Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2015/682 Esas 2015/690 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2015/682
Karar No: 2015/690

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2015/682 Esas 2015/690 Karar Sayılı İlamı

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2015 / 682

            KARAR NO  : 2015 / 690

            KARAR TR   : 26.10.2015

ÖZET : Davacının piyade er olarak askerlik hizmetini ifa ederken, görevli olarak bindiği askeri aracın, köprü üzerinden geçerken, yolun virajlı, mıcırlı olması, savrulması ve takla atarak devrilmesi sonucu yaralandığından bahisle, uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

                       

K  A  R  A  R

 

Davacı             : K. Ö.

Vekilleri          : Av. S. C., Av. Ş. Ş.

Davalı             : Milli Savunma Bakanlığı

Vekilleri          : Haz.Av. H.İ., Av.Z. İ. G.

             

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 1. MOT. PTB. 3P BL.Besta Şırnak, emrinde piyade er olarak askerliğini yapmakta iken, 26.02.2010 tarihinde görevli olarak bindiği askeri aracın devrilmesi sonucu kafa travması geçirerek yaralandığını, uzun süre devam eden tedaviye rağmen iyileşemediğini; olayın oluşumunda müvekkiline yollanabilecek her hangi bir kusur ve dikkatsizliğin söz konusu olmadığını; davalı idarenin, BK’nın 41/devamı, 55, 332 /devamında düzenlenen maddeler kapsamında doğan zararlardan sorumlu bulunduğunu; kaldı ki terörle mücadele için görevlendirilen müvekkilinin bu kamu hizmetinin ifası sırasında maruz kaldığı zararın, kusursuz sorumluluk ilke ve kuramı çerçevesinde davalı idarece karşılanmasının gerektiğini; müvekkilinin, GATA tarafından verilen 10.11.2010 tarihli raporla Opera Kranial Çökme Fraktürü+ Ensefalomalazi tanısıyla askerliğe elverişli değildir denilerek terhis edildiğini; müvekkilinin, genç yaşta sakat kaldığı için büyük oranda efor kaybına uğradığını, bu nedenlerle maddi zararlara uğradığı gibi onarılması güç manevi acılar da duyduğunu; davalarının efor kaybına bağlı maddi ve manevi tazminat davası olduğunu ifade ederek; müvekkili için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 2.000.00 TL maddi, 100.000.00 TL manevi olmak üzere toplam 102.000.00 TL maddi/ manevi tazminatın davalı Bakanlıktan alınmasına, alacağa olay tarihi olan 26.02.2010’dan başlamak üzere yasal faiz yürütülmesine karar verilmesi istemiyle 26.10.2011 tarihinde  adli yargı yerinde dava açmıştır.

ŞARKIŞLA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ;21.3.2012 gün ve E:2011/990, K:2012/392 sayı ile, davanın, trafik kazasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu;  toplanan delillere ve dosya kapsamına göre, davacının er olarak askerlik hizmetini yaptığı sırada askeri aracın devrilmesi suretiyle meydana gelen trafik kazasında yaralandığı, davalı idarenin askerlik hizmetinin yürütülmesine ilişkin eylem ve işlemlerinin idari nitelikte olduğu, bu bağlamda, dava dilekçesindeki açıklamalar ve ileri sürülen zararın gerçekleşme biçimi gözetildiğinde davalı Milli Savunma Bakanlığına yöneltilen davanın, idarenin eylem ve işlemlerinden kaynaklanan hizmet kusuruna dayandığı, kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğine, idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığına ilişkin değerlendirmelerin idare hukuku ilkelerine göre saptanması gerektiğinden bahisle; dava dilekçesinin yargı yolu yönünden reddine ve Mahkemelerinin görevsizliğine karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili, aynı olay nedeniyle, bu kez 100.000,00TL maddi, 100.000,00TL manevi olmak üzere toplam 200.000,00TL tazminat istemiyle 9.10.2012 tarihinde askeri idari yargı yerinde dava açmıştır.

ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRESİ: 25.3.2015 gün ve E:2013/246, K:2015/518 sayı ile,  dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda; davacı Terhisli P.Er K. Ö.’ın 6’ncı Motorlu Piyade Tugay Komutanlığı 5’nci Motorlu P.Tb.K.lığı emrinde askerlik hizmetini yapmakta iken 6’ncı Motorlu Piyade Tugay Komutanlığının "Motorlu Konvoy Faaliyeti" konulu mesaj emri gereği,  izne, terhise ve hastaneye gidecek personeli Ana Üs Bölgesine getirmek, Kabul Toplanma Merkezine katılış yapan personeli diğer üs bölgelerine götürmek maksadıyla, 26 Şubat 2010 tarihinde, güzergah üzerinde motorlu konvoy faaliyetine iştirak edecek personelin konvoy emniyetini sağlamak maksadıyla, silahlı ve teçhizatlı olarak görevlendirildiği, P.Yzb.nın emir komutasındaki 5"inci Mot.P.Tb.K.lığına ait dört adet Kobra, bir adet ELKAR, bir adet MİLKAR, iki adet Mercedes Unimog aracından teşkil edilen konvoyun 26 Şubat 2010 saat 08.20 sıralarında, Yağızoymak AÜB.nden hareket ettiği, saat 11.13 sularında konvoyun Tank Tepe Üs Bölgesi 350 m. güney batısında bulunan Avine Deresi Köprüsü üzerinden geçişi esnasında, yolun virajlı, mıcırlı olması ve …plaka numaralı Mercedes araç şoförünün viraja ve üzerinde yer alan köprüye uygun olmayan bir hızda yaklaşması, vites küçültmeye çalışırken şanzımanı devreden çıkartarak aracın daha da süratlenmesine sebep olması ve araç komutanının bu konuda kendisini ikaz etmemesi nedeniyle, başlangıçta yumuşak ancak devamında sertleşen yaklaşık 21 m.lik fren yapmasına rağmen, köprünün hemen önünde sol tekerlerini mıcıra kaptırarak yolun soluna doğru savrulduğu, köprünün ilk iki direğine vurduğu, sola doğru takla atarak dört tekeri üzerine düştüğü, takla esnasında araçtaki personelin savrularak muhtelif yerlere düştüğü, olay nedeniyle davacının yaralanarak Diyarbakır Asker Hastanesine getirildiği, Diyarbakır Askere Hastanesince GATA As.Tıp Fak.Eğt.Hst.K.lığına sevk edildiği, Ankara GATA Yoğun Bakım Ünitesinde 20 gün takip ve tedavi sonrası 17 Mart 2010 tarihinde GATA Beyin Cerrahi Servisine sevk edildiği, takip ve tedavisi tamamlandıktan sonra GATA TSK Rehabilitasyon ve Bkm.Mrk.Bşk.lığına sevk edildiği, 3 ay ve 45 gün hava değişimi raporu aldığı, ardından GATA K.lığı tarafından askerliğe elverişli değildir kararının verildiği, Sarkışla Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada 22.03.2012 gün ve 2011/990-2012/392 E. ve K. sayılı kararla görevsizlik kararı verilmesi sonrasında işbu davanın açıldığının anlaşıldığı; 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununa göre, davanın görevli yargı yerinde açılıp açılmadığının ilk inceleme sırasında davanın esasına girilmeden incelenecek hususlar arasında sayıldığı;  zira görev kamu düzeni ile ilgili olduğundan davanın her safhasında dikkate alınmasının gerektiği, bu nedenle işin esasına girilmeden davanın görevli yargı yerinde açılıp açılmadığı hususunun incelendiği;  2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun "Kapsam" başlıklı 2. maddesinde; " Madde 2 – Bu Kanun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsar.

Bu Kanun, karayollarında uygulanır. Ancak aksine bir hüküm yoksa;

a) Karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile,

b) Erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da, Bu Kanun hükümleri uygulanır." hükmüne yer verildiği; 19.1.2011 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan 6099 sayılı Tebligat Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 14’üncü maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 110’uncu maddesi başlığı ile birlikte değiştirilerek; “Görevli ve Yetkili Mahkeme” Madde 110; ’’İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanlar dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez, 2918 sayılı Kanuna eklenen Geçici Madde 21; Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış davalara uygulanmaz.” hükmünü düzenlediği; bu yasal mevzuat çerçevesinde dava konusu olay incelendiğinde; davacı Ter. P. Er K. Ö."ın Taşkonak- Akçay güzergahında bulunan Avine deresi Köprüsü üzerinden geçişi esnasında meydana gelen trafik kazasında yaralandığı, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 110’uncu maddesinde yapılan değişiklikle davacı tarafından 09.10.2012 tarihinde açılan bu davanın görev ve çözüm yerinin mahkemeleri olmayıp adli yargı yeri olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle; davanın görev yönünden reddine karar vermiş; bu karar, karar düzeltme yoluna gidilmeksizin kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 26.10.2015 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinden 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve askeri idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14.maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, askeri idari yargı dosyasının, davacı vekilinin talebi üzerine, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle, Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Savcısı Muhsin ÖZYURT’un davada adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki sözlü ve yazılı açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının, piyade er olarak askerlik hizmetini ifa ederken, görevli olarak bindiği askeri aracın, köprü üzerinden geçerken, yolun virajlı, mıcırlı olması, savrulması ve takla atarak devrilmesi sonucu kafa travması geçirerek yaralandığı,  devam eden tedaviye rağmen iyileşemediğinden bahisle, uğranıldığı iddia edilen maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış olup, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları ihlâl edilenler tarafından açılacak tam yargı davalarının görüm ve çözümünün idari yargı yerlerinin görevine girdiği tartışmasızdır.

Anayasa’nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu, ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş, 20.7.1972 tarih ve 1602 sayılı Yasa’nın 25.12.1981 tarih ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinde de aynı hüküm yer almıştır. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlem ya da eylemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” ve “askeri hizmete ilişkin bulunması” koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

1602 sayılı Yasa’nın değişik 20. maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan, subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır.

İdari eylemin “askeri hizmete ilişkin bulunması”, eylemin kanun ve nizamların Türk Silahlı Kuvvetlerine tanıdığı yetki ve görevlerin yerine getirilmesi amacına yönelik olması anlamını taşımaktadır. Askeri nitelikteki idari eylemi de, askeri kural ve gelenekler çerçevesinde yürütülen askeri hizmet sırasındaki bir hareket, tutum veya meydana gelen ya da getirilen bir olay olarak tanımlamak olanaklıdır.

İdari eylemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” için, eylemin bir asker kişiye yönelmesi, zarar verici etkilerini bir asker kişinin beden veya mal varlığı sahasında meydana getirmiş olması gerekir.

Olayda, meydana gelen trafik kazasından dolayı zarar görenin asker kişi olduğunda şüphe olmadığı; davacının P.Er olarak 6’ncı Motorlu Piyade Tugay Komutanlığı 5’nci Motorlu P.Tb.K.lığı emrinde askerlik hizmetini yapmakta iken, 6’ncı Motorlu Piyade Tugay Komutanlığının "Motorlu Konvoy Faaliyeti" konulu mesaj emri gereği, 5"inci Mot.P.Tb.K.lığına ait izne, terhise ve hastaneye gidecek personeli Akçay Ana Üs Bölgesine getirmek, Akçay Kabul Toplanma Merkezine katılış yapan personeli Taşkonak Üs Bölgesi ve Yağızoymak Ana Üs Bölgesine götürmek maksadıyla, 26 Şubat 2010 tarihinde, Yağızoymak- Taşkonak-Akçay, Akçay-Taşkonak-Yağızoymak güzergahı üzerinde motorlu konvoy faaliyetine iştirak edecek personeli konvoy emniyetini sağlamak maksadıyla, silahlı ve teçhizattı olarak görevlendirildiği, P.Yzb. M.B.nin emir komutasındaki 5"inci Mot.P.Tb.K.lığına ait dört adet Kobra, bir adet ELKAR, bir adet MİLKAR, iki adet Mercedes Unimog aracından oluşan konvoyun 26 Şubat 2010 saat 08.20 sıralarında, Yağızoymak AÜB.nden hareket ettiği, saat 11.13 sularında konvoyun Tank Tepe Üs Bölgesi 350 m. güney batısında bulunan Avine Deresi Köprüsü üzerinden geçişi esnasında, yolun virajlı, mıcırlı olması ve … plaka numaralı Mercedes araç şoförünün viraja ve üzerinde yer alan köprüye uygun olmayan bir hızda yaklaşması, vites küçültmeye çalışırken şanzımanı devreden çıkartarak aracın daha da süratlenmesine sebep olması ve araç komutanının bu konuda kendisini ikaz etmemesi nedeniyle, başlangıçta yumuşak ancak devamında sertleşen yaklaşık 21 m.lik fren yapmasına rağmen, köprünün hemen önünde sol tekerlerini mıcıra kaptırarak yolun soluna doğru savrulduğu, köprünün ilk iki direğine vurduğu, sola doğru takla atarak dört tekeri üzerine düştüğü, takla esnasında araçtaki personelin savrularak muhtelif yerlere düştüğü, olay nedeniyle davacının yaralanarak Diyarbakır Asker Hastanesine getirildiği, Diyarbakır Askere Hastanesince GATA As.Tıp Fak.Eğt.Hst.K.lığına sevk edildiği, Ankara GATA Yoğun Bakım Ünitesinde 20 gün takip ve tedavi sonrası 17 Mart 2010 tarihinde GATA Beyin Cerrahi Servisine sevk edildiği, takip ve tedavisi tamamlandıktan sonra GATA TSK Rehabilitasyon ve Bkm.Mrk.Bşk.lığına sevk edildiği, 3 ay ve 45 gün hava değişimi raporu aldığı, ardından GATA K.lığı tarafından askerliğe elverişli değildir kararının verildiği; bu olaydan ötürü davacının hem maddi hem de manevi olarak zarar gördüğünden bahisle, zararının davalıdan tazminini istediği; tazminat talebine konu zararın askeri kural ve talimatlar çerçevesinde yürütülen bir hizmet sırasında doğmuş olması ve asker kişinin bedeninde meydana gelmiş olması birlikte değerlendirildiğinde, davada idari eylemin askeri hizmete ilişkin bulunması koşulunun da gerçekleştiği anlaşılmıştır. 

Ancak; 2918 sayılı Kanun’un 110. Maddesinde; “(Değişik madde: 11/01/2011-6099 S.K./14.mad.)    İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır./Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.” şeklindeki düzenleme ile karayollarında meydana gelen trafik kazalarından dolayı açılacak sorumluluk davalarına özgü olmak üzere görevli yargı yerinin belirlendiği, aynı kanunun Geçici 21. maddesinde; “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz.” denilmek sureti ile 2918 sayılı Yasa’nın 110. maddesinin, maddenin yürürlüğe girdiği 19.01.2011 tarihinde sonra açılacak davalara uygulanacağının açıklığa kavuşturulduğu, davacının uyuşmazlığa konu olaya ilişkin olarak Şarkışla Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 26.10.2011 tarihinde dava açtığı görülmekle; geçici 21.madde nazara alındığında 2918 sayılı Yasa’nın 110. maddesinin somut olaya uygulanacağı tartışmasızdır.

Ayrıca, 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur.Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısiyle 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Şarkışla Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.3.2012 gün ve E:2011/990, K:2012/392 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Şarkışla Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.3.2012 gün ve E:2011/990, K:2012/392 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.10.2015  gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN

 

 

      

 

 

Hemen Ara