Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2020/27 Esas 2022/489 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2020/27
Karar No: 2022/489
Karar Tarihi: 28.06.2022

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2020/27 Esas 2022/489 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2020/27 E.  ,  2022/489 K.

    "İçtihat Metni"


    Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 20. Ceza Dairesi


    Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkında, TCK'nın 191/2-3-4 ve 5. maddeleri uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin ... (Kapatılan) 3. Sulh Ceza Mahkemesince 23.10.2013 tarih ve 185-114 sayı ile verilen karar itiraz edilmeksizin 01.11.2013 tarihinde kesinleşmiştir.
    ... Cumhuriyet Başsavcılığınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranılmadığının bildirilmesi üzerine, yargılamaya devam eden Yerel Mahkemece sanığın kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan TCK'nın 191/1 ve 50/1-a ve 52/2-4. maddeleri uyarınca 7300 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye karar verilmiş, hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 20. Ceza Dairesince 29.03.2017 tarih ve 3551-2048 sayı ile;
    “Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra;
    a) Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse, bu suç nedeniyle tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamış olan sanık hakkında, hükümden sonra 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesi ve aynı Kanun'un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde ‘hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına’,
    b) Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen ‘Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz’ hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK'nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca ‘davanın düşmesine’, karar verilmesinde zorunluluk bulunması...” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Bozmaya uyan Yerel Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; ... (Kapatılan) 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 23.10.2013 tarih ve 185-144 sayılı kararı ile verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin kaldığı yerden devamına karar verilmiş, bu karar kanun yoluna başvurulmaksızın 03.07.2017 tarihinde kesinleşmiştir.
    ... Cumhuriyet Başsavcılığınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranılmadığının bildirilmesi üzerine, yargılamaya devam eden ... 1. Asliye Ceza Mahkemesince 20.03.2018 tarih ve 57-221 sayı ile; sanığın kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan TCK'nın 191/1, 62, ve 50/1-a ve 52/2-4. maddeleri uyarınca 6000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye karar verilmiştir.
    Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 20. Ceza Dairesince 12.11.2019 tarih ve 4108-6094 sayı ile;
    “...Bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde;
    1) Sanık hakkında suç tarihinde ve öncesinde kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilmiş tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulamasına ilişkin bir karar bulunup bulunmadığının hukuki denetime olanak verecek şekilde UYAP kayıtları, Cumhuriyet Başsavcılığı ve denetimli serbestlik şube müdürlüğünden tüm tedavi ve denetim dosyaları sorulup; evrakın dosya arasına konularak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği hâlde yazılı şekilde hüküm kurulması,
    2) Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra;
    Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK'nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine”,
    Karar verilmesinde zorunluluk bulunması...” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 05.12.2019 tarih ve 2018/32386 sayı ile;
    “...18.4.2013 tarihinde sanık üzerinde uyuşturucu madde ele geçmiş, sanık uzun süredir uyuşturucu madde kullandığını belirtip kullanmak için satın aldığını ifade etmiş, kovuşturma aşamasında tedavi ve denetimli serbestlik kararı kurulmuş, sanık tedbire uymamıştır.
    ... 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 13.2.2014 tarih, 2014/23-2014/74 sayılı, 7300 TL adli para cezası ile mahkûmiyete dair hüküm, sanığın temyizi üzerine Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 29.3.2017 gün ve 2015/3551-2017/2048 sayılı kararı ile 6545 sayılı yasa ile değişiklik sonrası araştırma yapılması için bozulmuştur.
    Bozmaya uyulması sonrası yukarıda belirtilen hüküm, yine sanık temyiz üzerine, aynı dairemiz tarafından yukarıda belirtilen nedenlerle bozulmuştur.
    Çözülmesi gereken sorun, 6545 sayılı yasal değişiklik sonrası, yapılması gereken araştırma UYAP kayıtlarına ve dosya içeriğine göre kanun yolu aşamasında tetkik olunup değelendirilebilinir mi?
    Bu sebeple ikinci kez araştırma yapılması için, bozma hükmü kurulmadan işin esası incelenebilir mi?
    Sanığın suçu sabitdir.
    Tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kovuşturma aşamasında kurulmuş, sanık tedbire uymamıştır.
    Ancak sanık hakkında suç tarihinde ve öncesinde kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilmiş tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri var mıdır?
    İlk bozma hükmünde de belirtildiği gibi, bunun yerel mahkemede araştırılması yapılmalı mıdır?
    Bu araştırma sonucunda sanık hakkında tetkik olunan suçtan önce kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlenip sonra; sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191/5 inci maddesi hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK'nın 223/8 inci maddesine göre “davanın düşmesine” karar verilecektir.
    Bu araştırma, dosya içeriğindeki sanık beyanları, sabıka belgesi, denetimli serbestlik şube müdürlüğü evrakları tetkik edilip değerlendirilerek yapılabilmektedir. Ayrıca UYAP kayıtlarındaki kapalı ve derdest dosyalar bölümleri de incelenip aynı değerlendirme yapılabilmektedir. Uygulamada yerel mahkemeler belirtilen araştırmaları bu evrakları tetkik ederek yapmaktadırlar. Yargıtay 10. Ceza Dairemiz de temyiz incelemesinde benzer tetkikleri yaptığını ilamda göstermektedir.
    Somut dosyada benzer araştırma yapıldığında, sanığın 18.4.2013 tarihli incelenen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan önce açılmış, yani suç tarihi daha eski olan, kullanmak için uyuşturucu madde satın alma, temin etme ve bulundurma suçunun olmadığı gözlenmiştir. Ayrıca, 18.4.2013 tarihinden sonraki 23.6.2014 ve 23.2.2018 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçları, değişen 191/5 inci maddesinin tatbikini gerektirmemektedir.
    Bu sebeple, dosyada eksiklik bulunmadığı, evrakın hukuki denetime elverişli olduğu, esastan karar kurulabileceği ve hükmün onanması gerektiği...” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 20. Ceza Dairesince 17.12.2019 tarih ve 7080-7256 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    18.04.2013 tarihinde saat 21.20 sıralarında .... devriye görevini ifa etmekte olan kolluk görevlilerinin, daha önce esrar içilmesi olayı yaşanması nedeniyle Kristal Kafe arkasında bulunan boş inşaat alanını kontrol ettikleri sırada bir şahsın burada olduğunu gördükleri, şahsın da görevlileri fark etmesi sonrasında çevrede bulunan apartmanların yan tarafına gizlendiği fark eden görevlilerin ekip aracından inerek söz konusu şahsın yanına gittikleri, ... olduğunu tespit ettikleri şahsa ellerinde arama kararı olduğu ve buna istinaden arama yapacaklarını söylemelerini takiben şahsın, montunun sağ cebinden çıkardığı şeffaf poşeti görevlilere verdiği, söz konusu poşet kontrol edildiğinde içerisinde 2-3 gram esrar olduğu, ayrıca poşette kâğıda sarılı 0,5 gram bonzai olduğu değerlendirilen maddenin bulunduğunun görüldüğü, maddelerin muhafaza altına alınarak şahsın yakalandığı,
    ... Kriminal Polis Laboratuvarının 27.05.2013 tarihli raporunda; ele geçen net 0,04 gram gelen açık yeşil renkli bitki kırıntılarının AM-2201 ihtiva eden bonzai olarak da bilinen uyuşturucu madde olduğu, net 1,6 gram gelen yeşil renkli bitki parçalarından ise net 0,8 gram esrar elde edilebileceğinin bildirildiği,
    Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) sistemi vasıtası ile sanığa ilişkin olup sistem üzerinde yer alan “CBSdeki”, “Ceza Mahkemelerindeki” ve “Denetimli Serbestlik” başlığı altındaki güncel (kesinleşmiş ve derdest) tüm dosyalar ve adli sicil kayıtları incelendiğinde;
    a) Sanık hakkında 18.04.2013 tarihinden önce işlenmiş başka bir kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan açılmış herhangi bir kamu davasının; bu bağlamda itiraza konu olan olaydan önce işlenmiş başka bir kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilmiş herhangi bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararı bulunmadığı,
    b) Adli sicil kaydında ve sanığa ait kesinleşmiş ve derdest tüm dosyalara ilişkin kayıtlar ekranında yer alan; ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.04.2018 tarihli ve 706-445 sayılı ilamına konu kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçlarının, itiraza konu eylemden sonra 23.02.2018 ve 23.06.2014; yine ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 11.11.2020 tarihli ve 132-479 sayılı ilamına konu kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunun, itiraza konu eylemden sonra 23.08.2019 ve 05.10.2018 tarihlerinde işlendikleri,
    Anlaşılmaktadır.
    Sanık aşamalarda; uyuşturucu madde kullandığını, hakkında verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararlarına bazı sorunları nedeniyle denetimli serbestlik şubesine gidemediği için uymadığını savunmuştur.
    01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak” başlıklı 191. maddesinin ilk hâli;
    “(1) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kendisi tarafından kullanılmak üzere uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi doğuran bitkileri yetiştiren kişi, bu fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
    (2) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında, tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine hükmolunur.
    (3) Hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilen kişi, belirlenen kurumda uygulanan tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmakla yükümlüdür. Hakkında denetimli serbestlik tedbirine hükmedilen kişiye rehberlik edecek bir uzman görevlendirilir. Bu uzman, güvenlik tedbirinin uygulama süresince, kişiyi uyuşturucu veya uyarıcı maddenin kullanılmasının etki ve sonuçları hakkında bilgilendirir, kişiye sorumluluk bilincinin gelişmesine yönelik olarak öğütte bulunur ve yol gösterir; kişinin gelişimi ve davranışları hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek hâkime verir.
    (4) Tedavi süresince devam eden denetimli serbestlik tedbirine, tedavinin sona erdiği tarihten itibaren bir yıl süreyle devam olunur. Denetimli serbestlik tedbirinin uygulanma süresinin uzatılmasına karar verilebilir. Ancak, bu durumda süre üç yıldan fazla olamaz.
    (5) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı hükmolunan ceza, ancak tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmaması hâlinde infaz edilir. Kişi etkin pişmanlıktan yararlanmışsa, davaya devam olunarak hakkında cezaya hükmolunur.” şeklinde düzenlenmişken, 08.07.2005 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile 191. maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesi madde metninden çıkartılmış ve maddenin ikinci fıkrası; “(2) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında, tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine; kullanmamakla birlikte, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi hakkında, denetimli serbestlik tedbirine hükmolunur.” biçiminde değiştirilmiştir.
    19.12.2006 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun'un 7. maddesiyle TCK'nın 191. maddesi;
    “(1) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (2) Bu suçtan dolayı açılan davada mahkeme, birinci fıkraya göre hüküm vermeden önce uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında, tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine; kullanmamakla birlikte, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi hakkında, denetimli serbestlik tedbirine karar verebilir.
    (3) Hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilen kişi, belirlenen kurumda uygulanan tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmakla yükümlüdür. Hakkında denetimli serbestlik tedbirine hükmedilen kişiye rehberlik edecek bir uzman görevlendirilir. Bu uzman, güvenlik tedbirinin uygulama süresince, kişiyi uyuşturucu veya uyarıcı maddenin kullanılmasının etki ve sonuçları hakkında bilgilendirir, kişiye sorumluluk bilincinin gelişmesine yönelik olarak öğütte bulunur ve yol gösterir; kişinin gelişimi ve davranışları hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek hâkime verir.
    (4) Tedavi süresince devam eden denetimli serbestlik tedbirine, tedavinin sona erdiği tarihten itibaren bir yıl süreyle devam olunur. Denetimli serbestlik tedbirinin uygulanma süresinin uzatılmasına karar verilebilir. Ancak, bu durumda süre üç yıldan fazla olamaz.
    (5) Tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranan kişi hakkında açılmış olan davanın düşmesine karar verilir. Aksi takdirde, davaya devam olunarak hüküm verilir.
    (6) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı cezaya hükmedildikten sonra da iki ilâ dördüncü fıkralar hükümlerine göre tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulabilir. Bu durumda, hükmolunan cezanın infazı ertelenir. Ancak, bunun için kişi hakkında bu suç nedeniyle önceden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilmemiş olması gerekir.
    (7) Kişinin mahkûm olduğu ceza, tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranması hâlinde, infaz edilmiş sayılır; aksi takdirde, derhal infaz edilir.” şekline dönüştürülmüştür.
    5560 sayılı Kanun'un 7. maddesiyle değişik TCK'nın 191. maddesinin gerekçesinde; “...Bunun ifade ettiği anlam şudur: Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak suçundan dolayı hakkında kamu davası açılmış olan sanıkla ilgili olarak cezaya hükmetmeden tedavi ile birlikte denetimli serbestlik tedbirine ya da sadece denetimli serbestlik tedbirine karar verilmesi hâlinde, açılmış olan kamu davası derdest olmaya devam etmektedir.” denilmek suretiyle, sanıkla ilgili olarak cezaya hükmedilmeden önce tedavi ile birlikte denetimli serbestlik tedbirine ya da sadece denetimli serbestlik tedbirine karar verilmesi hâlinde, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulup da, şartın gerçekleşmesini beklemek üzere verilen ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesinde itiraza tabi olduğu belirtilen durma kararında olduğu gibi, davanın esasının çözümlenmediği ve açılmış olan kamu davasının derdest olmaya devam ettiği belirtilmiştir.
    TCK'nın 191. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca cezaya hükmetmeden önce verilen tedavi ile birlikte denetimli serbestlik tedbiri ya da sadece denetimli serbestlik tedbiri kararlarının tabi olduğu kanun yolu konusunda oluşan tereddütlerin giderilmesi amacıyla anılan maddenin ikinci fıkrasına, 14.04.2011 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanun'un 20. maddesi ile; “Bu karar, durma kararının hukuki sonuçlarını doğurur.” cümlesi eklenmiş, bu husus 6217 sayılı Kanun'un 20. maddesinin gerekçesinde de; “Maddeyle Türk Ceza Kanunu'nun 191 inci maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik yapılarak uygulamada ortaya çıkan sorunların çözümlenmesi amaçlanmaktadır.” denilmek suretiyle vurgulanmıştır.
    Uyuşturucu ve uyarıcı madde suçlarıyla etkin şekilde mücadele edebilmek ve toplumun uyuşturucu veya uyarıcı maddeye karşı korunması amacıyla kanun koyucu kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu bakımından yeni ve köklü bir düzenleme gereği ihtiyacı duymuş, 28.06.2014 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesiyle yapılan değişiklikle TCK'nın 191. maddesinin başlığı ve içeriği baştan aşağı yeniden düzenlenmiştir.
    Bu düzenlemeyle TCK'nın 191. maddesinin “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak” şeklindeki başlığı “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak” olarak değiştirilmiş ve söz konusu madde;
    “(1) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (2) Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın, beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir. Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır.
    (3) Erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır. Bu süre Cumhuriyet savcısının kararı ile üçer aylık sürelerle en fazla bir yıl daha uzatılabilir. Hakkında denetimli serbestlik tedbiri verilen kişi, gerek görülmesi hâlinde denetimli serbestlik süresi içinde tedaviye tabi tutulabilir.
    (4) Kişinin, erteleme süresi zarfında;
    a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,
    b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması,
    c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması,
    hâlinde, hakkında kamu davası açılır.
    (5) Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.
    (6) Dördüncü fıkraya göre kamu davasının açılmasından sonra, birinci fıkrada tanımlanan suçun tekrar işlendiği iddiasıyla açılan soruşturmalarda ikinci fıkra uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilemez.
    (7) Şüpheli erteleme süresi zarfında dördüncü fıkrada belirtilen yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.
    (8) Bu Kanunun;
    a) 188 inci maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti,
    b) 190 ıncı maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma,
    suçundan dolayı yapılan kovuşturma evresinde, suçun münhasıran bu madde kapsamına girdiğinin anlaşılması hâlinde, sanık hakkında bu madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.
    (9) Bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde, Ceza Muhakemesi Kanununun kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin 171 inci maddesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlenmiş, 04.04.2015 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6638 sayılı Kanun'un 12. maddesi ile TCK'nın 191. maddesine “Birinci fıkradaki fiillerin; okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.” şeklindeki ibare onuncu fıkra olarak eklenmiştir.
    28.06.2014 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesiyle değişik TCK'nın 191. maddesinin gerekçesinde; “Maddeyle, Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesi başlığıyla birlikte değiştirilmektedir. Maddenin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçu için öngörülen hapis cezası, bu suçla daha etkin mücadele etmek ve toplumu uyuşturucuya karşı korumak amacıyla artırılmaktadır.
    Maddenin mevcut düzenlemesine göre kovuşturma aşamasında karar verilebilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin yerine getirilmesinde birtakım sorunlarla karşılaşılmıştır. Bunlardan en önemlisi, aynı kişi hakkında birden fazla tedbir kararı verilebilmesi ve yükümlülüklerin ihlal edilmesine rağmen yargılamaya devam edilmek suretiyle cezaya hükmolunmamasıdır.
    Bu nedenle, kovuşturma aşamasında verilebilen denetimli serbestlik kararının, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında tedavi işlemlerine bir an önce başlanabilmesi için, soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı tarafından verilmesi sağlanmaktadır. Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın, beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilecektir. Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında denetimli serbestlik tedbiri kapsamında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyaracaktır. Buna göre kişi hakkında uygulanacak erteleme süresi beş yıl iken, denetimli serbestlik süresi ve gerekmesi halinde uygulanacak tedavi süresi en fazla iki yıl olabilecektir.
    Kişinin, denetimli serbestlik veya erteleme süresi zarfında,
    a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,
    b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması,
    c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması,
    halinde, hakkında kamu davası açılacak ve yargılamaya devam edilecektir.
    Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da kullanması ihlal nedeni sayılacak ancak bu ihlal ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmayacaktır. İhlalin tekrarlanması halinde ise yeniden kamu davasının ertelenmesi kararı verilemeyecek ve kişi hakkında doğrudan soruşturma ve kovuşturma yapılması söz konusu olacaktır. Diğer bir ifadeyle, tedavi ve denetimli serbestlik hükümleri, bir kişi hakkında ancak bir kez uygulanabilecektir.
    Şüpheli erteleme süresi zarfında yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilecektir.
    Ayrıca, maddede suçun vasfının yargılama aşamasında değişmesi durumunda uygulamada çıkabilecek tereddütlerin önlenmesi amacıyla da değişiklik yapılmaktadır. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti ve uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma suçlarından yapılan kovuşturma evresinde, suçun 191 inci madde kapsamına girdiğinin anlaşılması halinde, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilecektir. Böylelikle, soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı tarafından verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararlarının, kovuşturma aşamasında suçun vasfının değişmesi durumunda mahkeme tarafından verilmesi sağlanmaktadır.” açıklamalarına yer verilmiştir.
    Bu hâliyle, TCK'nın 191. maddesinde düzenlenen suç açısından CMK'nın 171. maddesinde belirlenen şartların olayda gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılmaksızın fail hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilecektir. Ayrıca, CMK'nın 171. maddesinin 2. fıkrasındaki düzenlemenin aksine, bu suç açısından erteleme kararı verilip verilmemesi hususunda Cumhuriyet savcısının takdir yetkisi de bulunmamaktadır.
    Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı bakımından gerekli olan tüm objektif ve subjektif şartlar, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçu açısından göz önünde bulundurulmayacaktır. Kanun koyucu bu yöndeki tercihiyle; bu suçtan dava açılmadan önce hakkında erteleme kararı verilmesi ve erteleme süresi içerisinde denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulması suretiyle faile yeniden şans verilmesini amaçlamaktadır.
    TCK'nın 191. maddesinin 4. fıkrasına göre; failin erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenilen yükümlülüklere veya tedavi tedbirinin gereklerine aykırı davranmakta ısrar etmesi ya da kullanmak için yeniden uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi, bulundurması ya da kullanması durumunda erteleme kararı kaldırılacak ve erteleme kararına konu suçtan dolayı fail hakkında kamu davası açılacaktır. TCK'nın 191. maddesinin 7. fıkrasına göre ise fail, erteleme süresi zarfında dördüncü fıkrada belirtilen yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilecektir. Aynı maddenin 5. fıkrası uyarınca ise failin erteleme süresinde yeniden işlediği TCK'nın 191. maddesine konu suç bakımından, ayrı bir soruşturma ve kovuşturma yapılmayacaktır. Zira aynı maddenin 4. fıkrasındaki düzenleme gereğince; erteleme süresi içinde işlenen bu fiil, yeni bir suç olarak değerlendirilmemiş, yalnızca erteleme kararının kaldırılmasına ve erteleme kararına konu suçtan dolayı fail hakkında kamu davası açılmasına sebebiyet veren bir ihlal nedeni olarak kabul edilmiştir. Diğer bir ifadeyle, failin erteleme süresinde yeniden işlediği TCK'nın 191. maddesine konu suç açısından kovuşturma şartının bulunmadığını söylemek yanlış bir değerlendirme olmayacaktır.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Her ne kadar Özel Dairece, sanık hakkında; suç tarihi ve öncesinde kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçun verilmiş tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin bir karar bulunup bulunmadığı, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı açılmış başka bir dava olup olmadığı, sanığın itiraza konu 18.04.2013 tarihli suçu, daha önce işlediği başka bir kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediğinin, bu bağlamda itiraz konusu suç bakımından TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrası kapsamında kovuşturma şartının bulunup bulunmadığının tespit bakımından, UYAP kayıtları, Cumhuriyet Başsavcılığı ve denetimli serbestlik şube müdürlüğünden tüm tedavi ve denetim dosyaları sorulup, evrakın dosya arasına konularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi gerekçesiyle, eksik araştırmaya dayalı olarak Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiş ise de;
    ... hizmetlerinin hızlı, güvenilir, güncel, en az giderle ve etkin bir biçimde yapılabilmesi amacıyla Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) hayata geçirilmiştir. Tüm yargı birimlerinin kullanıma açık olan UYAP sistemi vasıtasıyla, soruşturma ya da kovuşturma evrelerine ilişkin tüm bilgi ve belgelere, bu kapsamda gerek kesinleşmiş gerekse derdest dosyalara hızlı ve kolay bir biçimde ulaşılabilmesi, söz konusu bilgi ve belgelerin incelenebilmesi mümkün hâle gelmiştir. Diğer bir anlatımla; mahkemelere, başsavcılıklara ya da adli teşkilat yapılanması içinde yer alan diğer yardımcı birimlere herhangi bir talep yazısı gönderilmeden, şüpheli ya da sanık hakkında araştırılmak istenen hususa ilişkin olarak UYAP sistemi üzerinden inceleme yapılabilmesi mümkündür. İlk derece mahkemelerince UYAP sistemi üzerinden yapılan bu inceleme yönteminin, temyiz makamı olan Yargıtay Özel Dairelerince de özellikle ölüm, tekerrür ve zincirleme suç konularında yapılan temyiz denetiminde sıklıkla kullanıldığı ve bu hususlara ilişkin olarak sistem üzerinden yapılan incelemeler sonucu belirlenen hukuka aykırılıklara daire kararlarında yer verildiği bilinmektedir. Bu şekildeki bir incelemenin de delil elde etme faaliyeti olarak değerlendirilemeyeceği açıktır. Sistem üzerinden yargı birimlerince yapılabilen, yargıdaki ... süreçlerinin hızlanmasını olanaklı kılan ve yargılamaların gereksiz bir şekilde uzamasının önüne geçen bu şekildeki bir inceleme ve araştırma, “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir.” şeklinde hüküm altına alınmış olan Anayasa’nın 141. maddesinin dördüncü fıkrası ile de uyumludur.
    Yukarıda yapılan değerlendirmeler kapsamında itiraza konu somut olay irdelendiğinde; Yerel Mahkemece itiraz konusu 18.04.2013 tarihli suçun, bu tarihten önce işlenmiş başka bir kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan açılmış dava üzerine verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlenip işlenmediğinin, bu bağlamda 18.04.2013 tarihli suç açısından TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrası uyarınca kovuşturma şartının bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla, Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) sistemi üzerinden sanığa ait kesinleşmiş ve derdest tüm dosyalara ilişkin kayıtların ve adli sicil belgesinin incelenip “sanığın üzerine atılı suçu daha önce işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkin denetim sırasında işlemediği anlaşıldığından bu suç yönünden kovuşturma şartının bulunduğu” kabul edilerek hüküm verildiği, Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) sistemi üzerinden sanığa ait kesinleşmiş ve derdest tüm dosyalara ilişkin kayıtların ve adli sicil kayıtlarına göre de sanık hakkında itiraza konu 18.04.2013 tarihli olaydan önce işlenmiş başka bir kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan açılmış bir dava ya da infazına başlanmış herhangi bir tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunmadığı, sanığa ait adli sicil kaydında yer alan ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.04.2018 tarihli ve 706-445 sayılı ilamına konu kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçlarının, itiraza konu eylemden sonra 23.02.2018 ve 23.06.2014; yine ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 11.11.2020 tarihli ve 132-479 sayılı ilamına konu kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunun, itiraza konu eylemden sonra 23.08.2019 ve 05.10.2018 tarihlerinde işlendikleri, bu hâliyle 23.06.2014, 23.02.2018, 23.08.2019 ve 05.10.2018 tarihli suçların sanık hakkında TCK’nın 191. maddesinin beşinci fıkrasının uygulanmasına imkan vermediği anlaşılmaktadır.
    Ceza Genel Kurulunca yapılan inceleme tarihi itibarıyla, Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) sistemi vasıtasıyla sanığa ait güncel adli sicil kaydının ve “Tarafla İlgili Tüm Dosyaları Göster” başlıklı bölüm içinde yer alan “CBSdeki”, “Ceza Mahkemelerindeki” ve “Denetimli Serbestlik” adlı bölümlerin incelenmesinde; sanık hakkında, 18.04.2013 tarihinden önce işlenmiş başka bir kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı yürütülmüş bir soruşturmanın veya açılmış bir kamu davasının ya da kesinleşip infazına başlanmış tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin bulunmadığı, “CBSdeki” başlıklı bölümde; kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı ... Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmekte olan 2020/538 sayılı soruşturma dosyasının kayıtlı olduğu, söz konusu soruşturmaya konu suçun, 18.04.2013 tarihinden sonra 23.08.2019 ve 05.10.2019 tarihlerinde işlenmiş olduğu, sanığa ait adli sicil kaydında yer alan ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 11.11.2020 tarihli ve 132-479 sayılı ilamına konu kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçlarının da bu soruşturma dosyasına ilişkin oldukları, yine ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.04.2018 tarihli ve 706-445 sayılı ilamına konu kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçlarının, itiraza konu eylemden sonra 23.02.2018 ve 23.06.2014 tarihlerinde işlendikleri, ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 11.11.2020 tarihli ve 132-479 sayılı kararının 19.11.2020, ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.04.2018 tarihli ve 706-445 sayılı kararının ise 31.05.2018 tarihinde kesinleştikleri, bu hâliyle itiraza konu 18.04.2013 tarihli suçtan sonra, 23.06.2014, 23.02.2018, 23.08.2019 ve 05.10.2018 tarihlerinde işlenmiş olan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçlarının, sanık yönünden TCK’nın 191. maddesinin beşinci fıkrasının uygulamasına imkan vermediği görülmüş, bu kapsamda Yerel Mahkemece yapılan ulaşılan sonucun doğruluğu teyit edilmiştir.
    Sanık hakkındaki kesinleşmiş ve derdest dosyalarına ilişkin bilgilerin yer aldığı UYAP sistemi üzerinden, gerek ilk derece gerekse Ceza Genel Kurulu aşamasında yapılan incelemeler neticesinde; sanığın, itiraza konu olan 18.04.2013 tarihli suçu, bu tarihten önce işlediği başka bir kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlenmediği açık bir şekilde tespit edilmiştir. Yerel Mahkemece bu hususa ilişkin UYAP sistemi ve kayıtları üzerinden yapılan inceleye dair evrakların dosya arasına alınmamış olması eksiklik olarak değerlendirilemez. Zira başsavcılıklar ve denetimli serbestlik şube müdürlükleri nezdinde bulunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma dosyalara ilişkin bilgiler, aynı zamanda UYAP sisteminde de kayıtlıdır. Sistem üzerinden ulaşılabilen “Tarafla İlgili Tüm Dosyaları Göster” başlıklı bölüm içinde yer alan “CBSdeki”, “Ceza Mahkemelerindeki” ve “Denetimli Serbestlik” adlı bölümler aracılığıyla, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkin gerek denetimli serbestlik gerekse soruşturma ve kovuşturma dosyalarına ulaşılabilmesi mümkündür. Bu bağlamda Özel Dairece de UYAP sistemi vasıtasıyla tespit edilebilen bilgi ve belgeler için, ulaşılan sonucu da değiştirmeyecek bir şekilde ilgili evrakların dosya arasına konulmasının istenilmesinin, “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir.” şeklinde hüküm altına alınmış olan Anayasa’nın 141. maddesinin dördüncü fıkrasıyla da bağdaşmadığı çok açıktır. Dolayısıyla, itiraza konu 18.04.2013 tarihli suçun, daha önce işlenmiş başka bir kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilmiş olan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlenmediği sonucuna sistemde yer alan kayıtlar üzerinden ulaşan Yerel Mahkemenin, UYAP kayıtları, Cumhuriyet Başsavcılığı ve denetimli serbestlik şube müdürlüğünden tüm tedavi ve denetim dosyalarını sorup evrakları dosya arasına koymasına gerek bulunmadığı, bu incelemenin UYAP sistemi üzerinden de yapılmasının mümkün olduğu, sanık hakkında TCK’nın 191. maddesinin beşinci fıkrasının uygulanmasını gerektirir bir kayda rastlanılması durumunda ilgili evrakın dosya arasına alınması gerektiği, sistem üzerinde söz konusu maddenin uygulanmasını gerektirir bir kayıt bulunup bulunmadığına ilişkin hukuki denetimin Özel Dairece de temyiz denetimi sırasında yapılabileceği kabul edilmelidir.
    Öte yandan, Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) sistemi üzerinden sanığa ait kesinleşmiş ve derdest tüm dosyalara ilişkin kayıtların ve adli sicil belgesinin incelenmesi neticesinde sanık hakkında TCK’nın 191. maddesinin beşinci fıkrasının uygulanmasını gerektirir bir kayda rastlanılması durumunda ise ilgili evrakın dosya arasına alınması ve sanığın hukuki durumunun mahkemesince değerlendirilmesi gerekecektir.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir
    SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının KABULÜNE,
    2-Yargıtay (Kapatılan) 20. Ceza Dairesinin 12.11.2019 tarih ve 4108-6094 sayılı bozma ilamının KALDIRILMASINA,
    3- Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 07.07.2020 tarihli ve 173 sayılı kararı uyarınca Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 02.09.2020 tarihinden geçerli olarak kapatılmasına ve tüm işlerin Yargıtay 10. Ceza Dairesine devredilmesine karar verildiğinden, dosyanın esasının incelenmesi ve uygulamanın denetlenmesi amacıyla Yargıtay 10. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 28.06.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara