Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2020/147 Esas 2022/429 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2020/147
Karar No: 2022/429
Karar Tarihi: 08.06.2022

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2020/147 Esas 2022/429 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2020/147 E.  ,  2022/429 K.

    "İçtihat Metni"

    Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 20. Ceza Dairesi

    Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda ... (Kapatılan) 4. Sulh Ceza Mahkemesince 25.03.2010 tarih ve 1398-331 sayı ile sanık ... Sosyal hakkında TCK'nın 191/2-3-4 ve 5. maddeleri uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmiş, söz konusu karar itiraz edilmeksizin 02.04.2010 tarihinde kesinleşmiştir.
    Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmadığının bildirilmesi üzerine sanık hakkında yargılamaya devam eden ... (Kapatılan) 4. Sulh Ceza Mahkemesince 07.03.2011 tarih ve 1014-27 sayı ile sanığın TCK'nın 191/1 ve 53. maddeleri uyarınca 1 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna karar verilmiştir.Hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 09.06.2016 tarih ve 6003-5981 sayı ile;"Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra;a) Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse, bu suç nedeniyle tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamış olan sanık hakında, hükümden sonra 28.06.2014 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesi ve aynı Kanun'un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde 'hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına',
    b) Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen 'Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz' hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK'nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca 'davanın düşmesine', karar verilmesinde zorunluluk bulunması" isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.Bozmaya uyan ... 22. Asliye Ceza Mahkemesince 14.04.2017 tarih ve 565-428 sayı ile; sanığın TCK’nın 191/1, 62 ve 53. maddeleri ile CMK'nın 231/5. maddesi uyarınca 10 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 1 yıl süreyle tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verilmiş, bu karar itiraz edilmeksizin 11.05.2017 tarihinde kesinleşmiştir. ... Cumhuriyet Başsavcılığınca, sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmadığının bildirilmesi üzerine dosyayı bir kez daha ele alan ... 22. Asliye Ceza Mahkemesince 22.06.2018 tarih ve 762-525 sayı ile; hükmün açıklanarak sanığın TCK'nın 191/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna karar verilmiştir.Bu hükmün de, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 20. Ceza Dairesince 05.12.2019 tarih ve 5985-6934 sayı ile;"Bozma ilamına uyulduğu halde; sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra;
    Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen 'Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.' hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK'nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca 'davanın düşmesine' karar verilmesinde zorunluluk bulunduğundan; bu hususta sanığın adli sicil kaydı ve hakkında açılan davalara ilişkin UYAP çıktısının dosyaya konulmasının yanısıra Cumhuriyet Başsavcılığı ve Denetimli Serbestlik Müdürlüğü kanalıyla araştırma yapılması gerektiği gözetilmeden, eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulması," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 10.01.2020 tarih ve 92073 sayı ile;"22.06.2009 tarihinde sanık üzerinde uyuşturucu madde ele geçmiş, sanık uyuşturucu madde kullandığını belirtip, kullanmak için satın aldığını ifade etmiştir.Kovuşturma aşamasında tedavi ve denetimli serbestlik kararı kurulmuş, sanık tedbire uymamıştır.
    ... 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 07.03.2011 tarih, 2010/1014-2011/27 sayılı, 1 yıl hapis cezası ile mahkumiyete dair hüküm, sanık temyiz üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 09.06.2016 gün ve 2015/6003-2016/5981 sayılı kararı ile 6545 sayılı Yasa ile değişiklik sonrası araştırma yapılması için bozulmuştur.Bozmaya uyulması sonrası ... 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 22.06.2018 tarihinde yukarıda belirtilen hükmü yine sanık temyiz üzerine, Yargıtay 20. Ceza Dairesi tarafından yukarıda belirtilen nedenlerle bozulmuştur.Çözülmesi gereken sorun, 6545 sayılı yasal değişiklik sonrası, yapılması gereken araştırma UYAP kayıtlarına ve dosya içeriğine göre kanun yolu aşamasında tetkik olunup değerlendirilebilinir mi?Bu sebeple ikinci kez araştırma yapılması için, bozma hükmü kurulmadan işin esası incelenebilir mi?
    Sanığın suçu sabittir.Tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kovuşturma aşamasında kurulmuş, tedbire uyulmamıştır.
    Ancak sanık hakkında suç tarihinde ve öncesinde kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilmiş tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri var mıdır? İlk bozma hükmünde de belirtildiği gibi, bunun yerel mahkemede araştırılması yapılmalı mıdır?
    Bu araştırma sonucunda sanık hakkında tetkik olunan suçtan önce kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlenip sonra; sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191/5. maddesi hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK'nın 223/8. maddesine göre 'davanın düşmesine' karar verilecektir.Bu araştırma, dosya içeriğindeki sanık beyanı, sabıka belgesi, denetimli serbestlik şube müdürlüğü evrakları tetkik edilip değerlendirilerek yapılabilmektedir. Ayrıca UYAP kayıttındaki kapalı ve derdest dosyalar bölümleride incelenip, aynı değerlendirme yapılabilmektedir. Uygulamada yerel mahkemeler belirtilen araştırmaları bu evrakları tetkik ederek yapmaktadırlar. Yargıtay 10. Ceza Dairesi de temyiz incelemesinde benzer tetkikleri yaptığını ilamda göstermektedir.Somut dosyada benzer araştırma yapıldığında, sanığın 22.06.2009 tarihli incelenen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan önce açılmış, yani suç tarihi daha eski olan, kullanmak için uyuşturucu madde satın alma, temin etme ve bulundurma suçunun olmadığı gözlenmiştir. Ayrıca, 22.06.2009 tarihinden sonraki 18.09.2009 ve 20.02.2019 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçları, değişen TCK'nın 191/5. maddesinin tatbikini gerektirmemektedir.
    Dosyada eksiklik bulunmadığı, evrakın hukuki denetime elverişli olduğu, esastan karar kurulabileceği gözlenmiş..." görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 20. Ceza Dairesince 25.02.2020 tarih ve 689-1121 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkindir. İncelenen dosya kapsamından; 22.06.2009 tarihli olay tutanağına göre; ... İl Emniyet Müdürlüğü görevlilerince, 22.06.2009 tarihinde saat 22.30 sıralarında Aşık Veysel Caddesi, 1166 Sokak girişinde gerçekleştirilen denetlemeler esnasında sanık ... Sosyal’ın durdurulduğu, görevlilerce kimlik kontrolü yapıldıktan sonra üzerinde suç unsuru bulunup bulunmadığı sorulduğunda adı geçenin; “Askerden yeni geldim. Uyuşturucu madde kullanıyorum. Üzerimde uyuşturucu madde var.” şeklinde cevap verip pantolonunun sol cebinden çıkardığı sigara paketinin içinde bulunan toplam altı paket hâlindeki suç konusu uyuşturucu maddeyi görevlilere teslim ettiği, konu hakkında bilgilendirilen Cumhuriyet savcısının talimatı üzerine, sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan işlem yapıldığı,... Kriminal Polis Laboratuvarının 23.06.2009 tarihli raporuna göre; ele geçirilen net 0,95 gram, açık kahve renkli toz maddenin eroin olduğu,Yerel Mahkemece, Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) sistemi üzerinden sanığa ait kesinleşmiş ve derdest tüm dosyalara ilişkin kayıtların ve 03.01.2017 tarihli adli sicil kaydının dosya içine alındığı, söz konusu bu belgeler üzerinde yapılan incelemeler neticesinde;
    a) Sanık hakkında 22.06.2009 tarihinden önce işlenmiş başka bir kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan açılmış herhangi bir kamu davasının; bu bağlamda itiraza konu olan olaydan önce işlenmiş başka bir kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilmiş herhangi bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararı bulunmadığının,b) Adli sicil kaydında yer alan ... 19. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.06.2016 tarihli ve 358-561 sayılı ilamına konu kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunun, itiraza konu eylemden sonra 18.09.2009 tarihinde işlendiğinin, Tespit edildiği,
    Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) sistemi vasıtasıyla sanığa ilişkin, bu kapsamda sistem üzerinde yer alan “CBSdeki”, “Ceza Mahkemelerindeki” ve “Denetimli Serbestlik” başlığı altındaki güncel (kesinleşmiş ve derdest) tüm dosyalara ve adli sicil kaydına göre;
    a) Sanık hakkında itiraza konu suçtan önce, diğer bir ifadeyle 22.06.2009 tarihinden önce işlenmiş başka bir kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan açılmış herhangi bir soruşturmanın, kamu davasının ve infazına başlanmış tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin bulunmadığı,
    b) Sanık hakkında ... Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmekte olan 2018/6762 sayılı soruşturma dosyasının, itiraza konu suçtan sonra 20.02.2019 tarihinde işlenmiş olan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkin olduğu,
    c) Adli sicil kaydında yer alan ... 19. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.06.2016 tarihli ve 358-561 sayılı ilamına konu kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunun, itiraza konu eylemden sonra 18.09.2009 tarihinde işlendiği, söz konusu eylem nedeniyle düzenlenen iddianamenin tarihinin 30.09.2009 olduğu, bu suça ilişkin yapılan yargılama sonucunda ... (Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesince 27.10.2010 tarih ve 653-1129 sayı ile; sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde suçundan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verildiği ve söz konusu bu kararın 14.12.2010 tarihinde kesinleştiği,
    Anlaşılmıştır.Sanık aşamalarda; eroin kullandığını, söz konusu maddeyi tanımadığı kişilerden satın aldığını, suç tarihinde ele geçirilen uyuşturucu maddeleri, .’de tanımadığı bir şahıstan 52 TL karşılığında kullanmak amacıyla satın aldığını, suç konusu eroinleri görevlilere kendisinin teslim ettiğini, atılı suçu kabul ettiğini, tedavi olmak istediğini, 2017 yılında babasını kaybetmesi nedeniyle denetimli serbestlik dosyalarını takip edemediğini, ancak bu durumu ilgili şubeye de bildirmediğini savunmuştur.
    01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak” başlıklı 191. maddesinin ilk hâli;
    “(1) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kendisi tarafından kullanılmak üzere uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi doğuran bitkileri yetiştiren kişi, bu fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
    (2) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında, tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine hükmolunur.
    (3) Hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilen kişi, belirlenen kurumda uygulanan tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmakla yükümlüdür. Hakkında denetimli serbestlik tedbirine hükmedilen kişiye rehberlik edecek bir uzman görevlendirilir. Bu uzman, güvenlik tedbirinin uygulama süresince, kişiyi uyuşturucu veya uyarıcı maddenin kullanılmasının etki ve sonuçları hakkında bilgilendirir, kişiye sorumluluk bilincinin gelişmesine yönelik olarak öğütte bulunur ve yol gösterir; kişinin gelişimi ve davranışları hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek hâkime verir.
    (4) Tedavi süresince devam eden denetimli serbestlik tedbirine, tedavinin sona erdiği tarihten itibaren bir yıl süreyle devam olunur. Denetimli serbestlik tedbirinin uygulanma süresinin uzatılmasına karar verilebilir. Ancak, bu durumda süre üç yıldan fazla olamaz.
    (5) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı hükmolunan ceza, ancak tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmaması hâlinde infaz edilir. Kişi etkin pişmanlıktan yararlanmışsa, davaya devam olunarak hakkında cezaya hükmolunur.” şeklinde düzenlenmişken, 08.07.2005 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile 191. maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesi madde metninden çıkartılmış ve maddenin ikinci fıkrası; “(2) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında, tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine; kullanmamakla birlikte, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi hakkında, denetimli serbestlik tedbirine hükmolunur.” biçiminde değiştirilmiştir.
    19.12.2006 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun'un 7. maddesiyle TCK'nın 191. maddesi;
    “(1) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (2) Bu suçtan dolayı açılan davada mahkeme, birinci fıkraya göre hüküm vermeden önce uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında, tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine; kullanmamakla birlikte, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi hakkında, denetimli serbestlik tedbirine karar verebilir.
    (3) Hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilen kişi, belirlenen kurumda uygulanan tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmakla yükümlüdür. Hakkında denetimli serbestlik tedbirine hükmedilen kişiye rehberlik edecek bir uzman görevlendirilir. Bu uzman, güvenlik tedbirinin uygulama süresince, kişiyi uyuşturucu veya uyarıcı maddenin kullanılmasının etki ve sonuçları hakkında bilgilendirir, kişiye sorumluluk bilincinin gelişmesine yönelik olarak öğütte bulunur ve yol gösterir; kişinin gelişimi ve davranışları hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek hâkime verir.
    (4) Tedavi süresince devam eden denetimli serbestlik tedbirine, tedavinin sona erdiği tarihten itibaren bir yıl süreyle devam olunur. Denetimli serbestlik tedbirinin uygulanma süresinin uzatılmasına karar verilebilir. Ancak, bu durumda süre üç yıldan fazla olamaz.
    (5) Tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranan kişi hakkında açılmış olan davanın düşmesine karar verilir. Aksi takdirde, davaya devam olunarak hüküm verilir.
    (6) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı cezaya hükmedildikten sonra da iki ilâ dördüncü fıkralar hükümlerine göre tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulabilir. Bu durumda, hükmolunan cezanın infazı ertelenir. Ancak, bunun için kişi hakkında bu suç nedeniyle önceden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilmemiş olması gerekir.
    (7) Kişinin mahkûm olduğu ceza, tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranması hâlinde, infaz edilmiş sayılır; aksi takdirde, derhal infaz edilir.” şekline dönüştürülmüştür.
    5560 sayılı Kanun'un 7. maddesiyle değişik TCK'nın 191. maddesinin gerekçesinde; “…Bunun ifade ettiği anlam şudur: Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak suçundan dolayı hakkında kamu davası açılmış olan sanıkla ilgili olarak cezaya hükmetmeden tedavi ile birlikte denetimli serbestlik tedbirine ya da sadece denetimli serbestlik tedbirine karar verilmesi hâlinde, açılmış olan kamu davası derdest olmaya devam etmektedir.” denilmek suretiyle, sanıkla ilgili olarak cezaya hükmedilmeden önce tedavi ile birlikte denetimli serbestlik tedbirine ya da sadece denetimli serbestlik tedbirine karar verilmesi hâlinde, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulup da, şartın gerçekleşmesini beklemek üzere verilen ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesinde itiraza tabi olduğu belirtilen durma kararında olduğu gibi, davanın esasının çözümlenmediği ve açılmış olan kamu davasının derdest olmaya devam ettiği belirtilmiştir.
    TCK'nın 191. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca cezaya hükmetmeden önce verilen tedavi ile birlikte denetimli serbestlik tedbiri ya da sadece denetimli serbestlik tedbiri kararlarının tabi olduğu kanun yolu konusunda oluşan tereddütlerin giderilmesi amacıyla anılan maddenin ikinci fıkrasına, 14.04.2011 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanun'un 20. maddesi ile; “Bu karar, durma kararının hukuki sonuçlarını doğurur.” cümlesi eklenmiş, bu husus 6217 sayılı Kanun'un 20. maddesinin gerekçesinde de; “Maddeyle Türk Ceza Kanunu'nun 191 inci maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik yapılarak uygulamada ortaya çıkan sorunların çözümlenmesi amaçlanmaktadır.” denilmek suretiyle vurgulanmıştır.Uyuşturucu ve uyarıcı madde suçlarıyla etkin şekilde mücadele edebilmek ve toplumun uyuşturucu veya uyarıcı maddeye karşı korunması amacıyla kanun koyucu kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu bakımından yeni ve köklü bir düzenleme gereği ihtiyacı duymuş, 28.06.2014 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesiyle yapılan değişiklikle TCK'nın 191. maddesinin başlığı ve içeriği baştan aşağı yeniden düzenlenmiştir.Bu düzenlemeyle TCK'nın 191. maddesinin “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak” şeklindeki başlığı “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak” olarak değiştirilmiş ve söz konusu madde;
    “(1) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (2) Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın, beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir. Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır.
    (3) Erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır. Bu süre Cumhuriyet savcısının kararı ile üçer aylık sürelerle en fazla bir yıl daha uzatılabilir. Hakkında denetimli serbestlik tedbiri verilen kişi, gerek görülmesi hâlinde denetimli serbestlik süresi içinde tedaviye tabi tutulabilir.
    (4) Kişinin, erteleme süresi zarfında;
    a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,
    b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması,
    c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması,
    hâlinde, hakkında kamu davası açılır.
    (5) Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.
    (6) Dördüncü fıkraya göre kamu davasının açılmasından sonra, birinci fıkrada tanımlanan suçun tekrar işlendiği iddiasıyla açılan soruşturmalarda ikinci fıkra uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilemez.
    (7) Şüpheli erteleme süresi zarfında dördüncü fıkrada belirtilen yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.
    (8) Bu Kanunun;
    a) 188 inci maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti,
    b) 190 ıncı maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma,
    suçundan dolayı yapılan kovuşturma evresinde, suçun münhasıran bu madde kapsamına girdiğinin anlaşılması hâlinde, sanık hakkında bu madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.
    (9) Bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde, Ceza Muhakemesi Kanununun kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin 171 inci maddesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlenmiş, 04.04.2015 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6638 sayılı Kanun'un 12. maddesi ile TCK'nın 191. maddesine “Birinci fıkradaki fiillerin; okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.” şeklindeki ibare onuncu fıkra olarak eklenmiştir.
    28.06.2014 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesiyle değişik TCK'nın 191. maddesinin gerekçesinde; “Maddeyle, Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesi başlığıyla birlikte değiştirilmektedir. Maddenin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçu için öngörülen hapis cezası, bu suçla daha etkin mücadele etmek ve toplumu uyuşturucuya karşı korumak amacıyla artırılmaktadır.Maddenin mevcut düzenlemesine göre kovuşturma aşamasında karar verilebilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin yerine getirilmesinde birtakım sorunlarla karşılaşılmıştır. Bunlardan en önemlisi, aynı kişi hakkında birden fazla tedbir kararı verilebilmesi ve yükümlülüklerin ihlal edilmesine rağmen yargılamaya devam edilmek suretiyle cezaya hükmolunmamasıdır.
    Bu nedenle, kovuşturma aşamasında verilebilen denetimli serbestlik kararının, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında tedavi işlemlerine bir an önce başlanabilmesi için, soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı tarafından verilmesi sağlanmaktadır. Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın, beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilecektir. Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında denetimli serbestlik tedbiri kapsamında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyaracaktır. Buna göre kişi hakkında uygulanacak erteleme süresi beş yıl iken, denetimli serbestlik süresi ve gerekmesi halinde uygulanacak tedavi süresi en fazla iki yıl olabilecektir.
    Kişinin, denetimli serbestlik veya erteleme süresi zarfında,
    a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,
    b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması,
    c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması,
    halinde, hakkında kamu davası açılacak ve yargılamaya devam edilecektir.
    Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da kullanması ihlal nedeni sayılacak ancak bu ihlal ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmayacaktır. İhlalin tekrarlanması halinde ise yeniden kamu davasının ertelenmesi kararı verilemeyecek ve kişi hakkında doğrudan soruşturma ve kovuşturma yapılması söz konusu olacaktır. Diğer bir ifadeyle, tedavi ve denetimli serbestlik hükümleri, bir kişi hakkında ancak bir kez uygulanabilecektir.
    Şüpheli erteleme süresi zarfında yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilecektir.Ayrıca, maddede suçun vasfının yargılama aşamasında değişmesi durumunda uygulamada çıkabilecek tereddütlerin önlenmesi amacıyla da değişiklik yapılmaktadır. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti ve uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma suçlarından yapılan kovuşturma evresinde, suçun 191 inci madde kapsamına girdiğinin anlaşılması halinde, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilecektir. Böylelikle, soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı tarafından verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararlarının, kovuşturma aşamasında suçun vasfının değişmesi durumunda mahkeme tarafından verilmesi sağlanmaktadır.” açıklamalarına yer verilmiştir.Bu hâliyle, TCK'nın 191. maddesinde düzenlenen suç açısından CMK'nın 171. maddesinde belirlenen şartların olayda gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılmaksızın fail hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilecektir. Ayrıca, CMK'nın 171/2. maddesindeki düzenlemenin aksine, bu suç açısından erteleme kararı verilip verilmemesi hususunda Cumhuriyet savcısının takdir yetkisi de bulunmamaktadır.Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı bakımından gerekli olan tüm objektif ve subjektif şartlar, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçu açısından göz önünde bulundurulmayacaktır. Kanun koyucu bu yöndeki tercihiyle; bu suçtan dava açılmadan önce hakkında erteleme kararı verilmesi ve erteleme süresi içerisinde denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulması suretiyle faile yeniden şans verilmesini amaçlamaktadır.
    TCK'nın 191. maddesinin 4. fıkrasına göre; failin erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenilen yükümlülüklere veya tedavi tedbirinin gereklerine aykırı davranmakta ısrar etmesi ya da kullanmak için yeniden uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi, bulundurması ya da kullanması durumunda erteleme kararı kaldırılacak ve erteleme kararına konu suçtan dolayı fail hakkında kamu davası açılacaktır. TCK'nın 191. maddesinin 7. fıkrasına göre ise fail, erteleme süresi zarfında dördüncü fıkrada belirtilen yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilecektir. Aynı maddenin 5. fıkrası uyarınca ise failin erteleme süresinde yeniden işlediği TCK'nın 191. maddesine konu suç bakımından, ayrı bir soruşturma ve kovuşturma yapılmayacaktır. Zira aynı maddenin 4. fıkrasındaki düzenleme gereğince; erteleme süresi içinde işlenen bu fiil, yeni bir suç olarak değerlendirilmemiş, yalnızca erteleme kararının kaldırılmasına ve erteleme kararına konu suçtan dolayı fail hakkında kamu davası açılmasına sebebiyet veren bir ihlal nedeni olarak kabul edilmiştir. Diğer bir ifadeyle, failin erteleme süresinde yeniden işlediği TCK'nın 191. maddesine konu suç açısından kovuşturma şartının bulunmadığını söylemek yanlış bir değerlendirme olmayacaktır.Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Her ne kadar Özel Dairece; sanığın itiraza konu suçu, daha önce işlediği başka bir kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediğinin, bu bağlamda 22.06.2009 suç tarihli itiraz konusu suç bakımından TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrası kapsamında, kovuşturma şartının bulunup bulunmadığının tespit bakımından, sanık hakkında açılmış davalara ilişkin bilgileri gösterir UYAP çıktısının ve sanığa ait adli sicil kaydının dosyaya konulmasının yanı sıra, Cumhuriyet Başsavcılığı ve Denetimli Serbestlik Müdürlüğü aracılığıyla da aynı doğrultuda araştırma yapılması gerektiğinin gözetilmemesi gerekçesiyle, eksik araştırmaya dayalı olarak Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiş ise de;
    ... hizmetlerinin hızlı, güvenilir, güncel, en az giderle ve etkin bir biçimde yapılabilmesi amacıyla Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) hayata geçirilmiştir. Tüm yargı birimlerinin kullanıma açık olan UYAP sistemi vasıtasıyla, soruşturma ya da kovuşturma evrelerine ilişkin tüm bilgi ve belgelere, bu kapsamda gerek kesinleşmiş gerekse derdest dosyalara hızlı ve kolay bir biçimde ulaşılabilmesi, söz konusu bilgi ve belgelerin incelenebilmesi mümkün hâle gelmiştir. Diğer bir anlatımla; mahkemelere, başsavcılıklara ya da adli teşkilat yapılanması içinde yer alan diğer yardımcı birimlere herhangi bir talep yazısı gönderilmeden, şüpheli ya da sanık hakkında araştırılmak istenen hususa ilişkin olarak UYAP sistemi üzerinden inceleme yapılabilmesi mümkündür. İlk derece mahkemelerince UYAP sistemi üzerinden yapılan bu inceleme yönteminin, temyiz makamı olan Yargıtay Özel Dairelerince de özellikle ölüm, tekerrür ve zincirleme suç konularında yapılan temyiz denetiminde sıklıkla kullanıldığı ve bu hususlara ilişkin olarak sistem üzerinden yapılan incelemeler sonucu belirlenen hukuka aykırılıklara daire kararlarında yer verildiği bilinmektedir. Bu şekildeki bir incelemenin de delil elde etme faaliyeti olarak değerlendirilemeyeceği açıktır. Sistem üzerinden yargı birimlerince yapılabilen, yargıdaki ... süreçlerinin hızlanmasını olanaklı kılan ve yargılamaların gereksiz bir şekilde uzamasının önüne geçen bu şekildeki bir inceleme ve araştırma, “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir.” şeklinde hüküm altına alınmış olan Anayasa’nın 141. maddesinin dördüncü fıkrası ile de uyumludur.
    Yukarıda yapılan değerlendirmeler kapsamında itiraza konu somut olay irdelendiğinde; Yerel Mahkemece, itiraz konusu 22.06.2009 tarihli suçun, bu tarihten önce işlenmiş başka bir kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan açılmış dava üzerine verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlenip işlenmediğinin, bu bağlamda 22.06.2009 tarihli suç açısından TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrası uyarınca kovuşturma şartının bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla, Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) sistemi üzerinden sanığa ait kesinleşmiş ve derdest tüm dosyalara ilişkin kayıtların ve adli sicil belgesinin dosya içine alındığı, yapılan inceleme neticesinde sanık hakkında, itiraza konu 22.06.2009 tarihli olaydan önce işlenmiş başka bir kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan açılmış bir dava ya da infazına başlanmış herhangi bir tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunmadığı, sanığa ait adli sicil kaydında yer alan ... 19. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.06.2016 tarihli ve 358-561 sayılı ilamına konu kullanmak için uyuşturucu madde suçunun ise itiraza konu eylemin suç tarihi olan 22.06.2009 tarihinden sonra 18.09.2009 tarihinde işlendiği, bu hâliyle 18.09.2009 tarihli suçun sanık hakkında TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrasının uygulanmasına imkân vermediği tespit edilmiştir. Sanığa ait tüm soruşturma, kovuşturma ve denetimli serbestlik dosyalarına ilişkin bilgilerin kayıtlı olduğu UYAP sistemi üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 22.06.2009 tarihli suçun başka bir kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlenmediği sonucuna ulaşan Yerel Mahkemece ayrıca, başsavcılıklar ya da adli teşkilat yapılanması içinde yer alan diğer yardımcı birimler aracılığıyla aynı hususta araştırma yapılmamıştır.
    Ceza Genel Kurulunca, inceleme tarihi itibarıyla Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) sistemi üzerinden sanığa ait güncel adli sicil kaydının ve “Tarafla İlgili Tüm Dosyaları Göster” başlıklı kısım içinde yer alan “CBSdeki”, “Ceza Mahkemelerindeki” ve “Denetimli Serbestlik” adlı bölümlerin incelenmesinde; sanık hakkında, 22.06.2009 tarihinden önce işlenmiş başka bir kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı yürütülmüş bir soruşturmanın veya açılmış bir kamu davasının ya da kesinleşip infazına başlanmış tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin bulunmadığı, “CBSdeki” başlıklı bölümde; kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı ... Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmekte olan 2018/6762 sayılı soruşturma dosyasının kayıtlı olduğu, söz konusu soruşturmaya konu suçun, 22.06.2009 tarihinden sonra 20.02.2019 tarihinde işlenmiş olduğu, sanığa ait adli sicil kaydında yer alan ... 19. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.06.2016 tarihli ve 358-561 sayılı ilamına konu kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunun, itiraza konu eylemden sonra 18.09.2009 tarihinde işlendiği, söz konusu eyleme ilişkin iddianame tarihinin 30.09.2009 olduğu, bu suça ilişkin yapılan yargılama sonucunda, ... 1. Sulh Ceza Mahkemesince 27.10.2010 tarih ve 653-1129 sayı ile; sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde suçundan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verildiği, söz konusu bu kararın 14.12.2010 tarihinde kesinleştiği, bu hâliyle itiraza konu 22.06.2009 tarihli suçtan sonra, 18.09.2009 ve 20.02.2019 tarihlerinde işlenmiş olan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçlarının, sanık yönünden TCK’nın 191. maddesinin beşinci fıkrasının uygulamasına imkân vermediği görülmüş, bu kapsamda Yerel Mahkemece yapılan tespitlerin de doğruluğu teyit edilmiştir.
