Esas No: 2015/814
Karar No: 2015/827
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2015/814 Esas 2015/827 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2015 / 814 KARAR NO : 2015 / 827 KARAR TR : 30.11.2015 |
ÖZET : Karaman Sigorta İl Müdürlüğü"nce dikkatsiz ve özensiz davranılarak davacı ile aynı ticari unvana sahip olan başka bir firmanın SSK prim borcunun bildirilmesi üzerine davacı şirketin ihale dışı bırakılarak, hakkında ihalelere girmekten yasaklama kararı verilmesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
|
K A R A R
Davacı : S. İnşaat Turizm Sanayi Ticaret Limitet Şirketi
Vekilleri : Av. İ.Y & Av. M.D.
Davalı : Sosyal Güvenlik Kurumu Genel Müdürlüğü
Vekilleri : Av. M.U. (İdari Yargıda)
Av. G.K. (Adli Yargıda)
O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde; “Ankara Ticaret Sicil Odasına (Tic. Sic. No: 138512, Oda Sic. No: 3/13483) kayıtlı müvekkil S. İnş. Tur. San. Tic. Ltd. Şti; Karaman Valiliğince (Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü) 24.12.2004 tarihinde gerçekleştirilen "Karaman Merkez Jandarma Alarm İskan Tesisleri İnşaatı ihalesine" teklif verebilmek için, Gaziantep Sigorta İl Müdürlüğü"ne müracaat ederek. SSK prim borcu yoktur yazısı almak istediğini beyan etmiş ve Gaziantep Sigorta İl Müdürlüğünce düzenlenen 15.12.2004 tarihli yazıda: “S. İnş. Turz. San. ve Tic. Ltd. Şti” nin "SSK prim borcu yoktur” yazısını alarak, mezkur ihale için teklif ekinde İhale Kurumuna ibraz etmiştir.
Karaman Bayındırlık ve İskan İl Müdürlüğünce müvekkil Şirketin SSK prim borcu olup olmadığı konusunda res’en yaptırdığı araştırma çerçevesinde, Karaman Sigorta İl Müdürlüğü’ne 27.12.2004 gün ve 2486 sayılı yazı yazılarak, müvekkil Şirketin kuruma prim borcu olup olmadığı sorulmuştur. Alınan 03.01.2005 gün ve 193 sayılı cevabi yazıda, müvekkilim Şirketin İzmir İl Sigorta Müdürlüğünde 581.705.875 TL borcu olduğu bildirilmiştir.
İhaleye en uygun teklifi vermesine karşın SSK prim borcu bulunduğu gerekçesi ile müvekkilim Şirket değerlendirme dışı bırakılmıştır. İhale neticesinde yapılan itiraz sonrasında, Kamu İhale kurumu tarafından yapılan esastan inceleme sonucunda verilen 24.03.2005 gün ve 596 sayılı kararda; söz konusu firmanın teklif kapsamında sunduğu Oda Sicil Kayıt suretinde ve Ticaret Sicil Gazetesi’nde ticaret unvanı “S. İns. Turz. San. Tic. Ltd. Şti” olarak belirtilmesine rağmen, teklif kapsamında sunulan ve Gaziantep İl Sigorta Müdürlüğünce düzenlenen 15.12.2004 tarihli yazıda ise ticaret unvanının “S. İnş. Turz. San ve Tic. Ltd. Şti” olarak belirtildiği, isteklinin ticaret unvanında “ve” kelimesi bulunmamasına rağmen bu kelimeyi içeren ticaret unvanı için temin ettiği belgeyi teklif kapsamında sunması ve SSK prim borcu bulunmasına karşın, borcu yokmuş gibi göstermesi nedeniyle, anılan istekli hakkında 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 17/b maddesi uyarınca işlem tesis edilmesi gerektiğinin belirtilmesi üzerine. Bayındırlık ve İskan Bakanlığının 17.05.2005 tarih ve 1859 sayılı olurları ile müvekkil Şirket bir yıl süreyle ihalelere katılmaktan yasaklanmış olup, yasaklama kararı 25.05.2005 tarih ve 25827 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın yasaklama kararı Resmi Gazetede yayımlandıktan sonra, müvekkil Şirket 07.06.2005 tarihli dilekçe ile ilgili Bakanlığa müracaat ederek; yasaklama kararının hukuka aykırı olduğunu, Gaziantep İl Sigorta Müdürlüğünce verilen “SSK prim borcu yoktur” yazısında, Şirket ticari unvanına “ve” kelimesinin dahil edilmesi nedeniyle İhale Makamı tarafından Şirketin prim borcu olup olmadığı konusunda yeniden inceleme yaptırıldığını, Karaman İl Sigorta Müdürlüğünce verilen cevabi yazıda, ticari unvanı müvekkil Şirket ile aynı olan, ancak Ticaret Sicil Numarası ve Oda Sicil Numarası farklı olan başka bir ticari şirketin borcundan dolayı müvekkil Şirketin Kuruma prim borcu olduğuna dair yanlış bilgi verildiğini ileri sürerek yasaklama kararının kaldırılması ve Resmi Gazete"de yayımlanmasını talep etmiştir.
