Danıştay 4. Daire 2018/7293 Esas 2022/3651 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
4. Daire
Esas No: 2018/7293
Karar No: 2022/3651
Karar Tarihi: 06.06.2022

Danıştay 4. Daire 2018/7293 Esas 2022/3651 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Danıştay Dördüncü Dairesi, bir şirket ortağı adına düzenlenen ödeme emirlerinin iptali istemiyle açılan davada, şirket nezdinde usulüne uygun şekilde kesinleşmiş bir kamu alacağının mevcut olması gerektiğini ve söz konusu alacağın kısmen veya tamamen şirketin mal varlığından tahsilinin mümkün olmaması gerektiğini belirtti. Mahkeme, davalı idarenin dava dosyasına sunduğu belgeleri incelerken, asıl borçlu şirkete ait vergi borçlarının tahsili amacıyla şirket hakkında yapılan mal varlığı araştırmasının yeterli olduğunu ve borcun şirketten tahsil olanağının bulunmadığını tespit etti. Bu durumda, davalı idarenin şirket ortağı adına düzenlediği ödeme emirlerinin hukuka uygun olduğuna karar verildi. Ancak, kararın yeniden incelenmesi gerektiği ve diğer hususların da göz önünde bulundurulması gerektiği sonucuna varıldı. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 3, 35, 54 ve 62. maddeleri ise, kamu alacaklarının tahsil usulü hakkında açıklamalar içeriyor.
Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2018/7293 E.  ,  2022/3651 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    DÖRDÜNCÜ DAİRE
    Esas No : 2018/7293
    Karar No : 2022/3651

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Vergi Dairesi Başkanlığı
    (... Vergi Dairesi Müdürlüğü)
    VEKİLİ : Av. ...
    KARŞI TARAF (DAVACI) : ...

    İSTEMİN KONUSU : ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:... , K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı adına şirket ortağı sıfatıyla düzenlenen ... tarih ve ... ve ... sayılı ödeme emirlerinin iptali istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... Vergi Mahkemesince verilen ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararda; davacı adına düzenlenen ... tarih ve... sayılı ödeme emri içeriği borçlar idare tarafından düzeltme fişleriyle terkin edildiği için bu kısım hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ... tarih ve .. sayılı ödeme emrine gelince; asıl borçlu şirket hakkında düzenlenen ödeme emri 16/07/2017 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen aynı alacağa ilişkin olarak davacı adına şirket ortağı sıfatıyla düzenlenen ödeme emirlerinin düzenleme tarihinin 19/07/2017 olduğu, kanunen öngörülen 7 günlük ödeme süresi dolmadan işlem yapamayacağı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne, dava hakkında kısmen karar verilmesine yer olmaığına karar verilmiştir.
    Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı adına yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin kabulü ve Vergi Dava Dairesi kararının aleyhe olan kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

    TETKİK HÂKİMİ : ...
    DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :
    6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 35. maddesinde, limited şirket ortaklarının, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları hükme bağlanmış, 3. maddesinde, amme borçlusu veya borçlu teriminin, amme alacağını ödemek mecburiyetinde olan hakiki ve hükmi şahısları ve bunların kanuni temsilci veya mirasçılarını ve vergi mükelleflerini, vergi sorumlusunu, kefili ve yabancı şahıs ve kurumlar temsilcilerini ifade ettiği belirtilmiş, tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı terimi ise, amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacakları şeklinde tanımlanmış, 54. maddesinde, ödeme müddeti içinde ödenmeyen amme alacağının tahsil dairesince cebren tahsil olunacağı, 1, 2 ve 3. bentlerinde cebren tahsilin, gösterilen teminatın paraya çevrilmesi, kefilin takibi, amme borçlusunun borcuna yetecek miktardaki mallarının haczedilerek paraya çevrilmesi veya gerekli şartlar bulunduğu takdirde iflasın istenmesi yollarından herhangi biriyle yapılabileceği kurala bağlanmış ve 62. maddesinde de, borçlunun, mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince tespit edilen borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul malları ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklarından, amme alacağına yetecek miktarının tahsil dairesince haczolunacağı belirtilmiş ve maddeye 5228 sayılı Kanun ile ikinci fıkra olarak "Maliye Bakanlığı amme alacaklarının takibinde haczolunacak malların tespiti amacıyla yapılacak mal varlığı araştırmasının şekli, alanı ve kapsamı ile araştırma yapılacak amme alacaklarının türü ve tutarını belirlemeye yetkilidir. Bu yetki alacaklı amme idaresi itibarıyla da kullanılabilir." hükmü eklenmiştir. Bu yetkiye istinaden 11/09/2013 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan Seri: A Sıra No: 5 Tahsilat Genel Tebliği ile Seri: A Sıra No: 1 Tahsilat Genel Tebliği'nde yapılan değişiklikle, mal varlığı araştırmasının elektronik ortamda yapılabilmesi durumunda takip konusu tüm amme alacakları için tutar sınırı olmaksızın yurt çapında mal varlığı araştırmasının elektronik ortamda yapılacağı kurala bağlanmıştır.
    Diğer yandan, yine 6183 sayılı Kanun'un "Tanımlar" başlıklı 3. maddesinde, tahsil edilemeyen amme alacağı teriminin, amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını; tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı teriminin ise, amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacaklarını ifade ettiği belirtilmiştir.
    Anılan Kanun hükümleri uyarınca; şirket borçlarından dolayı ortakların takip edilebilmesi için, şirket nezdinde usulüne uygun şekilde kesinleşmiş bir kamu alacağının mevcut olması ve söz konusu alacağın kısmen veya tamamen şirketin mal varlığından tahsilinin mümkün olmaması gereklidir.
    Uyuşmazlıkta, her ne kadar Vergi Mahkemesince, asıl borçlu şirket hakkında kanunen öngörülen 7 günlük ödeme süresi dolmadan idarenin malvarlığı araştırması yapamayacağı sonucuna varılarak şirket ortağı adına düzenlenen ödeme emrinin bu gerekçeyle hukuka aykırı olduğu sonucuna varılarak davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davalı idarece dava dosyasına sunulan belgeler incelendiğinde, asıl borçlu şirkete ait vergi borçlarının tahsili amacıyla şirket hakkında yapılan mal varlığı araştırmasının yeterli olduğu ve borcun şirketten tahsil olanağının bulunmadığının ortaya konulduğu sonucuna varılmıştır.
    Bu durumda, söz konusu amme alacağının şirketten tahsil edilemeyeceği anlaşıldığından, davacının ilgili dönemde ortaklık sıfatına haiz bulunup bulunmadığı, asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin usulüne uygun tebliğ edilip edilmediği, ödeme emri içeriği borçlardan davalı idarece terkin edilenlerin bulunup bulunmadığı ve davacının takibi için gerekli olan diğer hususlar incelenmek suretiyle yeniden bir karar verilmesi gerektiğinden, aksi yöndeki Vergi Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunu reddeden Vergi Dava Dairesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Temyiz isteminin kabulüne,
    2. Temyize konu ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının BOZULMASINA,
    3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 06/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara