Danıştay 6. Daire 2020/5047 Esas 2022/7012 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2020/5047
Karar No: 2022/7012
Karar Tarihi: 14.06.2022

Danıştay 6. Daire 2020/5047 Esas 2022/7012 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2020/5047 E.  ,  2022/7012 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ALTINCI DAİRE
    Esas No : 2020/5047
    Karar No : 2022/7012


    TEMYİZ EDEN TARAFLAR : 1- (DAVACI) …
    VEKİLİ : Av. … 2- (DAVALI) … Belediye Başkanlığı - …
    VEKİLİ : Av. …
    KARŞI TARAF : 1- … Belediye Başkanlığı
    2- …
    İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi …İdari Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: İstanbul İli, Pendik İlçesi, …Mahallesi, … Mevkii, … ada, … sayılı parselde bulunan taşınmazının Pendik Belediye Başkanlığı tarafından hukuka aykırı olarak 3194 sayılı İmar Kanununun 39. maddesi uyarınca yıktırıldığı belirtilerek, uğranıldığı iddia edilen; 200.000 TL bina bedeli; 36.000 TL kira kaybı ve 50.000 TL manevi tazminat istemi olmak üzere toplam 286.000-TL zararın, yıkım tarihi olan 01/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesince verilen …tarih ve E:…, K:…, sayılı kararda; tazminat talebinin hukuki dayanağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: İdari Dava Dairesince verilen kararda; binanın sahibi konusunda yeterli araştırma yapılmadan ve 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 39. maddesinde öngörülen usule uygun olarak yapı sahibine tebligat yapılmayıp, bu suretle davacıya maili inhidam kararına karşı dava ve itiraz hakkını veya yapısını kaldırıp enkazını alma hakkı tanınmayan davalı idarenin hizmet kusuru bulunmakla birlikte, yapının ruhsatsız olması nedeniyle hukuki koruma altında olmayan yapı nedeniyle davacıya bina bedelinin ve kira kaybının ödenmesi hukuken mümkün olmayıp, sadece enkaz bedeli ödenmesi gerektiğinden, İdari Dava Dairesince tarafların istinaf istemleri kabul edilerek kararın bütünüyle kaldırılması ve işin esası hakkında yeniden inceleme yapılarak; davacının maddi tazminat istemi yönünden; Yapının enkaz bedelinin tespiti için yapıtırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda özetle; "yapının yıpranma payı ve dosyada mevcut adli yargıda yaptırılan bilirkişi incelemesinde tespit edilen kiracının verdiği zararlar düşüldükten sonra yıkım işleminin gerçekleştiği tarih olan 2015 yılı fiyatları ile yapım bedelinin 59.000- TL, yıpranma payı düştükten sonra 44.250- TL olacağı, hurda değeri kapsamında, bedelin %2 si de göz önüne alınıp 1000,00-TL enkaz bedeli olabileceği" görüş ve kanatine yer verildiği belirtilerek 1,000,00-TL enkaz bedelinin, idareye başvuru tarihi olan 01/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine; davacının manevi tazminat istemi yönünden; idarece tapu bilgileri ve vergi kayıtlarını inceleyerek yapı sahibini tespit etmesi mümkün olduğu halde yeterli inceleme yapılmayarak davacıya yıkıma ilişkin işlemi tebliğ etmeyen idarenin hizmet kusuru bulunduğundan davacının duyduğu ağır elem ve üzüntünün kısmen de olsa giderilebilmesi için takdiren 10.000.00-TL manevi tazminata hükmedilmesine; davalı İdarenin vekalet ücreti hakkındaki istinaf talebi yönünden de; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10. maddesinde, manevi tazminat davalarının reddedilmesi durumlarında, vekalet ücretine ne şekilde hükmolunacağının açıkça düzenlendiği, buna karşın maddi tazminat taleplerinin kısmen ya da tamamen reddedilmesi durumuyla ilgili olarak özel bir düzenlemeye yer verilmediği, Mahkemeye erişim hakkı ve kararda bahsedilen Anayasa Mahkemesi kararı ışığında değerlendirme yapıldığında davanın maddi tazminata ilişkin kısmının reddedilmesi durumunda, kararının verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, davacıya tazminine karar verilen 1.000,00-TL maddi tazminat ve 10.000.00-TL manevi miktarı için tarifenin 3.kısmına göre belirlenen ücretler maktu vekalet ücretinin altında kaldığından ve yukarıda açıklanan nedenlerle reddedilen manevi tazminat için karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücretin davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemeyeceğinden ve yine reddedilen maddi tazminat için maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden her iki taraf içinde maddi ve manevi tazminat istemlerin kabul ve reddedilen kısımları nedeniyle maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