Müvekkil Şirketin yapmış olduğu başvuru sonucunda; Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğünce, müvekkil Şirketin itiraz ve taleplerini yerinde görülerek 02.09.2005 tarih ve 4325 sayılı kararı ile “İhalelere Katılmaktan Geçici Yasaklamanın Kaldırılmasına” karar verilmiş ve mezkur karar 08.09.2005 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Davalı İdareye bağlı Gaziantep, Karaman ve İzmir Sigorta İl Müdürlükleri, gerekli özen ve hassasiyeti göstermemek suretiyle İhale Makamım yanlış bilgilendirmeleri sonucunda. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın, müvekkilim Şirket hakkında bir yıl süreyle ihalelere katılmaktan yasaklanma kararı vermesine neden olmuştur. Davalı idareye bağlı adı geçen Sigorta İl Müdürlüklerinin hizmet kusuru sonucunda, en uygun teklifi veren istekli olmasına karşın, ihalede değerlendirme dışı tutulmuş, bu nedenle ihaleye katılamamıştır.
Bunun yanında ihaleden geçici olarak yasaklama kararının Resmi Gazete’de yayımlandığı 25.05.2005 tarihinden, yasaklamanın kaldırılması kararının yayımlandığı 08.09.20005 tarihine kadar, yasaklı olması nedeniyle hiçbir ihaleye katılamamış, dolayısıyla davalı idareye bağlı birimlerin haksız fiil niteliğindeki hizmet kusuru sonucunda maddi zarara uğramıştır. Ayrıca hizmet kusuru sonucunda ihaleden geçici olarak bir yıl süreyle yasaklanma kararının Resmi Gazete"de yayımlanması sonucunda, müvekkil şirketin ticari itibari Ülke genelinde büyük oranda sarsılmış, bu nedenle de manevi zarar görmüştür.
2577 sayılı yasanın 13. maddesi uyarınca 15.09.2005 gün ve 767410 sayılı dilekçemizle davalı İdareye müracaat edilerek, hizmet kusuru ile sebebiyet verilen zararın tazmini talep edilmiştir. Müracaatımız üzerine davalı idarece tarafımıza gönderilen 19.09.2005 gün ve 734265 sayılı cevabi yazıda; “İşyerleri ile ilgili her türlü işlemler Sigorta İl/Sigorta Müdürlüklerimizce yürütüldüğünden, ilgide kayıtlı dilekçeniz üzerine durum Karaman, Gaziantep ve İzmir Sigorta İl Müdürlüklerimiz nezdinde İncelenmekte olup, sonucu tarafınıza ayrıca bildirilecektir.” denilerek başvurumuza kesin yanıt verilmemiştir.
Davalı İdarenin kesin olmayan cevabi yazıları vekil sıfatıyla tarafımıza 23.09.2005 tarihinde tebliğ, olunmuştur. 2577 sayılı yasanın 10/2. maddesi uyarınca davalı idarece kesin cevap verilmesi için uzunca bir süre beklenilmesine karşın, davalı idarece kesin cevap verilmemiştir. Bu nedenle başvurma tarihinden itibaren altı aylık bekleme süresi içerisinde işbu davayı ikame zarureti doğmuştur.
