu raqorunda, bilinç açık, koopere, sağ yanakta dudağın sağına doğru uzanan sıyrık şeklinde iki ayrı laserasyon olduğunun kayıtlı olduğu, tıbbi belgeye göre yaralanmasının kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğunun belirtildiği,
Sanık ... hakkında Adli Tıp Kurumu Başkanlığı ... Şube Müdürlüğünce düzenlenen 25.03.2009 tarihli raporda; Lütfiye ... ...Devlet Hastanesinin 22.02.2009 tarihli ve 15622 no'lu raporunda, bilinç açık, koopere, göğüs orta bölümünde 1-1,5 cm uzunluğunda balık şeklinde kesici delici alet yarası olması muhtemel kesi olduğunun kayıtlı olduğu, tıbbi belgeye göre yaralanmasının iç organ lezyonu tanımlanmadığından kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğunun belirtildiği,
Sanık ... hakkında Adli Tıp Kurumu Başkanlığı ... Şube Müdürlüğünce düzenlenen 25.03.2009 tarihli raporda; sanığı ... ...Devlet Hastanesinin 22.02.2009 tarihli ve 15631 no'lu raporunda, bilinç açık, koopere, sağ el 3. parmak dorsalde orta falanksta enfekte laserasyon olduğunun kayıtlı olduğu, tıbbi belgelere göre yaralanmasının kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğunun belirtildiği,
Sanık ... hakkında Adli Tıp Kurumu Başkanlığı ... Şube Müdürlüğünce düzenlenen 25.03.2009 tarihli raporda; sanığın ...... ...Devlet Hastanesinin 22.02.2009 tarihli ve 15616 no'lu raporunda, bilinç açık, koopere, sağ dizde kurutlanmış 2x2 cm'lik lazerasyon olduğunun kayıtlı olduğu, tıbbi belgeye göre yaralanmasının kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğunun belirtildiği,
İnceleme dışı sanık ... hakkında Adli Tıp Kurumu Başkanlığı ... Şube Müdürlüğünce düzenlenen 25.03.2009 tarihli raporda; sanığın Lütfiye ... ...Devlet Hastanesinin 22.02.2009 tarihli ve 15618 no'lu raporunda, bilinç açık, koopere, sol frontal bölgede (saçlı deride) laserasyon, sağ zygomatik bölgede boynun sağında sıyrık olduğunun kayıtlı olduğu, tıbbi belgeye göre yaralanmasının kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğunun belirtildiği,
Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarları Dairesi Başkanlığınca düzenlenen 16.03.2009 tarihli ekspertiz raporunda; tetkik için gönderilen 7,8 cm uzunluğunda tek ağızlı, sivri uçlu, oluksuz, sırtı küt, el yardımıyla açılıp kapanabilen namlusunun sırt kısmının uçtan geriye doğru 4,5 cm'lik bölümü meyilli, sarı metal üzeri ağaç kaplama kabzasının sağ kaplaması kırık ve kabza iç kısmındaki metal bölümü deforme olmuş bıçak, taşımakta olduğu nitelikleri bakımından 6136 sayılı Yasa'nın 4. maddesinde belirtilen yasak niteliğini haiz bıçaklardan olmadığının belirtildiği,
Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarları Dairesi Başkanlığınca düzenlenen 19.03.2009 tarihli ekspertiz raporunda; maktul ...'in sağ el dış svap numunesi üzerinde atış artıklarının bulunduğu, maktulün sol el iç, sol el dış, sağ el iç svap numuneleri ile ..., ... ve ...'in el svap numuneleri üzerinde atış artıklarına rastlanmadığının belirtildiği,
Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarları Dairesi Başkanlığınca düzenlenen 25.02.2009 tarihli ekspertiz raporunda; iki adet (2) kovan; 7,65 mm çaplı Browning tipi fişek atar silahlarda kullanılmak üzere imal edildiği, 6136 sayılı Yasa'ya göre yasak niteliği haiz fişeklere ait olduğu, tek bir ateşli silahtan atılmış olduklarının tespit edildiği, bir adet mermi çekirdeği parçasının; çap ve tipine uygun fişek atar silahlarda kullanılmak üzere imal edildiği, 6136 Yasa'ya göre yasak niteliği haiz fişeklere ait olduğu, içerisinde setler bulunan ateşli silah namlusundan çıkmış olduğunun tespit edildiği, suç konusu iki adet kovan ve bir adet mermi çekirdeği parçası silahı tespit edilemeyen olaylar arşivine kod no: 31342 geçici olarak beklemeye alındığının belirtildiği, 28.05.2009 tarihli raporda, tetkik için gönderilen "555000" numaralı, 7,65 mm çaplı Browning tipi fişek atar, yerli el yapısı, fişek yatağı dahil 8,5 cm uzunluğunda üzerinde ... ibareleri okunabilen, yarı otomatik tabancadan atılmış olduklarının tespit edildiğinin belirtildiği,
Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarları Dairesi Başkanlığınca düzenlenen 05.03.2009 tarihli ekspertiz raporunda; olay yerinde elde edildiği belirtilen 1 delil no'lu bıçak üzerinde herhangi bir kan lekesine rastlanmadığı, olay yerinden .....plaka sayılı otolardan transfer edildiği belirtilen kan lekeleri, ...'den elde edildiği belirtilen eşofman altı üzerinde incelenen kan lekeleri, maktul ... ve ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... Bilge, ..., ... ve ...'e genotip bulguların mukayesesi sonucunda; 34 LIE 82 plakalı otodan elde edildiği belirtilen 5 delil no'lu kan lekesinin maktul ...'in genotip özellikleri ile uyumlu olduğu, ...e ait olduğu belirtilen eşofman altı üzerindeki kan lekelerinin ...in genotip özellikleri ile uyumlu olduğu, olay yerinden ve ....plakalı otadan transfer edilen kan lekelerinin ...'in genotip özellikleri ile uyumlu olduğunun belirtildiği,
... Cumhuriyet Başsavcılığının 16.07.2009 tarih ve 4527 sayılı kararı ile; şüpheliler ..., ... ve ...'in kasten adam öldürme ve ızrar suçlarına iştirak ettiklerine, ayrıca ....'in kasten yaralama suçlarını işlediklerine dair yeterli delil bulanmadığı, ..., ... ve ...'in silah kullanmaksızın basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek mahiyette kasten yaralama suçu ile ilgili şikâyetçi olmadıkları soruşturma evrakı kapsamından anlaşılmakla, şüpheliler hakkında müsnet suçlardan kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği,
... 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi 10.02.2010 tarihli ve 218-33 sayılı kararı ile dosyalar arasında fiili ve hukuki irtibat bulunduğundan Bakır 3. Ağır Ceza Mahkemesinin dosyası ile birleştirmesine karar verdiği,
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Dairesinin 08.04.2011 tarihli raporunda; suça sürüklenen çocuk ...'in olay tarihi olarak iddia edilen 20.02.2009'da 17 (onyedi) yaşını bitirmiş olup, 18 yaş içerisinde olduğu ve 18 yaşını bitirmediğinin kabulü gerektiğinin oy birliği ile belirtildiği,
Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 08.05.2013 tarih ve 814-3668 sayılı bozma ilamından sonra ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/1607 esas, 2013/1447 karar sayılı dosyasının mahkemenin 09.12.2013 tarihli birleştirme kararı ile birleştirildiği,
... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/46 esas sayılı dosyanın incelenmesinde, ...'nın duruşmalara gelmediğinden hakkında yakalama kararı çıkartıldığı ve hâlen dosyanın derdest olduğu, dosyanın örnek olarak gönderilen hazırlık beyanlarında tabancanın ...'nın üzerinde ele geçtiği, yanında ... olduğu ve ... tabancanın ... ya ait olduğunu bildirdiği, ... ise ... tarafından kendisine verildiğini hazırlık beyanlarında belirttiği,
Anlaşılmıştır.
