Esas No: 2014/1132
Karar No: 2014/1174
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2014/1132 Esas 2014/1174 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2014 / 1132 KARAR NO : 2014 / 1174 KARAR TR : 29.12.2014 |
ÖZET: Davacılar tarafından, müşterek çocuklarının, olay tarihinde tren istasyonuna yanaşan tren ile peron arasına düşerek hayatını kaybetmesi sonucu uğradıkları maddi zararın, olayda kusuru bulunan davalıdan tazmini istemiyle açılan davanın, T.C.D.D. İşletmesinin görevinde olan kamu hizmetini yürütmek amacıyla kurmuş olduğu demiryolu hattı boyunca aldığı önlemler yönünden kusurunun ya da idarenin sorumluluğunu gerektirecek başka bir nedenin bulunup bulunmadığının belirlenmesine bağlı bulunduğu; müteveffa ile davalı kurum arasında gerçekleştirilen yolcu taşıma sözleşmesi ile meydana gelen olay arasında da uygun illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. |
K A R A R
Davacılar : 1-İ.A.
2-F.A.
Vekili : Av.S.D.& Av.S.D.
Davalı : TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü
Vekili : Av. F.K.
O L A Y : Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle; davacıların murisi Süleyman Aksoy’un 14.07.2005 tarihinde Menekşe Tren İstasyonunda, Kanarya’ya gitmek üzere beklerken, orayı kendilerine mekan edinen tinercilerin kavgası sonucu istasyona yanaşan trenle peron arasına düşerek, trenin kafasına çarpması sonucu hayatını kaybettiğini, kazanın davalı işletmenin insan yaşamının kutsallığı ilkesi çerçevesinde teknolojideki gelişmelerden yararlanarak çağdaş taşıma güvenliği önlemlerini almaması ve personelin dikkatsizliği sonucu meydana geldiğini, kazazedenin ölümüyle davacı anne babanın çocuklarının maddi desteğinden yoksun kaldıklarını belirterek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davacı anne ve baba için ayrı ayrı 2.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır.
Davalı TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü vekilli cevap dilekçesinde özetle; davalı idarenin kamu iktisadi kuruluşu olması dolayısıyla açılan davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğini ileri sürerek, görev itirazında bulunmuştur.
Küçükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi: 05.12.2012 gün ve 2012/47 Esas, 2012/561 Karar sayılı kararı ile, davacının davasını TCDD Genel Müdürlüğü’ne karşı açtığı idarenin eylem ve işlemlerine karşı açılan tazminat davasına bakma görevinin İdari yargıya ait olduğunu belirterek, davacının dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi: 16.05.2013 gün ve 2013/6498 Esas, 2013/10122 Karar sayılı kararı ile; “…davacıların murisi ile davalı TCDD işletmesi arasındaki uyuşmazlık mutlak ticari işlerden olan taşıma sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davalı TCDD, özel hukuk tüzel kişisi gibi hareket ederek özel hukuk kurallarına göre taşıma işi yapması nedeniyle, TTK hükümleri uyarınca tacirdir. Bu itibarla davanın adli yargıda görülmesi gerektiği nazara alınarak işin esasına girilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, dava dilekçesinin yargı yolu nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davacılar yararına bozulmasına karar vermek gerektirmiştir.” şeklindeki gerekçesi ile davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne ve kararın davacılar yararına bozulmasına karar vermiştir.
Küçükçekmece 2.Asliye Hukuk Mahkemesi: 26.03.2014 gün ve 2013/493 Esas sayılı ara kararı ile Yargıtay bozma ilamına uyulmasına ve davalı idarenin vaki görev itirazının reddine karar vermiştir.
TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü vekilinin, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması yolunda süresi içerisinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyası Danıştay Başsavcılığı"na gönderilmiştir.
Danıştay Başsavcısı: 19.11.2014 gün ve 2014/244 sayılı yazısında aynen:“… Anayasanın 125"inci maddesinde, idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu belirtilmiş, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2" nci maddesinin 1 "inci fıkrasının (b) bendinde de, idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, görüm ve çözümü İdari Yargının görev alanına giren idari dava türleri arasında gösterilmiştir.
Bu anayasal ve yasal düzenlemelere göre, yargı yerlerinde tazminat istemiyle açılacak bir davanın idari Yargı"nın görev alanına girebilmesi için; zararın doğması hali dışında, ortada, öncelikle, bu zararı doğuran idari bir işlem veya eylemin bulunması, zararla bu işlem ya da eylem arasında illiyet bağının kurulabilmesi gereklidir.
Bir idari işlem ya da eylemin varlığı ise, kamu hizmeti yürütümü amacıyla, kamu gücü kullanılarak bir kamu idaresi tarafından yapılmış bir faaliyetin bulunmasına bağlıdır.
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları İşletmesi Genel Müdürlüğü Ana Statüsü"nün 3"üncü maddesinde, Ana Statü ile teşkil olunan TCDD işletmesinin, sermayesinin tamamı Devlete ait, tüzel kişiliğe sahip, faaliyetlerinde özerk ve sorumluluğu sermayesiyle sınırlı bir "Kamu İktisadi Kuruluşu" olduğu belirtilmiş; 2"nci maddesinde ise, kamu iktisadi kuruluşu; sermayesinin tamamı Devlete ait olan ve tekel niteliğindeki mallar ile temel mal ve hizmet üretmek ve pazarlamak üzere kurulan, kamu hizmeti niteliği ağır basan kamu iktisadi teşebbüsü olarak tanımlanmıştır.
Yine, aynı Ana Statü"nün 4" üncü maddesinde, demiryollarının işletilmesi, genişletilmesi ve yenilenmesi, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları işletmesi Genel Müdürlüğünün görevleri arasında sayılmıştır.
Bu düzenlemelere göre; TCDD İşletmesi, tekel niteliğinde kamu hizmeti yürüten, tüzel kişiliğe sahip bir kamu kurumudur. Dolayısıyla, bu hizmetin yürütümü sırasında, kamu gücü kullanarak tek yanlı olarak yapmış olduğu eylem ve işlemlerden doğan uyuşmazlıkların görüm ve çözümü, idarenin Kamu Hukuku alanındaki faaliyetlerinin hukuka uygunluğunu denetlemekle görevli idari Yargı düzenine mensup mahkemelere aittir.
Bu bakımdan; davada, tazminat isteminin karara bağlanabilmesi, anılan görevin gereği gibi yerine getirilip getirilmediğinin; hizmetin noksan ya da hatalı yürütülüp yürütülmediğinin veya kamu idaresini Kamu Hukuku kurallarına göre sorumlu kılan diğer hallerin var olup olmadığının araştırılıp saptanmasını gerektirdiğinden; davanın TCDD Genel Müdürlüğüne karşı açılan ve bu idarenin Kamu Hukukuna göre olan sorumluluğunu gerektiren kısmının görüm ve çözümü idari yargı yerlerinin görevindedir.” şeklindeki gerekçe ile davanın görüm ve çözümü İdari Yargının görev alanına girdiğini belirterek, 2247 sayılı Yasa"nın 10"uncu maddesi uyarınca, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU, Mehmet AKBULUT ’un katılımlarıyla yapılan 29.12.2014 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME:
Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa"nın 27.maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı TCDD Genel Müdürlüğü vekilinin anılan Yasanın 10/2.maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve dahi 12/1.maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı"nca, davalı TCDD Genel Müdürlüğü açısından, 10.maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, davacıların murisi Süleyman Aksoy’un olay tarihinde tren istasyonuna yanaşan tren ile peron arasına düşerek hayatını kaybetmesi sonucu maddi desteklerini kaybeden davacılar tarafından olayda kusuru bulunan davalıdan zararlarının tazminine karar verilmesi istemi ile açılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2.maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiştir.
Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.
Dosyada kapsamında yapılan incelemede; davacıların murisinin ölümüne neden olan kazanın; 14.07.2005 tarihinde Menekşe Tren İstasyonunda, Kanarya’ya gitmek üzere beklerken, tinercilerin kavgası sonucu istasyona yanaşan trenle peron arasına düşerek, trenin kafasına çarpması sonucu hayatını kaybetmesi ile gerçekleştiği, İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Bilirkişi Kadir Töreli’nin 11.10.2005 tarihli raporunda; müteveffanın, olay sırasında girilmesi yasak olan demir yolu güzergahına girmesi sırasında can emniyetini riske koyduğundan olayın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğunun belirtildiği görülmüştür.
Bu durumda dava konusu olayın, trene biniş, iniş veya trenle yolculuk sırasında ya da hemzemin geçitte meydana gelmediği açıktır. Dolayısıyla taraflar arasında yolcu taşıma sözleşmesinin veya 2918 sayılı Yasanın uygulanmasını gerektiren bir hukuki ilişkinin varlığından söz edilmesi de mümkün olmayacaktır.
Diğer yandan, 08.10.1984 tarih ve 18559 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü (T.C.D.D.) Ana Statüsü"nün "Amaç ve Kapsam" başlıklı 1 "inci maddesi, "Bu Ana Statünün amacı; 8.6.1984 tarih ve 233 sayılı Kamu iktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi olarak söz konusu Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde faaliyette bulunmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları işletmesi Genel Müdürlüğü adı altında teşkil olunan Kamu İktisadi Kuruluşunun hukuki bünye, amaç ve faaliyet konuları, organları ve teşkilat yapısı, müessese, bağlı ortaklık ve iştirakleri ile bunlar arasındaki ilişkileri ve ilgili diğer hususları düzenlemektir..." hükmünü taşımakta; "Hukuki Bünye" başlıklı 3"üncü maddesinde, bu Ana Statü ile teşkil olunan T.C.D.D. işletmesinin, sermayesinin tamamı Devlete ait, tüzel kişiliğe sahip, faaliyetlerinde özerk ve sorumluluğu sermayesiyle sınırlı bir "Kamu iktisadi Kuruluşu" olduğuna ve 233 sayılı Kamu iktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile bu Ana Statü hükümleri saklı kalmak üzere özel hukuk hükümlerine tabi bulunduğuna işaret edilmekte; 4"üncü maddesinde de, sayılan kuruluş amaç ve faaliyet konularının tamamına yakınının "tekel" kapsamında işler olduğu belirtilmekte; kuruluşu, yönetimi ve denetimi konularında 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine paralel düzenlemelere yer verilmekte olup; buna göre, T.C.D.D. İşletmesinin, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, tüzel kişiliğe sahip bir kamu kurumu olduğu tartışmasızdır.
233 sayılı Kamu iktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve Ana Statü ile özerk bir tarzda ve ekonomik gereklere uygun olarak kârlılık ve verimlilik ilkeleri doğrultusunda yönetilmesi amacıyla, işletmenin iktisadi faaliyetleri bakımından özel hukuk hükümlerine tabi kılınmış olması, onun kamu hizmeti yürütmesine ve kamu kurumu niteliğine engel teşkil etmemektedir.
İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi, bakım ve onarımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların; Anayasa"nın 125"inci maddesinin son fıkrasında yer alan, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kuralı ile 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2"nci maddesinin 1 "inci fıkrasının (b) bendindeki, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davalarına idari yargı yerlerinde bakılacağı yolundaki düzenleme uyarınca, İdari Yargı"nın görevinde bulunmaktadır.
Bu bakımdan; dosyadaki uyuşmazlığın çözümünün, T.C.D.D. İşletmesinin görevinde olan kamu hizmetini yürütmek amacıyla kurmuş olduğu demiryolu hattı boyunca aldığı önlemler yönünden kusurunun ya da idarenin sorumluluğunu gerektirecek başka bir nedenin bulunup bulunmadığının belirlenmesine bağlı bulunduğu; bu belirleme ise, yukarıda açıklanan Anayasa ve yasa hükümleri çerçevesinde idari yargı yerlerince yapılabilecek nitelikte olduğundan; davanın görüm ve çözümü İdari Yargı"nın görev alanına girmektedir.
Ayrıca, her ne kadar olay, müteveffanın Menekşe Tren İstasyonunda, Kanarya’ya gitmek üzere beklediği esnada meydana gelmiş ve bu nedenle taşıma sözleşmesinin şartları gerçekleşmiş gibi görünse de; 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun taşıyıcının sorumluluğunu düzenleyen 914. Maddesinde; yolcunun yolculuk öncesi güvenliğinin sağlanmasına ilişkin yükümlülüğe yer verilmediği, sadece adı geçen kanunun ‘Yönetmelik’ Başlıklı 916. Maddesinde; “Yolcu taşıması, bu Kanun hükümlerine uygun olarak Ulaştırma Bakanlığınca bir yönetmelikle düzenlenir. Yönetmelik, araç ile sürücüyü ilgilendirenler de dâhil olmak üzere, her konuda yolculuğun güvenliğini; hava, ses, yer ve çevre temizliğini ve diğer gereklilikleri sağlayıcı önlemleri içerir. Yönetmelikte, bagajın teslim alındığına ilişkin belgenin şekline ve özellikle bagajın ağırlığı ile içeriğine ilişkin kayıtlar hakkındaki hükümler yer alır. Yönetmelikte, bagaj ağırlığını ve sorumluluğu bu Kanundaki hükümler dışında sınırlayıcı düzenlemelere izin veren hükümler bulunamaz. “ denilmek sureti ile yolculuğun güvenliğini sağlama yükümlülüğünün sözleşme kapsamında ele alınması gerektiğinin belirtildiği, bu anlamda trenin beklenmesi esnasında meydana gelen olay ile taşıma sözleşmesi arasında uygun illiyet bağının bulunmadığı anlaşılmakla; tren istasyonunu güvenliğinin sağlanması ve burada alınması gereken tedbirlerin alınmasına ilişkin yükümlülüklerin, idarenin genel güvenlik hizmetlerinin gereği gibi işleyip işlemediği noktasında yapılacak değerlendirme ile ancak idari yargı yerlerince saptanabileceği sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile davalı TCDD Genel Müdürlüğü vekilinin görev itirazının reddine ilişkin Küçükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, davalı TCDD Genel Müdürlüğü vekilinin görev itirazının reddine ilişkin Küçükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 26.03.2014 gün ve 2013/493 Esas sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 29.12.2014 gününde Üye Eyüp Sabri BAYDAR’IN KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Serdar ÖZGÜLDÜR |
Üye Eyüp Sabri BAYDAR
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ
|
Üye Ali ÇOLAK
Üye Ayhan AKARSU |
Üye Nurdane TOPUZ
Üye Mehmet AKBULUT |