Anayasanın 125. maddesi son fıkra hükmünde;”... İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekte yükümlüdür.” denilmektedir. Kamu hizmetlerinin yürütülmesi sırasında bireylerin uğradığı özel ve olağandışı zararların idarece tazmininin gerektiği İdare Hukukunun bilinen ilkelerinden olduğu gibi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin “sosyal hukuk devleti” olma niteliğinin de doğal sonucudur. İdarenin hukuki sorumluluğu sadece kusur esasına dayanmamakta, kusur koşulu aranmadan, yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu olan ve nedensellik bağı kurulabilen zararları da 2577 sayılı Yasanın 13. maddesi ile Borçlar yasasının 45/2 ve 46. maddeleri gereğince tazminle yükümlüdür.
Uğranılan maddi zararın tespiti amacıyla Sayın Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmesi halinde, bilirkişi incelemesine esas olmak üzere,
•Davalı İdareye müzekkere yazılarak. Ankara Ticaret Odası"na 138512 Sicil No ile kayıtlı ve Oda Sicil No"su 3/13483 olan S. İnşaat Turizm Sanayi Ticaret Limitet Şirketi’nin ihalenin yapılacağı tarih olan 24.12.2004 tarihinde SSK prim borcu olup olmadığının sorulmasını,
•Karaman Valiliği Bayındırlık ve İskan Müdürlüğüme müzekkere yazılarak, “Karaman Merkez Jandarma Alarm İskan Tesisleri İnşaatı İhale Dosyası” içeriğinde bulunan ihale asgari maliyet bedeli, teklif mektupları ve kesinleşmiş ihale kararının onaylı suretlerinin istenilmesini talep ediyoruz.
Bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmesi halinde düzenlenecek raporda;
•İhale makamına müvekkil firmaca verilen teklifin ekonomik açıdan en uygun teklif olup olmadığının tespitini.
•İhale asgari maliyet bedeli ile ihaleye müvekkil firmaca verilen teklif arasındaki farkın maddi zarar olarak tespitini, talep ediyoruz.
İSTEM SONUCU: Yukarıda arz ve izah olunan nedenlerle; davalı idareye bağlı birimlerin hizmet kusuru ile sebebiyet verdikleri 50.000,00 TL maddi zarar ile 10.000,00 TL manevi zarar olmak üzere toplam 60.000,00 TL’nin davalı idareden tazminine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı idareye yükletilmesine karar verilmesini vekaleten arz ve talep ederim.” demek suretiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.
Ankara 2. İdare Mahkemesi: 26.10.2007 gün ve E:2006/211, K:2007/1969 sayılı kararında özetle; “Olayda, dava konusu tazminatın nedeni olan Karaman Sigorta İl Müdürlüğü’nün kesinleşmiş prim borcu bulunduğunu belirten 03.01.2005 tarih ve 193 sayılı yazının davacıya tebliğine ilişkin bir belge bulunmamakta ise de, söz konusu işlemden davacı şirketin Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca verilen bir yıl süreyle ihalelere katılmaktan yasaklanma kararının 25.05.2005 gününde Resmi Gazete"de yayımlanması üzerine davacı şirket tarafından ilgili bakanlığa itirazın yapıldığı 2.6.2005 tarihinde öğrendiğinin kabulü gerekir. Buna göre, davacı şirketin 2577 sayılı Yasa"nın 11. maddesi kapsamında usulüne uygun şekilde idareye başvuruda bulunmadığı dikkate alındığında sigorta prim borcu olduğuna ilişkin yazının öğrenildiği tarihten itibaren 60 gün içerisinde dava açması gerekirken bu süre geçirildikten sonra 15.09.2005 tarihinde idareye yapılan başvurunun kesin olmayan bir cevapla reddi üzerine dava açıldığı anlaşılmakta olup, söz konusu başvurunun dava açma süresini ihya etmesi mümkün olmadığından 31.01.2006 tarihinde Mahkeme kayıtlarına giren dilekçe ile açılan davanın süreaşımı nedeniyle esasını inceleme olanağı bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, süre aşımı yönünden davanın reddine” demek suretiyle davanın esastan reddine karar vermiştir.
İşbu karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Danıştay 10. Daire 30.06.2010 gün ve E:2008/11565, K:2010/5719 sayılı ilamı ile özetle; “5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun "Uyuşmazlıkların çözüm yeri" başlıklı 101. maddesinde; "Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür." kuralına yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirket tarafından, Karaman Bayındırlık ve İskan İl Müdürlüğü"nce yapılacak olan Karaman Merkez Jandarma Alarm İskan Tesisi İnşaatı ihalesine başvurabilmek için istenilen "SSK prim borcu yoktur" yazısı almak amacıyla yapılan başvuru üzerine Gaziantep Sigorta İl Müdürlüğü"nce 15.12.2004 tarihli yazı ile davacı şirketin SSK prim borcu bulunmadığını belirten yazı verildiği, davacı tarafından bu yazı ve diğer belgelerle birlikte ihaleye başvurulduğu, ancak ihaleden önce Karaman Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü"nce davacı şirketin SSK prim borcu olup olmadığı hususunun Karaman Sigorta İl Müdürlüğünden sorulduğu, Karaman Sigorta il Müdürlüğü"nce 3.1.2005 tarih ve 193 sayılı yazı ile davacı şirketin 581.705,86 TL SSK prim borcu bulunduğunun bildirilmesi üzerine 18.1.2005 tarihinde yapılan ihalede davacının teklifinin değerlendirme dışı bırakıldığı, ayrıca Bayındırlık ve İskan Bakanlığı"nın 17.5.2005 tarih ve 1859 sayılı kararı ile davacı şirketin bir yıl süreyle ihalelere girmekten yasaklanmasına karar verilerek 25.5.2005 tarihli Resmi Gazete"de yayımlandığı, davacı şirketin bu karara itiraz etmesi üzerine 2.9.2005 tarih ve 4325 sayılı kararla yasaklamanın kaldırılarak 8.9.2005 tarihli Resmi Gazete"de yayımlandığı, davacı tarafından ise 15.9.2005 tarihinde tazminat istemiyle davalı idareye başvurulduğu, başvurunun reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Karaman Sigorta İl Müdürlüğü"nce dikkatsiz ve özensiz davranılarak davacı ile aynı ticari unvana sahip olan başka bir firmanın SSK prim borcunun bildirilmesi üzerine davacı şirketin ihale dışı bırakılarak, hakkında ihalelere girmekten yasaklama kararı verilmesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini isteminden kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözümünde 5510 sayılı Yasanın 101. maddesi uyarınca iş mahkemesi görevli bulunmaktadır.
Bu durumda, idare mahkemesince davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, süre aşımı yönünden davanın reddi yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Yasa"nın 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne, Ankara 2. İdare Mahkemesinin 26.10.2007 tarih ve E:2006/211, K:2007/1969 sayılı kararının BOZULMASINA,” şeklinde karar vermiş, davalı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine Danıştay 10. Daire 01.02.2012 gün ve E:2011/582, K:2012/311 sayı ile özetle; karar düzeltme isteminin reddine karar vermiştir.
Ankara 2. İdare Mahkemesi: Danıştay’ın bozma ilamına uyduktan sonra 15.03.2012 gün ve E:2012/459, K:2012/348 sayılı kararı ile özetle; “Karaman Sigorta İl Müdürlüğü"nce dikkatsiz ve özensiz davranılarak davacı ile aynı ticari unvana sahip olan başka bir firmanın SSK prim borcunun bildirilmesi üzerine davacı şirketin ihale dışı bırakılarak, hakkında ihalelere girmekten yasaklama kararı verilmesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini isteminden kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözümünde 5510 sayılı Yasanın 101. maddesi uyarınca iş mahkemesi görevli bulunmaktadır.” şeklindeki gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.
Davacı vekili aynı istemle bu kez adli yargı yerinde dava açmıştır.
