Danıştay 6. Daire 2019/2531 Esas 2022/6561 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2019/2531
Karar No: 2022/6561
Karar Tarihi: 01.06.2022

Danıştay 6. Daire 2019/2531 Esas 2022/6561 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2019/2531 E.  ,  2022/6561 K.

    "İçtihat Metni"


    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ALTINCI DAİRE
    Esas No : 2019/2531
    Karar No : 2022/6561


    DAVACI : ... Odası
    VEKİLİ : Av. ...

    DAVALI :... Başkanlığı - ANKARA
    VEKİLİ : Av. ...

    DAVANIN KONUSU : 18/03/2018 günlü, 30364 (mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğinin 1.,2.,4. ve 6. maddeleri ile ekinde yer alan Deprem Etkisi Altında Binaların Tasarımı İçin Esaslara ilişkin 1.3. alt maddesinin, 15.2.1.3. alt maddesinin, 16.2.maddesi ve tüm alt maddeleri ile EK16A (Zemin Araştırmaları için Genel Kurallar), EK16B (Basitleştirilmiş Zemin Sıvılaşma Değerlendirmesi) ve EK16D (Arazi Zemin Özelliklerinin Yerinde İyileştirilmesi) bölümlerinin iptali istenilmektedir.

    DAVACININ İDDİALARI :
    Dava konusu Yönetmeliğin, yapı üretim ve denetimi hizmetlerini (planlama, tasarım inşa, izleme ve kontrol) düzenleyen 3194 sayılı İmar Kanununa, 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanuna, TSE tarafından belirlenen mühendislik hizmetlerine ilişkin standartlara ve Danıştay tarafından verilen yargı kararlarına aykırılık içerdiği, Yönetmelik Eki'nde belirlenen Esasların ise Yönetmelik ana metninde düzenlenmesi gerektiği öne sürülmüştür.

    DAVALININ SAVUNMASI :
    Öncelikle, usule ilişkin olarak, davanın süresinde açılmadığı, davacının dava açma ehliyetinin bulunmadığı ve aynı konuda açılan başka dava olduğundan derdestlik nedenleriyle davanın reddi gerektiği ileri sürülmüştür.
    Esasa yönelik olarak ise; dava konusu Yönetmeliğin mühendislik ilkelerine, kamu yararı ilkesine, dayanağı Kanuna ve hukuka uygun olduğu savunulmuştur.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ...'IN DÜŞÜNCESİ: Davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

    DANIŞTAY SAVCISI ...'İN DÜŞÜNCESİ :
    18/03/2018 günlü, 30364 (mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğinin 1.,2.,4. ve 6. maddeleri ile ekinde yer alan Deprem Etkisi Altında Binaların Tasarımı İçin Esaslara ilişkin 1.3. alt maddesinin, 15.2.1.3. alt maddesinin, 16.2.maddesi ve tüm alt maddeleri ile EK16A (Zemin Araştırmaları için Genel Kurallar), EK16B (Basitleştirilmiş Zemin Sıvılaşma Değerlendirmesi), EK16D (Arazi Zemin Özelliklerinin Yerinde İyileştirilmesi) bölümlerinin iptali istemiyle açılmıştır.
    Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğinin "Amaç ve kapsam" başlıklı 1. maddesinde "Bu Yönetmeliğin amacı; yeniden yapılacak, değiştirilecek, büyütülecek resmi ve özel tüm binaların ve bina türü yapıların tamamının veya bölümlerinin deprem etkisi altında tasarımı ve yapımı ile mevcut binaların deprem etkisi altındaki performanslarının değerlendirilmesi ve güçlendirilmesi için gerekli kuralları ve minimum koşulları belirlemektir."
    "Dayanak" başlıklı 2. maddesinde "Bu Yönetmelik, 15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 3 üncü maddesi ile 29/5/2009 tarihli ve 5902 sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 12 nci ve 17 nci maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır." hükümleri öngörülmüş olup;
    "Yürürlükten kaldırılan yönetmelik" başlıklı 4. maddesinde "6/3/2007 tarihli ve 26454 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır." denildikten sonra, "Yürütme" başlıklı 6. Maddesinde de "Bu Yönetmelik hükümlerini Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının bağlı olduğu Bakan yürütür." hükümlerine yer verilmiştir.
    7269 sayılı "Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle yapılacak Yardımlara Dair Kanun" un 1. maddesinde Deprem (Yer sarsıntısı), yangın, su baskını, yer kayması, kaya düşmesi, çığ,tasman ve benzeri afetlerde; yapıları ve kamu tesisleri genel hayata etkili olacak derecede zarar gören veya görmesi muhtemel olan yerlerde alınacak tedbirlerle yapılacak yardımlar hakkında bu kanun hükümleri uygulanır. Denilmiş; 3. Maddesinde de "İkinci maddeye göre ilan edilen afet bölgelerinde yeniden yapılacak, değiştirilecek, büyütülecek veya esaslı tamir görecek resmi ve özel bütün yapıların tabi olacağı teknik şartlar, Bayındırlık Bakanlığının mütalaası da alınarak İmar ve İskan Bakanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikle tespit olunur." hükümleri öngörülmüştür.
    Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun "Deprem Dairesi Başkanlığı" başlıklı 12. Maddesinde Deprem Dairesi Başkanlığının görevleri şunlardır:
    a) Depreme hazırlık, müdahale, deprem riski yönetimi,
    b) Depremde zarara uğraması muhtemel yerler ile zarara uğramış yerlerin imar, plan ve proje işlemlerinin yürütülmesi,
    c) Depreme hazırlık, müdahale ve iyileştirme aşamalarında kullanılabilecek kamu, özel ve sivil toplum kuruluşları ile yabancı kişi ve kuruluşlara ait her türlü kaynakların tespiti ve etkin kullanımı,
    ç) Depremler hakkında halkın bilgilendirilmesi, konularında uygulanacak politikaları belirlemek, takip etmek, değerlendirmek ve depremle ilgili hizmetlerin yürütülmesinde Başkanlığın diğer birimlerine danışmanlık yapmak.
    d) Başkan tarafından verilecek benzeri görevleri yapmak. Olarak sayılmıştır.
    "Düzenleme yetkisi" başlıklı 17. maddesinde "Başkanlık görev alanına giren konularda düzenleme yapmaya yetkilidir." denilmiş; 24. maddesinde de "Diğer mevzuatta bu Kanun kapsamına giren konularla ilgili olarak Başbakanlık Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğüne, İçişleri Bakanlığı Sivil Savunma Genel Müdürlüğüne ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğüne yapılmış olan atıflar ile Başkanlığın görev alanına giren konularda, Başbakanlığa, İçişleri Bakanlığına veya Bayındırlık ve İskan Bakanlığına yapılmış olan atıflar, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı ve ilgisine göre İl Afet ve Acil Durum Müdürlüklerine yapılmış sayılır." Hükümlerine yer verilmiştir
    Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğinin ekinde yer alan Deprem Etkisi Altında Binaların Tasarımı İçin Esaslara ilişkin 1.3. alt maddesinin, 15.2.1.3. alt maddesinde "Binalardan bilgi toplanması kapsamında tanımlanan inceleme, veri toplama, derleme, değerlendirme, malzeme örneği alma ve deney yapma işlemleri inşaat mühendislerinin sorumluluğu altında yapılacaktır." hükmü öngörülmüş olup, 16.2.2. Maddesinde "Zemin ve Temel Etüd Raporları Zemin ve Temel Etüd Raporları, zemin araştırmaları sonuçlarının sunulacağı Veri Raporu ve tasarıma yönelik olarak hazırlanacak Geoteknik Rapor’dan oluşacaktır." hükmü öngörülmüş, alt maddelerinde de; 16.2.2.1 – Veri Raporu, arazi ve laboratuvarda gerçekleştirilmiş zemin araştırmalarında elde edilen verilerin sunulduğu rapordur. Bu rapor kapsamında, bölgenin jeolojik yapısı ve proje sahasının jeolojik özellikleri, araştırma sondajları ve muayene çukuru logları, zemin kesitleri ve yeraltı su düzeyi, arazi ve laboratuvar deneyleri sonuçları, jeofizik araştırma bulguları vb. zemin araştırma sonuçları sunulacaktır.
    16.2.2.2 – Geoteknik Rapor, statik, dinamik ve deprem etkileri göz önüne alınarak, arazi zemin modelinin oluşturulduğu, zemin tabakaları için geoteknik tasarım parametrelerinin verildiği, temel tipleri seçimine ilişkin seçeneklerin irdelendiği, mühendislik analizleri ve değerlendirmeler ile temel tasarımına ilişkin önerilerin sunulduğu rapordur. Geoteknik raporun içeriğine ilişkin açıklamalar aşağıda verilmiştir:
    (a) Veri raporunda sunulan arazi zemin araştırmaları bulguları değerlendirilerek, arazi zemin modeli oluşturulacak, yapı yükleri ve deprem etkisi altında zemin tabakalarının davranışı irdelenecek, yapının ve temellerinin tasarımına ilişkin geoteknik tasarım parametreleri verilecektir.
    (b) Yapı özellikleri ve beklenen performans düzeyi ile uyumlu temel sistemi seçilecek, taşıma gücü ile kısa ve uzun süreli zemin yerdeğiştirme-oturma değerleri verilecek, bu kapsamda zeminlerin şişme davranışı, net temel basınçları ve olası kaldırma kuvvetleri dikkate alınacaktır.
    (c) Zemin iyileştirme ve/veya güçlendirmesine gereksinim duyulması halinde, olası yöntemler irdelenecek, önerilen yönteme ilişkin uygulama esasları tanımlanacak, iyileştirilmiş zemin için hedeflenen zemin özellikleri, temellerin taşıma gücü ve yerdeğiştirme değerleri verilecektir.
    (d) Geçici veya kalıcı temel kazılarında uygulanacak iksa sistemlerinin tasarımı için gereken zemin parametreleri verilecektir. Şev duraysızlığı tehlikesi olan eğimli arazilerde inşa edilecek yapılar için, kazı ve inşa adımları dikkate alınarak, şev duraylılık analizleri yapılacak ve kaymaya karşı alınacak uygun önlemler belirlenecektir." Hükümlerine yer verilmiştir.
    Yukarıda yer verilen yasa ve yönetmelik hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; davalı idareye yönelik yetkisizlik iddiaları yerinde görülmemiş olup, iptali istenilen Yönetmelik hükümlerinde de jeotekniğin bir bilim dalı olarak tanımının yapıldığı, 16.2.2 maddesi ve alt maddelerinde herhangi bir meslek disiplininin yer almadığı ve dolayısıyla jeoloji mühendislerinin bu konudaki diğer mevzuatlara uygun olarak bu çalışmalarda yer almasına kısıtlama getiren bir ibarenin bulunmadığı anlaşılmıştır.
    Bu itibarla; anılan düzenlemelerde dayanağı olan üst normlara ve hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
    Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesi gerektiği, düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince duruşma için taraflara önceden bildirilen 01/06/2022 tarihinde, davacı vekili Av. ...'un ve davalı idare vekili Av. ...'ın geldiği, dosyada düşüncesi bulunan Danıştay Savcısı ...'in emekli olmasından dolayı duruşmaya katılamayacak olması nedeniyle düşüncesini okumak üzere Danıştay Başsavcılığı tarafından görevlendirilen Danıştay Savcısı ...'nun hazır olduğu görülmekle, açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan sonra taraflara son kez söz verilip, duruşma tamamlandı. Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    MADDİ OLAY:
    18/03/2018 günlü, 30364 (mükerrer) sayılı Resmi Gazetede Türkiye Deprem Tehlike Haritası ve Parametre Değerleri Hakkında Kararları içeren 22/01/2018 günlü, 2018/11275 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi yayımlanmış, aynı gün bu karar ile birlikte 18/03/2018 günlü, 30364 (mükerrer) sayılı Resmi Gazetede Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği ekinde yer alan Deprem Etkisi Altında Binaların Tasarımı İçin Esaslar yayımlanmıştır.
    Bakılan dava, anılan Yönetmelik ekinde bulunan Deprem Etkisi Altında Binaların Tasarımı İçin Esasların bazı maddelerinin hukuka aykırı olduğu iddialarıyla açılmıştır.

    İLGİLİ MEVZUAT:
    7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 1. maddesinde; "Deprem (Yer sarsıntısı), yangın, su baskını, yer kayması, kaya düşmesi, çığ,tasman ve benzeri afetlerde; yapıları ve kamu tesisleri genel hayata etkili olacak derecede zarar gören veya görmesi muhtemel olan yerlerde alınacak tedbirlerle yapılacak yardımlar hakkında bu kanun hükümleri uygulanır." denilmiş; 3. maddesinde ise; "İkinci maddeye göre ilan edilen afet bölgelerinde yeniden yapılacak, değiştirilecek, büyütülecek veya esaslı tamir görecek resmi ve özel bütün yapıların tabi olacağı teknik şartlar, Bayındırlık Bakanlığının mütalaası da alınarak İmar ve İskan Bakanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikle tespit olunur." hükümlerine yer verilmiştir.
    5902 sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 12. maddesinde; Deprem Dairesi Başkanlığının görevleri; a) Depreme hazırlık, müdahale, deprem riski yönetimi, b) Depremde zarara uğraması muhtemel yerler ile zarara uğramış yerlerin imar, plan ve proje işlemlerinin yürütülmesi, c) Depreme hazırlık, müdahale ve iyileştirme aşamalarında kullanılabilecek kamu, özel ve sivil toplum kuruluşları ile yabancı kişi ve kuruluşlara ait her türlü kaynakların tespiti ve etkin kullanımı, ç) Depremler hakkında halkın bilgilendirilmesi, konularında uygulanacak politikaları belirlemek, takip etmek, değerlendirmek ve depremle ilgili hizmetlerin yürütülmesinde Başkanlığın diğer birimlerine danışmanlık yapmak. d) Başkan tarafından verilecek benzeri görevleri yapmak," olarak sayılmıştır.
    Kanunun "Düzenleme yetkisi" başlıklı 17. maddesinde; "Başkanlık görev alanına giren konularda düzenleme yapmaya yetkilidir." denilmiş; Kanunun 24.maddesinde ise; "Diğer mevzuatta bu Kanun kapsamına giren konularla ilgili olarak Başbakanlık Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğüne, İçişleri Bakanlığı Sivil Savunma Genel Müdürlüğüne ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğüne yapılmış olan atıflar ile Başkanlığın görev alanına giren konularda, Başbakanlığa, İçişleri Bakanlığına veya Bayındırlık ve İskan Bakanlığına yapılmış olan atıflar, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı ve ilgisine göre İl Afet ve Acil Durum Müdürlüklerine yapılmış sayılır." hükmüne yer verilmiştir.
    Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğinin "Amaç ve kapsam" başlıklı 1. maddesinde; "Bu Yönetmeliğin amacı; yeniden yapılacak, değiştirilecek, büyütülecek resmi ve özel tüm binaların ve bina türü yapıların tamamının veya bölümlerinin deprem etkisi altında tasarımı ve yapımı ile mevcut binaların deprem etkisi altındaki performanslarının değerlendirilmesi ve güçlendirilmesi için gerekli kuralları ve minimum koşulları belirlemektir." kuralına, "Dayanak" başlıklı 2. maddesinde; "Bu Yönetmelik, 15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 3 üncü maddesi ile 29/5/2009 tarihli ve 5902 sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 12 nci ve 17 nci maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır." kuralına, "Uygulanacak esaslar" başlıklı 3. maddesinde; "Deprem etkisi altında binaların tasarımı için bu yönetmeliğin ekinde yer alan esaslar uygulanır." kuralına, "Yürürlükten kaldırılan yönetmelik" başlıklı 4. maddesinde; "6/3/2007 tarihli ve 26454 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır." düzenlemesine, "Yürütme" başlıklı 6. maddesinde ise; "Bu Yönetmelik hükümlerini Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının bağlı olduğu Bakan yürütür." kuralına yer verilmiştir.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Usul Yönünden:
    Davalı tarafından, davanın süresinde açılmadığı ileri sürülmüş ise de; dava konusu düzenleyici işlemin 18.03.2018 günlü Resmi Gazetede yayımlandığı bakılan davanın ise, 17.05.2018 günü yani altmış günlük dava açma süresinin son gününde açıldığı anlaşılmıştır.
    Ayrıca, davalı tarafından derdestlik itirazında bulunularak Danıştay Ondördüncü Dairesinde açılan E:2018/1895 sayılı (Danıştay Altıncı Daire, E:2019/2529) dosyanın da aynı davacı tarafından aynı konuda açıldığı ileri sürülmüş ise de; anılan dosyanın davacısının TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası olduğu anlaşılmıştır.
    Öte yandan, davalı tarafından davacının dava açma ehliyeti bulunmadığı ileri sürülmüş ise de; dava konusu düzenlemelerin davacı odanın ana Yönetmeliğinde belirtilen kişisel, meşru ve güncel menfaatini ilgilendirdiği anlaşılmıştır.
    Uyuşmazlık konusu olayda, davalı tarafından ileri sürülen usule ilişkin itirazlara yukarıda belirtilen sebeplerle itibar edilmeyerek davanın esasına ilişkin inceleme yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.

    Esas Yönünden:
    Dava Konusu Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğinin iptali istenilen 1., 2., 4. ve 6. maddeleri yönünden yapılan incelemede:

    Davacı tarafından, daha önceki yönetmeliklerden farklı olarak bu Yönetmeliğin amacının dayanağı 7269 sayılı Kanunun amacıyla uyumlu olmadığı, maddede bulunan "deprem etkisi altında tasarım" ibaresinin önceki yönetmeliklerde ve dayanak Kanunda bulunmadığı, bu ibareden yola çıkılarak 3194 sayılı ve 4708 sayılı kanunlara dayanılarak çıkarılan yönetmelikler göz önüne alınmadan yasal dayanağı da olmayan bir konuda idareye düzenleme yetkisi verildiği, dayanak Kanunda Yönetmelik ile düzenleme yapma yetkisinin şimdiki adıyla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına verildiği, AFAD Yönetim Başkanlığının yetkisinin bulunmadığı, yetkisiz idare tarafından eski Yönetmeliğin yürürlükten kaldırılamayacağı ileri sürülmüştür.
    Davalı tarafından, 7269 sayılı Kanunun'da atıf yapılan eski Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nın Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki 180 sayılı KHK'nin 12.maddesindeki hüküm ile 5902 sayılı AFAD Yönetim Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanunun 24.ve 25.maddesindeki hükmün birlikte değerlendirilmesi sonucunda 7269 sayılı Kanunun 3.maddesi ile 5902 sayılı Kanunun 12. ve 17.maddeleri uyarınca dava konusu Yönetmeliği çıkarma yetkilerinin bulunduğu savunulmuştur.
    Yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri, davacının iddiaları ve davalının savunması dikkate alınarak yapılan değerlendirmede; AFAD Yönetimi Başkanlığının Başbakanlığa bağlı olduğu 2011 yılı itibarıyla "depremlerin neden olabilecekleri fiziksel, ekonomik, sosyal, çevresel ve politik kayıp ve zararları önlemek veya etkilerini azaltmak ve depreme dirençli, güvenlikli, hazırlıklı ve sürdürülebilir yeni yaşam çevreleri oluşturmak" amacıyla hazırlanan ve Afet ve Acil Durum Yüksek Kurulunca 09.08.2011 tarihinde kabul edilerek, 18.08.2011 tarihinde (1999 depreminin yıl dönümünde) 28029 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı (UDSEP-2023) kapsamında belirlenen faaliyetleri ve bu faaliyetleri gerçekleştirecek kurumların belirlendiği düzenlemeler doğrultusunda Strateji B.1.5 maddesinde; mevcut Deprem Yönetmeliğinin EUROCODE'da gözetilerek güncelleneceği ve geliştirileceği, bunun için AFAD Yönetim Başkanlığının sorumluluğunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, üniversiteler, ilgili tüm kuruluşlar ve meslek odalarının katılımı da sağlanarak faaliyetlerin yürütüleceği belirlendikten sonra, tevdi edilen bu görev uyarınca AFAD tarafından yapılan çalışmalar sonucunda dava konusu Yönetmelik, 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 3.maddesi ve 5902 sayılı AFAD Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 12. ile 17.maddelerine dayanılarak hazırlandığı, dava konusu Yönetmeliğin 4.maddesiyle yürürlükten kaldırılan Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmeliğin (DBYBHY-2007) de 7269 sayılı Kanunun 3.maddesine dayanılarak, AFAD Yönetim Başkanlığının (2009 yılında) kuruluşundan önce Afet İşleri Genel Müdürlüğü olarak Bayındırlık ve İskan Bakanlığına bağlı olduğu dönemde, anılan Bakanlık tarafından çıkarıldığı, 5902 sayılı Kanunun 24.maddesi uyarınca Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü'ne yapılmış atıfların, Başkanlığın görev alanına giren konularda AFAD Yönetimi Başkanlığına yapılmış sayılacağı anlaşıldığından, davalı AFAD Yönetimi Başkanlığının ise; dava konusu Yönetmelik ve Eki'nde bulunan esasları çıkardığı tarihte yürürlükte olan 5902 sayılı Kanunun 12. maddesinde Deprem Daire Başkanlığı birimine verilen ve yukarıda belirtilen görevleri gereği, anılan Kanunun 17.maddesi uyarınca düzenleme yapmaya yetkili olduğu sonucuna varılmıştır.
    Öte yandan, dava konusu Yönetmeliğin 1. maddesinde bulunan "deprem etkisi altında tasarımı" "ibaresinin ise dayanak Kanunun amaçları arasında belirtilen "Deprem (Yer sarsıntısı) gibi afetlerde; yapıları ve kamu tesisleri genel hayata etkili olacak derecede zarar gören veya görmesi muhtemel olan yerlerde alınacak tedbirler. ..." kapsamında bulunduğu anlaşıldığından dava konusu ibareyi içeren maddede hukuka aykırılık bulunmadığı sunucuna varılmıştır.
    Dava Konusu Yönetmeliğin ekinde yer alan Esasların 1.3. maddesi ve alt maddeleri yönünden yapılan incelemede:
    Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğinin 3. maddesinde yapılan atıf gereği deprem etkisi altında binaların tasarımı için uygulanacak kuralları düzenleyen esasların Birinci Bölümünde; dava konusu 1.3. maddesinde; "Özel Konularda Tasarım Gözetimi ve Kontrolü" üst başlığı ile 1.3.1 Tanım maddesi altında düzenlenen 1.3.1.1 maddesinde; "Bu Yönetmeliğin uygulanmasına ilişkin değerlendirme ve tasarım süreçlerinde, özel uzmanlık gerektiren konularda projenin başlangıcından tamamlanmasına kadar ilgili tüm tasarım aşamalarında görev yapacak şekilde, ilgili alanda teorik ve mesleki bilgi ve deneyim sahibi inşaat mühendislerinden “tasarım gözetimi ve kontrolü” hizmeti alınmak zorundadır." kuralına, 1.3.1.2 maddesinde; Bu tür hizmetleri yerine getireceklerin eğitim koşulları, mesleki yeterlilik ve deneyim konuları ve bunların belgelendirilmesi ile hizmetin yürütülmesine ilişkin usul ve esaslar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından belirlenir."kuralına, 1.3.2. Kapsam maddesinde; Bu Yönetmeliğin uygulanmasında aşağıda (a) ila (g)’de belirtilen konular 1.3.1’de tanımlanan “tasarım gözetimi ve kontrolü” hizmetine tabidir: (a) Bölüm 2 kapsamında 2.4.1’de belirtilen Sahaya Özel Deprem Tehlikesi Analizleri (b) Bölüm 2 kapsamında 2.5’e göre Zaman Tanım Alanında Deprem Yer Hareketlerinin Tanımlanması (c) Bölüm 2 ve Bölüm 16 kapsamında 2.4.2 ve 16.5’e göre Sahaya Özel Zemin Davranışı Analizleri (d) Bölüm 5 kapsamında 5.6.6’ya göre Çok Modlu İtme Yöntemleri ve 5.7’ye göre Zaman Tanım Alanında Doğrusal Olmayan Hesap Yöntemi İle Deprem Hesabı (e) Bölüm 13’e göre Yüksek Bina Taşıyıcı Sistemlerinin Deprem Hesabı ve Tasarımı (f) Bölüm 14’e göre Yalıtımlı Bina Taşıyıcı Sistemlerinin Deprem Hesabı ve Tasarımı (g) Bölüm 16 kapsamında 16.10’a göre Zaman Tanım Alanında Doğrusal Olmayan Yapı Kazık-Zemin Etkileşimi Hesapları" düzenlemesine yer verilmiştir.
    Davacı tarafından, dava konusu kurallarda hukuken düzenlemesi yapılmamış belirsiz mevzuata atıf yapıldığı, belirtilen kuralların 3194 sayılı Kanunun 28.maddesiyle Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği hükümlerine, 4708 sayılı Kanun ile Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği hükümlerine aykırı olduğu, farklı mühendislik alanları tarafından yapılması gereken projelendirme süreçlerinin sadece inşaat mühendislerine bırakılmasının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
    Davalı idare tarafından, davacı tarafından belirtilen Kanun ve yönetmelikleri uygulama sorumluluğu bulunan Çevre ve Şehircilik Bakanlığından dava konusu düzenlemelere ilişkin bir itiraz olmadığı, maddede belirtilen tasarım gözetimi ve kontrolünün anılan mevzuat ile çelişmediği, aksine özel uzmanlık gerektiren konularda ilgili mevzuatta düzenlenen kurallara ilave hükümler getirildiği savunulmuştur.
    Uyuşmazlık konusunun değerlendirilmesi sonucunda; depreme dayanıklı binalar yapmak amacıyla, binaların deprem etkisi altında nasıl tepki vereceğinin muhtelif ihtimallere göre tasarlanarak mimari ve statik projelerinin oluşturulması aşamasında projenin başından sonuna kadarki süreçte binaların tasarımını gözetecek ve kontrol edecek yeni bir hizmet alanı oluşturulduğu, bu hizmeti sunacak kişilerin ise gerek teorik bilgisinin gerekse deneyiminin olmasının gerektiği, dava konusu esasların diğer maddelerinde bu hizmeti sunacak kişilerde aranacak şartların da kurallara bağlandığı, anılan Esasların 1.3.2 maddesinde düzenlenen bu hizmet alanının kapsamına bakıldığında ise; binanın deprem hesabını yapmada, zemin ile etkileşimini ölçme ve değerlendirmede, deprem tehlikesinin ve deprem yer hareketlerinin binaya vereceği etkileri analiz etmede inşaat mühendisliği disiplinin bu hizmeti sunmaya en elverişli mühendislik alanı olduğu, bu analiz ve hesapları yaparken başka mühendislik disiplinlerinden de yardım almasına, hatta birkaç mühendislik disiplinin bir arada çalışmasına engel bir husus bulunmadığı, jeoloji mühendisliğinin kuralda zorunlu unsur olarak belirtilmiyor olmasının dava konusu kuralda eksik bir düzenlemeye sebep olmayacağı anlaşıldığından, anılan kuralların hukuka ve kamu yararına uygun olduğu sonucuna varılmıştır.

