Danıştay 3. Daire 2020/2439 Esas 2022/2618 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Daire
Esas No: 2020/2439
Karar No: 2022/2618
Karar Tarihi: 01.06.2022

Danıştay 3. Daire 2020/2439 Esas 2022/2618 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2020/2439 E.  ,  2022/2618 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ÜÇÜNCÜ DAİRE
    Esas No : 2020/2439
    Karar No : 2022/2618

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVACI) : …

    İSTEMİN KONUSU: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurularına ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılan eğitim kurumları arasında bulunan … Anonim Şirketi'nin vergi borçlarından dolayı kanuni temsilcisi olan davacı adına kayıtlı taşınmazlar üzerine … tarih ve … sayılı bildirim üzerine konulan 308.055,00.-TL tutarındaki ihtiyati haczin kaldırılması istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Dava konusu haczin dayanağı davacı adına düzenlenen … tarih ve … takip numaralı ödeme emri içeriği borçlar, asıl borçlu şirket hakkındaki takip kesinleşmeden davacıdan tahsili yoluna gidildiğinden, dava konusu haczin bu kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı, haczin dayanağı davacı adına düzenlenen … tarih ve … takip numaralı ödeme emri içeriği borçlar için ise asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emrinin şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ve dava konusu edilmediği, şirket bünyesinde yürütülen takip neticesinde şirketin Kanun Hükmünde Kararname kapsamında kapatıldığı ve tüm malvarlığının bedelsiz olarak Hazine'ye devredildiği olayda, şirketin Kanun Hükmünde Kararname uyarınca kapatılması üzerine tüzel kişiliğinin sona ermesi ile borçlarını karşılayacak malvarlığının bulunmaması nedeniyle kamu alacağının asıl borçlu şirketten tahsil edilemeyeceği anlaşıldığından, haczin bu kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu haczin, … takip numaralı ödeme emrinde kaynaklanan kısmı kaldırılmış, … takip numaralı ödeme emrinden kaynaklanan kısmı yönünden ise dava reddedilmiştir.
    Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı'nca hazırlanan … tarih ve … seri nolu Uygulama İç Genelgesinde; kapatılan asıl borçlu şirkete ait tüm taşınırlar ile her türlü malvarlığı, alacak ve haklar, belge, evrak ve taşınmazların Hazineye devri sonucunda "Devlet Malı" niteliğinde bulunması nedeniyle kamu alacağının asıl borçlu şirket malvarlığından tahsili olanağı bulunmadığı sonucuna ulaşılarak kamu alacağının 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesi uyarınca tahsili öngörülmekle birlikte; 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 5. maddesinin 5. fıkrasında, 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararame uyarınca ticari faaliyeti ile mükellefiyeti kapatılarak ticaret sicilinden kaydı silinen ve her türlü malvarlığı ile alacak ve hakları, belge, evrak ve taşınmazları Hazineye bedelsiz olarak devredilen tüzel kişilerin vergi borçlarının ödenmesi öngörüldüğünden, 6183 sayılı Kanun kapsamında takibe tabi tutulacak kamu alacaklarının tahsiline dair usul ve esasların uygulanmasında anılan düzenlemede yer alan hükümlerin de dikkate alınması gerektiği, bu nedenle Dairelerinin 2018/2115 esas nolu dosyası üzerinden verilen 28/02/2019 tarihli ara kararı ile davalı idareden ve ilgili Defterdarlıktan, asıl borçlu şirketin davaya konu borçlarının Hazineye devredilen varlıklarından tahsili için davalı idarece Defterdarlığa başvuruda bulunulup bulunulmadığı, 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 5. maddesi kapsamında işlem yapılıp yapılmadığı sorularak, ilgili belgelerin istenildiği, ara kararına davalı idare ve Sakarya Valiliği Defterdarlık Kanun Hükmünde Kararname İşlemleri İl Bürosu tarafından verilen cevabi yazıdan, davalı idarece dava konusu kamu borçları için Defterdarlığa başvuruda bulunulduğu, ancak vergi dairesine herhangi bir ödemede bulunulmadığının anlaşıldığı, 667 ve 670 sayılı Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnameleri Uyarınca Kapatılan Kurum ve Kuruluşlar Hakkında Yapılacak İş ve İşlemlere İlişkin Çalışma Usul ve Esasları Hakkında 2016/1 sayılı Genelge gereğince kurulan İnceleme ve Değerlendirme Komisyonunca asıl borçlu şirket hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı Görüş ve Öneri raporunda, asıl borçlu şirketin toplam varlığının 70.621.333,93- TL, toplam borçlarının ise 3.705.568,79- TL olarak belirlendiğinin görüldüğü, davacının yönetim kurulu üyesi olduğu asıl borçlu … İşletmeleri Anonim Şirketi'nin normal bir tasfiyede olduğu gibi önce mal varlığının tasfiyesi tamamlanıp, ardından şirketin ticaret sicilinden kaydı silinerek tüzel kişiliği ortadan kalkmış olmadığı, şirketin, … tarih ve … sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılmak suretiyle önce tüzel kişiliği sicilden silinerek ortadan kalktığı, ardından mallarının hazineye devredilerek tasfiyeye tabi tutulduğunun açık olduğu, şirketin anılan 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye istinaden ticaret sicilinden silinmiş olması ve malvarlığının hazineye intikali sebebiyle borçlarının malvarlığından karşılanamayacağından bahisle kanuni temsilci sıfatıyla davacı hakkında ihtiyati haciz kararı alınmış ise de ihtiyati haciz amme alacağının güvenceye alınmasına yönelik bir tedbir mahiyetinde olduğundan, ihtiyati hacze konu kamu alacağının gerçek borçlusu olan şirket hakkında düzenlenen görüş ve öneri raporunda belirtildiği üzere, şirketin toplam varlıklarının, toplam borçlarının çok üzerinde olması ve bu varlıkların ihtiyati haciz kararı öncesinde hazineye intikal ettiği göz önüne alındığında, davacı hakkında sözü edilen alacakların korunmasına yönelik olarak ihtiyati haciz kararı şeklinde bir tedbir alınmasını gerektiren bir durumun olmadığı sonucuna varıldığından, 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında vergi borçlarının öncelikle asıl borçlu şirketin hazineye devredilen malvarlığından tahsili cihetine gidilmesi gerekmekte iken, bu yol izlenmeden davacının taşınmazları üzerine uygulanan ihtiyati hacizde hukuka uyarlık görülmediğinden, davalı idarenin istinaf başvurusu belirtilen gerekçeyle reddedilmiş, davacının istinaf başvurusu kabul edilerek Mahkeme kararının redde ilişkin hüküm fıkrası kaldırıldıktan sonra ihtiyati haciz kaldırılmıştır.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : İhtiyati haciz müessesesinin kamu alacağının teminat altına alınması amacıyla düzenlendiği, borçların kesinleştiği, bunun sonucunda da ihtiyati haczin kesin hacze dönüştüğü, işlemlerin yasal olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'UN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi
    gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    2575 sayılı Danıştay Kanununa, 3619 sayılı Kanunla eklenen Ek 1. madde uyarınca hüküm veren Danıştay Üçüncü ve Dokuzuncu Dairelerince oluşturulan Müşterek Kurulca işin gereği görüşülüp düşünüldü:
    İNCELEME VE GEREKÇE :
    MADDİ OLAY:
    Davacının taşınmazları üzerine kanuni temsilcisi olduğu şirketin vergi borçlarından kaynaklanan kamu alacağının güvence altına alınması amacıyla 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 13. maddesinin 1. ve 3. bentleri gereğince alınan ihtiyati haciz kararı uyarınca uygulanan ihtiyati haczin kaldırılması istenmiştir.
    İLGİLİ MEVZUAT:
    6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 9. maddesinde 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 344. maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359. maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat isteneceği, aynı kanunun 13. maddesinin 1. ve 3. bentlerinde, 9. madde gereğince teminat istenmesini mucip haller mevcut ise borçlu kaçmışsa veya kaçması, mallarını kaçırması ve hileli yollara sapması ihtimalleri varsa hiçbir müddetle mukayyet olmaksızın alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla, haczin ne suretle yapılacağına dair olan hükümlere göre derhal ihtiyati haciz tatbik olunacağı hükme bağlanmıştır.
    213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin yerine getirilmemesi yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı kurala bağlanmıştır.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    6183 sayılı Kanun'un "Amme Alacaklarının Korunması" başlıklı ikinci bölümünde yer alan teminat isteme, ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk işlemleri, icrai muamelelere başlamadan önce tahsile konu kamu alacağının tehlikeye girmesini engellemeye yönelik işlemlerdir. Kamu alacağının cebren tahsil ve takibiyle ilgili olmayıp korunmasına yönelik bu işlemlerin asıl muhatabı ise kamu alacağının gerçek borçlusu, diğer bir ifade ile verginin mükellefi veya sorumlularıdır.
    Bu nedenle, esas kamu borçlusu olmayan tüzel kişiliğin kanuni temsilcileri adına teminat isteme, ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz gibi kamu alacağının korunmasına yönelik tedbirlerin uygulanması söz konusu olmayacaktır.
    Tüzel kişilerin kanuni temsilcilerinin ancak kesinleşen ve tüzel kişiliğin mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu borçlarından dolayı sorumlu tutulabilecekleri ve haklarında şirket borçlarıyla ilgili olarak ancak bu aşamada ihtiyati haciz gibi kamu alacağının korunmasına ilişkin bir işlemin uygulanabileceği dikkate alındığında, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığından yazılı gerekçeyle verilen Vergi Dava Dairesi kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Vergi Dava Dairesi kararına yöneltilen TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
    2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine 01/06/2022 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.



    (X)-KARŞI OY:
    Dosyanın incelenmesinden, davacı hakkında, kanuni temsilcisi olduğu … Anonim Şirketi'nin vergi borçları nedeniyle, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 13. maddesinin 1 ve 3. bentleri uyarınca ihtiyati haciz kararı alındığı anlaşılmakta olup, davalı idare tarafından ihtiyatı haciz uygulamasının dayanağı tam olarak ortaya konulamadığı gibi, borçlunun kaçması, kaçması ihtimali bulunması, hileli yollara sapması gibi bir durum bulunması halinde de bu durumun varlığının idarece ortaya konulması gerekli ve zorunlu olmakla birlikte, davalı idarece bu yönde de herhangi bir somut bilgi ve belge ortaya konulamadığından, ihtiyati haciz kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
    Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin bu gerekçeyle reddedilmesi gerektiği oyuyla Daire kararına gerekçe yönünden katılmıyorum.


    (XX)-KARŞI OY :
    Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar bozulması istenen Vergi Dava Dairesi kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında istemin kabulünü gerektirecek durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ve kararın onanması gerektiği oyuyla Daire Kararına katılmıyorum.



    (XXX)-KARŞI OY:
    6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 9. maddesinde 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 344. maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359. maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat isteneceği, aynı kanunun 13. maddesinin 1. ve 3. bentlerinde, 9. madde gereğince teminat istenmesini mucip haller mevcut ise borçlu kaçmışsa veya kaçması, mallarını kaçırması ve hileli yollara sapması ihtimalleri varsa hiçbir müddetle mukayyet olmaksızın alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla, haczin ne suretle yapılacağına dair olan hükümlere göre derhal ihtiyati haciz tatbik olunacağı hükme bağlanmıştır.
    213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinde de; tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin yerine getirilmemesi yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı düzenlenmiştir.
    Yukarıda kuralına yer verilen düzenlemelerden, tüzel kişiliğin kanuni temsilcileri adına teminat isteme ve ihtiyati haciz gibi kamu alacağının korunmasına yönelik tedbirlerin uygulanabileceği sonucuna ulaşıldığından, temyiz istemi hakkında diğer hususlar incelenerek karar verilmesi gerektiği oyuyla Daire Kararına katılmıyorum.

    Hemen Ara