Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2022/191 Esas 2022/534 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2022/191
Karar No: 2022/534
Karar Tarihi: 05.07.2022

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2022/191 Esas 2022/534 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2022/191 E.  ,  2022/534 K.

    "İçtihat Metni"



    Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi


    Hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarına teşebbüsten açılan kamu davası üzerine yapılan yargılama sonucunda, sanık ...'ın hırsızlık suçundan TCK'nın 142/1-b, 143 ve 35. maddeleri uyarınca 6 ay 15 gün hapis cezası; konut dokunulmazlığının ihlali suçundan TCK'nın 116/2-4, 119/1-c ve 35. maddeleri uyarınca 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve her iki suç bakımından aynı Kanun'un 53 ve 54. maddeleri uyarınca hak yoksunluklarına ve müsadereye ilişkin ... 5. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 17.06.2008 tarihli ve 313-579 sayılı hükümlerin, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 13. Ceza Dairesince 12.03.2013 tarih ve 32962-5836 sayı ile; "Tekerrüre esas sabıkaları bulunan sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK'nın 58. maddesinin uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır." eleştirisiyle onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 10.02.2022 tarih ve 144633 sayı ile;
    "Duruşmalardan vareste tutulma talebi olmayan ve UYAP sisteminden yapılan sorgulamada hüküm tarihinde aynı yer cezaevi olan ... E Tipi Kapalı Cezaevinde başka suçtan tutuklu bulunan sanığın hükmün esasını oluşturan kısa kararın açıklandığı 17.06.2008 tarihli oturumda hazır bulundurulmaması suretiyle, 5271 sayılı CMK'nin 193 ve 196. maddelerine aykırı davranılarak savunma hakkının kısıtlandığının anlaşılması nedeniyle olağanüstü itiraz kanun yoluna gidilmesi gereği doğmuştur.
    Yukarıda açıklanan nedenle; Yargıtay (Kapatılan) 13. Ceza Dairesi'nin 12.03.2013 gün ve 2011/32962 esas, 2013/5836 karar sayılı onama kararının sanık ... yönünden kaldırılarak, duruşmalardan vareste tutulma talebi olmayan ve UYAP sisteminden yapılan sorgulamada hüküm tarihinde aynı yer cezaevi olan ... E Tipi Kapalı Cezaevinde başka suçtan tutuklu bulunan sanık ...'ın hükmün esasını oluşturan kısa kararın açıklandığı 17.06.2008 tarihli oturumda hazır bulundurulmaması suretiyle, 5271 sayılı CMK'nin 193 ve 196. maddelerine aykırı davranılarak savunma hakkının kısıtlanması nedeniyle hükmün bozulmasına karar verilmesi," görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 07.03.2022 tarih ve 1727-2838 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    İtirazın kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarına teşebbüsten kurulan mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yargılama aşamasında başka bir suçtan hükümlü olarak ceza infaz kurumunda bulunan ve duruşmadan bağışık tutulma hususunda beyanı bulunmayan sanığın, hükmün açıklandığı oturuma katılımı sağlanmadan karar verilmesinin savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    ... Cumhuriyet Başsavcılığının 28.03.2006 tarihli ve 2821-1622 sayılı iddianamesi ile sanık hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarına teşebbüsten cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,
    Kovuşturma evresinde savunmasının tespiti amacıyla hakkında CMK’nın 98. maddesi uyarınca düzenlenen yakalama emri üzerine yakalanan sanığın sorgusunun, 12.06.2007 tarihinde yargılamayı yapan ... 5. Asliye Ceza Mahkemesince gerçekleştirildiği, ancak sorgusu sırasında sanığa duruşmalardan bağışık tutulmak isteyip istemediğinin sorulmadığı, sanığın da duruşmalardan bağışık tutulmak istediği yönünde herhangi bir beyanının bulunmadığı, yargılama sırasında sanığın ... E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda başka bir suçtan hükümlü olarak bulunmasına rağmen yokluğunda duruşmalara devam edildiği, 17.06.2008 tarihli oturumda da sanığın yokluğunda Yerel Mahkemece yargılamaya devam edilerek sanık hakkındaki mahkûmiyet hükümlerinin açıklandığı,
    Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden sanık ...’ın tutukluluk bilgilerinin incelenmesinde, sanığın başka bir suçtan hükümlü olarak 20.03.2008 tarihinde ... E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna alındığı, Yerel Mahkemece hükmün kurulduğu 17.06.2008 tarihinde de sanığın aynı Ceza İnfaz Kurumunda bulunduğu,
    Anlaşılmıştır.
    Sanık hazır olmaksızın duruşma yapılamayacağı kuralını düzenleyen 5271 sayılı CMK’nın “Sanığın duruşmada hazır bulunmaması” başlıklı 193. maddesinin birinci fıkrası; “Kanunun ayrık tuttuğu hâller saklı kalmak üzere, hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılmaz. Gelmemesinin geçerli nedeni olmayan sanığın zorla getirilmesine karar verilir.” hükmünü amirdir. Bu kuralın istisnaları da aynı maddenin ikinci fıkrasında; “Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir.”,
    194. maddenin ikinci fıkrasında; “Sanık savuşur veya ara vermeyi izleyen oturuma gelmezse, önceden sorguya çekilmiş ve artık hazır bulunmasına mahkemece gerek görülmezse, dava yokluğunda bitirilebilir.”,
    195. maddede; “Suç, yalnız veya birlikte adlî para cezasını veya müsadereyi gerektirmekte ise; sanık gelmese bile duruşma yapılabilir. Bu gibi hâllerde sanığa gönderilecek davetiyede gelmese de duruşmanın yapılacağı yazılır.”,
    200. maddenin birinci fıkrasında; “Sanığın yüzüne karşı suç ortaklarından birinin veya bir tanığın gerçeği söylemeyeceğinden endişe edilirse, mahkeme, sorgu ve dinleme sırasında o sanığın mahkeme salonundan çıkarılmasına karar verebilir.”,
    204. maddede; “Davranışları nedeniyle, hazır bulunmasının duruşmanın düzenli olarak yürütülmesini tehlikeye sokacağı anlaşıldığında sanık, duruşma salonundan çıkarılır. Mahkeme, sanığın duruşmada hazır bulunmasını dosyanın durumuna göre savunması bakımından zorunlu görmezse, oturumu yokluğunda sürdürür ve bitirir. Ancak, sanığın müdafii yoksa, mahkeme barodan bir müdafi görevlendirilmesini ister. Oturuma yeniden alınmasına karar verilen sanığa, yokluğunda yapılan işlemler açıklanır.”,
    Şeklinde gösterilmiştir.
    Uyuşmazlık konusunun çözümüne ışık tutan “Sanığın duruşmadan bağışık tutulması” başlıklı 196. maddesi ise;
    “(1) Mahkemece sorgusu yapılmış olan sanık veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hâllerde müdafii isterse, mahkeme sanığı duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutabilir.
    (2) Sanık, alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar hariç olmak üzere, istinabe suretiyle sorguya çekilebilir. Sorgu için belirlenen gün, Cumhuriyet savcısı ile sanık ve müdafiine bildirilir. Cumhuriyet savcısı ile müdafiin sorgu sırasında hazır bulunması zorunlu değildir. Sorgusundan önce sanığa, ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediği sorulur.
    (3) Sorgu tutanağı duruşmada okunur.
    (4) Yukarıdaki fıkralar içeriğine göre sanığın aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle sorgusunun yapılabilmesi olanağının varlığı hâlinde bu yöntem uygulanarak sorgu yapılır.
    (5) Hastalık veya disiplin önlemi ya da zorunlu diğer nedenlerle yargılamanın yapıldığı yargı çevresi dışındaki bir hastahane veya tutukevine nakledilmiş olan sanığın, sorgusu yapılmış olmak koşuluyla, hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için getirilmemesine mahkemece karar verilebilir.
    (6) Yurt dışında bulunan sanığın, belirlenen duruşma tarihinde hazır bulunmasının zorluğu halinde, bu tarihten önce duruşma açılarak veya istinabe suretiyle sorgusu yapılabilir.” şeklinde iken 25.08.2017 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 147. maddesi ile anılan maddenin dördüncü fıkrası; "Hâkim veya mahkemenin zorunlu gördüğü durumlarda, aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle yurt içinde bulunan sanığın sorgusu yapılabilir veya duruşmalara katılmasına karar verilebilir." şeklinde değiştirilmiş ve bu değişiklik 08.03.2018 tarihinde yürürlüğe giren 7078 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 142. maddesi ile kanunlaşmıştır.
    Maddenin birinci fıkrasında, mahkemece sorgusu yapılmış olmak şartıyla sanığın veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hâllerde müdafisinin istemi ile duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutulabileceği kabul edilmiş,
    Beşinci fıkrasında ise, hastalık veya disiplin önlemi ya da zorunlu diğer nedenlerle yargılamanın yapıldığı yargı çevresi dışındaki bir hastane veya tutukevine nakledilmiş olan sanığın, sorgusu yapılmış olmak şartıyla, hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için getirilmemesine mahkemece karar verilebileceği düzenlenmiştir.
    Her iki fıkrada da sanığın sorgusunun yapılmış olması hâli bağışık tutulmanın şartı olarak belirtilmiş, ancak sanığın sorgusunun ne şekilde yapılacağı hususunda iki fıkrada da herhangi bir açıklamaya yer verilmemiş olup, bu konu maddenin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir.
    Bu düzenlemeye göre, alt sınırı beş yıldan az hapis cezasını gerektiren bir suçtan yargılanan sanığa, sorgusundan önce ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediği sorulduktan sonra istinabe suretiyle sorguya çekilebilecektir. Alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı ise sanıkların sorgusunun mutlaka yargılamayı yapan mahkemece gerçekleştirilmesi zorunludur.
    Sorgusundan önce sanığa, ifadesini yargılamayı yapan mahkeme huzurunda vermek isteyip istemediğinin sorulmaması veya sorulması üzerine duruşmadan bağışık tutulmak istemediğini belirtmesine karşın istinabe ile alınan ifadesiyle yetinilmesi savunma hakkının sınırlanması sonucunu doğuracaktır.
    Sanığın duruşmada hazır bulunabilmesi, yükümlülük yönü olmakla birlikte öncelikle kendisi açısından bir hak olup, bu hak adil yargılanma hakkının temel unsurlarından birini oluşturmaktadır. Tarafı olduğumuz ve onaylamakla iç hukuk mevzuatına dahil ettiğimiz Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması Sözleşmesi'nin “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6. maddesinin üçüncü fıkrasının (c) bendinde, sanığın en azından kendi kendini savunma hakkı bulunduğu belirtilmekle, mahkeme huzurunda doğrudan savunmasını yapabilmesi için duruşmada hazır bulunma hakkının varlığı da zımnen kabul edilmiştir.
    Kendisi yönünden hak olarak düzenlendiği kabul edilen bir hususta sanığın, bu hakkı ne şekilde kullanacağı konusunda hiçbir insiyatifinin olmadığının kabulü hâlinde hakkın varlığından da söz edilemeyecektir.
    Nitekim, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12 Şubat 1985 tarihli ... ile 25 Kasım 1997 tarihli.. kararlarında, sözleşmeyle ... altına alınan bir hakkın kullanılmasından vazgeçilmesinin, bunun açıkça söylenmesiyle mümkün olabileceği belirtilmiş olup, buna göre sanığın duruşmada hazır bulunma hakkından feragat etmesi de ancak bu hususu açıkça söylemesiyle mümkün olacaktır.
    Nitekim Ceza Genel Kurulunun 31.01.2017 tarihli ve 449-32 sayılı ile 03.04.2018 tarihli ve 851-144 sayılı kararlarında da aynı sonuca ulaşılmıştır.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Aynı yargı çevresinde yer alan ... E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda başka bir suçtan hükümlü olarak bulunan ve yakalama emri üzerine asıl Mahkemesince yapılan sorgusu sırasında duruşmadan bağışık tutulma isteğinde bulunmayan sanık ...’ın, hükmün açıklandığı 17.06.2008 tarihli son oturumda hazır bulundurulmayıp yokluğunda yargılama yapılarak hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlâli suçlarına teşebbüsten mahkûmiyetine karar verilmesi ile; duruşmanın yüz yüzeliği ve sözlülüğü ilkeleriyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde de güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlali sonucuna sebebiyet verildiği, böylece Anayasa ve uluslararası sözleşmelerde güvence altına alınan savunma hakkının kısıtlanmış olduğu kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin sanık hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarına teşebbüsten verilen mahkûmiyet hükümlerine ilişkin onama kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkemenin sanık hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarına teşebbüsten verilen mahkûmiyet hükümlerinin, saptanan bu usulü nedenden dolayı diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Ceza Genel Kurulu Üyesi; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay (Kapatılan) 13. Ceza Dairesinin 12.03.2013 tarihli ve 32962-5836 sayılı, sanık ... hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlâli suçlarına teşebbüsten verilen mahkûmiyet hükümlerine ilişkin onama kararının KALDIRILMASINA,
    3- ... 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 17.06.2008 tarihli ve 313-579 sayılı, sanık ... hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlâli suçlarına teşebbüsten verilen mahkûmiyet hükümlerinin, saptanan bu usulü nedenden dolayı diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
    4- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabul edilip, Özel Daire onama kararının sanık ... yönünden kaldırılarak Yerel Mahkemenin 17.06.2008 tarihli ve 313-579 sayılı kararının bozulmasına karar verilmesi nedeniyle sanık ... hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlâli suçlarına teşebbüsten verilen cezalarının İNFAZININ DURDURULMASINA ve atılı suçlar yönünden sanık ...'ın TAHLİYESİNE, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu olmadığı takdirde derhal salıverilmesi için YAZI YAZILMASINA,
    5- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 05.07.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.


    Hemen Ara