    Belirtilen gerekçelerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 4. fıkrası uyarınca istinaf başvurularının kabulüne, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının kaldırılarak davacının 1.000,00-TL maddi tazminat talebinin kabulüne, davalı idarece 1.000,00-TL maddi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 10/07/2015 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, 10.000,00-TL manevi tazminat talebinin kabulüne, davalı idarece 10.000,00-TL manevi tazminatın davacıya ödenmesine, 199.000,00-TL bina bedeli, 35.000,00-TL kira gelir kaybından oluşan toplam 234.000,00-TL maddi tazminat ile 45.000,00-TL manevi tazminat talebinin reddine karar verildiği belirtilerek dava kısmen ret, kısmen kabul ile sonuçlandığından 2.075,00-TL kabul edilen maddi tazminat için ve 2.075,00-TL kabul edilen manevi tazminat için vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, 2.075,00-TL reddedilen maddi tazminat için ve 2.075,00-TL reddedilen manevi tazminat için vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacı tarafından; İdari Dava Dairesinin, ilk derece Mahkemesi kararını kaldırmasının hukuka uygun olduğu, maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddedilen kısımların hukuka uygun olmadığı, maddi tazminat isteminin kabul edilen kısımlarının son derece düşük olduğu, kabul edilen miktarın davacının maddi zararını karşılamayacağı, davalı idarenin hizmet kusurunun net bir şekilde Mahkeme kararında ortaya konulduğu, binanın ruhsatı ile ilgili olarak belediye ile bir durum yaşamadığı, satın alındığı 1987 yılından beri ruhsatın sorun olmadığı, binanın haksız yere yıkılmasının ruhsatının olup olmaması ile ilgili olmadığı, tazminat talebinin 1.000 TL dışındaki kısmının reddinin, 2008 yılından beri kira geliri elde edilen yapı için kira geliri talebinin reddinin usul ve yasaya uygun olmadığı, Mahkemece kabul edilen manevi tazminat talebinin de düşük olduğu, uğranılan manevi yıkımı karşılamayacağı, manevi tazminat istemi yönünden faize hükmedilmediği, dava konusu istemlere sebep olan yıkımın İmar Kanununun 39. maddesi hükmüne uygun olarak gerçekleşmediği, binanın metruk olmadığı, enkaz bedeli olarak 1000 TL'nin çok düşük olduğu, temyize konu kararda reddedilen taleplerle ilgili olarak hesap hataları yapıldığı belirtilerek, huzurda görülmekte olan dava ile talep edilen, maddi ve manevi tazminat istemlerinin reddedilen kısımları ile reddedilen kira gelir kaybı ve talep edilen manevi tazminat bedeline işleyecek faiz yönünden verilen ret kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
    Davalı idare tarafından; Mahkeme kararının vekalet ücreti ile yargılama gideri ve kabulüne karar verilen manevi tazminat miktarı yönünden taraflarınca temyiz edildiği, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesi hükmü gereği, maddi tazminat miktarı üzerinden Tarifenin 3. kısmında yer alan oranlar kullanılarak lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, temyize konu kararda lehlerine sadece maktu vekalet ücretine hükmedildiği, manevi tazminatın gereğinden fazla hesaplandığı, dosyada yer alan bilgi ve belgelerin davacının manevi tazminat talebini ispatlar mahiyette olmadığı, takdir edilen manevi tazminatın davacının zenginleşmesine neden olacağı ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının kısmen bozulması gerektiği düşünülmektedir.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    MADDİ OLAY :
    Davacının maliki olduğu İstanbul İli, Pendik İlçesi, … Mahallesi…mevkii, …ada, …parsel üzerinde bulunan tek katlı, 100 m2 binanın 3194 sayılı Kanunun 39. maddesi gereğince, çevrenin ve çevre halkının can güvenliğinin tehlikeye girdiğinden bahisle Pendik Belediyesi Zabıta Müdürlüğünün 01.06.2015 tarihli yıkım tutanağına istinaden yıkılması üzerine davacı tarafından, söz konusu yıkım nedeniyle maddi ve manevi kayıplarının olduğu, yıkım işlemlerinin, 3194 sayılı Kanunun 39. maddesine uygun olarak yapılmadığı, yıkım veya aykırılık halinin giderilmesi için süre verilmediği, binanın yıkılacak derecede tehlikeli bir bina olmadığı, söz konusu yapının, önce ikamet amaçlı olarak kendisi tarafından kullanıldığı, akabinde ise 15.08.2008 tarihli kira kontratı ile 7 yıllığına kiraya verildiği, kiracının kira bedellerini ödememesi nedeni ile icra takibi yapıldığı ve tahliye davası açıldığı, akabinde kiracının mecuru tahliye ederek anahtarını icra dosyasına teslim ettiği, ancak binanın kapı ve pencerelerinin kiracı tarafından söküldüğü, binaya zarar verildiği, verilen zarar nedeni ile Sulh Hukuk Hakimliğinden hasar tespiti isteminde bulunulduğu, taşınmazın tahliyesi ile davalı tarafından yıktırılması arasında çok kısa bir süre bulunduğu, tüm bu işlemler nedeni ile uğranılan zararların giderilmesi için davalı İdareye 10.07.2015 tarihinde başvurularak 200.00,00-TL bina bedeli, 36.000,00-TL kira kaybı ve 50.000,00-TL manevi tazminat olmak üzere toplam 286.000,00-TL tazminat isteminde bulunulduğu, ancak davalı idarenin bu istemi reddetmesi üzerine, toplam 286.000,00-TL (200.000,00 bina bedeli + 36.000 kira kaybı+ 50.000,00-TL manevi tazminat) zararının, 01.06.2015 tarihinden itibaren işletilecek olan yasal faizi ile birlikte tahsili istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Bölge İdare Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
    1- Davacının; İdari Dava Dairesi kararında, manevi tazminat isteminin reddedilen kısmı ve reddedilen kira gelir kaybına ilişkin temyiz istemi yönünden; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır.
    Bununla birlikte; dava dosyasının incelenmesinden, davacının talep ettiği kira geliri kaybının 36.000 TL; manevi tazminat miktarının 50.000 TL olduğu, İdari Dava Dairesi kararında, kira geliri kaybına ilişkin istemin reddedildiği ve davacının elem ve kederinin kısmen de olsa giderilebilmesi için takdiren 10.000 TL manevi tazminata hükmedildiği, temyize konu İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesinin kararında ise; kira gelir kaybı isteminin tamamının reddedildiği ve manevi tazminat isteminin de 10.000 TL'sinin kabulüne karar verildiği dikkate alındığında, reddedilen kira gelir kaybının 36.000 TL; manevi tazminat miktarının da 40.000 TL olarak belirtilmesi gerekirken, kararın sonuç kısmında, reddedilen kira gelir kaybının sehven 35.000 TL, manevi tazminat isteminin de sehven 45.000 TL olarak belirtildiği görülmektedir.
    Bu durumda, temyize konu …Bölge İdare Mahkemesi …İdari Dava Dairesi kararında yer alan; reddedilen kira gelir kaybının 36.000 TL olarak, reddedilen manevi tazminat miktarının ise 40.000 TL olarak düzeltilerek onanması gerekmektedir.
    2- Davalı idarenin, İdari Dava Dairesi kararının yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin kısmının temyizine ilişkin istemi yönünden; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır.
    3- Davacının; İdari Dava Dairesi kararının, maddi tazminat isteminin reddedilen kısmının temyizine ilişkin istemi yönünden ise;
    2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 125. maddesinin 1. fıkrasında idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtilmiş, son fıkrasında ise, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu hükmüne yer verilmiştir.
    Uyuşmazlık konusu eylem tarihi itibarıyla yürürlükte olan haliyle 3194 sayılı İmar Kanununun ''Yıkılacak Derecede Tehlikeli Yapılar'' başlıklı 39. maddesinde; ''Bir kısmı veya tamamının yıkılacak derecede tehlikeli olduğu belediye veya valilik tarafından tespit edilen yapıların sahiplerine tehlike derecesine göre bunun izalesi için belediye veya valilikçe on gün içinde tebligat yapılır. Yapı sahibinin bulunmaması halinde binanın içindekilere tebligat yapılır. Onlar da bulunmazsa tebligat varakası tebliğ yerine kaim olmak üzere tehlikeli yapıya asılır ve keyfiyet muhtarla birlikte bir zabıtla tespit edilir. Tebligatı müteakip süresi içinde yapı sahibi tarafından tamir edilerek veya yıktırılarak tehlike ortadan kaldırılmazsa bu işler belediye veya valilikçe yapılır ve masrafı %20 fazlası ile yapı sahibinden tahsil edilir.'' kuralı yer almaktadır.