Tanık ... Mahkemede; "Ben gerek sanık gerekse müşteki tarafın hiçbirini tanımam. Olayla ilgili görgüm bilgim yoktur. Tabanca ile ilgili ise bu tabanca Mevlüt'ün üzerinde ele geçmiştir. ...'yı tanırım. Ben trafik kazası yapmıştım. Mevlüt bir başkaları ile kavga ediyordu. Bu nedenle polis müdahalesinde üzerinden tabanca çıktı. Bu silahı Mevlüt nerden aldı bilmiyorum. Zaten bunun hakkında ... 2.Asliye Ceza Mahkemesinde karar verildi. Tabanca ile ilgim yoktur. Mevlüt'ün tabancayı önceden kimden temin ettiğini bilmiyorum. Mevlüt'ün yakalandığı gün öncesi kendisinde bir tabanca olduğunu ben bilmiyordum.",
Tanık ... 20.03.2009 tarihinde Kollukta; maktul ...'in kardeşi olduğunu, eşi memlekete gideceği için eşinin kardeşine telefon açarak kendilerin de kalmasını istediğini, bu sebeple maktul ...'ın o gece evlerinde kaldığını, 20.02.2009 tarihinde saat 07.15'de kardeşi Lokman'ın acil elbiselerini giydiğini, kardeşine, "Nereye gidiyorsun?" dediğinde, kendisine, "İşim var." dediğini, kardeşi ile konuşurken dışarıdan bağırma sesleri duyduklarını, balkona koştuklarını, kalabalığın toplandığını, mağdurlar ... ve ...'i dövdüklerini, maktul ...'ın hemen dışarıya fırladığını, kendisinin müsait olmadığını, üzerini giyindikten sonra dışarıya çıktığını, dışarıya çıktığında maktul ...'ı bıçakla ve kaldırım taşıyla dövdüklerini, bunu görünce bağırmaya çağırmaya başladığını, maktulün yerden kalktığını, sonra tekrar düştüğünü,... ve ...'in maktul ...'ı da alarak araçla olay yerinden kaçtıklarını, Ferit'in yanına gelerek kendisini içeriye aldığını, balkondan baktığında şahısların yerdeki kaldırım taşlarını ve bıçaklarını toplayıp gittiklerini, daha sonra hastaneye gittiklerini, diğer kardeşleri ... ve...'e dikkat etmediğini,
Mahkemede; olay tarihinde kardeşi maktul ...'ın ...e geldiğini, kendilerinde kaldığını, sabah saat 07.25 sıralarında maktulün kalktığını, kıyafetini giydiğini, dışarıdan sesler duyduklarını, kalabalık bir grubun geldiğini, maktulün dışarıya çıktığını, kendisinin de peşinden dışarıya çıktığını, olay yerine gitmediğini, uzaktan baktığını, maktule 4-5 kişinin bıçakla ve taşla vurduklarını görünce bağırdığını, bağırınca tanık Ferit'in kendisini eve götürdüğünü, bilgisinin bu kadar olduğunu,
Tanık ... 20.03.2009 tarihinde Kollukta; 20.02.2009 tarihinde saat 07.30 sıralarında bağrışmalar duyduğunu, balkona çıktığında ...den yaklaşık 10 metre kadar ileride yengesi tanık Lalihan'ın kardeşleri ... ve...'in aracının birkaç kişi tarafından taşlandığını gördüğünü, aynı anda birkaç kişininde ellerindeki sopalarla ve taşlarla...'in üzerine saldırdıklarını gördüğünü, çıkan kavgada 15 kadar kişi olduğu için hangisinin elinde taş ya da bıçak olduğunu hatırlamadığını, görse tanıyabileceğini, şahısların komşuları olduğunu, ...'in tek kişi ile boğuştuğunu, aynı sokakta oturdukları ...in elinde bir tabanca olduğunu, bu tabancayı mağdur ...'e doğrulttuğunu, ...'in ...in elinden tuttuğunu, bu halde ... ile boğuştuğunu, yengesi tanık Lalihan ve maktul ...'ın da sokağa çıktıklarını, bunu görünce kendisinin de pantolon geçirdiğini, dışarı çıktığını, yengesinin sinir krizi geçirdiğini gördüğünü, yengesini sürükleyerek içeriye aldığını, bu sırada maktul ...,... ve ...'in birlikte mavi renkli Caddy marka araçlarına bindiklerini ve oradan uzaklaştıklarını, maktul ...'ın yengesi Lalihan'ın kardeşi olduğunu, amcası memlekete gideceğinden dolayı akşam yanlarına geldiğini, o akşam yengesinin yanında kaldığını, dışarıda bağırma seslerini duyup balkona çıkmasından birkaç dakika sonra maktul ...'ın dışarıya çıktığını gördüğünü, kendisinin de üzerini giyinip binanın merdivenlerinde iken 3-4 el silah sesi duyduğunu, binanın giriş kapısı önünde yengesinin feryat figan bağırdığını görünce onu içeriye atmak istediğini, bu sırada mağdurlar ... ve ...'in maktul ...'ı araca attıklarını gördüğünü, maktulü yengesi ile ilgilendiği için kimin vurduğunu görmediğini, ...in elinde tabanca olduğunu, tabancayı ...'e doğrulttuğunu, ...'le boğuştuğunu,...'in üzerinde birkaç kişinin olduğunu, kavgada 4-5 kişinin elinde bıçak olduğunu gördüğünü, yengesini içeriye alırken kavgaya karışan karşı tarafın 10 dakika boyunca yerdeki taşları, bıçakları v.s topladıklarını,
Mahkemede; olay tarihinde sabah saat 07.00 sıralarında ...de olduğunu, bağırma sesi duyduğunu, balkona çıktığını, kavgayı gördüğünü, ...'in arabasını gördüğünü, birkaç kişinin ...'in arabasına taş attığını, maktul ...'ın binadan çıktığını, ...in elindeki silahı ...'e doğrulttuğunu, ...'in ...in elini tuttuğunu, balkondan içeriye girdiğini, merdivenlerden aşağıya inerken 3-4 el silah sesi duyduğunu, tanık Lalihan'ın ...in önünde bağırdığını, Lalihan'ı eve almaya çalıştığını, ... ve ...'in maktul ...'ı arabaya bindirdiklerini, eve girdiklerini, yarım saat dışarıya çıkmadıklarını,
Tanıklar....ollukta; tarafları tanıdıklarını, maktul ...'ın yakınlarının kendileri gibi aynı hatta minibüs şoförlüğü yaptıklarını, mağdur ... ...n ... Cezaevi karşısında kafesi olduğunu,... ve oğlu ...'in ... merkez durağında kahyalık yaptıklarını bildiğini, bu şahışların kendilerinden topladıkları parayı vermek istemedikleri hâlde kendilerine zarar vermesinden korktukları için verdiklerini, vermedikleri takdirde durağa yanaştırmadıklarını ve kapılarını kapattıklarını, yolcu almalarına müsade etmediklerini, bu duruma maktul ... e yakınlarının karşı çıkmasından dolayı aralarında gerginlik olduğunu, hiçbir şekilde yaralama ve ölüm olayına tanık olmadıklarını,
Tanık...Kollukta; ... ... hattında.... plakalı minibüste şoförlük yaptığını, tarafları tanıdığını, maktul ... ve akrabalarının kendisi gibi aynı hatta dolmuş şoförlüğü yaptıklarını, mağdur ...'in ... Cezaevi karşısında kafesi olduğunu bildiğini, diğer taraf olan..., oğlu ... ve birkaç akrabasının ... merkez durağında kahyalık yaptıklarını, şahısların kendilerinden topladıkları parayı vermek istememelerine rağmen kendilerine ve araçlarına zarar vereceklerinden korktukları için verdiklerini, vermedikleri takdirde durağa yaklaştırmadıklarını, araçlarının kapılarını kapattıklarını ve yolcu almalarını engellediklerini, iki sene evvel bizzat şahıslara itiraz edip para vermek istemediği, bunun üzerine kendisini darbettiklerini, herhangi bir yere müracaat etmediğini, ayrıca bu duruma maktul ... ve yakınlarının karşı çıkmasından dolayı aralarında gerginlik olduğunu, yaralama ve ölüm olayına tanık olmadığını,
Tanık ... Kollukta; ....plakalı araçta şoför olarak çalıştığını, mağdur ...'in kullanmakta olduğu ..... plakalı aracının arka tarafına kullanmakta olduğu dolmuşunu çektiğini, ...'in ...'den para istediğini gördüğünü, ... para vermeyince...'le tartışmaya başladıklarını, tartışmaya başladıktan hemen sonra ...'ın kullanmakta olduğu 34 M 6165 plakalı araçtan inerek birbirlerine girdiklerini, kullanmakta olduğu aracından inene kadar...'in ...'ı bıçakladığını, olay yerinden...'in kaçtığını, diğer dolmuşçularla birlikte ...'i hastaneye götürdüklerini,
Ağır Ceza Mahkemesinde; "Ben ....plakalı minibüs şoförüyüm. ... de .... plakalı minibüsün şoförüdür. Aynı hat üzerinde çalışıyoruz. ...-... hattı üzerinde çalışıyoruz. ... de durakta duruyordu. Minibüsçülerden para alıyordu. ... dan para istedi. ... da vermek istemedi. ... ile tartıştılar. ... minibüsten aşağıya indi.... ...’a bıçak vurdu. Daha sonra... oradan kaçtı.... neden minibüsçülerden para alıyor bilmiyorum.",
Tanık ... beyanlarında; "Ben olay tarihinde ... minibüs durağına yakın yerde ... yerim olduğundan ... yerimde idim. Tezgâha bakıyordum. Ben ...’i tanıyorum. Çünkü daha önceden durakta para topluyordu. Bazen oğlu bazen kendisi topluyordu. Olay günü bir baktım kavga vardı. Kavgayı ayırdılar. Huzurdaki mağdur ... yaralanmıştı. İsim olarak tanımıyordum. Doktora getirmeye teklif ettim. Kabul etmedi. Bir başkası gelip ...’ı hastaneye götürdüler. Bu paranın ne için toplandığını tam olarak bilmiyorum. Kimileri kahya kimileri değnekçi tabir ediyor. Bu nedenle para toplanıyor. Ancak bu olayın para toplama yüzünden olup olmadığını bilmiyorum. ..., babası ve huzurdaki mağdurun kavga ettiğini gördüm.",
Tanık ... beyanlarında; "Olay tarihinde her sabah ben ... yerime arabam ile gidiyorum. Aynı yolu takip ediyorum. Olay sabahı yine ... yerime gitmek üzere arabam ile hareket ettim. Giderken önümde mavi renkli bir Volkswagen bir ... vardı. Önümdeki ... giderken bir set vardı, orada yavaşladım. 20-30 metre mesafede idi. Olay yerinde kahvehane vardı. Kahvehanenin önünde 20-30 kişilik bir grup vardı. Ellerinde parke taşları ve sopalar vardı. Volkswagen arabaya bunlar saldırdı. İçinden... ve ... indiler. ... ile...’i iki grup hâlinde ikisini araya aldılar. 7-8 kişi bir kişiyi, 8-10 kişi de bir kişiyi dövüyordu. İki kişiyi iki ayrı grup hâlinde şiddetli bir biçimde dövüyorlardı. Daha sonra bu kalabalık grup içinden birisi 3-4 el ateş etti. Ateş edeni göremedim. Kalabalık grubun içinden biri ateş etti. Bunun üzerine... ile ... arabalarına bindiler. Uzaklaşırken de arkalarından 3-4 el ateş edildi. Ateş edeni göremedim. Lokman'ın yaralandığını görmedim. Daha sonra duyduğuma göre Volkswagen arabaya koyup hastaneye götürmüşler. İddianamede bana ismi okunan sanıkların ne yaptığını görmedim. Ben adı geçen sanıkların bu kalabalık arasında görmedim dedi. Ben gördüklerimi söyledim. ",
Tanık ... şüpheli sıfatıyla Kollukta; Kezer soy isimli aile, akrabaları olduğu için kendilerini tanıdığını, kavga olayına karışmadığını, yaklaşık bir aydır çalıştığı tekstil atölyesine gittiğini,
İstinabe olunan Mahkemede; olayları görmediğini, sadece akrabalarının söylediğini anlatabileceğini, maktul ..., ..., ... ve yanlarında bir kişi daha olduğunu, ...'in gelir gelmez abisi ...e silah sıktığını, kavga sırasında da suça sürüklenen çocuk ...'ın maktul ...'ın elindeki bıçağı aldığını, Lokman'a bıçakla vurduğunu çevredekilerin ve akrabalarının kendisine söylediğini,
Tanık ... Bilge beyanlarında; Karayolları Mahallesi'nde kahve sahibi olduğunu, olay anında kahvenin kapalı olduğunu, olay anında kahvesinin üzerinde bulunan ...de olduğunu, aşağıda kavga gürültü duyunca merak edip aşağıya indiğini, ancak aşağıya indiğinde kavganın bittiğini, kavga edenleri de tanımadığını, farklı ilçelerden olduklarını,
İnceleme dışı katılan ... 21.02.2009 tarihinde Kollukta; ...- İmrahor hattında .... plaka sayılı araçta şoför olarak çalıştığını, İmrahor'dan ...'ya giderken ... merkez minibüs durağında durduğunu, minibüs durağında minibüsçülerden para toplayan yani haraç kesen ..., ... ve tanımadığı iki kişinin kendisinden para istediklerini, istedikleri parayı vermediğini, "Ben 10 senedir burada para topluyorum. Parayı vereceksin." demesi üzerine minibüsten aşağıya indiğini,..., ... ve yanlarındaki iki kişinin kendisini dövmeye başladıklarını, ... ile boğuştuğu esnada...'in elindeki bıçağı kendisine sapladığını, araya çevreden vatandaşların girdiğini ve kendilerini ayırdığını, ayrıldıktan sonra ... ve...'in bir minibüse binip gittiklerini, kendisini bir araca bindirip hastaneye götürdüklerini, olay sonrası kardeşlerinin kurşunlandığını, bu olayı görmediğini, Karayolları Mahallesi'nde ikamet eden ve yaralandığını öğrenen kardeşlerinin yanına gelmek için araçlarına bindiğini,...'in topladığı 20-30 akrabasıyla kardeşlerinin yolunu keserek saldırdıklarını, aracın camlarını kırdıklarını, kardeşleri olan ...,... ve Lokman'ı silahla yaraladıklarını, kardeşi Lokman'ın vefat ettiğini,
Asliye Ceza Mahkemesinde; ... ... hattında minibüs şoförü olarak çalıştığını, olay tarihinden bir gün önce sabah saat 07.00'de ...'e gittiğini,... ve oğlu ...'in arabasının yanına geldiklerini,...'in ön kapıyı açarak kendisinden para istediğini,...'e, "Para vermeyeceğim." dediğini, bunun üzerine...'in, "Para vermezsen görüşeceğiz." diyerek kapıya vurduğunu, ertesi günü sabah saat 07.00 sıralarında ...'e gittiğini,... ve ...'in birlikte geldiklerini,...'in kendisinden para istediğini, tekrar, "Para vermeyeceğim." dediğini,...'in kolundan çekerek kendisini arabasından indirdiğini, ... ile boğuşmaya başladıklarını, bu sırada...'in kendisine bıçakla 4 kez vurduğunu, vatandaşların ayırdığını, kendisini hastaneye götürdüklerini,
Ağır Ceza Mahkemesinde; "Ben ... ... hattında minibüs sürücülüğü yapmaktayım. ... daha önceden bu hat üzerinde minibüsçülerden ve benden para istedi. Öncelikle benden istedi. Çünkü bana '... sen para vermezsen diğer minibüscüler para vermez. Öncelikle sen vereceksin.' dedi. O para haraç niteliğinde bir para idi. Herhangi bir hizmet karşılığı değildi. Olay günü ben yine ... minibüsüm ile geldiğimde olay yerinde ... ve oğlu ... vardı. Minibüsün sol kapısını açarak 'Öyle yapacağız ki sana ders olsun, diğer minibüscülerde senin halini görsün ki para versinler.' deyip bana saldırdılar. Aşağıya doğru beni... çekti. Bıçak ile üç defa... vurdu. Bir defa da ... vurdu. Bu şekilde yaralandım. Araya giren vatandaşlar bizi ayırdı. Beni ... Hastanesine götürdüler. Ancak ikinci olay olmuş. Ondan haberdar değilim. Kardeşim Lokman bu olayda öldürülmüş.",
Bozmadan sonra Mahkemede; "Yargıtayın bozma kararına uyulmasını talep ederim ve ayrıca diğer katılan kardeşimin beyanlarına katılıyorum. Önceki beyanlarımı tekrar ederim. Tüm sanıkların cezalandırılmasını talep ediyorum",
İnceleme dışı katılan sanık ... 21.02.2009 tarihinde Savcılıkta; Emniyette verdiği ifadesini aynen tekrar ettiğini, olay günü kardeşi ...'in kendisini aradığını, abisi ...'in başkaları tarafından dövüldüğünü söylediğini, Vakıf ... Hastanesinde yattıklarını öğrendiklerini, hastaneye giderken de kardeşi maktul ...'i de alacaklarını, maktulü almaya gittiklerinde karşı grubun kendilerine saldırdıklarını, daha önce ...'ı yaraladıklarını, kavga sırasında maktul ..., kendisi ve ...'in bıçakla yaralandığını, maktul ...'ı yaralayanın...'in oğlu ... olduğunu, diğer oğlunun ismini bilmediğini, kendisini de yine...'in ismini bilmediği diğer oğlunun bıçakla yaraladığını, ...'i ...'in yaraladığını duyduğunu, bıçakla mı silahla mı yaraladığını bilmediğini, bu şahısların ... de minibüs kahyalığı nedeniyle kendilerine husumet duyduklarını, kardeşi ...'ın minibüsçülük yaptığını, esas olayın onunla başladığını,
Ağır Ceza Mahkemesinde; "Olay tarihinde ...'ın yaralandığını kardeşim ... öğrenmiş. Bunun üzerine benim arabam olduğu için haber verdi. Ziyarete gidecektik. Bu nedenle Lokman’ı da alacaktık. Lokman’ın bulunduğu mahalleye giderken yolda bir hız engelleyicisi vardı. Orada yavaşlayınca benim arabama ... ..., Sabah ..., ... ... arabama taş attılar. Bunun üzerine biz durduk. Durunca, kahvehaneden 30-40 kişi çıktı. Bunların içinde ... benim arabamı darbetmeye başladılar. ... ... benim göğsüme silah doğrultu, ancak patlamadı. Durum vahim olduğu için arabayı çalıştırıp kardeşimi alıp kaçmak istedim. Ancak kaçmadım. ... arkamdan gelerek sol kapımı açarak beni bıçaklamaya başladı. Kardeşim Lokman’ın bağırdığını duydum. Bunun üzerine sanıklardan beni ve ... i darbedenler Lokman'ın üzerine gittiler. ... bunu da vurun dedi. Daha sonra ilk bıçağı vuran ...n'dir. Daha sonra ......, Hakan, ...n, ... ... kardeşim Lokman’a vurdular. Kardeşim katili bunlardır. Gerçek katil bunlardır. Meclis karar verip yaşı küçük olan ... suçu üstlenmiştir. ...... Adan'a ve ...'de de benzer olayları yaptılar. Şimdi gelip burada yapıyorlar. Bunlar bir çetedir. Şikâyetçiyim. Davaya katılmak istiyorum. Gerçek katillerinin yakalanmasını istiyorum. ... vermez ise biz alacağız. Biz önce kendi aramızda karar aldık. Önce biz kendimiz cezasını verecektik. Daha sonra öfkemiz yatıştı. ... cezalarını versin diye düşündük. Şimdi onun için gerçeği söylüyorum. ",
Bozmadan sonra Mahkemede; "Bozma ilamına uyulmasını talep ediyorum. Ben aşamalardaki ifademi tekrarla sanıkların cezalandırılmasını istiyorum. Biz gerçek ... istiyoruz. Diğer sanıklarla birlikte kardeşim öldürülmüştür. Yani diğer sanıklar dışarıda gezmektedir. Tek başına ... bu işi gerçekleştirmemiş olup diğerleri ile birlikte gerçekleştirmiştir. Hakan beni yaraladı, ancak asıl kardeşimin başına parke taşı ile vuran ... ...'dir onun hakkında dava açılmadı. Diğerleri de akşama kadar bizim evimizin önünde geziyorlar. Biz sanıkların cezalandırılmasını ve tutuklanmalarını talep ederiz",
İnceleme dışı katılan sanık ... Savcılıkta; abisi katılan ...'in ...'de minibüsçülük yaptığını, karşı tarafın abisi ...'ı bıçakla yaraladığını, Haseki Hastanesine kaldırıldığını, diğer kardeşleri ile kardeşini hastanede ziyaret etmek amacıyla kardeşleri ile buluştuklarını, diğer tarafın arabalarının önüne çıkıp taş attıklarını, kahvedekilerin dışarıya çıktığını, 50-60 kişilik grup olduğunu, kendisini yaralayanın inceleme dışı katılan sanık ... olduğunu, kimseyi yaralamadığını, Lokman'ı yaralayanı teşhis sonucu tanıyabileceğini,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; abisinin yaralanıp hastaneye götürüldüğünü duyunca kardeşlerini de alıp hastaneye gitmek istediğini, o sırada 50-60 kişilik bir grubun araçlarının önünü kestiğini, içlerinde bulunan ve karakolda kendisini tespit ettiği ...'in elinde bulunan tabancayı göğsüne doğru hedef alarak ateş etmek istediği sırada eline vurması nedeniyle 3-4 el ateş edilerek çıkan mermilerden birinin bacağına saplandığını, kimseyi yaralamadığını, herhangi bir silah olmadığını, bu olay nedeniyle bir abisinin vefat ettiğini, ikisinin de yaralandığını,
Asliye Ceza Mahkemesinde; olay tarihinde kardeşi ...'in yanına geldiğini, kardeşi ...'i... ve oğlu ...'in bıçakladığını söylediğini, kardeşi...'i telefonla aradığını,...'in kendisini evden aldığını, birlikte kardeşi maktul ...'ı almak için giderken 40-50 kişilik bir grubun kahveden çıktığını, içinde bulundukları araca taş atıldığını, arabadan çıktıklarını, grubun kendilerine saldırdığını, kalabalık grubun içinde inceleme dışı katılan sanık ..., sanıklar ..., ..., ..., suça sürüklenen çocuk ... ile tanıklar ... ve ... ...'in olduğunu, bu şahısların kendilerine taş ve sopalarla vurduklarını, sanık ...'in kendisine hitaben, "Bunu da öldürün." dediğini, ...in kendisine doğru tabanca ile ateş edeceği sırada silahın üzerine atladığını, ...in elini tuttuğunu, boğuşmaya başladıklarını, tabancanın iki üç el ateş aldığını, bacağından yaralandığını, ...in de bu sırada yaralanmış olabileceğini, ...e ateş etmediğini, maktul ...'ın olay yerine geldiğini, sanıklar ile suça sürüklenen çocuğun maktule saldırdıklarını, sanıklar ...... ve ...n ile suça sürüklenen çocuğun bıçakla vurduklarını, ...'in taşla vurduğunu,
Ağır Ceza Mahkemesinde; "Olay tarihinde abim ...’ın yaralandığını ben evimde istiharat hâlinde iken duydum. Bunun üzerine kardeşimin durumunu öğrenmek için abim...’in arabası ile hastaneye gitmek üzere hareket ettik. Ayrıca ablamın ...de istiharat eden kardeşim Lokman da hastaneye gitmek istediğini telefon ile bildirdi. Bizde Lokman'ı almak üzere araba ile Lokman'ın bulunduğu mahalleye gittik. Biz oraya gidince arabaya bir taş atıldı. Bunun üzerine indik. 40-50 kişinin saldırısına uğradık. Sanıklardan ... belindeki tabancayı çıkartıp havaya ateş ederek 'Vurun bunları' diye söyledi. Bana ..., ..., ...’in beni darbediyorlardı. ... vurun emri ile sanıklardan Şahabettin silahını çıkardı, Göğsümü hedef aldı. Ancak ben hemen bileğinden tuttum. Yere doğru eğdirince silah patladı. Ayağımdan yaralandım. Daha sonra beni bıraktılar. Bu sırada olay yerine 'Durun vurmayın' diye koşarak gelen kardeşim Lokman’ın üzerine doğru gittiler. Lokman’a ..., ...n beni bırakarak Lokman’ın üzerine gittiler. ... de olduğu hâlde Lokman’a Hakan da olduğu hâlde bıçak ile vurdular. ..., ..., ...’in elinde bıçak gördüm. Hepsi birlikte bıçak ile vurdular. ... ... de taş ile kardeşime vurdu. Üç kişi bıçak ile kardeşime vurdu. Hakan, ...n ve ...... bıçak ile kardeşime hep birlikte bıçak ile vurdular. Benim yaralanmam ile ilgili dava Asliye Ceza Mahkemesindedir. Bir ara abim... ellerinden kurtuldu. Arabayı çalıştırdı. Kardeşim Lokman’ı oradan alıp hastaneye götürmek istedik. Hastaneye götürdük. Kendimizde çok ağır yaralandık. Kardeşim ... Tıp Fakültesine götürülmüş, orada vefat etmiş. Benim ile ilgili davanın da burada görülmesini istiyorum. Biz önceden biz kendimiz kardeşimin intikamını almayı düşündük. Bu nedenle isim vermedik. Daha sonra kanun yolu ile çözülmesinin uygun olduğunu düşündük. Yargıya bıraktık. Olayı tam gerçekliği ile anlattım. Buradaki anlatımlarım doğrudur. Biz kardeşimi öldürenlerin dışarıda olması nedeni ile toplumda tepki görüyoruz. Failler dışardadır. Bu nedenle onların tutuklanmasını talep ediyorum.",
İnceleme dışı sanık ... 22.02.2009 tarihinde müdafisi huzurunda Kollukta; Kezer soyisimli ailenin akrabaları olduğunu, kendilerinin çoğunu ismen tanıdığını, 20.02.2009 tarihinde saat 07.05 sıralarında kendisini ve babası inceleme dışı sanık ... ile birlikte ...'de minibüs durağında kahyalık yaptıklarını, bu esnada Mercedes marka plakasını hatırlamadığı ilk ve son rakam grubu 34 olan aracın yanlarına geldiğini, aracı içerisinden kendilerini daha önce tanıdığı inceleme dışı mağdur ..., İlhan Kezer ile yanlarında yüzü atkı ve şapka ile sarılı bir şahıs ile birlikte araçtan indiklerini, babası ve kendisinin yanına geldiklerini, İlhan'ın babası...'e hitaben, "S...r git lan." demesi üzerine İlhan'a "İlhan Dayı babam senden büyük, böyle konuşman ayıp olmuyor mu?"dediği esnada İlhan'ın suratına bir ... attığını, bunun üzerine babası...'in engel olmaya çalıştığını, İlhan ve yanındakilerin babasına vurmaya başladıklarını, mağdur ...'ın ise kendisini arkasından tuttuğunu, kendisini kurtarmaya çalıştığını, İlhan'ın aracın içerisinden 2 tane sopa alıp geldiğini, ...'ın kendisini bırakarak İlhan'ın getirdiği sopanın birini alarak babası...'e vurmaya başladıklarını, tanımadığı kişilerin kendisini tuttuğunu, babası...'in yüzünün ve üzerinin kanlar içinde olduğunu görünce meyve soymak ve buna benzer işler için üzerinde bulundurduğu çakı bıçağı olarak tabir edilen cebinden çıkarttığını, babasını kurtarmak amacıyla mağdur ...'a 1-2 defa rastgele salladığını, yaralandığını bilmediğini, çevredeki esnaf ve şoförlerin kendilerini ayırdığını, babasını tedavi ve kendisini muayene ettirmek için ... Özel Hastanesine gittiklerini, tedavileri devam ederken İlhan ve ...'ın da aynı hastaneye geldiklerini, hastane görevlilerinin kendilerine, "Siz kaçın bunlar sizi öldürecekler." dediğini, babası...'in olayda kullandığı bıçağı tedavi gördükleri odanın duvarda monte edilmiş beyaz renkli küçük ecza dolabının üzerine bıraktığını, kendisini tanımadığı bir şahıstan evlerinin bulunduğu Karayolları Mahallesi 'ne götürmesini istediklerini, yolda mahalleye doğru ... içerisinde seyir hâlinde iken babasına mahallede Kezer soyisimli aile ile amcalarının kavga ettiğine dair telefon geldiğini, kesinlikle kavgaya katılmadıklarını ve görmediklerini, neden dolayı isimlerini verdiklerini bilmediğini, karşı taraftan korktuğu için saklanmak zorunda kaldığını,
... 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/275 esas sayılı dosyasında tanık sıfatıyla istinabe olunan Mahkemede; maktul ...'ı kardeşi suça sürüklenen çocuk ...'in öldürdüğünü, sanıkların öldürmediğini, kendisi ve babası...'in ...'de kahyalık yapıtıklarını, İlhan Kezer, ... ve yanlarında tanımadığı iki kişinin daha olduğunu, kendilerine, "Bu işi bırakacaksınız." dediklerini, babası...'in de, "Ben bu işi bırakamam, geçimimi buradan kazanıyorum." dediğini, babası ile birlikte bu kişilerle tartıştıklarını, biraz sonra kardeşi Hakan'ın kendisini aradığını, "Biz ..., ..., ... ve bir kişi ile daha kavga ettik. Bizim kapının önünde Şahabettin amcamı araba ile gelip ateş ettiler. Lokman bana bıçak sapladı. bunun üzerine Lokman'ın elinden bıçağı alıp ona sapladım." dediğini,
İnceleme dışı sanık ... 22.02.2009 tarihinde müdafisi huzurunda Kollukta; Kezer soyisimli ailenin uzaktan akrabaları olduğunu, hepsini yakınen tanıdığını, daha önceden kesinlikle husumetlerinin olmadığını, 20.02.2009 tarihinde saat 07.05 sıralarında oğlu ... ve kendisinin ... ilçesinde minibüs duraklarında kahyalık yaptıkları esnada Mercedes marka bir araçla kendilerini daha önceden tanıdığı mağdur ..., kardeşi İlhan Kezer ile yüzü ve kafası atkı şapka ile kendisini tanımadığı başka bir şahsın geldiğini, araçtan inerek oğlu ve kendisinin bulunduğu yere geldiklerini, kendisinin ve oğlunun buradan ayrılmalarını, burada kendilerinin kahyalık yapmak istediklerini söylediklerini, kahyalıktan ayrılması için kendisini tehdit ettiklerini, o gün ... ve ...'e "Biz akrabayız. Kavga etmeye gerek yok. Ben otogara giden arabalara bakayım. sizde ... minibüslerine kahyalık yapın." dediğini, ancak İlhan Kezer'in, "S...r ol git." buradan diyerek bağırmaya ve tehdit etmeye başladığını, yanında bulunan oğlu ...'in de İlhan'a, "İlhan Dayı neden böyle bu şekilde babama konuşuyorsun. Babam senin büyüğün." demesi üzerine İlhan'ın oğlu ...'e ... attığını, İlhan'ı engellemeye çalıştığını ve kavga etmeye başladıklarını, orada bulunanların kendilerini ayırmaya çalıştıklarını, bu sırada İlhan'ın geldikleri araçtan iki sopa alarak birini ...'ın eline verdiğini ve sopalarla kendisine vurmaya başladıklarını, kafasından ve vücudunun çeşitli yerlerinden kendisini yaraladıklarını, araya giren şahısların kendilerini ayırdıklarını, oğlu ... ile birlikte ... Hastanesine tedavi olmak için gittiklerini, hastane görevlilerinin başını temizledikleri esnada ... ve İlhan'ın da bulundukları hastaneye geldiklerini, oğlu ...'in ...'ı bıçakladığını söylediğini, olayda kullandığı bıçağı oğlundan alarak hastane odasında monte edilmiş dolabın üzerine koyduğu, hastane görevlilerinin gelerek kendilerine, "Bu şahıslar sizi öldürecekler." demesi üzerine olay çıkacağını düşünerek oğlu ile birlikte plakasını hatırlamadığı bir ... şoföründen yardım istediklerini, araçla ... civarında ismini hatırlamadığı kardeşinin telefonla arayarak Kezerlerle kavga ettiklerini söylediğini ve kardeşi ...in yaralandığını öğrendiğini, olay yerine geldiklerinde olay yerinde hiç kimsenin olmadığını, oğlu ... ve kendisinin bu kavgaya katılmadıklarını,
İstinabe olunan Mahkemede; ... durağında kahyalık yaptığını, akrabası olan Kezer soy isimli kişiler zorla bu işi elinden aldıklarını, dernek başkanını korkutup kahyalığı elinden aldıklarını, kendileri akrabaları olduğu için evlerine gidip bu durumu konuştuğunu, önce ikisine de birer durak olmak üzere anlaştıklarını, fakat sonra bunuda kabul etmediklerini, konuşurken İlhan Kezer'in "S... git" şeklinde küfrettiğini, oğlu ...'in de İlhan'a, "Babam senin büyüğün neden öyle söylüyorsun?" dediğini, İlhan'la konuşurken arka tarafta ...'in ...'in boğazını sıktığını, boğmaya çalıştığını, bunun üzerine oğlu ...'in küçük çakı bıçağı ile ...'ın koluna vurduğunu, bundan sonra arabadan sopa çıkarıp kafasını kırdıklarını, tedavi için hastaneye gittiklerini, peşlerinden onlarında aynı hastaneye geldikleri, olay büyümesin diye amcazadesi sanık ...'i aracı olması için aradığını, bu kişilerin önce hastanede kendilerine saldıracaklarını polislerin kendilerine söylediğini, eve gelmeden bu sefer Küçükköy'deki kardeşlerine saldırdıklarını, tabanca ile yaraladıklarını, bu olayda Hakan'ın maktul ...'ın elinden çektiği bıçağı alarak onu yaraladığını, bu olayda kendisinin olmadığını, her iki olayda da kimseye vurmadığını, mala zarar vermediğini,
İnceleme dışı katılan sanık ... Savcılıkta; 20.02.2009 tarihli ifadesini, aynen tekrar ettiğini, olay günü ... de kahyalık yapan kardeşi... ile minibüsçülük yapan katılan ... arasında kavga çıktığını, kardeşinin ...'ı yaraladığını, bunu kendisine kardeşi ... ...in söylediğini, daha sonra Küçükköy Karayolları Mahallesi'nde ...'in kardeşleri ile karşılaştıklarını, ellerinde tabanca olduğunu, kendisini tabanca ile ...'in yaraladığını, kimseyi yaralamadığını, elinde tabanca veya bıçak olmadığını,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; hazırlıkta verdiği tüm beyanlarının doğru olduğunu, sabah saat 07.30 sıralarında ...den işe gitmek için çıktığını, yaklaşık 50-60 metre kadar ilerledikten sonra bir minibüsün içerisinde ... ve kardeşlerinin yanına yaklaştığını, araçtan indiklerini, hepsinin elinde silah olduğunu, ...'in elindeki silahı kendisine doğrulttuğunu, ateş edecekken eline vurunca attığı mermi sağ bacağının üst kısmına geldiğini, o sırada yere düştüğünü, ondan sonraki olayları tam olarak hatırlamadığını, elinde silah olmadığını kimseyi yaralamadığını,
Mahkemede; olay tarihinde ...den çıktığını, kardeşi sanık ... ile karşılaştığını, kendisine, "...'de tartışma olduğunu," söylediğini, ...'in yanında iki kişi ile birlikte arabayla geldiklerini, arabanın geldiğini gören şahısların dağıldığını, ... ve yanındaki şahısların araçtan indiklerini, ellerinde silah olduğunu, ...'in silahı kendisine doğrulttuğunu, tetiğe bastığını, silahın ateş almadığını, silahı tekrar kurduğunu, ...'in elini tuttuğunu, bu sırada silahın ateş aldığını, vurularak yere düştüğünü, ...'in nasıl yaralandığını bilmediğini, elinde silah olmadığını, ... ...in kendisine tartışma olduğunu söylediğini,...'in ...'ı yaraladığını karakolda söylediklerini, karakolda duyduğunu,
İfade etmişlerdir.
Sanık ... 22.02.2009 tarihinde müdafisi huzurunda Kollukta; Kezer soyisimli şahısları simaen tanıdığını, kendilerinin uzaktan akrabaları olduğunu, ancak kendileri ile çok samimi olmadığını, 20.02.2009 tarihinde saat 07.05 sıralarında abisi...'in oğlu ...'in kendisini arayarak, "Amca ...'de bizi dövüyorlar." dediğini, daha sonra abisi...'i arayarak, "...'e geleyim mi?" diye sorduğunda kendisine, "Hayır gelmenize gerek yok. Ben oraya geleceğim." dediğini, saat 07.20 sıralarında ...den çıktığını, ...in önü olan ... Caddesi üzerinde abisi ...n ve Şahabettin ile yeğeni Hakan ile birlikte tekrar abisi...'i aramak istediklerini, ancak o sırada hızlıca üzerlerine mavi renkli Caddy marka bir aracın gelerek önlerinde durduğunu, aracın içerisinden 4 kişinin indiğini, bu şahıslardan ...,... ve maktul ...'ı tanıdığını, 4. kişinin kim olduğunu görmediğini, bu şahısların araçtan iner inmez kendilerine saldırdıklarını, maktul ...'ın bir elinde bıçak bir elinde silah ile kendisine doğru geldiğini, elinde bulunan silahla 6 adet kendisine ateş ettiğini, maktule engel olmak için hamle yaptığını, maktulle beş dakika mücadele ettiğini, bu sırada abisi ...in yaralanarak yere düştüğünü görünce kendisini kaybedip abisini kucaklamaya çalıştığını, kavga başladığı esnada mağdur ...'in aracın şoför mahallinden inmek istediğini, abisi sanık ...'in kapıyı tutarak engel olmaya çalıştığını ve birbirlerine yumrukla vurduklarını gördüğünü, amcası sanık ...'in kavga başladığı sırada yukarıda olduğunu, olay başladıktan sonra koşarak yanlarına geldiğini, kendilerini aralamaya çalıştığını, abisi Şahabettin yaralandıktan sonra onunla ilgilendiği için kendisini kaybettiğini, olayları tam olarak görmediğini, kavga başlayınca olay yerinin çok kalabalıklaştığını, trafiğin kapandığını, ... ve ...'in kim ya da kimler tarafından yaralandıklarını görmediğini, bu şahısların geldikleri arabaya binerek olay yerinden uzaklaştıklarını, abisi ...i amcası sanık ...'in aracı ile hastaneye götürdüğünü, olay esnasında abisi... ve oğlu ...'in olmadığını, olay esnasında kesinlikle bıçak veya silah kullanmadığını, sadece maktul ...'dan kendisini korumak için güç kullandığını, olayların bu dereceye gelmesini istemediğini, karşı taraftan korktuğu için bir müddet saklanmak zorunda kaldığını, maktulü bıçakla yaralayanın kendi aralarında yaptıkları konuşmada abisi...'in oğlu suça sürüklenen çocuk ... olduğunu öğrendiğini,
Mahkemede; "20.02.2002 günü idi, saat 07.05 idi. Abimin oğlu ... telefonla beni aradı, '...'de bizi dövüyorlar.' dedi. O esnada ben elbiselerimi giydim. Aşağıya indim, saat 07.20 idi. Abim...'i aradım, '...'e geleyim mi?' dedim, 'Bir şey yok oturun. Biz geliyoruz.' dedi. O esnada ağabeylerim olan diğer sanık ... ile Şahabettin, ..., ... ... evimizin altındaki kahvehaneye geldiler, konuştuk, abim... bir daha telefon açtı, 'Gelmenize gerek yok.' dedi. Aradan 2 dakika geçti. Volkswagen Caddy marka bir araba hızla geldi durdu. Bir anda ne olduğunu görmedik. ... çok yakın mesafeden bana doğru geldi. Bana 3-4 el ateş etti, ancak isabet ettiremedi. Bunun üzerine ben ...'in elini tuttum. Biraz boğuştuk. Ondan sonra birbirimizden ayrılırken silah ortadan kayboldu. Nereye gittiğini bilmiyorum. Olay yeri çok kalabalıktı. Abim ...in yaralandığını gördüm. Bunun üzerine ...in yanına gittim. Kendi kendime bağırdım. O esnada olay bitti. Olaydan sonra göğsümden hafif bir bıçak yarası aldığımı gördüm, ancak bunu kim vurdu farkında değilim",
Bozmadan sonra Mahkemede; "Yargıtay bozma ilamına uyulmasını talep ediyorum, önceki savunmamı tekrar ederim",
Suça sürüklenen çocuk ... Savcılıkta; ...'in amcası olduğunu, ......'in amcasının çocukları, ...'in abisi,...'in babası, İdris'in amcası olduğunu, maktul ... ve diğerlerinin uzaktan akrabaları olduğunu, babası...'in ...'de kahyalık yaptığını, aynı yerde 2. Cebeci tarafında Mahmutbey tarafında maktul ... ve diğerlerinin kahyacılık yaptıklarını, maktul ...'ın hattının ... kapı hattı kaldırıldığı için dağıldığını, bu şahısların babasının çalıştırdığı ...'e gelerek babasına, "12 senedir biz sana verdik geri istiyoruz." dediklerini, aralarının açıldığını, olay günü babası... ve abisi ...'in işe gittiklerini, aynı durağa Kezerlerden üç kişinin geldiğini, kim olduklarını bilmediğini, direk babası ve abisine saldırdıklarını, babasının amcalarına telefon açtığını, "Evden çıkmayın." dediğini, çünkü abisi ...'in birini bıçakladığını, ancak kimi bıçakladığını bilmediğini, bu kavga üzerine yol üzerine çıktıklarını, Lokman, ... ve...'in çıktığını, maktul ...'ın elinde bıçak ve tabanca olduğunu, kendilerine doğru ateş etmeye başladıklarını, amcası sanık ...'in maktul ...'ın elinden silahı almaya çalıştığını, ...in mağdur ...'in elindeki silahı almaya çalışırken ...'in tabanca ile ...e ateş ettiğini, kavga sırasında maktul ...'ın elindeki bıçağı alıp maktule doğru iki kere salladığını, bıçağı alıp korkudan sobaya attığını, bir gün sonra sobadan alıp kanalizasyona attığını, maktul ...'a bıçakla kendisinin vurduğunu, bıçağı vurduğunda amcası sanık ...'in olduğunu, diğer amcası ...in ...'le mücadele ettiğini, sanık ... ile mağdur ...'in kavga ettiklerini,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; Cumhuriyet savcılığında verdiği ifadesini aynen tekrar ettiğini, ekleyecek bir husus olmadığını,
Mahkemede; "Benim babam ... 13 senedir minibüs kahyacılığı yapmaktadır. ...'de yapmaktadır. ...'de minibüs kahyacılığı yapmaktaydı. Onlar Mahmutbey yolunda yapmaktadırlar, ancak çalıştıkları durak dağılınca babamın çalıştığı durağa gelip burada kahyacılığı sürdürmek istemişler. Bu nedenle arada ihtilaf çıkmış. Hatta bu konuda tartışmalar olmuş babam gidip onların ailesinden annesinin elini öpmeye gitmiş, 'Bana gelmesinler benim iki tane sakat çocuğum var.' diye söylemişler ve daha sonraki günlerde olay günü babam ve ağabeyimi Kezerler minibüs durağında dövmüşler. Daha sonra ben evde uyurken ablam beni uyandırdı, 'Baban ve abini dövmüşler kafalarını kırmışlar.' diye söyledi. Bunun üzerine kalktım, saat 07.30 sıralarında dışarı çıktım. Amcaları kaldırmaya çıktım. Aramızda üç dört sokak bulunmaktadır. ..., ..., ...'i kaldırdım. Yolun üstüne çıktık. Babamı beklemeye çıktık. Babam telefon etti, 'Geliyorum yoldayım.' dedi. Bu nedenle yola çıktık. Sonradan..., ..., ... direkt arabayla gelip silahlarla saldırdılar. Arabadan inince saldırdılar. Amcam ... baldırından silahla yaralandı. ...'in elinde hem silah hem bıçak vardı. Ben Lokman'ın elinden bıçağı aldım ve Lokman'a vurdum. İki defa salladım. Edirnekapı'daki kahyalıkları devam ediyordu. Kezer'lerin minibüsü olup olmadığını bilmiyorum. Babamın para aldığını da bilmiyorum. Babam para almamıştır. Kahya olarak almış olabilir. Kahya minibüse yolcu bindirir, bağırır. ",
Bozmadan sonra Mahkemede; "Ben 4,5 senedir yatıyorum. Bu nedenle tahliyemi istiyorum. Yargıtay bozma ilamına uyulmasını talep ederim. Önceki savunmamı da tekrar ederim.",
Sanık ... 22.02.2009 tarihinde müdafisi huzurunda Kollukta; maktul ...'ı hemşehrisi olması sebebiyle simaen tanıdığını, ancak bir samimiyetinin olmadığını, ... ve ...'in maktulün kardeşleri olduklarını, inceleme dışı katılan sanık ...'in amcasının torunu olduğunu, 20.02.2009 tarihinde saat 07.00 sıralarında kendisini amcasının oğlu inceleme dışı sanık ...'in arayarak, "Biz ...'de ... Sezer ve kardeşi ile kavga ettik. oğlum ... ...'ı bıçakladı. Sen mahalleye git. Olaylar daha büyümesin ve kimse ...'e gelmesin engel ol. Ben oraya geleceğim." demesi üzerine Sultançiftliği'nden kendi arabasıyla Karayolları Mahallesi'ne gittiğini, ... Bilge'nin kahvesine 15-20 metre yukarısında cadde üzerinde sanık ..., sanık ..., inceleme dışı sanık ... ve suça sürüklenen çocuk ...'in beklerken gördüğünü, yanlarında mahalleden tanımadığı 15-20 kişinin daha olduğunu, ...'de meydana gelen olayla ilgili konuştuklarını, yanlarına giderek, "Gelin burda durmayın, ben sizi eve götüreyim, buraya gelirler, burada olay çıkacak." diyerek kendilerini ikna etmeye çalıştığını, ancak ikna olmadıklarını, yaklaşık 10 dakika yürüyerek caddeden meydana doğru yürüdüğü esnada telefonla...'i aramaya çalıştığını, telefonuna ulaşamadığını, telefon kulağında iken arkasından kalabalığın olduğu yerden silah sesleri geldiğini, kaçmak istediğini, geriye dönüp baktığında amca çocuklarının ... ve maktul ... ile kavga ettiklerini gördüğünü, birbirlerine yumrukla vurduklarını, bunun üzerine dönerek yanlarına gittiğini, hatırladığı kadarıyla Volkswagen Caddy marka bir araçtan mağdur ...'in inmeye çalıştığını, ...'in ise kapıyı tutarak inmesini engellediğini ve mağdura yumrukla vurduğunu gördüğünü, herhangi bir kimsede bıçak veya silah görmediğini, ayrılmaları için sürekli bağırdığını, bir süre sonra kalabalığın dahada arttığını, yolun trafiğe kapandığını, bir an yerde yatan bir şahısla suça sürüklenen çocuk ...'ın boğuştuğunu gördüğünü, ancak bu yerdeki şahsın kim olduğunu tanıyamadığını, suça sürüklenen çocuğun elinde bıçak gördüğünü hatırlamadığını, birden ...'in arabayı manevra yaptığını, araca yerde yatan kişiyi koyduklarını, bu esnada kendisine de yoldan geçen bir aracın çarptığını, çarpmanın etkisiyle yere düştüğünü, yerden kalkmadan ...in yaralandığını, bağırarak yardım istediğini, yerden kalktığını, arabasını çalıştırdığını, ...i arabaya koyarak hastaneye kahveci ...'ın kardeşi ... Bilge ile götürdüklerini, kavga olduğu esnada... ve oğlu ...'in kesinlikle olay yerinde olmadığını, ... ilçesinden daha gelmediklerini, ...'in de olay yerinde olmadığını, olay esnasında bıçak ve silah kullanmadığını, kimseyi darbetmediğini, olay sonrasında akrabalarından maktul ...'ın bıçaklandığını, bıçaklayanın da suça sürüklenen çocuk ...'ın olduğunu öğrendiğini,
Mahkemede; "Diğer sanıklar benim amcamın torunudurlar. Olay gününde diğer sanıkların abileri ... ...'de minibüs kahyalığı yapıyordu. Olay günü sabah saat 07.00 sularında ... bana telefon açtı, telefonda bana, 'Ben Lokman ağabeyleri ile kavga yaptım. Benim oğlum ... ...'e bir bıçak vurmuş. Sen Karayolu Mahallesi'ne git. Orada kardeşlerimi ...'e gelmeleri için bırakma. ...'e gelmesinler, kavga büyümesin, bir şeyler yap.' dedi, Bende arabama bindim. Karayolu Mahallesi'ne gittim. Amcamın torunları olan diğer sanıklar ... ... ile ..., ... ve...'in çocukları ..., ... ... kaldırımda duruyorlardı. Ben de onları görünce yanlarına gittim. Mahalleli olayı işitmiş, orada 10-15 kişi daha vardı, ancak ben bu şahısları tanımadım. Diğer sanıklara, 'Gelin benim arabama binin sizi başka bir eve götüreyim. Karşı taraf gelir burada olay büyür.' dedim. Ancak diğer sanıklar ... ... ...n, Şahabettin, Hakan ve ... benim dediğime uymadılar, 'Ağabeyimiz ... ...'den gelecek karşı taraf ona vuracak biz ağabeyimizi bekleyeceğiz.' dediler. Ben bunun üzerine ...'i telefonla aramak istedim ancak telefonuna ulaşamadım, tepeye doğru çıktım telefon ile ...'e ulaşmaya çalışıyordum. Arkamdan silah sesleri gelmeye başladı. Birden çok belki 5-6 el silah sesi geldi. Ben bunun üzerine döndüm, baktım amcamın torunları olan diğer sanıklar ... ... Necmeeddin, Şahabettin, Hakan ve ... karşı taraf ile kapışmışlar, birbirlerine yumruk vuruyorlardı. O sırada ... yerde ... ile boğuşuyorlardı, ancak ...'de bıçak falan görmedim. Vurduğunu da görmedim. Ben Lokman'ı daha önceden simaen tanıyordum. Kendisi benim hemşehrimdi. Lokman'ın abileri ... ile ...'i de simaen tanıyordum. Kavga sırasında ... aracın direksiyonundan inmeye çalışıyordu, ... ise onu yakalamış yumrukla vuruyordu ve arabadan inmeye bırakmıyordu. O sırada ..., ...'i bıraktı. Bunun üzerine ... araba ile manevra yaptı. ... bu arada arabaya bindi. ... yerde idi. Olay yerinde çok kalabalık vardı. İnsanlar ...'i ... ve ...'in bindikleri arabaya bindirdiler. Olay yerinden ayrıldılar. O sırada amcamın çocukları ...in yaralandığını söyleyerek bağırmaya başladılar. O sırada bir araba da bana çarptı, ancak kimin arabası çarptı bilmiyorum. Ben yere düştüm. Yardım üzerine kalktım. Arabama bindim. Yaralı ...in yanına gittim. Onu arabama alarak hastaneye götürdüm. Hastaneden döndüğümde amcamın torunları olan diğer sanıklar bir evde toplanmışlar, onların yanlarına gittim. Bana, '... bıçaklanmış.' dediler. Ben de, 'Kim vurmuş?' dedim. Bunun üzerine ... ayağa kalktı, 'Ben vurdum.' dedi, 'Niye vurdun?' diye kendisine sordum, 'Amcam Şahabettin silahla yaralandı. Ben de bunun üzerine Lokman'a bıçakla vurdum.' dedi. Ben atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Olaya katılmadım. Olay sırasında yanımda silahım yoktu. Ben maktule herhangi bir şekilde vurmuş değilim. Kavga sırasında 'Kavga yapmayın.' diye bağırıyordum. Suçlamayı kabul etmiyorum",
Bozmadan sonra Mahkemede; "Yargıtay bozma ilamına uyulup uyulmamasının takdirini mahkemeye bırakıyorum, ancak ben olayı yeniden anlatmak istiyorum. Bu davada tutuklu yargılanan ... benim amcamın oğlunun torunudur. Bu işten yakından uzaktan bir ilgim yoktur. Olay tarihinde önce bir kavga olmuş, ilk kavga ...'in babası...,...'in oğlu ... ile Lokman'ın abileri arasında kavga olmuş. ..., ...'e bıçak vurmuş. Bu nedenle aralarında bir kavga başlamış. Bu ilk kavga bitmiş. Bana olayın olduğu 'Karayolu Mahallesi'ne git. Benim kardeşlerimle oğlumu al. Yeni bir kavga olmasın.' diye söyledi, Ben de o mahalleye gittim. Ben oraya gittikten beş dakika sonra Kezer soyadlı kişiler geldiler. Sonra kavga ettiler....'in kardeşi ...'i, Kezer soyadlı kişiler vurdular. ... yaralanınca ben onu hastaneye götürdüm. Ben Lokman'ın nasıl öldüğünü görmedim. ... 'Ben vurmuşum.' diye söyledi, ancak ben görmedim. Şahabettin yaralanınca hastaneye gittim, ...'i, ... yaralamış bunu duydum, ben kimseye vurmadım. Ben kavga için gitmedim. Kavga olmasını önlemek için gittim. Ben hastaneye geldim. Lokman yaralıydı. Beni önce şikâyet etmemişlerdi, sonradan şikâyet ettiler",
Sanık ... 22.02.2009 tarihinde müdafisi huzurunda Kollukta; Kezer soyisimli aileyi uzaktan akrabaları olduğu için tanıdığını, kendileri ile daha önceden bir husumetinin bulunmadığını, 20.02.2009 tarihinde sabah saat 07.00 sıralarında abisi...'in kendisini arayarak, "Beni ve oğlum ...'i ... ve İlhan Kezer vuruyorlar." deyip telefonu kapattığını, kalkarak evden çıktığını, ...in yakınında bulunan ... Bilge'nin kahvesinin biraz üst kısmına geldiğinde sanık ... ve yeğeni ... ile karşılaştığını, daha sonra ...'in de bulundukları yere geldiğini, bir müddet sonra amcaları olan sanık ...'in arabasıyla geldiğini, bu esnada abisi...'in telefondan amcası sanık ...'i telefondan arayarak, "Kimsenin ...'e gelmesini istemediğini, çok büyütecek bir olay olmadığını, oğlu ...'in ...'i bıçakla yaraladığını," söylediğini, sanık ...'in kendilerine, "Madem böyle bir olay oldu. Bizde buradan ayrılalım, dağılalım, ikinci bir olay olmasın," diye ikna edip bulundukları yerden ayrılmalarını ve gitmelerini istediğini, kendilerinin de abisi ve yeğenini merak ettikleri için beklemek istediklerini, hava soğuk olduğu için ... Bilge'den kahvenin anahtarını alıp kahveyi açtıkları sırada kardeşlerinin ve yeğenlerinin bulunduğu kahvenin biraz üst kısmından silah sesleri gelmeye başladığını, bunun üzerine geriye dönerek kardeşlerinin bulunduğu yere doğru yöneldiğini, bu esnada mağdur ... ile kardeşi ...in boğuştuğunu, ...'in elinde bulunan silahla ...e ateş etmeye başladığını gördüğünü, ...'in diğer elinde de bıçak olduğunu, bu esnada ...in yere düştüğünü, diğer tarafta kardeşi ... ... ile maktul ...'ın boğuştuklarını gördüğünü, Lokman'ın bir elinde silah bir elinde bıçak olduğunu, ...'in aracının içerisinden çıkmaya çalıştığını gördüğünü, araçtan çıkmasını engellemek için kapıyı tuttuğunu,...'e bir iki yumruk vurduğunu, daha sonra...'in araçla bir iki manevra yaptığını, amcası sanık ...'e çarptığını, aracın kapılarının açık olduğunu, ...'in kendisini aracın içerisine attığını, maktul ...'ın yerde yattığını gördüğünü, orada bulunan şahısların maktulü yerden kaldırarak arabaya koyduklarını, ayrıca kavga devam ettiği esnada yeğeni suça sürüklenen çocuk ...'ın elinde bir bıçakla maktul ...'ı bıçakladığını ve yaraladığını gördüğünü, daha sonra bu üç şahsın geldikleri araca binerek olay yerinden uzaklaştıklarını, olay yeri çevreden gelenlerle çok kalabalıklaştığını, kardeşi ...in silahla yaralandığını olaydan sonra öğrendiğini, amcası sanık ...'in kendisine ait araçla kardeşini hastaneye götürdüğünü, olay esnasında..., ... ve ...'i olay yerinde görmediğini, olay esnasında bıçak veya silah kullanmadığını,
Mahkemede; "Ağabeyim ... sabah erken bizi aradı, 'Kavga ettik.' dedi. Ondan sonra ben kendisini aradım, 'Ne oldu?' dedim, 'Sakın ha gelmeyin, ... ...'e bir bıçak vurmuş olay büyümesin, gidin öbürlere engel olun, kavga büyümesin Kezer'ler gelir kavga büyümesin gençleri engelleyin.' dedi. O esnada ben çıktım. Kardeşim diğer sanık ... yeğenim ... bir de amcam ... oradaydılar. O esnada kaldırımda dururken Volkswagen Caddy marka araba geldi. 3 veya 4 kişi arabadan indi. ilk olarak ... biraderim ...'e silah ile saldırdı, ateş etti. ... sol elinde bıçak sağ elinde silah olduğu hâlde biraderim ... ...e saldırdı. O esnada ...n Kezer arabadan inmek istedi, ben de onu engellemek istedim ve kendisine 1-2 yumruk vurdum. Ondan sonra baktım olay büyüyecek ...'i bıraktım, Volkswagen araba el freni çekilmiş çalışır hâldeydi. Bu arada 1-2 defa manevra yaparak amcam ...... ...'e vurdu. Ondan sonra ... arabaya bindi. Arabayı ... kullanıyordu. Zaten kendisi direksiyondan inmedi. Ben ...'i yumruklarken ... ile ... boğuşuyorlardı. O esnada ...'in elinde bıçak gördüm, ancak bıçakla Lokman'a vururken görmedim. Ondan sonra olay büyümesin diye yukarıda anlatığım şekilde ...'i bıraktım. Karşı taraf geldikleri araca binerek olay yerinden uzaklaştırdılar. Lokman'ı da arabaya bindirdiler ve olay yerinden uzaklaştılar. Olay bundan ibarettir. Arandığımızda kendi isteğimiz ile gidip teslim olduk, atılı suçlamayı kabul etmiyorum",
Bozmadan sonra Mahkemede; "Ben daha önceki savunmamı tekrar ederim, Yargıtay bozma ilamına diyeceğim yoktur. Ayrıca tabanca da zaten onlarla ilgilidir, bu nedenle takdir mahkemenindir.",
Şeklinde savunmalarda bulunmuşlardır.
1- Sanıklar ..., ..., ...'in suça sürüklenen çocuk ...'in kasten öldürme suçuna iştiraklerinin TCK'nın 37. maddesi kapsamında "müşterek faillik" mi yoksa TCK'nın 39. maddesi kapsamında "yardım eden" niteliğinde mi olduğu,
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda suça iştirakte, faillik ve şeriklik ayrımı öngörülmüş, azmettirme ve yardım etme şeriklik kavramı içinde değerlendirilmiştir.
Kanun’un 37. maddesindeki;
"(1) Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur.
(2) Suçun işlenmesinde bir başkasını ... olarak kullanan kişi de fail olarak sorumlu tutulur. Kusur yeteneği olmayanları suçun işlenmesinde ... olarak kullanan kişinin cezası, üçte birden yarısına kadar artırılır" şeklindeki hüküm ile maddenin birinci fıkrasında müşterek faillik, ikinci fıkrasında ise dolaylı faillik düzenlenmiştir.
Kanun’da suç olarak tanımlanan fiilin, birden fazla suç ortağı tarafından iştirak hâlinde gerçekleştirilmesi durumunda TCK’nın 37/1. maddesinde düzenlenen müşterek faillik söz konusu olacaktır.
Öğretideki görüşler de dikkate alındığında müşterek faillik için iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir:
1- Failler arasında birlikte suç işleme kararı bulunmalıdır.
2- Suçun işlenişi üzerinde birlikte hâkimiyet kurulmalıdır.
Müşterek faillikte, birlikte suç işleme kararının yanı sıra fiil üzerinde ortak hâkimiyet kurulduğu için her bir suç ortağı “fail” konumundadır. Fiil üzerinde ortak hâkimiyetin kurulup kurulmadığının belirlenmesinde suç ortaklarının suçun icrasında üstlendikleri rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulmalıdır.
"Yardım etme" ise 5237 sayılı TCK'nın 39. maddesinde;
"(1) Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.
(2) Aşağıdaki hâllerde kişi işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur:
a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek.
b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.
c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak" şeklinde,
"Bağlılık kuralı" da aynı Kanun'un 40. maddesinde;
"(1) Suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Suçun işlenişine iştirak eden her kişi, diğerinin cezalandırılmasını önleyen kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılır.
(2) Özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.
(3) Suça iştirakten dolayı sorumlu tutulabilmek için ilgili suçun en azından teşebbüs aşamasına varmış olması gerekir" biçiminde düzenlenmiştir.
Suçun icrasına iştirak etmekle birlikte, işlenişine bulunduğu katkının niteliği gereği kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen diğer suç ortaklarına “şerik” denilmekte olup, 5237 sayılı TCK’da şeriklik, azmettirme ve yardım etme olarak iki farklı şekilde düzenlenmiştir. Buna göre, kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen veya özel faillik vasfını taşımadığı için fail olamayan bir suç ortağı, gerçekleşen fiilden 5237 sayılı Kanun’un 40. maddesinde düzenlenen bağlılık kuralı uyarınca sorumlu olmaktadır.
TCK’nın 39/2. maddesindeki düzenlemeye göre, yardım etme; maddi yardım ve manevi yardım olarak ikiye ayrılmaktadır.
1- Bir suçun işlenmesine maddi yardımda bulunma çok çeşitli şekillerde ortaya çıkmakla birlikte anılan maddede maddi yardım;
a) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları temin etmek,
b) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında maddi yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak,
Olarak sayılmıştır.
2- Manevi yardım ise;
a) Suç işlemeye teşvik etmek,
b) Suç işleme kararını kuvvetlendirmek,
c) Suçun işlenmesinden sonra yardımda bulunmayı vaad etmek,
d) Suçun nasıl işleneceği konusunda yol göstermek,
Şeklinde belirtilmiştir.
Kişinin eyleminin, bir suçun katılma aşamasına ulaşıp ulaşmadığı, ulaşmışsa da suça katılma düzeyinin belirlenmesi için, eylemin bir aşamasındaki durumun değil, eylemin yapılması için verilen kararın, bu kararın icra ediliş biçiminin, olay öncesi, sırası ve sonrasındaki davranışların da dikkate alınıp, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekir. Zira "yardım etme"yi müşterek faillikten ayıran en önemli unsur, kişinin suçun işlenişi sırasında fiil üzerinde ortak hâkimiyetinin bulunmamasıdır.
Bu açıklamalar ışığında 1. uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Suça sürüklenen çocuk ...'in olay günü sabah saat 07.00 sıralarında meydana gelen ilk olayın tarafları olan inceleme dışı sanık ...'in oğlu, inceleme dışı sanık ...'in kardeşi, inceleme dışı sanık ..., sanıklar ... ve ...'in inceleme dışı sanık ...'in kardeşleri, sanık ...'in tarafların amcaları, maktul ..., inceleme dışı katılanlar ... ve ...'in ilk olayın diğer tarafı olan inceleme dışı katılan ...'in kardeşleri oldukları, olayın taraflarının aynı memleketli oldukları ve birbirlerini tanıdıkları, inceleme dışı sanık ...'in ... minibüs durağında kahyalık yaptığı, 20.02.2009 tarihinde saat 07.00 sıralarında ...'in ...-... hattında minibüs şoförü olan katılan ...'dan kahyalık parası istediği, ...'ın vermek istememesi üzerine aralarında tartışma çıktığı, çıkan tartışma sonucu... ve oğlu ...'in bıçakla katılanı batın sol üst kadranda kosta altında 1 cm'lik, sol inguinalde 1cm'lik kesi oluşacak şekilde basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte yaraladıkları,... ve ...'in de basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandıkları, olay sonrası... ve ...'ın ... Özel Hastanesine gittikleri, her iki tarafında aralarındaki olayı telefonla kendi yakınlarına bildirdikleri, bunun üzerine sanıklar ...n, ... ... ......, suça sürüklenen çocuk ... ve inceleme dışı sanık ...'in evlerinin de bulunduğu Karayolları Mahallesi'nde tanık ... Bilge'nin kahvesinin bulunduğu sokağa çıktıkları sırada sabahki olayı öğrenen inceleme dışı katılan ...'ın kardeşleri maktul ...,... ve ...'in...'e ait Volkswagen marka araçla ... Karayolları Mahallesi'ne geldikleri, bu sırada ... soy isimli sanıkları yol üzerinde gören inceleme dışı Kezer soyisimli katılanların aracı durdurarak dışarı çıktıkları, sanıklar, suça sürüklenen çocuk ve inceleme dışı katılanlar arasında karşılıklı kavga başladığı, kavga sırasında inceleme dışı katılan sanık ...'in inceleme dışı katılan sanık ...'i ateşli silahla bacak üst kısmından basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaraladığı, ...in ...'i bıçakla basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığı, sanıklar ...... ve ... ...in ...'i basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladıkları, sanık ...'in ...'i basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığı, sanıklar ...n, ...... ve ... ...in maktul ...'a yumruk, tekme, taş ve sopalarla vurdukları, suça sürüklenen çocuk ...'ın ise maktul ...'a olaydan sonra ele geçirilemeyen bıçakla birden fazla kez vurduğu, maktulün kaldırıldığı hastanede kesici aletle yaralanmasına bağlı damar kesilmesinden gelişen iç kanama sonucu öldüğü, kavga sırasında sanıklar ......, ... ... ve inceleme dışı sanık ...'in...'in arabasına taş ve sopalarla vurmak suretiyle zarar verdikleri, sanıklar, suça sürüklenen çocuk, inceleme dışı sanıklar... ve ...'in olaydan sonra 22.02.2009 tarihinde gelip teslim oldukları olayda;
Organize olmuş karşılıklı kavga ortamında sanıklar ......, ... ... ...n'in maktule yumruk, tekme, taş ve sopalarla vurmak suretiyle fikir ve eylem birliği içerisinde suça sürüklenen çocuk ...'ın maktulü bıçakla öldürme eylemine iştirak ettiklerinin anlaşılması karşısında, sanıkların aldıkları birlikte suç işleme kararı ile fiil üzerinde ortak hâkimiyet kurarak kasten öldürme suçuna TCK'nın 37. maddesi kapsamında müşterek fail olarak katıldıklarının kabulü gerekmektedir.
Bu itirbarla 1. uyuşmazlık konusu yönünden haklı nedene dayanmayan Yargıtay Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmelidir.
2- Sanıklar ..., ..., ... ve suça sürüklenen çocuk ... hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığının,
Tahrik kelimesi, sözlüklerde hareket hâlinde olmayan bir şeyi harekete geçirme, kımıldatma, kışkırtma olarak tanımlanmıştır. (Türk Dil Kurumu Güncel Sözlüğü, Kubbealtı Lugati.)
İnsanın dış dünyaya yansıyan davranışlarını esas alan ceza hukuku, onun davranışlarında iç dünyasının, o anki ruh hâlinin ve genel psikolojik özelliklerinin önemi bulunduğunu kabul ederek bu psikolojik durumlara belli bir hukuki değer vermektedir. Bu itibarla modern ceza hukuku sadece işlenen suçu değil, suçun işlenmesinde etkili olan nedenleri göz önünde bulundurarak cezalandırma yoluna gitmektedir. (Devrim ..., Yeni Türk Ceza Kanunu'nda Haksız Tahrik, AÜHFD, 2004, C. 54, s.225.)
Haksız hareketin kişi üzerinde ve onun psikolojik aleminde bir tepki doğuracağını kabul eden modern ceza hukuku, failin bu durumunu değerlendirmekte, cezai sorumluluğunu azaltan bir sebep olarak görmektedir. Failin bu subjektif durumuna önem veren çeşitli ülkelerin ceza kanunlarında, failin cezasında belli oranlarda indirim yapılması esası kabul edilmiştir. (M. Muhtar ..., Yargıtay İçtihatları Işığında Haksız Tahrik üzerine Bir İzah Denemesi, ... Dergisi, Ocak –Şubat, 1982, S.1, s.14.)
Bu düşünceden hareketle 5237 sayılı TCK'nın 29. maddesinde de haksız tahrik;
"Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir" şeklinde, ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak hüküm altına alınmıştır.
Ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak düzenlenen haksız tahrik, kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet ya da şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi durumunda kusur yeteneğindeki azalmayı ifade etmektedir. Bu hâlde fail, suç işleme yönünde önceden bir karar vermeden, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısı üzerinde meydana getirdiği karışıklığın neticesi olarak bir suç işlemeye yönelmektedir. Bu yönüyle haksız tahrik, kusurun irade unsuru üzerinde etkili olan nedenlerden biridir. Başka bir anlatımla, haksız tahrik hâlinde failin iradesi üzerinde zayıflama meydana gelmekte, böylece haksız fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altındaki kişinin suç işlemekten kendisini alıkoyma yeteneği önemli ölçüde azalmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış kararları ile öğretide de kabul gören görüşler doğrultusunda haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi için;
a) Tahriki oluşturan haksız bir fiil bulunmalı,
b) Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı,
c) Failin işlediği suç bu ruhsal durumunun tepkisi olmalı,
d) Haksız tahrik teşkil eden eylem mağdurdan sâdır olmalıdır.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda, 765 sayılı Kanun'da yer alan "ağır – hafif tahrik" ayırımına son verilerek; tahriki oluşturan eylem, somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından değerlendirilip, sanığın iradesine etkisi göz önünde bulundurulmak suretiyle, maddede gösterilen iki sınır arasında belirlenen oranda cezasından makul bir indirim yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi açısından, failin suçu ilk haksız fiilin doğurduğu öfke veya şiddetli elemin etkisiyle işleyip işlememesi önemlidir. Mağdur ya da ölenden gelen haksız hareketin psikolojik etkisinin devam ettiğinin kabulünde zorunluluk bulunan hâllerde, haksız tahrik hükmünün uygulanması gerekmektedir.
Yerleşmiş yargısal kararlarda kabul edildiği üzere, gerek fail, gerekse mağdurun karşılıklı haksız davranışlarda bulunması hâlinde, tahrik uygulamasında kural olarak, haksız bir eylem ile mağduru tahrik eden fail, karşılaştığı tepkiden dolayı tahrik altında kaldığını ileri süremez. Ancak maruz kaldığı tepki, kendi gerçekleştirdiği eylemle karşılaştırıldığında aşırı bir hâl almışsa, başka bir deyişle tepkide açık bir oransızlık varsa, bu tepkinin artık başlı başına haksız bir nitelik alması nedeniyle fail bakımından haksız tahrik oluşturduğu kabul edilmelidir.
Karşılıklı tahrik oluşturan eylemlerin varlığı hâlinde, fail ve mağdurun yek diğeri yönünden tahrik oluşturan bu haksız davranışları birbirlerine oranla değerlendirilmeli, öncelik-sonralık durumları ile birbirlerine etki-tepki biçiminde gelişip gelişmediği göz önünde tutulmalı, ulaştıkları boyutlar, vahamet düzeyleri, etkileri ve dereceleri gibi hususlar dikkate alınmalı, buna göre; etki-tepki arasında denge bulunup bulunmadığı gözetilerek, failin başlangıçtaki haksız davranışına gösterilen tepkide aşırılık ve açık bir oransızlık saptanması hâlinde, failin haksız tahrik hükümlerinden yararlandırılması yoluna gidilmelidir.
Bu açıklamalar ışığında 2. uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Ayrıntıları yukarıda (1) numaralı uyuşmazlık konusunda açıklandığı şekilde gerçekleşen olayda;
... ve Kezer soyisimli aileler arasında ilk olayın taraflarının karşılıklı tartıştıkları, ...'ın bıçakla basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandığı, dosya arasındaki raporlardan olaydan iki gün sonra teslim olan inceleme dışı sanıklar ... ve...'in de basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandıkları, maktulün kardeşlerinin olaydan sonra araçla ilk olayın tarafı olan inceleme dışı sanıklar ... ve...'in yakın akrabalarının oturduğu mahalleye gelmeleri, tarafların karşılıklı kavgaya tutuşmaları, bu kavga esnasında maktulün ölümü dışında yaralama eylemlerinin de bulunması, ilk olayın tarafı olmayan sanıklar, suça sürüklenen çocuk, inceleme dışı katılan sanıklar arasındaki muhtelif eylemlerin karşılıklı mukayesesi yapılarak etki tepki arasındaki oranın kesin olarak hangi taraf lehine ya da aleyhine oluşturduğunun matematiksel olarak ölçülemeyeceği hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, şüpheden sanık yararlanır kuralı uyarınca sanıklar ve suça sürüklenen çocuk hakkında asgari oranda haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiği kabul edilmelidir.
Bu itibarla 2. uyuşmazlık konusu yönünden haklı nedene dayanan Yargıtay Başsavcılığının itirazının kabulüne, Özel Dairenin bozma kararındaki (1) numaralı bozma nedeninin karardan çıkartılmasına, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan suça sürüklenen çocuk ... hakkındaki hükmünün onanmasına karar verilmelidir
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının,
A) Birinci uyuşmazlık konusu bakımından REDDİNE,
B) İkinci uyuşmazlık konusu bakımından KABULÜNE,
2) A) Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 08.11.2017 ve 256-3843 sayılı ilamındaki suça sürüklenen çocuk ... hakkındaki kasten öldürme suçundan yapılan "bozma" kararının KALDIRILMASINA,
B) ... 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.05.2014 tarihli ve 219-179 sayılı, suça sürüklenen çocuk ... hakkında kasten öldürme suçundan kurulan usul ve yasaya uygun bulunan mahkûmiyet hükmünün ONANMASINA,
3) Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 08.11.2017 tarih ve 256-3843 sayılı ilamından, "Sanıklar ..., ... ve ... hakkındaki haksız tahrik hükmünün uygulama koşullarının oluşmadığı," yönündeki bozma nedeninin çıkarılmasına, diğer bozma nedeninin bırakılmasına,
4) Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 18.05.2022 tarihinde yapılan müzakerede birinci uyuşmazlık yönünden oy birliğiyle, ikinci uyuşmazlık bakımından ise oy çokluğuyla karar verildi.
...
...
...
...
...
...
...
...
...
Tahrik yok
...
...
...
...
...
...
...
...
...
Yazı İşleri Müdürü
...A