Ankara 11. İş Mahkemesi: 04.06.2012 gün ve E:2012/450, K:2012/477 sayılı kararı ile özetle; “...Dava, haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebi olup, İş Hukuku veya Sosyal Güvenlik Hukukundan kaynaklanmadığı, haksız fiil nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmininin istendiği, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine girdiği, mahkememiz görevsiz bulunduğu anlaşıldığından, mahkememizin görevsizliği nedeniyle usulden reddine, dosyanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine” şeklinde karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.
Bu aşamadan sonra davacı vekili tarafından 05.09.2012 tarihli dilekçe ile dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi talep edilmiş, işbu dava dosyası Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/443 Esas sırasına kaydedilmiştir.
Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi: 21.11.2013 gün ve E:2012/443, K:2013/650 sayılı kararı ile özetle; “davalı idarenin başka bir firmanın prim borcundan dolayı davacı şirketi değerlendirme dışı bıraktığı, bir yıl süre ile ihalelere katılmaktan yasakladığı, bu suretle davacı şirketin haksız eylemi sonucu şirket tüzel kişiliğinin güven kaybına uğradığı, itibarının zedelendiği, bu nedenle manevi tazminat talebinin haklı olduğu anlaşılmış, dava konusu uyuşmazlık, haksız fiil tarihi, maddi tazminat tutarı ve diğer haller gözetilerek manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.” şeklindeki gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddine karar vermiştir.
İşbu karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 25.06.2014 gün ve E:2014/3371, K:2014/10571 sayılı ilamı ile özetle; “(...) Anayasanın 125/son maddesine göre; “idare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.”
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2/b maddesi ile; “İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davasının idari yargı yerinde açılacağı düzenlenmiştir.”
Davalı SGK Başkanlığı bir kamu tüzel kişisidir. Kamusal kurallar çerçevesinde faaliyet göstermekte olup eylem ve işlemleri de kamusal niteliktedir ve kamu hizmeti kavramı çerçevesindedir. Davada ileri sürülüş ve olayın gerçekleşme biçimine göre, davanın anılan davalıya yöneltilmesinin nedeni de hizmet kusurudur. Kamu hizmetinin görülmesi sırasında ve hizmet kusurundan doğan zararların gideriminde idari yargı görevlidir. (2577 sayılı İYUY. m.2)
Görev sorunu, kamu düzenine ilişkin olup açıkça veya hiç ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemelerce kendiliğinden gözetilir. (HMK 114)
İdari eylem ve işlemlerden doğan uyuşmazlıklar bakımından genel görevli yargı yeri idare mahkemeleridir. Adli yargı yerleri ancak özel düzenlemelerin varlığı halinde, idarenin eylem ve işlemlerinden doğan uyuşmazlıkları çözümlemekle görevlidirler.
Kural olarak idarenin zarar doğuran her türlü eylem ve işleminden doğan zararlar idari yargı yerinde dava konusu yapılmaktadır. Somut olay da bu genel kuralın istisnası niteliğinde olmadığından, hizmet kusuru nedeniyle oluşan zarardan kaynaklanan bu davanın İdare’ye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası olarak açılması gerekirdi. Yargı yolu, 6100 Sayılı HMK"nun 114/1-b ve 115. Maddelerinde düzenlenen ve yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilecek olan dava şartıdır. Şu durumda, mahkemece yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve bu durum bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA” şeklinde karar vermiştir.
Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi: Yargıtay’ın bozma ilamına uyduktan sonra 09.12.2014 gün ve E:2014/486, K:2014/640 sayılı kararı ile özetle; davada idari yargı yerinin görevli olduğundan bahisle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, taraflarca temyiz talebinde bulunulmaması üzerine karar kesinleşmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 30.11.2015 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; idari ve adli yargı yerleri arasında anılan Kanun"un 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının, davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, idari yargı dosyası da temin edilmek suretiyle mahkememize gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, idari ve adli yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un davada idari yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dosyanın incelenmesinden; davacı şirket tarafından, Karaman Bayındırlık ve İskan İl Müdürlüğü"nce yapılacak olan Karaman Merkez Jandarma Alarm İskan Tesisi İnşaatı ihalesine başvurabilmek için istenilen "SSK prim borcu yoktur" yazısı almak amacıyla yapılan başvuru üzerine Gaziantep Sigorta İl Müdürlüğü"nce 15.12.2004 tarihli yazı ile davacı şirketin SSK prim borcu bulunmadığını belirten yazı verildiği, davacı tarafından bu yazı ve diğer belgelerle birlikte ihaleye başvurulduğu, ancak ihaleden önce Karaman Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü"nce davacı şirketin SSK prim borcu olup olmadığı hususunun Karaman Sigorta İl Müdürlüğünden sorulduğu, Karaman Sigorta İl Müdürlüğü"nce 3.1.2005 tarih ve 193 sayılı yazı ile davacı şirketin 581.705,86 TL SSK prim borcu bulunduğunun bildirilmesi üzerine 18.1.2005 tarihinde yapılan ihalede davacının teklifinin değerlendirme dışı bırakıldığı, ayrıca Bayındırlık ve İskan Bakanlığı"nın 17.5.2005 tarih ve 1859 sayılı kararı ile davacı şirketin bir yıl süreyle ihalelere girmekten yasaklanmasına karar verilerek KARARIN 25.5.2005 tarihli Resmi Gazete"de yayımlandığı, davacı şirketin bu karara itiraz etmesi üzerine 2.9.2005 tarih ve 4325 sayılı kararla yasaklamanın kaldırılarak bu kararın 8.9.2005 tarihli Resmi Gazete"de yayımlandığı, bu durumdan dolayı meydana geldiği belirtilen zararın tazmini istemiyle davacı tarafından 15.9.2005 tarihinde davalı idareye başvurulduğu, başvurunun reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Anayasanın “ Yargı yolu” başlıklı 125. maddesinin son fıkrasında; “… idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.”, “Görev ve sorumlulukları, disiplin kovuşturulmasında güvence” başlıklı 129. maddesinin 5. fıkrasında; “ Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir” hükmü yer almıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. Maddesinde; “ (Değişik bent: 10/06/1994 - 4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır:
a) (İptal: Anayasa Mahkemesi"nin 21/09/1995 tarih ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden düzenleme: 08/06/2000 - 4577/5. md) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,
b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,
c) (Değişik bent: 18/12/1999 - 4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.
2. İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler.
3. Cumhurbaşkanının doğrudan doğruya yaptığı işlemler idari yargı denetimi dışındadır.” denilmektedir.
Olayda, davalı konumunda olan Sosyal Güvenlik Kurumu, kamu tüzel kişiliğini haiz bir kamu kurumudur. Tazminata konu edilen işlemleri tesis ettiği ifade edilen kurumlar da yine kamu kurumu niteliğindeki Gaziantep, Karaman ve İzmir Sigorta İl Müdürlükleridir. Davacı tarafından söz konusu kurumlarca gerekli özen ve hassasiyet gösterilmeyerek ihale makamının yanlış bilgilendirilmesi sonucunda bir yıl süreyle ihalelere katılmaktan yasaklanma kararı verilmesine neden olunarak zarara uğratıldığı, davalı idareye bağlı adı geçen sigorta il müdürlüklerinin hizmet kusuru sonucunda, en uygun teklifi veren istekli olmasına karşın, ihalede değerlendirme dışı tutularak ihaleye katılamamasından dolayı zarara uğradığı iddia edilerek söz konusu zararın tazmini talebinde bulunulmuştur.
Buna göre, olayda hizmet kusuru ya da başka nedenle idarenin sorumluluğunun bulunup bulunmadığının saptanması idare hukuku ilkeleri çerçevesinde yapılabileceğinden, 2577 sayılı Yasa’nın 2/1,b maddesi kapsamında bulunan tam yargı davasının görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevlidir.
Açıklanan nedenlerle, Ankara 2. İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ: Davanın çözümünde İDARİ YARGI YERİNİN görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 2. İdare Mahkemesince verilen 15.03.2012 gün ve E:2012/459, K:2012/348 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 30.11.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye Ali ÇOLAK
Üye Süleyman Hilmi AYDIN |
Üye Yusuf Ziyaattin CENİK
Üye Mehmet AKBULUT |
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ
Üye Yüksel DOĞAN |