Esas No: 2022/59
Karar No: 2022/457
Karar Tarihi: 21.06.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2022/59 Esas 2022/457 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2022/59 E. , 2022/457 K."İçtihat Metni"
Yargıtay Daires: 6. Ceza Dairesi
Sanık ...'in hırsızlık suçundan TCK'nın 142/1-b, 143 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 11 ay 10 gün hapis cezası; konut dokunulmazlığının ihlali suçundan TCK'nın 116/2-4 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası; mala zarar verme suçundan TCK'nın 151/1 ve 62. maddeleri uyarınca 3 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve her üç suç bakımından aynı Kanun'un 53 ve 63. maddeleri uyarınca hak yoksunluklarına ve mahsuba ilişkin ... 9. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 21.12.2011 tarihli ve 125-793 sayılı hükümlerin, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 13. Ceza Dairesince 09.04.2014 tarih ve 5948-13398 sayı ile; "Birden fazla kişi ile birlikte işyeri dokunulmazlığını ihlal eden sanıklar hakkında TCK'nın 119/1-c maddesinden artırım yapılmaması, aleyhe temyiz olmadığı için bozma nedeni yapılmamıştır." eleştirisiyle onanmasına karar verilmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 05.10.2021 tarih ve 97910 sayı ile;
"İtiraz konusu uyuşmazlık sanığın savunma hakkının ihlâl edilip edilmediğine ilişkindir. Sanığın dilekçesinde cezaevinde olduğu halde ... 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 21.12.2011 tarih ve 2011/125 esas 2011/793 karar sayılı dosyasının karar duruşmasında duruşmaya getirilmeyerek CMK'nın 196/5 ve 193/1. maddelerine aykırı davranıldığını ve bu yolla savunma hakkının ihlâl edildiğinin belirtildiği anlaşılmıştır.
5271 sayılı CMK'nın 'Sanığın duruşmadan bağışık tutulması' başlıklı 196. maddesi uyarınca; mahkemece sorgusu yapılmış olan sanık veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hâllerde müdafii isterse, mahkeme sanığı duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutabilir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 03.04.2018 tarih, 2014/851 esas ve 2018/144 karar sayılı kararında belirtildiği üzere, aynı yargı çevresindeki ceza infaz kurumunda başka bir suçtan hükümlü olarak bulunan ve asıl mahkemesince yapılan sorgusu sırasında duruşmadan bağışık tutulma isteğinde bulunmayan sanığın, Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki görüşünü bildirdiği ve hükmün açıklandığı son oturumda hazır bulundurulmayıp yokluğunda yargılama yapılarak mahkûmiyetine karar verilmesi savunma hakkının sınırlandırılması niteliğindedir.Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay hakkında yapılan değerlendirmede, sanığın hırsızlık, ... yeri dokunulmazlığı ve mala zarar verme suçundan yargılandığı ... 9. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2011/125 esas, 2011/793 karar sayılı dosyası kapsamında, karar tarihinde ayrı yargı çevresindeki ceza infaz kurumunda başka bir suçtan hükümlü olarak bulunan sanığın vekaleti olmayan, baro tarafından atanan vareste tutulma konusunda yetkisi olmayan müdafinin talebi üzerine duruşmalardan vareste tutulmasına karar verilerek kısa kararın okunduğu duruşmaya getirilmeyerek hakkında mahkûmiyet hükmü kurulması 5271 sayılı CMK’nın 196. maddesine aykırı olduğundan, sanığın savunma hakkının kısıtlanması mahiyetinde olduğu kabul edilmiştir.Karar tarihinde başka suçtan ... E Tipi Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan ve kendiliğinden duruşmaya gelme olanağı bulunmayan, sorgusu sırasında bağışık tutulma hakkı hatırlatılmayan ve bu yönde talebi de bulunmayan sanığın, yetkisi olmayan müdafinin talebi ile bağışık tutulup hükmün esasını oluşturan kısa kararın açıklandığı son oturumda hazır bulundurulmadan veya SEGBİS sisteminde hazır edilmesi gerektiği gözetilmeden yargılamaya devamla hüküm kurulması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması yasaya aykırı olduğu...
" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur. CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 16.12.2021 tarih ve 23906-19675 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İtirazın kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır. Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yargılama aşamasında başka bir suçtan hükümlü olarak ceza infaz kurumunda bulunan ve duruşmadan bağışık tutulma hususunda beyanı bulunmayan sanığın, hükmün açıklandığı oturuma katılımı sağlanmadan karar verilmesinin savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir. İncelenen dosya kapsamından; ... Cumhuriyet Başsavcılığının 16.02.2011 tarihli ve 6862-1833 sayılı iddianamesi ile sanık hakkında hırsızlık, mala zarar verme ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı, Sanığın inceleme konusu suçtan soruşturma evresinde 25.01.2011 tarihinde tutuklandığı, sorgusunun 17.03.2011 tarihli oturumda yargılamayı yapan Mahkemece gerçekleştirildiği, ancak sorgusu sırasında sanığa duruşmalardan bağışık tutulmak isteyip istemediğinin sorulmadığı, sanığın da duruşmalardan bağışık tutulmak istediği yönünde herhangi bir beyanının bulunmadığı, 14.04.2011 tarihli oturumda sanığın tahliyesine karar verildiği, yargılama sırasında sanığın ... E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda başka bir suçtan hükümlü olarak bulunmasına rağmen yokluğunda duruşmaya devam edildiği, 21.12.2011 tarihli oturumda da Yerel Mahkemece duruşmanın bitirilerek sanık hakkında atılı suçlardan mahkûmiyet hükümlerinin kurulduğu,Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden sanık ...’in tutukluluk bilgilerinin incelenmesinde, sanığın başka bir suçtan hükümlü olarak 02.07.2011 tarihinde ... E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna alındığı, Yerel Mahkemece hükmün kurulduğu 21.12.2011 tarihinde de sanığın aynı ceza infaz kurumunda bulunduğu,Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; ... Baro Başkanlığının 11.04.2011 tarihli kararıyla, Av..’ın CMK’nın 150. maddesinin birinci fıkrası uyarınca sanık müdafisi olarak görevlendirildiği, adı geçen müdafiinin de 14.04.2011 tarihli yetki belgesine istinaden Av. .ı’yı sanık müdafisi olarak yetkilendirdiği, sanığın hazır bulunmadığı 18.07.2011 tarihli oturumda Av. .’nın; “Sanığın savunması alındı, biz vekil olarak davayı takip ediyoruz, duruşmalara getirilmesine gerek yoktur. Duruşmalardan vareste tutulmasını talep ederiz.” şeklinde beyanda bulunduğu, bunun üzerine aynı oturumda Yerel Mahkemece; “Başka suçtan hükümlü olan sanık ...’in müdafisinin beyanına nazaran duruşmaya celbinden sarfı nazar olunmasına, duruşmadan vareste tutulmasına.” biçimindeki açıklamalarla sanığın duruşmalardan bağışık tutulması yönünde ara karar kurulduğu,Dosya kapsamı itibarıyla; sanık tarafından CMK’nın 196. maddesinin birinci fıkrası gereğince duruşmalardan bağışık tutulması hususunda, CMK’nın 150. maddesinin birinci fıkrası uyarınca görevlendirilen müdafisine verilmiş herhangi bir yetkinin bulunmadığı, Anlaşılmıştır. Sanık hazır olmaksızın duruşma yapılamayacağı kuralını düzenleyen 5271 sayılı CMK’nın “Sanığın duruşmada hazır bulunmaması” başlıklı 193. maddesinin birinci fıkrası; “Kanunun ayrık tuttuğu hâller saklı kalmak üzere, hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılmaz. Gelmemesinin geçerli nedeni olmayan sanığın zorla getirilmesine karar verilir.” hükmünü amirdir. Bu kuralın istisnaları da aynı maddenin ikinci fıkrasında; “Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir.”,194. maddenin ikinci fıkrasında; “Sanık savuşur veya ara vermeyi izleyen oturuma gelmezse, önceden sorguya çekilmiş ve artık hazır bulunmasına mahkemece gerek görülmezse, dava yokluğunda bitirilebilir.”, 195. maddede; “Suç, yalnız veya birlikte adlî para cezasını veya müsadereyi gerektirmekte ise; sanık gelmese bile duruşma yapılabilir. Bu gibi hâllerde sanığa gönderilecek davetiyede gelmese de duruşmanın yapılacağı yazılır.”, 200. maddenin birinci fıkrasında; “Sanığın yüzüne karşı suç ortaklarından birinin veya bir tanığın gerçeği söylemeyeceğinden endişe edilirse, mahkeme, sorgu ve dinleme sırasında o sanığın mahkeme salonundan çıkarılmasına karar verebilir.”,
204. maddede; “Davranışları nedeniyle, hazır bulunmasının duruşmanın düzenli olarak yürütülmesini tehlikeye sokacağı anlaşıldığında sanık, duruşma salonundan çıkarılır. Mahkeme, sanığın duruşmada hazır bulunmasını dosyanın durumuna göre savunması bakımından zorunlu görmezse, oturumu yokluğunda sürdürür ve bitirir. Ancak, sanığın müdafii yoksa, mahkeme barodan bir müdafi görevlendirilmesini ister. Oturuma yeniden alınmasına karar verilen sanığa, yokluğunda yapılan işlemler açıklanır.”,Şeklinde gösterilmiştir.Uyuşmazlık konusunun çözümüne ışık tutan “Sanığın duruşmadan bağışık tutulması” başlıklı 196. maddesi ise;“(1) Mahkemece sorgusu yapılmış olan sanık veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hâllerde müdafii isterse, mahkeme sanığı duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutabilir.
(2) Sanık, alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar hariç olmak üzere, istinabe suretiyle sorguya çekilebilir. Sorgu için belirlenen gün, Cumhuriyet savcısı ile sanık ve müdafiine bildirilir. Cumhuriyet savcısı ile müdafiin sorgu sırasında hazır bulunması zorunlu değildir. Sorgusundan önce sanığa, ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediği sorulur.
(3) Sorgu tutanağı duruşmada okunur.
(4) Yukarıdaki fıkralar içeriğine göre sanığın aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle sorgusunun yapılabilmesi olanağının varlığı hâlinde bu yöntem uygulanarak sorgu yapılır.
(5) Hastalık veya disiplin önlemi ya da zorunlu diğer nedenlerle yargılamanın yapıldığı yargı çevresi dışındaki bir hastahane veya tutukevine nakledilmiş olan sanığın, sorgusu yapılmış olmak koşuluyla, hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için getirilmemesine mahkemece karar verilebilir.
(6) Yurt dışında bulunan sanığın, belirlenen duruşma tarihinde hazır bulunmasının zorluğu halinde, bu tarihten önce duruşma açılarak veya istinabe suretiyle sorgusu yapılabilir.” şeklinde iken 25.08.2017 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 147. maddesi ile anılan maddenin dördüncü fıkrası; "Hâkim veya mahkemenin zorunlu gördüğü durumlarda, aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle yurt içinde bulunan sanığın sorgusu yapılabilir veya duruşmalara katılmasına karar verilebilir." şeklinde değiştirilmiş ve bu değişiklik 08.03.2018 tarihinde yürürlüğe giren 7078 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 142. maddesi ile kanunlaşmıştır.Maddenin birinci fıkrasında, mahkemece sorgusu yapılmış olmak şartıyla sanığın veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hâllerde müdafisinin istemi ile duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutulabileceği kabul edilmiş,
Beşinci fıkrasında ise, hastalık veya disiplin önlemi ya da zorunlu diğer nedenlerle yargılamanın yapıldığı yargı çevresi dışındaki bir hastane veya tutukevine nakledilmiş olan sanığın, sorgusu yapılmış olmak şartıyla, hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için getirilmemesine mahkemece karar verilebileceği düzenlenmiştir.Her iki fıkrada da sanığın sorgusunun yapılmış olması hâli bağışık tutulmanın şartı olarak belirtilmiş, ancak sanığın sorgusunun ne şekilde yapılacağı hususunda iki fıkrada da herhangi bir açıklamaya yer verilmemiş olup, bu konu maddenin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir.Bu düzenlemeye göre, alt sınırı beş yıldan az hapis cezasını gerektiren bir suçtan yargılanan sanığa, sorgusundan önce ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediği sorulduktan sonra istinabe suretiyle sorguya çekilebilecektir. Alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı ise sanıkların sorgusunun mutlaka yargılamayı yapan mahkemece gerçekleştirilmesi zorunludur.Sorgusundan önce sanığa, ifadesini yargılamayı yapan mahkeme huzurunda vermek isteyip istemediğinin sorulmaması veya sorulması üzerine duruşmadan bağışık tutulmak istemediğini belirtmesine karşın istinabe ile alınan ifadesiyle yetinilmesi savunma hakkının sınırlanması sonucunu doğuracaktır.Sanığın duruşmada hazır bulunabilmesi, yükümlülük yönü olmakla birlikte öncelikle kendisi açısından bir hak olup, bu hak adil yargılanma hakkının temel unsurlarından birini oluşturmaktadır. Tarafı olduğumuz ve onaylamakla iç hukuk mevzuatına dahil ettiğimiz Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması Sözleşmesi'nin “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6. maddesinin üçüncü fıkrasının (c) bendinde, sanığın en azından kendi kendini savunma hakkı bulunduğu belirtilmekle, mahkeme huzurunda doğrudan savunmasını yapabilmesi için duruşmada hazır bulunma hakkının varlığı da zımnen kabul edilmiştir.
Kendisi yönünden hak olarak düzenlendiği kabul edilen bir hususta sanığın, bu hakkı ne şekilde kullanacağı konusunda hiçbir insiyatifinin olmadığının kabulü hâlinde hakkın varlığından da söz edilemeyecektir.
Nitekim, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12 Şubat 1985 tarihli Colozza ve Rubinat/İtalya ile 25 Kasım 1997 tarihli Zana/Türkiye kararlarında, sözleşmeyle ... altına alınan bir hakkın kullanılmasından vazgeçilmesinin, bunun açıkça söylenmesiyle mümkün olabileceği belirtilmiş olup, buna göre sanığın duruşmada hazır bulunma hakkından feragat etmesi de ancak bu hususu açıkça söylemesiyle mümkün olacaktır.
Nitekim Ceza Genel Kurulunun 31.01.2017 tarihli ve 449-32 sayılı ile 03.04.2018 tarihli ve 851-144 sayılı kararlarında da aynı sonuca ulaşılmıştır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Farklı yargı çevresinde yer alan ... E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda başka bir suçtan hükümlü olarak bulunan ve asıl Mahkemesince yapılan sorgusu sırasında duruşmadan bağışık tutulma isteğinde bulunmayan sanık ...’in, hükmün açıklandığı 21.12.2011 tarihli son oturumda hazır bulundurulmayıp yokluğunda yargılama yapılarak mahkûmiyetine karar verilmesi savunma hakkının sınırlandırılması niteliğindedir.
Her ne kadar, CMK’nın 150. maddesinin 1. fıkrası kapsamında ... Baro Başkanlığınca görevlendirilmiş olan sanık müdafisinin, sanığın hazır bulunmadığı 18.07.2011 tarihli oturumda; “Sanığın savunması alındı, biz vekil olarak davayı takip ediyoruz, duruşmalara getirilmesine gerek yoktur. Duruşmalardan vareste tutulmasını talep ederiz.” şeklindeki beyanı üzerine, Yerel Mahkemece; “Başka suçtan hükümlü olan sanık ...’in müdafisinin beyanına nazaran duruşmaya celbinden sarfı nazar olunmasına, duruşmadan vareste tutulmasına.” biçimindeki açıklamalarla sanığın duruşmalardan bağışık tutulması yönünde ara karar kurulmuş ise de, söz konusu bu kararın hukuksal herhangi bir geçerliliği bulunmamaktadır. Şöyle ki; “Sanığın duruşmadan bağışık tutulması” başlıklı CMK’nın 196. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; “Mahkemece sorgusu yapılmış olan sanık veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hâllerde müdafii isterse, mahkeme sanığı duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutabilir.” şeklindeki düzenlemeden de açıkça anlaşılacağı üzere, kanun koyucu, sanık müdafisinin bu yönde talepte bulunabilmesini sanık tarafından yetkili kılınması şartına bağlamıştır. Buna göre müdafi, ancak bu konuda özel olarak yetkili kılınmış ise sanığın duruşmadan bağışık tutulmasını isteyebilecektir. İtiraza konu dosyada ise duruşmalardan bağışık tutulma hususunda müdafinin, sanık tarafından yetkili kılındığına dair herhangi bir bilgi ve belge bulunmamaktadır. Dolayısıyla sanık tarafından yetkilendirilmediği anlaşılan müdafinin, 18.07.2011 tarihli oturumda ileri sürmüş olduğu sanığın duruşmalardan bağışık tutulması yönündeki talebinin ve bu istek doğrultusundaki Yerel Mahkeme kararının hukuka uygunluğu söz konusu olmayacaktır.Yapılan bu açıklamalar karşısında; farklı yargı çevresinde yer alan ceza infaz kurumunda başka bir suçtan hükümlü olarak bulunan, sorgusu sırasında duruşmadan bağışık tutulma isteğinde bulunmayan ve baro tarafından görevlendirilen müdafine, CMK’nın 196. maddesinin 1. fıkrası kapsamında duruşmadan bağışık tutulma hususunda herhangi bir yetki vermediği anlaşılan sanığın, hükmün açıklandığı 21.12.2011 tarihli son oturumda hazır bulundurulmayıp yokluğunda yargılama yapılarak mahkûmiyetine karar verilmesi ile; duruşmanın yüz yüzeliği ve sözlülüğü ilkeleriyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde de güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlâli sonucuna sebebiyet verildiği, böylece Anayasa ve uluslararası sözleşmelerde güvence altına alınan savunma hakkının kısıtlanmış olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin sanık hakkında hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından verilen mahkûmiyet hükümlerine ilişkin onama kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkemenin, sanık hakkında hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlâli ve mala zarar verme suçlarından verilen mahkûmiyet hükümlerinin, saptanan bu usulü nedenden dolayı diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Ceza Genel Kurulu Üyesi; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay (Kapatılan) 13. Ceza Dairesinin 09.04.2014 tarihli ve 5948-13398 sayılı, sanık ... hakkında hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlâli ve mala zarar verme suçlarından verilen mahkûmiyet hükümlerine ilişkin onama kararının KALDIRILMASINA,
3- ... 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 21.12.2011 tarihli ve 125-793 sayılı, sanık ... hakkında hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından verilen mahkûmiyet hükümlerinin, saptanan bu usulü nedenden dolayı diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
4- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabul edilip, Özel Daire onama kararının sanık ... yönünden kaldırılarak Yerel Mahkemenin 21.12.2011 tarihli ve 125-793 sayılı kararının bozulmasına karar verilmesi nedeniyle sanık ... hakkında hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından verilen cezalarının İNFAZININ DURDURULMASINA ve atılı suçlar yönünden sanık ...'in TAHLİYESİNE, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu olmadığı takdirde derhal salıverilmesi için YAZI YAZILMASINA,
5- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 21.06.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.