Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2019/1962 Esas 2021/4995 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1962
Karar No: 2021/4995
Karar Tarihi: 08.06.2021

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2019/1962 Esas 2021/4995 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)16. Hukuk Dairesi         2019/1962 E.  ,  2021/4995 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
    Yargıtay bozma ilamında özetle; "yasal dayanağı bulunmadığı halde hak düşürücü sürenin geçtiği yönündeki mahkeme kabulünün doğru olmadığı, ayrıca çekişmeli taşınmaz bölümlerine komşu parsel tutanakları varsa dayanak belgeleri ile birlikte tam olarak getirtilmediği, taşınmaz bölümlerinin hangi tarihte ve hangi nedenle tescil harici bırakıldığının Kadastro Müdürlüğünden sorulup saptanılmadığı, taşınmazlara ait hava fotoğrafları getirtiltilip hava fotoğraflarından yararlanılmadığı, taşınmazda imar-ihya yapılıp yapılmadığını, yapılmış ise imar-ihyanın hangi tarihte başladığını belirten ayrıntılı rapor alınmadığı açıklanarak, dava konusu taşınmazın dava tarihinden 20-30 yıl öncesine ait 3 ayrı tarihte çekilmiş (1985, 1990 ve 1995 yılları) hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığından tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosya arasına konulması, komşu parsel tutanaklarının varsa dayanak belgeleri ile getirtilmesi, ayrıca tescili istenen taşınmazın hangi tarihte ve hangi nedenle tescil harici bırakıldığı husususunun sorulup, saptanılması, daha sonra 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ile jeodezi veya fotogrametri uzmanı bilirkişinin katımıyla yapılacak keşifte, belirtilen tarihlerde çekilmiş hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesinin yaptırılması, temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğraflarının değerlendirilmesi, çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılması, tanık ve yerel bilirkişi ifadelerinin bilimsel esaslara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporları ve komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmesi, ziraatçi bilirkişi kurulu vasıtasıyla taşınmazın öncesi ve zirai faaliyete konu olup olmadığı zilyetliğin ne zaman başladığı ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü hususlarının özellikle irdelenmesi, bundan sonra TMK’nın 713/4 ve 5. fıkraları gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre gerekli yerel ve gazete ilanları yapılarak yasal 3 aylık sürenin dolması da beklenerek toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, 14.12.2016 tarihli fen raporunda Şekil 2" deki krokide (A) harfi ile 6.036,41 metrekare yüzölçümlü, (C) harfi ile 9.195,72 metrekare yüzölçümlü ve (D) harfi ile 8.025.45 metrekare yüzölçümlü olarak gösterilen toplam 23.257,58 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 141/3. maddesi "mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak" yazılmasını zorunlu kıldığı gibi; bu zorunluluk, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. ve 298. maddelerinin de amir hükmüdür. Adil yargılanma hakkının garantileri arasında yer alan "aleni yargılanma ilkesi" ve "hukuki dinlenilme hakkı" da, kararların gerekçeli olmasını zorunlu kılar. Bu prensiplerin amacı, yargılama sürecini ve kararın verilişini kamu denetimine açık tutmak suretiyle adaletin yerine getiriliş biçimini görünür kılmak, kamu eliyle karar verme sürecini denetleyerek kişinin adil yargılanma hakkını güvence altına almak ve adalete güveni korumaktır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297/1-c maddesi uyarınca gerekçenin; "tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri" göstermesi gerekir. Bir başka anlatımla; gerekçe, hüküm fıkrasında yazılı sonuçlara nasıl varıldığının tereddüte yer bırakmayacak şekilde açıklanmasıdır. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası birbirine sıkı sıkıya bağlı olup uyumlu bulunması zorunlu olduğu gibi, duruşmada tefhim edilen hüküm sonucuna nasıl ulaşıldığını açıklamayan ifadelerin gerekçe olarak kabul edilmesi de mümkün değildir. Somut olayda mahkemenin kararı incelendiğinde, kararın gerekçe bölümünde, toplanan delillerin tartışılıp değerlendirilmediği, sabit görülen vakıalara nasıl ulaşıldığı, bunlardan çıkarılan sonuçlar ile bunların hukuki sebeplerinin neler olduğu hususlarında açıklama yapılmaksızın, bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olduğu ve bilirkişi raporları doğrultusunda hüküm kurulduğu açıklaması ile yetinildiği görülmektedir. Yukarıda yer alan hükümler karşısında böyle bir açıklamanın "gerekçe" olarak kabulü mümkün değildir.
    Hal böyle olunca; Mahkemenin kararının gerekçe içermediği açık ve tartışmasız olup, denetime elverişli bir hukuki gerekçe gösterilmeden hüküm kurulmuş olması Anayasa"nın 141. ve HMK"nın 297. maddeleri hükmüne uygun bulunmadığından, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.06.2021 gününde oybirliği ile karar verildi.


    Hemen Ara