    Dava Konusu Yönetmeliğin ekinde yer alan Esasların 15.2.1.3 alt maddesi yönünden yapılan incelemede:
    Dava konusu Esasların Onbeşinci Bölümünde; "Deprem Etkisi Altında Mevcut Bina Sistemlerinin Değerlendirilmesi ve Güçlendirme Tasarımı İçin Özel Kurallar" üst başlığı altında binalardan bilgi toplanması usullerini düzenleyen kurallar içerisinde toplanacak bilginin kapsamını düzenleyen 15.2.1.3 maddesinde; "binalardan bilgi toplanması kapsamında tanımlanan inceleme, veri toplama, derleme, değerlendirme, malzeme örneği alma, ve deney yapma işlemleri, inşaat mühendislerinin sorumluluğu altında yapılacaktır." kuralına yer verilmiştir.
    Davacı tarafından, anılan düzenlemede belirtilen işlemlerin ve bir üst maddede (15.2.1.2) belirtilen "zemin özelliklerinin saptanması" hususunun jeoloji mühendisliğinin uzmanlığında bulunan konulardan olduğu, kuralda jeoloji mühendisleri yerine sadece inşaat mühendislerine sorumluluk verilmesinin kamu zararına ve eksik düzeleme nedeniyle hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
    Davalı tarafından, bina ile ilgili alanlarda teorik ve mesleki bilgi ve deneyim sahibi olan inşaat mühendislerinin sorumlu mühendis olarak belirlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmuştur.
    Davaya konu düzenlemede, deprem performansı değerlendirilecek veya gerekirse güçlendirilebilecek mevcut binalarda yapılacak işlemler için binadan bilgi toplanması, malzeme örneği alınması ve deney yapılması hususunda sorumluluğun verilebileceği mühendislik disiplininin düzenlendiği, bu işlemlerin yapının statiğine ve mimarisine zarar vermeden yapılması gerektiği hususu ve bu konularda aldığı eğitim, mesleki bilgi ve deneyimi dikkate alındığında, bu disiplinin, inşaat mühendisliği olmasında hukuka, hizmet gereklerine ve kamu yararına aykırı bir durumun bulunmadığı sonucuna varılmıştır
    .
    Dava Konusu Yönetmeliğin ekinde yer alan Esasların 16.2. maddesi ve tüm alt maddeleriyle EK16A, EK16B ve EK16D bölümlerinin incelenmesine gelince;
    Esasların 16. Bölümünde Zemin Koşullarının Tanımlanması üst başlığı altında 16.2.maddesinde; "İnşaat alanı zemin koşullarının tanımlanması, yapısal tasarım için gerekli geoteknik parametrelerin belirlenmesi ve raporlanması için yapılacak çalışmalar aşağıda belirtilmiştir." denildikten sonra 16.2.1 zemin araştırmaları alt başlığıyla 16.2.1.1 maddesinde; "Zemin koşullarının belirlenmesi için, arazi ve laboratuvar çalışmalarını içeren zemin araştırmaları yapılacaktır. Zemin araştırmalarının kapsamı, yapı ve bileşenlerinin özellikleri, jeolojik yapı ve zemin birimlerinin özellikleri, civar yapıların durumu, yeraltı suyu durumu ile bölgesel deprem özellikleri ve çevre koşulları dikkate alınarak planlanacak, yeterli sayı ve derinlikte sondaj kuyuları ve/veya muayene çukurları açılacak, gerekli arazi deneyleri yapılacak, örselenmiş ve örselenmemiş örnekler alınarak laboratuvar deneyleri uygulanacaktır." şeklinde, 16.2.1.2 maddesinde ise; "Zemin araştırmaları EK 16A’da tanımlanan kurallara göre yapılacaktır." şeklinde düzenlenmiş, Zemin ve Temel Etüd Raporları başlığı altında 16.2.2 maddesinde; "zemin araştırmalarının sunulacağı Veri Raporu ve tasarıma yönelik olarak hazırlanacak Geoteknik Rapor'dan oluşacaktır" kuralının altında dava konusu 16.2.2.1 maddesinde;" Veri Raporu, arazi ve laboratuvarda gerçekleştirilmiş zemin araştırmalarında elde edilen verilerin sunulduğu rapordur. Bu rapor kapsamında, bölgenin jeolojik yapısı ve proje sahasının jeolojik özellikleri, araştırma sondajları ve muayene çukuru logları, zemin kesitleri ve yeraltı su düzeyi, arazi ve laboratuvar deneyleri sonuçları, jeofizik araştırma bulguları vb. zemin araştırma sonuçları sunulacaktır.", 16.2.2.2 maddesinde; "Geoteknik Rapor, statik, dinamik ve deprem etkileri göz önüne alınarak, arazi zemin modelinin oluşturulduğu, zemin tabakaları için geoteknik tasarım parametrelerinin verildiği, temel tipleri seçimine ilişkin seçeneklerin irdelendiği, mühendislik analizleri ve değerlendirmeler ile temel tasarımına ilişkin önerilerin sunulduğu rapordur. Geoteknik raporun içeriğine ilişkin açıklamalar aşağıda verilmiştir: (a) Veri raporunda sunulan arazi zemin araştırmaları bulguları değerlendirilerek, arazi zemin modeli oluşturulacak, yapı yükleri ve deprem etkisi altında zemin tabakalarının davranışı irdelenecek, yapının ve temellerinin tasarımına ilişkin geoteknik tasarım parametreleri verilecektir. (b) Yapı özellikleri ve beklenen performans düzeyi ile uyumlu temel sistemi seçilecek, taşıma gücü ile kısa ve uzun süreli zemin yerdeğiştirme-oturma değerleri verilecek, bu kapsamda zeminlerin şişme davranışı, net temel basınçları ve olası kaldırma kuvvetleri dikkate alınacaktır. (c) Zemin iyileştirme ve/veya güçlendirmesine gereksinim duyulması halinde, olası yöntemler irdelenecek, önerilen yönteme ilişkin uygulama esasları tanımlanacak, iyileştirilmiş zemin için hedeflenen zemin özellikleri, temellerin taşıma gücü ve yerdeğiştirme değerleri verilecektir. (d) Geçici veya kalıcı temel kazılarında uygulanacak iksa sistemlerinin tasarımı için gereken zemin parametreleri verilecektir. Şev duraysızlığı tehlikesi olan eğimli arazilerde inşa edilecek yapılar için, kazı ve inşa adımları dikkate alınarak, şev duraylılık analizleri yapılacak ve kaymaya karşı alınacak uygun önlemler belirlenecektir." düzenlemelerine yer verilmiştir.
    Davacı tarafından, dava konusu düzenlemelerde geçen ve inşaat mühendisliği terimi olan "geoteknik" kelimesinin, jeoloji mühendisliği terimi olan"jeoteknik" kelimesinin yerine seçildiği, böylece jeoloji mühendislerinin dışlandığı, başka bir düzenleyici işlemde bulunan bu ibarelerin Danıştay Onbirinci Dairesinin E:2007/1141 sayılı dosyasında iptal edildiği, Avrupa Birliği yapı standartlarını düzenleyen Türkiye Standartları Enstitüsü tarafından da kabul edilen uyulması zorunlu EUROCADE 7 ve 8'e göre deprem bölgeleri dışında da zemin ve temel etüt çalışmalarının yapılmasının zorunlu olduğu, burada "jeoteknik" ibaresinin kullanıldığı, buna ilişkin ilgili Bakanlık tarafından yayımlar yapıldığı, öte yandan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği 57.maddede "zemin ve temel etüt raporlarını" düzenlemekle sorumlu mühendislik disiplinlerinin hangilerinin olduğunun yargı kararıyla ortaya konulduğu, bu konuda düzenleme yapma yetkisinin davalı idarede değil, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığında olduğu, bu Yönetmelikte buna aykırı davranıldığı, dava konusu kurallar ile tek bir mühendislik dalının öne çıkarılmak istenildiği, EK16D'de belirtilen "geoteknik alanında sorumlu inşaat mühendisi" ibaresinin bunu açıkça ortaya koyduğu, EK16A'da belirtilen zemin, kaya mekaniği deneylerini içeren laboratuvar deneylerinden inşaat mühendislerinin sorumlu tutularak uzmanlık alan olduğu konuda jeoloji mühendislerine sorumluluk verilmemesinin eksik düzenleme olduğu, bu durumun hukuka, mühendislik ilke ve gerekleriyle kamu yararına aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
    Davalı tarafından, "zemin ve temel etüt raporları"nın veri raporu ve geoteknik rapordan oluşacağı yönündeki dava konusu kuralın, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 4. maddesinde yer alan zemin ve temel etüt raporu tanımında belirtilen "zemin araştırma verileri ile geoteknik değerlendirmeleri içeren rapor" tanımına uygun olduğu, ayrıca anılan kurallarda jeoloji mühendislerinin çalışmalarını kısıtlayan bir hüküm bulunmadığı ve eskik düzenleme olmadığı savunulmuştur.
    Dava konusu düzenlemelerde, deprem etkisi altında tasarımı yapılacak yeni binaların inşaat alanı zemin koşulları tanımlanırken yapılması zorunlu tutulan zemin araştırmalarının nasıl yapılacağı ve alınması zorunlu tutulan zemin ve temel etüd raporunda olması gereken (veri raporu ile geoteknik rapor) asgari şartların belirlendiği, EK16A'da zemin araştırmalarından olan arazi deneyleri ve laboratuvar deneyleri için genel kuralların belirlendiği, EK16B'de basitleştirilmiş zemin sıvılaşma değerlendirmesi başlığı altında bir takım deprem hesaplamalarına yer verildiği, EK16D'de ise arazi zemin özelliklerinin yerinde iyileştirilmesi veya güçlendirilmesine ilişkin genel ilkelerin ortaya konulduğu, bu şartlara uyulmasının zorunlu tutularak bu konuda proje mühendisine/geoteknik alanında sorumlu mühendise yer verildiği, mühendisin aldığı eğitim sonucu teorik bilgisi, mesleki bilgi ve deneyimi itibarıyla inşaat mühendisliği disiplininden olabileceği, ancak dava konusu edilen düzenlemelerde belirlenen iş ve işlemler için başka bir mühendislik disipliniyle birlikte çalışılmasına da bir engel bulunmadığı, zemine ilişkin çalışmalar konusunda başka yönetmeliklerle jeoloji mühendislerine verilmiş yetkinin dava konusu Yönetmelikle sınırlandırılmasının söz konusu olmadığı; bu şekilde yapılan zemine ilişkin çalışmaların (zemin ve temel etüdü raporu gibi) yeni yapılacak binanın statik projesine esas olacağı, projenin binanın ruhsatlandırılması için gerekli şartlardan biri olduğu, statik projenin dava konusu Yönetmelikte belirtilen kurallara da aykırı hazırlanmasının mümkün olmadığı, böylece farklı mühendislik disiplinlerince daha sağlıklı sonuçların ortaya çıkmasının sağlandığı, ayrıca, 3194 sayılı İmar Kanununun 22.maddesi uyarınca yapı ruhsatını verecek makam tarafından ruhsat ve eklerinin incelenerek eksik ve yanlış bulunduğu takdirde, bunlar giderilmeden yapı ruhsatı verilemeyeceği göz önününe alındığında, birbiriyle çelişen değil birbiriyle örtüşen zemin çalışmalarının yapılacağı anlaşılmaktadır.
    Bu itibarla; dava konusu edilen düzenlemelerin hukuka, kamu yararı amacına, mühendislik ilkelerine ve hizmet gereklerine uygun olduğu sonucuna varılmıştır.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1. DAVANIN REDDİNE,
    2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam ...-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
    3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işler için belirlenen ...-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
    4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
    5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 01/06/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.



    KARŞI OY (X):

    Dosyanın incelenmesinden; yukarıda belirtilen mevzuatta belirtildiği üzere, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görev ve yetkilerini ilgilendiren konulara yönelik olarak genel düzenleme yapma yetkisi kapsamında yönetmelik çıkarabileceğinde tartışma bulunmamaktadır.
    Uyuşmazlığa konu Yönetmeliğin dayanağı 7269 sayılı Yasa'nın 3. maddesine bakıldığında İmar ve İskan (Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği) Bakanlığına Yönetmelik çıkarma yetkisinin verildiği, dava konusu Yönetmelikte ise; depreme dayanıklı yapılar yapılmasının amaçlandığı, bu amaç doğrultusunda deprem etkisi altında bina tasarım esaslarının belirlendiği, Yönetmelikle ilk defa getirilip uygulanmasına imkan verilen tasarım gözetimi ve kontrolü hizmetinin kapsamı da dikkate alındığında Yönetmelikle düzenlenen konuların Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının yasa ile tanımlanan görev alanı kapsamında olmadığı, yeni binaların ve deprem yalıtımı uygulanarak güçlendirilecek olan mevcut binaların değerlendirme ve tasarımı esaslarının belirlenmesi konusunda AFAD Yönetimi Başkanlığına açıkça düzenleme yapma yetkisi verilmemiş olduğu anlaşılmakla, dava konusu Yönetmeliğin düzenlenmesinde davalı idarenin yetkisi bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
    Açıklanan nedenle, yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin daire kararına katılmıyorum.




    KARŞI OY(XX):
    Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri, davacının iddiaları ve davalının savunmasının birlikte incelenip değerlendirilmesinden; deprem bölgesi olan ülkemizde bilimsel ve teknolojik gelişmeler dikkate alınarak, deprem mevzuatının güncellenmesine yönelik olarak davalı idarece yapılan değişiklikler sonucunda ilk defa yürürlüğe konulan düzenlemeler bulunduğu, bu düzenlemelerle yeni yapılacak yapıların proje aşamasında depreme dayanıklı olarak tasarlanmasının, mevcut yapıların ise deprem performans değerlerinin artırılmasının amaçlandığı görülmektedir.
    Binaların tasarım ve projelendirilmesi sırasında proje ve deprem performansının bir arada değerlendirilmesi gerekliliği karşısında Yönetmelik de sismik tehlike analizi, zemin araştırmaları, zemin-yapı etkileşimi gibi jeolojik/jeofizik analiz, araştırma, hesaplama ve uygulamaların yapılmasının zorunlu tutulduğu, bu uygulamaların ise farklı mühendislik disiplinlerini ilgilendirdiği, yalnızca inşaat mühendisliği disipliniyle depreme dayanıklı yapı üretiminin sağlanamayacağı, Yönetmeliğin yapı yeri ve güzergah seçimi, zemin ve temel etütleri, deprem, doğal afet ve benzeri konularında eğitim ve araştırma etkinliklerini yürüten jeoloji/jeofizik mühendislerinin görev ve hizmet alanına giren uygulamalar getirdiği dikkate alındığında proje aşamasından başlayarak, yapının tamamlanmasına kadar ki bütün aşamalarda ekip çalışmasının gerektiği, yapının inşaa aşamasında İmar Kanunu, Yapı Denetimi Kanunu, İmar Yönetmelikleri, Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği ve diğer mevzuata ilişkin hükümler uygulandığı, bu mevzuatta da bazı durumlarda mühendislik disiplinlerinin bir arada çalışmasının zorunlu kılındığı göz önüne alındığında, deprem etkisi altında tasarımı yapılacak yapıya ilişkin proje aşamasında uyulması gereken kuralları düzenleyen dava konusu Yönetmelikte de, belirtilen mevzuat ile uyum sağlanarak farklı mühendislik dallarını ilgilendiren konularda maddelere açıkça yazılmak suretiyle bir arada çalışmanın sağlanmasının gerektiği açıktır.
    Buna karşın dava konusu Yönetmeliğin, yapılaşma projelerin tasarımından tamamlanmasına kadar tüm aşamalarında yapılacak tasarım, gözetim ve kontrol yetkisinin proje sorumlusu olarak sadece inşaat mühendislerinin görevlendirilmesi, jeoloji/jeofizik mühendislerine yer vermemesi suretiyle eksik düzenleme yapıldığı, düzenlemelerin bu haliyle hizmet gereklerine ve kamu yararına aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
    Açıklanan nedenlerle, Yönetmeliğin iptali istenilen maddelerinin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddi yolundaki daire kararına katılmıyorum.

    Hemen Ara