    Dava dosyasının incelenmesinden; tazminata konu yapının yıkılacak derecede tehlike arz ettiği, can ve mal güvenliği açısından tehlike oluşturduğu hususlarının teknik raporla tespit edilmeden anılan yapının yıkıldığı, 3194 sayılı İmar Kanununun 39. maddesinde öngörülen usule uygun olarak yapı sahibine tebligat yapılmadan, davacıya maili inhidam kararına karşı dava ve itiraz hakkını veya yapısını kaldırıp enkazını alma hakkı tanınmadan davaya konu tazminat istemine ilişkin yıkımın gerçekleştirildiği, yapının yıkımında davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu sabittir. Ancak; yapının ruhsatsız olması nedeniyle hukuki koruma altında olmayan yapı nedeniyle davacıya bina bedelinin ve kira kaybının ödenmesi hukuken mümkün olmadığından, davacının maddi tazminat istemine ilişkin olarak; İdari Dava Dairesinin yapının enkaz bedelinin ödenmesi yönünde verilen kararında isabetsizlik bulunmamaktadır.
    Bununla birlikte; İdari Dava Dairesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda enkaz bedelinin belirlenmesinde; yapım bedelinin 2015 yılı fiyatlarına göre belirlendiği, bu bedelden yıpranma bedeli düşüldükten sonra yapının hurda değeri kapsamında hesap edilen bedelin %2'si oranında enkaz bedeli tespit edildiği, ancak Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarında, enkaz bedeline ilişkin belirlemenin, yapının yapım bedeline ilişkin takdir edilen değerinin %10 olarak belirlendiği görüldüğünden; enkaz bedelinin tespitine ilişkin değerlendirmenin tekrar yapılması gerektiği anlaşılmaktadır.
    Bu durumda, İdari Dava Dairesi kararının; ruhsatsız olarak inşa edildiği sabit olan yapı hakkında, enkaz bedelinin %2 olarak takdir edilmesine ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.
    4- Davacının; İdari Dava Dairesi kararının hükmedilen manevi tazminata faiz işletilmemesine ilişkin kısmının temyizine yönelik istemi yönünden ise;
    Manevi tazminat, kişilerin gelirlerinde meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı olmayıp, manevi tatmin aracıdır. Başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı, manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu hale getirmektedir.
    Manevi tazminata hükmedilmesi için kişinin fizik yapısını zedeleyen, yaşama ve kazanma gücünün azalması sonucunu doğuran olayların meydana gelmesi ve idarenin hukuka aykırı bir işlem veya eylemi sonucunda ağır bir elem ve üzüntünün duyulmuş olması veya şeref ve haysiyetinin rencide edilmiş bulunması gerekir.
    Manevi zararın tazminine hükmedilirken ilgililerin sosyal ve ekonomik durumu dikkate alınarak olay nedeniyle duyduğu elem ve ızdırabın kısmen giderilmesini ifade edecek, idarenin hukuka aykırılığının ağırlığını ortaya koyacak ve hukuka aykırılığı özendirmeyecek bir miktarın belirlenmesi gerekmektedir.
    Manevi tazminatın yukarıda belirtilen özellikleri dikkate alındığında manevi zararın telafisi için hükmedilecek miktara, talep edilmesi halinde 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun uyarınca faiz yürütülmesini de gerekli kılmaktadır.
    Yerleşik yargı içtihatlarına göre, idari eylemlerden doğan zarar nedeniyle açılan tam yargı davalarında, hükmedilen tazminat tutarının; dava dilekçesinde istenilmek kaydıyla, yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi gerektiriğinden İdari Dava Dairesi kararının hükmedilen manevi tazminata faiz uygulanmamasına ilişkin kısmında hukuki isabet görülmemiştir.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine; davalının temyiz isteminin ise reddine,
    2. Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile anılan kararın kaldırılarak yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki temyize konu …Bölge İdare Mahkemesi …İdari Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının maddi tazminat isteminin reddedilen kısmı ile hükmedilen manevi tazminata faiz işletilmemesine ilişkin kısmının BOZULMASINA, yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin kısmının ONANMASINA, manevi tazminat isteminin reddedilen kısmı ve reddedilen kira gelir kaybına ilişkin kısmının DÜZELTİRELEREK ONANMASINA,
    3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 14/06/2022 tarihinde, kesin olarak, oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara