Danıştay 8. Daire 2018/6911 Esas 2022/4000 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
8. Daire
Esas No: 2018/6911
Karar No: 2022/4000
Karar Tarihi: 10.06.2022

Danıştay 8. Daire 2018/6911 Esas 2022/4000 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2018/6911 E.  ,  2022/4000 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    SEKİZİNCİ DAİRE
    Esas No : 2018/6911
    Karar No : 2022/4000

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Valiliği
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVACI) : …
    VEKİLİ : Av. … - Av. …

    İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının davalı idare tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Van ili, Bahçesaray ilçesi, … köyü geçici köy korucusu olan davacı tarafından, 19/03/2015 ve 25/05/2015 tarihlerinde Van ili, Bahçesaray ilçesinde, … Partisi tarafından nevruz etkinliği ve seçim mitingi olarak başlayan ancak PKK terör örgütü propagandasına dönüşen gösterilere katılması gerekçe gösterilerek, hakkında 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 4. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendi ile 13105 sayılı Geçici Köy Korucuları Yönetmeliği'nin 17. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinin (7) alt bendi gereği "göreve alınmada aranılacak şartları kaybetmek" maddelerine dayanılmak suretiyle görevine son verilmesi yönünde tesis edilen davalı idare işleminin iptali istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; olağanüstü hâli gerekli kılan konu, 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin amacı ile 4. maddesinde düzenlenen tedbirlerin kapsamı ve mahiyeti birlikte dikkate alındığında, anılan tedbirler vasıtasıyla başta FETÖ/PDY olmak üzere terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen kişilerin tamamının tüm kamu kurum ve kuruluşlarından çıkarılması sonucuna ulaşılmak istendiği, buna göre Kanun Hükmünde Kararnamenin 4. maddesinde öngörülen meslekten veya kamu görevinden çıkarma; adli suç veya disiplin suçu işlenmesi karşılığında uygulanan yaptırımlardan farklı olarak terör örgütleri ile milli güvenliğe karşı faaliyette bulunduğu kabul edilen diğer yapıların kamu kurum ve kuruluşlarındaki varlığını ortadan kaldırmayı amaçlayan, geçici olmayan ve nihai sonuç doğuran “olağanüstü tedbir” niteliğinde olduğu, bu tedbirin uygulanması için mutlaka terör örgütüyle, terör faaliyetleriyle bağ kurulmasının aranmadığı; MGK’ca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen “yapı”, “oluşum” veya “gruplar”la ilişki kurulması yeterli görüldüğü, diğer taraftan, maddeye göre meslekten çıkarma tedbirinin uygulanabilmesi için söz konusu bağın yapıya, oluşuma veya gruba “üyelik” veya “mensubiyet” şeklinde olması zorunlu olmayıp “iltisak” ya da “irtibat” şeklinde olmasının da yeterli görüldüğü, maddede, terör örgütleri veya MGK’ca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplar ile bağın “sübut” derecesinde ortaya konulmasının aranmadığı, bu kanaatin cezai sorumluluğun bulunup bulunmadığından bağımsız olarak sadece meslekte kalmanın uygun olup olmadığı yönünde bir değerlendirmeden ibaret olduğu, KHK’nın 4. maddesinde bu kanaate varılabilmesi için belli bir tür delile dayanma zorunluluğu öngörülmemekle beraber burada önemli olan belli bir kanaate varılırken keyfilikten uzak durulması olduğu, bağın bulunup bulunmadığına ilişkin değerlendirme yapılırken, yetkili kurulları belli bir kanaate ulaştıracak nedenler her somut olayın özelliğine göre değişebilecek olduğu, bu bağlamda; güvenlik korucularının silah kullanma yetkisine sahip kamu görevlileri olduğu, bu görevlilerin devletin terör ve terör örgütleriyle olan mücadelesinde istihdam edilmek amacıyla görevlendirildikleri, güvenlik koruculuğu görevinin emniyet ve asayişin sağlanmasına yönelik bir görev olması sebebiyle bu görevde bulunanların görevlerinde daha fazla ihtimam göstermelerinin gerektiği ve beklendiği, bu münasebetle davacının 'rehberimiz APO' yazılı terör örgütü liderinin posterinin önünde gösterilere katılmasının işgal ettiği güvenlik koruculuğu göreviyle bağdaşmadığı ve davacının bu eyleminin KHK'da yer alan 'irtibat' ve 'iltisak' kavramları içerisinde değerlendirilmesinin mümkün olduğu, davalı idare tarafından davacı hakkında 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 4. maddesiyle verilen yetkiye dayanılmak suretiyle görevine son verilmesi yönünde tesis edilen işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince; davacının terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu yönünde hukuken kabul edilebilir objektif ve somut bir sebep ortaya konulamadığı, öte yandan, davacının … Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma numaralı dosyasında yürütülen soruşturma sürecinde 18/05/2016 tarihinde 'terör örgütü propagandası yapmak' fiili hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği ve davacının 'kanuna aykırı gösteri yürüyüşüne katılmak' fiilinden dolayı ise yargılanmakta olduğu … Asliye Ceza Mahkemesi'nin … esas sayılı dosyasında … tarihinde verilen … sayılı karar ile, üzerine atılı fiili işlediğine dair mahkumiyete yeter derecede, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı deliller elde edilememesi ve dolayısıyla yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması gerekçesiyle beraatine karar verildiği, bu durumda, davacı hakkında yapılan disiplin soruşturmasında ve dosyaya sunulan bilgi ve belgelerde, davacının terör örgütlerine mensubuiyeti, iltisakı ve irtibatı konusunda hukuken kabul edilebilir objektif bir sebebin ortaya konulmadığı ve aynı konuda yürütülen adli kovuşturma sonucunda davacının beraat ettiği hususları gözönünde bulundurulduğunda, davacının görevine son verilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüne, ... İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacı geçici köy korucusunun görevine 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 4/1-g maddesi ile Geçici Köy Korucuları Yönetmeliği'nin 17/ç/1-7 maddesi gereği son verildiği, davacının 19/03/2015 tarihinde Bahçesaray ilçesinde nevruz etkinliği olarak başlayan ancak PKK terör örgütü propagandasına dönüşen gösterilere katıldığı, Geçici Köy Korucuları Yönetmeliğinde göreve alınmada aranılacak şartların da düzenlendiği, bunlardan birinin siyasi partiye üye olmamak olduğu, tespit edilen eylemde davacının siyasi bir etkinliğe katıldığı, göreve alınmada aranılacak şartları kaybettiği, dava konusu göreve son işleminin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.
    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı vekili tarafından, savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçeli onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Sekizinci ve Beşinci Dairelerince, 2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun Ek 1. maddesi uyarınca birlikte yapılan toplantıda, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davalı Van Valiliği'nin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
    Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
    Her ne kadar, davacı geçici köy korucusu hakkında tesis edilen işlemin dayanağı dava konusu işlemde davacının 19/03/2015 ve 25/05/2015 tarihlerinde siyasi bir parti olan HDP tarafından düzenlenen nevruz etkinliği ve seçim mitingine katılması olayı olarak belirtilmişse de, kararlarda sadece Nevruz etkinliği olarak belirtildiği, işlem dosyasında her iki olayında değerlendirildiği görüldüğünden, bu hususun kararın sonucunu etkilemediği dikkate alınarak temyiz incelemesine devam edilmiştir.
    Öte yandan, dava konusu göreve son verme işlemine neden olan davacı geçici köy korucusunun siyasi bir parti olan HDP tarafından düzenlenen nevruz etkinliği ve seçim mitingine katılmasının ve sonrasında davacı ve diğerleri hakkında "Terör örgütü propagandası yapmak" suçuna yönelik … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilen … tarih ve Soruşturma No:… sayılı Ek Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararı ile "Kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenleme, yönetme, bunların hareketlerine katılma" suçuna yönelik … Asliye Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı beraat kararı nedeniyle hüküm giymediği anlaşılan davacının, dava konusu işlemde dayanılan 13105 sayılı Geçici Köy Korucuları Yönetmeliği'nin 17. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinin (7) alt bendi gereği "göreve alınmada aranılacak şartları kaybetmek" maddesine dayanılarak görevine son verilemeyeceği açık olsa da; geçici köy koruculuğu görevini ifa eden davacının siyasi parti tarafından düzenlenen etkinliklere (nevruz ve seçim mitingi) katılmasının ilgili Yönetmeliğin 17. maddesinin 1. fıkrasının (c) ücretten kesme bendinin (9) alt bendi olan "Siyasi parti faaliyetlerine aktif olarak katılmak" maddesine aykırı olduğu, bu sebeple yanlış madde tatbiki suretiyle tesis edilen dava konusu işlemin iptali yolundaki Bölge İdare Mahkemesi kararının neticesi itibarıyla hukuka uygun olduğu anlaşılmıştır.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle,
    1. Temyiz isteminin reddine,
    2. … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA,
    3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, posta gideri avansından artan tutarın varsa Mahkeme tarafından ilgili tarafa iadesine,
    4. Kesin olarak, 10/06/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.


    KARŞI OY :
    (X)- Dava, geçici köy korucusu olan davacı tarafından, 19/03/2015-25/05/2015 tarihlerinde Van ili, Bahçesaray ilçesinde … tarafından düzenlenen Nevruz etkinliğine ve seçim mitingine katılması nedeniyle 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 4/1-g maddesi ile Geçici Köy Korucuları Yönetmeliğinin 17/1/ç-7 maddesine dayanılarak görevine son verilmesi işleminin iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesi tarafından dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacının istinaf istemi üzerine … Bölge İdare Mahkemesi tarafından ise 667 sayılı KHK kapsamında davacının terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu yönünde hukuken kabul edilebilir objektif ve somut bir sebep ortaya konulmadığı, Geçici Köy Korucuları Yönetmeliği kapsamında … Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma numaralı dosyasında yürütülen soruşturma sürecinde 18/05/2016 tarihinde 'terör örgütü propagandası yapmak' fiili hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği ve davacının 'kanuna aykırı gösteri yürüyüşüne katılmak' fiilinden dolayı ise yargılanmakta olduğu Bahçesaray Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2016/27 esas sayılı dosyasında üzerine atılı fiili işlediğine dair mahkumiyete yeter derecede, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı deliller elde edilememesi gerekçesiyle beraatine karar verildiğinden, dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüne, İdare Mahkemesi kararının bozulmasına (kaldırılmasına), dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
    Dosyanın incelenmesinden; dava konusu göreve son verme işleminin iki ayrı konusunun olduğu, anılan işlemin hem 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, hem de Geçici Köy Korucuları Yönetmeliğinin ilgili maddelerine dayanılarak tesis edildiği anlaşılmaktadır.
    Geçici Köy Korucuları Yönetmeliği uyarınca göreve son verme, disiplin yaptırımı olmasına karşın, 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca göreve son verme ise tedbir niteliğinde bir işlemdir.
    Disiplin cezalarında eylemin sübuta ermesi ve somut olarak kanıtlanması koşulu aranırken, 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca tesis edilen işlemlerde kamu görevlisinin terör örgütleri ile irtibat ve iltisaklı olduğu değerlendirilmesi yeterli olmaktadır. Ayrıca her iki işlemin hukuki dayanağı, tesis edilme usulü ve hukuki sonuçları farklı olduğu gibi işlemlerin yargısal denetimi sırasında uygulanacak ölçütler de farklılık göstermektedir.
    "Hukuk Devleti" ilkesinin temel unsurlarından birisi "Hukuki Belirlilik" ilkesidir. İlgililer hakkında tesis edilen işlemlerin konusunun ve hukuki sonuçlarının tereddüte yer bırakmayacak şekilde açık ve anlaşılır olması gerekmektedir. Aynı şekilde yargı mercilerinin uyuşmazlığın esası hakkında etkin bir yargısal denetim yapabilmeleri ve uygulanabilir bir karar verebilmeleri; işlemin konusunun, niteliğinin ve sonuçlarının belirgin olması halinde mümkündür.
    Somut olayda ise, davacının disiplin yaptırımı uygulanmak suretiyle mi, yoksa tedbir amacıyla mı kamu görevinden çıkarıldığı hususu belirsizdir. Nitekim bu belirsizlik nedeniyle İdare Mahkemesi ve Bölge İdare Mahkemesi tarafından dava konusu işlem tek bir işlem olmasına karşın sanki iki ayrı işlem varmış gibi değerlendirilerek hem disiplin, hem de Kanun Hükmünde Kararname hükümleri yönünden ayrı ayrı irdelenmek suretiyle karar verilmiştir. Oysa bu şekilde karar verilebilmesi için, işlemin bölünebilir olması ve her bir kısmı için ayrı ayrı hüküm kurulmasına elverişli olması gerekir. Dava konusu işlem ise, iki ayrı konuya dayanmakla birlikte tek bir işlem olup bölünebilir nitelikte değildir. Mevcut duruma göre yapılan yargılama sonucunda davacının eyleminin sübuta erdiği, ancak terör örgütü ile irtibat ve iltisaklı olmadığı sonucuna ulaşıldığında, davanın reddine mi yoksa dava konusu işlemin iptaline mi karar verileceği, yargılama giderlerinin nasıl dağıtılacağı, davanın reddine karar verilmesi durumunda hukuki sonuçlarının ne olacağı hakkında hukuki belirsizlik bulunmaktadır.
    Yukarıdaki ölçütlere göre dava konusu işlem irdelendiğinde, işlemin bölünebilir nitelikte olmaması ve işlemin tesisine esas alınan konuların ve hukuki sonuçlarının tümüyle farklı olması nedeniyle hukuki belirlilik ilkesi uyarınca her bir konu yönünden ayrı ayrı işlem tesis edilmesi gerekirken tek bir işlem tesis edilmesinde konu yönünden hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
    Bu itibarla sonucu itibarıyla yerinde olan Bölge İdare Mahkemesi kararının yukarıda izah ettiğimiz gerekçeyle onanması gerektiği görüşüyle gerekçe yönünden karara katılmıyoruz.


    KARŞI OY :
    (XX)- Van ili, Bahçesaray ilçesi, … köyü geçici köy korucusu olan davacı tarafından, 19/03/2015-25/05/2015 tarihlerinde Van ili, Bahçesaray ilçesinde, … Partisi tarafından Nevruz etkinliği ve seçim mitingi olarak başlayan ancak PKK terör örgütü propagandasına dönüşen gösterilere katılması gerekçe gösterilerek, hakkında 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 4. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendi ile 13105 sayılı Geçici Köy Korucuları Yönetmeliği'nin 17. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinin (7) alt bendi gereği "göreve alınmada aranılacak şartları kaybetmek" maddelerine dayanılmak suretiyle görevine son verilmesi yönünde tesis edilen davalı idare işleminin iptali istemiyle açılan davada; ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı davanın reddine, … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı istinaf başvurusunun kabulüne, ... İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
    Dosyanın incelenmesinden; davacı geçici köy korucusunun olay tarihinde siyasi bir parti tarafından düzenlenen öncesinde Nevruz etkinliği, seçim mitingi olarak başlayan sonrasında bölücü örgüt propagandasına dönüşen olaylara katıldığının kendi beyanlarıyla da sabit olduğu, devletin terör ve terör örgütleriyle olan mücadelesinde istihdam edilmek amacıyla görevlendirilen davacı geçici köy korucusunun bulunduğu yer, yapmış olduğu vazife, vazifenin getirdiği sorumluluk dikkate alındığında daha fazla özenle hareket etme yükümlülüğünde bulunması gerekirken "Rehberimiz APO" yazılı terör örgütü liderinin posterinin önünde ve "Oylar YPG için …'ye" ve "Özgür Kürdistan için dağlara" şarkıları, sloganları eşliğinde düzenlenen gösterilere katılmasının yaptığı koruculuk göreviyle bağdaşmadığı ve davacının bu eyleminin Kanun Hükmünde Kararnamede yer alan 'irtibat' ve 'iltisak' kavramları içerisinde değerlendirilmesinin mümkün olduğunun anlaşıldığı, davalı idare tarafından davacı hakkında 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 4. maddesiyle verilen yetkiye dayanılmak suretiyle görevine son verilmesi yönünde tesis edilen işlemde hukuka aykırılık görülmediğinden, davanın reddine dair İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair hüküm kurulması gerekmekte iken dava konusu işlemin iptali yönünde verilen Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşüncesiyle çoğunluk kararına katılmıyoruz.

    Hemen Ara