    Sanık hakkındaki kesinleşmiş ve derdest dosyalarına ilişkin bilgilerin yer aldığı UYAP sistemi üzerinden, gerek ilk derece gerekse Ceza Genel Kurulu aşamasında yapılan incelemeler neticesinde; sanığın, itiraza konu olan 22.06.2009 tarihli suçu, bu tarihten önce işlediği başka bir kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlenmediği açık bir şekilde tespit edilmiştir. Yerel Mahkemece bu hususta ayrıca, başsavcılıklar ya da adli teşkilat yapılanması içinde yer alan diğer yardımcı birimler aracılığıyla araştırma yapılmamış olması, eksik araştırma olarak değerlendirilemez. Zira başsavcılıklar ve denetimli serbestlik şube müdürlükleri nezdinde bulunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma dosyalara ilişkin bilgiler, aynı zamanda UYAP sisteminde de kayıtlıdır. Sistem üzerinden ulaşılabilen “Tarafla İlgili Tüm Dosyaları Göster” başlıklı bölüm içinde yer alan “CBSdeki”, “Ceza Mahkemelerindeki” ve “Denetimli Serbestlik” adlı bölümler aracılığıyla, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkin gerek denetimli serbestlik gerekse soruşturma ve kovuşturma dosyalarına ulaşılabilmesi mümkündür. Bu bağlamda UYAP sistemi vasıtasıyla tespit edilebilen bilgi ve belgeler için, ulaşılan sonuca da değiştirmeyecek bir şekilde, ayrıca başsavcılıklar ve denetimli serbestlik şube müdürlükleri aracılığıyla araştırma yapılmasının, “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir.” şeklinde hüküm altına alınmış olan Anayasa’nın 141. maddesinin dördüncü fıkrasıyla da bağdaşmadığı çok açıktır. Dolayısıyla, itiraza konu 22.06.2009 tarihli suçun, daha önce işlenmiş başka bir kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilmiş olan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlenip işlenmediğinin belirlenmesi yönünden, Yerel Mahkemece, başsavcılıklar ve denetimli serbestlik şube müdürlükleri aracılığıyla araştırma yapılmasına gerek bulunmadığı kabul edilmelidir.Öte yandan, Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) sistemi üzerinden sanığa ait kesinleşmiş ve derdest tüm dosyalara ilişkin kayıtların ve adli sicil belgesinin incelenmesi neticesinde sanık hakkında TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrasının uygulanmasını gerektirir bir kayda rastlanılması durumunda ise ilgili evrakın dosya arasına alınması ve sanığın hukuki durumunun mahkemesince değerlendirilmesi gerekecektir.Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay (Kapatılan) 20. Ceza Dairesinin 05.12.2019 tarihli ve 5985-6934 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
    3- Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 07.07.2020 tarihli ve 173 sayılı kararı uyarınca Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 02.09.2020 tarihinden geçerli olarak kapatılmasına ve tüm işlerin Yargıtay 10. Ceza Dairesine devredilmesine karar verildiğinden, dosyanın uygulamanın denetlenmesi amacıyla Yargıtay 10. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 08.06.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.


































    Hemen Ara