Esas No: 2015/561
Karar No: 2015/576
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2015/561 Esas 2015/576 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2015 / 561 KARAR NO : 2015 / 576 KARAR TR : 28.09.2015 |
ÖZET : Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde “İş Güvenliği Uzmanı” unvanı ile görevine sivil memur olarak devam eden davacıya, 666 sayılı Kamu Görevlilerinin Mali Haklarının Düzenlenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin (I) sayılı Cetvelinin A/2-(3) bendine göre %130 oranından mı, yoksa (k) bendine göre %100 oranından mı Ek Ödeme yapılacağına ilişkin davanın, işlemin askeri hizmete ilişkinlik unsurunu taşımaması itibariyle GENEL İDARİ YARGI yerinde görülmesi gerektiği hk. |
K A R A R
Davacı : Ç.G.Ş.
Vekili : Av. M.Ç.
Davalı : Milli Savunma Bakanlığı
Vekili : Av. İ.K.
O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, davalı idare tarafından açılan sınavları başarı ile tamamlayarak 19.04.2013 günü Teknik Hizmetler Sınıfı İnşaat Mühendisi unvanı ile davalı idare bünyesinde Akdeniz Bölge Komutanlığı Mersin Onarım Destek kıtasında Teknik Hizmetler Sivil Memur Mühendis kadrosunda İnşaat Yüksek Mühendisi olarak işe alınmasına rağmen kendisine verilen görevin Mersin Onr.Des.K.Birinci Basamak Muayene Merkezi (İş Yeri Sağlığı ve Güvenliği Birimi) İş Güvenliği Uzmanlığı olduğunu, davacının davalı kuruma karşı 8/1 olması gereken derece ve kademesinin 9/1 olduğu, ek ödemenin 130 olması gerekirken 100 olduğunu belirtir şekilde bir dilekçe yazarak yapılan hatanın giderilmesini istediği, ancak davalı kurum tarafından 19.06.2013 gün ve 47391792-5010-207-13/Büt.Mly.Ks sayılı yazısı ile 8/1 olması gereken derece ve kademenin düzeltildiğini, ek ödemenin ise 100 üzerinden yapılmaya devam edileceğinin bildirildiğini, yapılan işlemin açıkça hukuka aykırı olduğunu belirterek; davalı kurum tarafından yapılan işlemin iptali ile yürütülmesinin durdurulmasına ve yoksun kalınan parasal hakların yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.
ANKARA 13. İDARE MAHKEMESİ:24.10.2013 gün ve E:2013/1223 K:2013/1319 sayılı kararında özetle; özel yetki kuralı uyarınca davanın görevli bulunduğu yer mahkemesi olan Mersin İdare Mahkemesi’nin yetkisine girdiği gerekçesiyle 2577 Sayılı Kanun’un 15/1-a maddesi uyarınca davanın yetki yönünden reddine karar vermiştir.
Dosya yetkisizlik kararı üzerine Mersin İdare Mahkemesi’ne gönderilmiştir.
MERSİN 2. İDARE MAHKEMESİ:15.01.2014 gün ve E:2013/1126 K:2014/19 sayılı kararında; “…1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun “Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin Görevleri” başlıklı 20. maddesinin 1. fıkrasında, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Türk Milleti adına; askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen görevleri yapacağı, ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda; ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı, anılan maddesinin 2. fıkrasında, bu Kanunun uygulanmasında asker kişiden maksadın; Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman jandarma, uzman erbaş, sözleşmeli erbaş ve er, erbaş ve erler ile sivil memurlar olduğu, anılan Yasanın “Birinci Dairenin Görevleri” başlıklı 22. maddesinde ise, Birinci Dairenin; atanma, yer değiştirme, nasıp, sicil, kademe ilerletilmesi, terfi, emeklilik, maluliyet, aylık ve yolluklara ilişkin iptal ve tam yargı davalarını çözümleyeceği kuralına ver verilmiştir…” şeklindeki gerekçe ile 2577 sayılı Kanun’un 15. maddesinin 1/a bendi uyarınca davanın görev yönünden reddine karar vermiş ve verilen bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Davacı vekili aynı istemle bu kez askeri idari yargı yerinde dava açmıştır.
ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRESİ:18.02.2015 gün ve E:2014/1728 K:2015/289 sayılı kararında; “…Anayasanın, Askeri Yüksek idare Mahkemesinin görevleri, üyelerinin seçimi ve özlük hakları, kuruluşu, işleyişi ile yargılama usullerine ilişkin 157 nci maddesinde “Askeri Yüksek idare Mahkemesi, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimi yapan ilk ve son derece mahkemesidir. Ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz” hükmü bulunmaktadır.
Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görevlerini belirleyen, 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 2508 sayılı Kanunla değişik 20 nci maddesinde, “Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Türk Milleti adına askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen görevleri yapar. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda, ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz. Bu kanunun uygulanmasında asker kişiden maksat, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlardır" hükmü, aynı kanunun idari davalar ve yargı yetkisinin sınırı başlığı taşıyan 21 nci maddesinde de, 20 nci madde de belirtilen kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlemi ve eylemden dolayı açılacak iptal ve tam yargı davalarının doğrudan doğruya ve kesin olarak Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde çözümlenip karar bağlanacağı hükmü yer almaktadır.
Anayasanın ve 1602 sayılı Kanunun bu hükümleri karşısında bir davaya Askeri Yüksek idare Mahkemesinde bakılabilmesi için;
1-İdari işlemin bir asker kişi göz önünde tutularak tesis edilmesi veya idari eylemin bir asker kişiye yönelmiş olması, yahut uyuşmazlığın askerlik yükümlülüğünden doğmuş olması,
2-Dava konusu idari işlem ve eylemin askeri hizmete ilişkin bulunması şartlarının birlikte gerçekleşmiş olması gerekir.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Akdeniz Bölge Komutanlığında Devlet Memuru olarak görev yapan davacının asker kişi olduğu hususunda herhangi bir tereddüt yoktur. Burada açıklığa kavuşturulması gereken husus dava konusu işlemin Askeri hizmete ilişkin olup olmadığıdır.
Öğretide ve Uyuşmazlık Mahkemesi ile AYİM içtihatlarında genel kabul gören görüşe göre; idari işlemin görevli yargı yerinin tespiti yönünden “askeri hizmete ilişkin” olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konusuna bakılması gerekmektedir. Eğer idari işlem askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise, bu işlemin askeri hizmete ilişkin bulunduğu kabul edilmelidir. Daha açık bir ifadeyle, askeri hizmete ilişkin idari işlemler; idarece bir asker kişinin askeri yeterlik ve yetenekleri, tutum ve davranışları, askeri geçmişi, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevleri, askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural gerek ve gelenekler göz önünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda tesis edilen işlemlerdir.
Bu kapsamda bir işlem Askeri makamlarca asker şahıslar hakkında tesis edilmiş olsa bile, bu işlemin Askeri makamlar dışındaki bir başka kamu kurum yada kuruluşunca kendi personeli hakkında tesis edilmiş olan işlemden nitelik yönünden herhangi bir farkı bulunmuyorsa bu işlem Askeri hizmete ilişkin bir işlem olmayıp, bu işleme ilişkin davaların görüm ve çözüm yerinin de AYİM değil, genel idari yargı yeri olması gerekir. Başka bir anlatımla; bir idari işlemin askeri hizmete ilişkin olabilmesi ve yargısal denetiminin AYİM’de yapılabilmesi için, işlemin yargısal denetiminde askeri mesleğinin gereklerini yakından bilmenin önem taşıması gerekmektedir. Açılan iptal dayımda, asker kişi hakkında tesis edilen işlemden doğan dava ve onun çözümüyle varılacak sonuç ile, aynı durumdaki sivil kişi hakkında aynı işlemden doğan dava ve onun çözümüyle varılacak sonucun farklı olmaması halinde, davanın çözüm yeri AYİM değil Genel İdari Yargıdır.
Bu açıklamalara göre dava konusu işlem incelendiğinde; davacının DZ.K.K."lığında Devlet memuru olması dolayısıyla asker kişi olduğu, ancak iş güvenliği uzmanı olarak görev yapan davacıya yapılan Ek ödemenin uzman kadrosu yerine mühendis kadrosu üzerinden ödenmemesi işleminin, bir kamu kurum veya kuruluşunda iş güvenliği uzmanı olarak görev yapan personele yapılan Ek ödemenin uzman kadrosu yerine mühendis kadrosu üzerinden ödenmemesi işleminden herhangi bir farkı bulunmadığı, işlemin yargısal denetimde askerlik mesleğinin gereklerini yakından bilmenin önem taşımadığı, davacı hakkında tesis edilen işlem ve onun çözümünde varılacak sonuç ile, aynı durumdaki sivil kişi hakkında aynı işlemden doğan dava ve onun çözümünde varılacak sonucun farklı olmadığı, dolayısıyla tesis edilen işlemin Askeri hizmete ilişkin olmadığı, bu nedenle davanın görüm ve çözüm yerinin AYİM değil Genel İdari Yargı yeri olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır…” şeklindeki gerekçe ile davanın görev yönünden reddine karar vermiş; bu karara karşı karar düzeltme isteminde bulunulmamış ve anılan karar kesinleşmiştir.
Davacı vekili idari ve askeri yargı yerlerince verilmiş olan görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğu öne sürülen olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi isteminde bulunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 28.09.2015 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; genel ve askeri yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa"nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, genel idari ve askeri yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi"ne gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Filiz BUDAK’ın, davanın çözümünde genel idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada genel idari yargının, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Savcısı Hüsnü ERCAN‘ın ise davada askeri idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü ve yazılı açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Akdeniz Bölge Komutanlığı, Mersin Onarım Destek Komutanlığı Birinci Basamak Muayene Merkezi’ne iş güvenliği uzmanı kadrosuna “Teknik Hizmetler Sınıfı, İş Güvenliği Uzmanı” olarak atanan davacının, ek ödeme oranının yanlış hesaplandığı gerekçesiyle davalı idareye yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasa’nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu; ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş; 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun 25.12.1981 tarih ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinin birinci fıkrasında, “Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Türk Milleti adına; askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen, görevleri yapar. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda; ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz” denilmiştir.
Buna göre, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlem veya eylemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” ve “askeri hizmete ilişkin bulunması” koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
1602 sayılı Yasa’nın değişik 20. maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır.
Davacının 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddesinde sayılan asker kişilerden olduğu ve bu nedenle dava konusu işlemin asker kişiyi ilgilendirdiği tartışmasızdır.
Dava konusu işlemin askeri hizmete ilişkin olup olmadığına gelince:
İdari işlemin, görevli yargı yerinin tespiti yönünden “askeri hizmete ilişkin” olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konusuna bakılması gerekmektedir. Eğer idari işlem askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise, bu işlemin askeri hizmete ilişkin olduğu kabul edilmelidir. Daha açık bir ifadeyle, askeri hizmete ilişkin idari işlemler; idarenin bir asker kişinin askeri yeterlik ve yeteneklerinin, tutum ve davranışlarının, askeri geçmişinin, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevlerinin; askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural ve gerekler göz önünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda tesis edilen işlemlerdir. İşlem, askeri olmayan bir makam tarafından tesis edilmiş olsa bile durum değişmemekte menfaati ihlal edilen asker kişinin açtığı davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde görülmesi gerekmektedir.
2.11.2011 gün, 28103(Mükr.)sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 666 sayılı Kamu Görevlilerinin Mali Haklarının Düzenlenmesi Amacıyla Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin Ek Ödeme Oranları’na ilişkin (I) Sayılı Cetvelde; “A- Aylıklarını 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa Göre Alanlar:
1- Kadroları Genel İdare Hizmetleri Sınıfında yer alan personel ile Teknik Hizmetler, Sağlık ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri ile Avukatlık Hizmetleri sınıflarında bulunan personelden ek ödeme oranları ilgili gruplarında düzenlenmeyen ve kadro unvanları bu bölümde yer alan personel;
(…)
j) Bakanlık, müsteşarlık, başkanlık, bağımsız genel müdürlük taşra teşkilatları ile yükseköğretim kurumlarında ve mahalli idarelerde özel yarışma sınavı sonucunda mesleğe uzman ve denetmen yardımcısı olarak alınıp belirli süreli meslek içi eğitimden sonra özel bir yeterlik sınavı sonunda uzman ve denetmen unvanlı kadrolara (mevzuatı uyarınca sözkonusu kadrolara atananlar dahil) atananlar ile belediye iktisat müfettişlerinden;
3) 1-4 derece dışındaki derecelerden aylık alanlar(…)”ın Ek Ödeme Oranının % 130 olacağı;
Aynı cetvelin; (k) bendinde “Raportör, mütercim, tercüman, çözümleyici, programcı, araştırmacı, muhasebeci, muhasip, kontrolör, antrenör, ayniyat saymanı, uzman, danışman, aktüer, araştırmacı, APK uzmanı, talim ve terbiye kurulu uzmanı, eğitim uzmanı, savunma uzmanı, sivil savunma uzmanı ve diğer uzman unvanlı kadrolarda bulunanlar-3) 1-4 derece dışındaki derecelerden aylık alanlar””ın Ek Ödeme Oranının % 100 olacağı hükmüne yer verilmiştir.
Dava dosyalarının incelenmesinden; halen Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Akdeniz Bölge Komutanlığı, Mersin Onarım ve Destek Komutanlığı’nda İş Güvenliği Uzmanı unvanı ile görevine sivil memur olarak devam eden davacının, 666 sayılı Kamu Görevlilerinin Mali Haklarının Düzenlenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname gereği Ek ödeme aldığı; ancak söz konusu ödemenin, anılan KHK’nın (I) sayılı Cetvelinin A/2-(3) bendine göre %130 oranında değil (k) bendine göre %100 üzerinden yapıldığı; davacının, bu uygulamanın düzeltilmesi amacıyla İdareye yaptığı başvurunun; davalı idare tarafından 19.06.2013 tarihli yazı ile reddedildiği; davacı vekili tarafından; red işleminin iptali ile yoksun kalınan parasal hakların faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle dava açtığı anlaşılmaktadır.
Davaya konu uyuşmazlığın esasını oluşturan Kanun Hükmünde Kararnamenin ekini oluşturan Ek Ödeme Cetvelinin, sadece TSK.’da görevli ve durumları davacı gibi olan personelle sınırlı olmadığı, 657 sayılı Kanun kapsamında görev yapan ve davacıyla aynı durumda olan personelin tamamını ilgilendirdiği; dolayısıyla, dava konusu edilen işlem tesis edilirken, askeri hizmetin gerekliliklerinin gözetilmediği ve işlemin askeri hizmete ilişkin bir yanının bulunmadığı kuşkusuzdur.
Belirtilen duruma göre ve olayda Anayasa’nın 157. ve 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddelerinde öngörülen “asker kişiyi ilgilendirme” ve “askeri hizmete ilişkin bulunma” koşulları birlikte gerçekleşmediğinden, davanın görüm ve çözümünde genel idari yargı yeri görevli bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Mersin 2.İdare Mahkemesi’nin 15.01.2014 gün ve E:2013/1126 K:2014/19 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde GENEL İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Mersin 2.İdare Mahkemesi’nin 15.01.2014 gün ve E:2013/1126 K:2014/19 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.09.2015 gününde, Üye Mehmet AKBULUT’un KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye Ali ÇOLAK
Üye Süleyman Hilmi AYDIN |
Üye Yusuf Ziyaattin CENİK
Üye Mehmet AKBULUT |
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ
Üye Yüksel DOĞAN |
KARŞI OY
Dava konusu uyuşmazlık Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde “İş güvenliği uzmanı” ünvanı ile görev yapan davacıya 666 sayılı Kamu Görevlilerinin Mali haklarının Düzenlenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında KHK’nin (I) sayılı cetvelinin A/2-(3) bendine göre % 130 oranında mı, yoksa (k) bendine göre % 100 oranında mı ek ödeme yapılacağına ilişkindir.
1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 20’nci maddesinde;
“Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Türk Milleti adına; askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen, görevleri yapar. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda; ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz.” denildikten sonra aynı Kanunun 20/2’nci fıkrasında sivil memurlarda bu Kanunun uygulanması bakımından asker kişi sayılmıştır.
Buna göre Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin bir davaya bakabilmesi için dava konusu edilen idari işlem veya eylemin asker kişiyi ilgilendirmesi ve askeri hizmete ilişkin bulunması koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Davacının asker kişi olduğu konusunda tereddüt bulunmamaktadır.
Görevli yargı yerinin tespiti yönünden idari işlemin askeri hizmete ilişkin olup olmadığının tespiti için işlemin konusuna bakılmalıdır. Eğer idari işlem askeri hizmet gerekleri, askeri kurullar, asker kişinin askeri yeterlilik ve yetenekleri, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevleri, askeri hizmetin amacı göz önünde bulundurularak tesis edilmiş ise bu işlemin askeri hizmete ilişkin olduğu kabul edilmelidir.
1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 22’nci maddesinde; “Birinci Daire; atanma, yer değiştirme, nasıp, sicil, kademe ilerletilmesi, terfi, emeklilik, maluliyet, aylık ve yolluklara ilişkin iptal ve tam yargı davalarını çözümler.” hükmüne yer verilmiştir.
“Uzman” unvanlı kadroda görev yapan personele her ay yapılan bu ek ödeme aylığa ilişkin olup 1602 sayılı Yasanın 22’nci maddesinde AYİM 1 ’inci Dairesinin görevleri arasında sayılan konulardandır.
Türk Silahlı Kuvvetlerindeki kadrolar ve kadroların nitelik ve özellikleri askeri hizmet ihtiyacı dikkate alınarak idare tarafından belirlenmektedir. Kanun koyucu tarafından Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli personeli ilgilendiren aylığa ilişkin uyuşmazlıkların AYİM’de çözümleneceğinin açıkça düzenlenmiş olması, bir başka deyişle askeri hizmete ilişkin olduğunun kabul edilmiş olması karşısında aylığa ilişkin bu uyuşmazlığın ayrıca askeri hizmete ilişkin olup olmadığının tartışılmasına gerek de bulunmamaktadır.
Bu durumda, 1602 sayılı Yasaya göre asker kişi sayılan ve uzman memur kadrosunda çalışan sivil memura “Uzman” unvanı ile çalışması sebebiyle hangi oranda ek ödeme yapılacağı konusundaki uyuşmazlığa ilişkin davada “askeri hizmete ilişkin olma" koşulunun da gerçekleşmiş olması karşısında, uyuşmazlığa konu edilen davanın görüm ve çözümünde Askeri Yüksek İdare Mahkemesi görevli bulunduğundan, uyuşmazlığın çözümünde genel idari yargının görevli olduğunu kabul eden sayın çoğunluğun kararına katılmadım. 28.09.2015
ÜYE
Mehmet AKBULUT