Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/2270 Esas 2022/2177 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2021/2270
Karar No: 2022/2177
Karar Tarihi: 15.06.2022

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/2270 Esas 2022/2177 Karar Sayılı İlamı

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2021/2270 E.  ,  2022/2177 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
    Esas No : 2021/2270
    Karar No : 2022/2177

    TEMYİZ EDENLER : I-(DAVACI): ... vasisi ...

    II- (DAVALILAR):
    1- ...
    2- ...Bakanlığı
    VEKİLİ: I. Hukuk Müşaviri Yrd. V. ...

    3- ...Genel Müdürlüğü
    VEKİLİ: Av. ...

    İSTEMİN_KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 16/11/2020 tarih ve E:2016/23196, K:2020/5173 sayılı kararının taraflarca aleyhlerine ilişkin olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: 4. sınıf emniyet müdürü rütbesinde görev yapan davacının katıldığı ve 25-29 Haziran 2015 tarihleri arasında 4. sınıf emniyet müdürlerine yönelik yapılan rütbe terfi sözlü sınavlarının, davacının söz konusu sözlü sınav sonucunda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin ve Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez Değerlendirme Kurulunun 14/08/2015 tarihinde POL-NET ortamında yayımlanan karar sonucunun (rütbe terfi sınavları sonucunda 4. sınıf emniyet müdürlüğünden 3. sınıf emniyet müdürlüğüne yapılan terfi işlemleri); işlemlerin dayanağı olan 10/05/2015 tarih ve 29351 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 28. maddesinin, 29. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde yer alan ''Başarılı sayılmak için sözlü sınavda en az elli puan almış olmak kaydıyla, ...'' ibaresinin ve geçici 2. maddesinin iptali istenilmiştir.
    Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 16/11/2020 tarih ve E:2016/23196, K:2020/5173 sayılı kararıyla;
    Yönetmeliğin 28. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Yazılı sınava giren adaylar, ..." ibaresi yönünden;
    3201 sayılı Kanun'da emniyet personelinin rütbe terfiinin görüşülebilmesi için liyakat ve kariyer ilkelerinin gereği olarak "yazılı sınavda başarılı olma" şartının aranması karşısında, anılan yasal düzenlemeye aykırı olarak, yazılı sınava katılan adayların tamamının herhangi bir başarı kriteri aranmadan sözlü sınava çağrılmasına ilişkin uyuşmazlık konusu düzenlemede ilgili Kanun hükmüne uyarlık bulunmadığı,

    Öte yandan, kamu hizmetinin sürekli, etkili, verimli bir biçimde sunulabilmesi ve görevin gerektirdiği niteliklere sahip en uygun personelin belirlenebilmesi için, üst rütbeye terfi edecek personelin mesleki bilgi ve genel kültür düzeyini ölçmek amacıyla yapılan ve nesnel bir ölçme değerlendirme yöntemi olan yazılı sınavının tamamlayıcısı olarak görülen sözlü sınavına tabi tutulan adayların, yazılı sınavda başarılı olmasını gerektirecek bir taban puanı aşması veya en yüksek puandan başlanarak o yıl terfi için öngörülen boş kadronun birkaç katının çağrılması ya da her iki kriterin birlikte arandığı veya bunlara benzer bir seçme usulüyle sözlü sınavına çağrılmalarının liyakat ve kariyer ilkelerinin gereği olduğu,
    Yönetmeliğin 28. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "... sicil numarası küçük olandan başlamak üzere sözlü sınava tabi tutulur." ibaresi yönünden;
    Sözlü sınavın uygulanma usulü ile ilgili olarak 3201 sayılı Kanun'un 55. maddesinin 11. fıkrasının (c) bendi uyarınca idareye tanınan yönetmelikle düzenleme yapma yetkisine dayanılarak, personelin, sicil numarası küçük olandan başlanmak üzere sözlü sınava tabi tutulacağı yolunda getirilen düzenlemenin anılan Kanun'a aykırılık taşımadığı, bu bağlamda, yazılı sınava giren adayların belli bir sıralama dahilinde sözlü sınava tabi tutulmasının eşitlik ilkesine aykırı bir yönünün de bulunmadığı dikkate alındığında, iptali istenen düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı,
    Yönetmeliğin 28. maddesinin 2. fıkrası yönünden;
    Söz konusu düzenleme uyarınca sözlü sınava çağrılan adayların yeterliliğinin tespiti amacıyla yapılan sınavda görevlendirilen personelin sınava girenlere göre daha üst rütbede olmasının, sınava girecek personelin objektif değerlendirilmesi bakımından memur güvencesine hizmet ettiği gibi, değerlendirmeyi yapacak personel açısından da kariyer ve liyakat ilkelerine uygun olduğu sonucuna ulaşıldığı, bu nedenle, anılan Yönetmeliğin 28. maddesinin 2. fıkrasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığı,
    Öte yandan, idarenin 3201 sayılı Kanun'un 55. maddesinin 11. fıkrasının (c) bendi uyarınca kendisine verilmiş olan sözlü sınav yapma görev ve yetkisini yerine getirebilmesi amacıyla anılan Kanun'a uygun olarak Yönetmelikle düzenleme yapma konusunda takdir yetkisinin bulunduğu, bu kapsamda söz konusu Yönetmelik ile sınava girenlere göre daha üst rütbedeki kişilerin sınavda görevlendirilmesi öngörülmek suretiyle takdir yetkisinin objektiflik ilkesine uygun olarak kullanıldığı, bu nedenle iptali istenen düzenlemede hukuka aykırı bir yön görülmediği,
    Yönetmeliğin 28. maddesinin 3. fıkrası yönünden;
    Dava konusu Yönetmeliğin dayanağı olan Kanun hükmünde ve Yönetmeliğin 28. maddesinin başlığında "sözlü sınav" ifadesine yer verildiği halde, anılan Yönetmelik maddesinin içeriğinde "mülakat" a ilişkin esas ve usullerin düzenleme altına alındığı,
    Davranış ve düşüncelere ilişkin bilgi edinme amacıyla bir kişiyle yapılan sorulu cevaplı görüşme olan mülakatın, kamu görevlerine girişte yapılan yazılı sınavı tamamlayıcı nitelikte olup, yazılı sınavla bilgisi ölçülen kişilerin, mesleğe uygun tavır ve davranışlara, yeteneğe ve kültürel birikime sahip olup olmadığını belirlemek amacıyla yapıldığı,
    Sözlü sınavın ise, amacı bakımından yazılı sınava benzemekte olup, bilgi ölçme amacıyla yapıldığı, ancak, sözlü sınava ilişkin benzer düzenlemelere yer veren bazı yasa ve yönetmeliklerde sözlü sınava tabi tutulacak adayların bilgi yanında mesleki ehliyete yönelik diğer özel niteliklere de sahip olunup olunmadığı yönünden değerlendirmeye tabi tutulacağına ilişkin düzenlemelere yer verildiği, dolayısıyla yazılı sınavın tamamlayıcısı olan sözlü sınavın ölçme ve değerlendirme bakımından mülakatı da kapsadığı sonucuna ulaşıldığı,
    Bu durumda, dava konusu Yönetmeliğin dayanağı olan Kanun hükmünde açıkça "sözlü sınav" şeklinde yapılan düzenlemeye uygun olarak Yönetmeliğin 28. maddesinin başlığında da "sözlü sınav" ibaresine yer verildiği halde, madde içeriğinde sadece mülakata yönelik değerlendirmelere yer verildiği, buna karşın, sözlü sınavın amacı olan bilgi ölçmeye yönelik hususlara yer verilmediğinden, anılan maddenin 3. fıkrasında eksik düzenleme nedeniyle hukuka uyarlık bulunmadığı,
    Yönetmeliğin 29. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde yer alan "Başarılı sayılmak için sözlü sınavda en az elli puan almış olmak kaydıyla, ..." ibaresi yönünden;
    İptali istenen Yönetmelik hükmünün, 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu'nun 55. maddesinin 11. fıkrasının (c) bendinde yer alan yazılı ve sözlü sınavda başarılı olunması şartına uygun olduğu,
    Yazılı sınavın tamamlayıcısı olan ve görevin gerektirdiği niteliklere en uygun personelin bir üst rütbeye terfi için mesleki bilgisini ve genel kültür düzeyini ölçmeyi amaçlayan sözlü sınav notuna da önem atfedilerek, anılan Yönetmeliğin 29. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesinde yer alan başarı puanının, yazılı ve sözlü sınavlarda alınan puanların aritmetik ortalaması ile belirleneceği şeklindeki düzenleme de dikkate alındığında, başarılı sayılmak için sözlü sınavda en az elli puan almış olmak şartının aranmasının asgari başarı kriteri açısından makul olduğu, bu nedenle iptali istenen düzenlemede hukuka aykırılık görülmediği,
    Yönetmeliğin geçici 2. maddesi yönünden;
    Anayasa'nın 2. maddesinde düzenlenen kişilerin hukuki güvenliğini sağlamayı amaçlayan "hukuk devleti ilkesi"nin önkoşulları arasında bulunan "hukuki güvenlik ilkesi"nin, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde Devlete güven duyabilmesini, Devletin de normatif düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kıldığı; ayrıca hukuk güvenliğinin, kişilerin gelecekle ilgili plan, düşünce ve kararlarında, var olan hukuk kurallarına güvenerek hareket etmelerinin hukuken korunması gerektiğini ifade ettiği,
    Yönetmeliğin "2015 yılı terfi sınavları ve eğitimleri" başlıklı geçici 2. maddesinde, "2015 yılı terfi sınavları ve yöneticilikle ilgili hizmetiçi eğitimleri, en geç üç ay içinde tamamlanır." hükmünün düzenlendiği,
    3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu'nun 55. maddesinin 18. fıkrası uyarınca emniyet hizmetleri sınıfı mensuplarının rütbe terfileri ve sınavları ile meslek içi yöneticilik eğitim kursları, eğitim tarih ve süreleri ile ilgili düzenleme yapma yetkisine sahip olan idarenin, hukuk güvenliği ve öngörülebilirlik ilkelerini dikkate alarak yeni bir düzenlemenin hayata geçirilmesine yönelik olarak bir geçiş hükmüne yer vermek suretiyle 2015 yılına ilişkin terfi sınavları ve yöneticilikle ilgili hizmetiçi eğitimlerinin, en geç üç ay içinde tamamlanmasını öngörmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı,
    Davacının katıldığı sözlü sınav sonucunda başarısız sayılmasına ilişkin işlem yönünden;
    Yönetmeliğin dava konusu bireysel işlemin dayanağı hükümlerinden olan 28. maddesinin sözlü sınavın içeriğine ilişkin 3. fıkrası ile 28. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Yazılı sınava giren adaylar" ibaresinin yukarıda yer verilen gerekçelerle hukuka aykırı bulunmuş olması karşısında, söz konusu sınavda puanların belirlenmesinde dayanak Kanun hükmünde öngörüldüğü şekilde ölçme ve değerlendirme esaslarına uygun bir değerlendirme yapıldığından söz edilmesine hukuken imkan bulunmadığından, davacının sözlü sınav sonucunda başarısız sayılmasına ilişkin işlemde de hukuka uyarlık bulunmadığı,
    Öte yandan, bu kararın, davacının sözlü sınavında başarılı olduğu yolunda bir sonuç doğurmayacağı, dava konusu başarısız sayılma işleminin dayanağı olan ve hukuka aykırılığı tespit edilen Yönetmelik hükümlerinin düzenlediği hususlarda yapılacak yeni düzenlemelerle belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde yeniden yapılacak sözlü sınav sonucunda ortaya çıkacak olan değerlendirme ve puana göre işlem tesis edilmesine yönelik olduğu,
    25-29 Haziran 2015 tarihleri arasında 4. sınıf emniyet müdürlerine yönelik yapılan rütbe terfi sözlü sınavları yönünden;
    Dava konusu sözlü sınavların dayanağı olan Yönetmelik hükümlerinin yukarıda belirtilen gerekçelerle hukuka aykırılığı tespit edildiğinden, söz konusu hukuka aykırı düzenlemeler dayanak alınarak tesis edilen ve 25-29 Haziran 2015 tarihleri arasında 4. sınıf emniyet müdürlerine yönelik yapılan rütbe terfi sözlü sınavlarında da hukuka uyarlık bulunmadığı,
    Rütbe terfi sınavları sonucunda Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez Değerlendirme Kurulunun 14/08/2015 tarihinde POL-NET ortamında yayımlanan karar sonucu (4. sınıf emniyet müdürlüğünden 3. sınıf emniyet müdürlüğüne yapılan terfi işlemleri) yönünden;
    Dairelerinin kararı ile 10/05/2015 tarih ve 29351 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 28. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Yazılı sınava giren adaylar" ibaresi ile 28. maddesinin 3. fıkrasının hukuka aykırı olduğunun belirtildiği,
    Ancak, anılan maddelerin yürürlükte olduğu süre zarfında ilgili Yönetmelik hükümleri uyarınca rütbe terfi sözlü sınavında başarılı olan ve Değerlendirme Kurulu gündemine alınarak bir üst rütbeye terfi etmeye hak kazanan adaylar hakkında tesis edilen bireysel nitelikteki terfi işlemlerinin her birinin hukuka uygunluk karinesinden yararlanmaları ve kişiler yönünden haklar doğurmaları nedeniyle, yalnızca dayandıkları düzenleyici işlemin iptal edilmesi veya hukuka aykırılığının tespit edilmesi nedeniyle geri alınmaları zorunluluğundan söz edilemeyeceğinden, 4. sınıf emniyet müdürlüğünden 3. sınıf emniyet müdürlüğüne yapılan terfi işlemlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle,
    Dava konusu Yönetmeliğin 28. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Yazılı sınava giren adaylar, ..." ibaresinin ve 3. fıkrasının, davacının katıldığı sözlü sınav sonucunda başarısız sayılmasına ilişkin işlem ile 25-29/06/2015 tarihleri arasında 4. sınıf emniyet müdürlerine yönelik yapılan rütbe terfi sözlü sınavlarının iptaline, dava konusu edilen diğer kısımlar yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :Davacı tarafından, Daire kararının, davanın reddine ilişkin kısmının bozulması, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı idarelere yükletilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
    Davalı idareler tarafından, iptali istenen idari işlemlerin ve dayanağı Yönetmelik hükümlerinin Anayasa ve kanunlara uygun olduğu, bahse konu Yönetmelik'te, dayanağı 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu'nun amir hükümleri uyarınca rütbe terfiinde yazılı ve sözlü sınavlarda başarılı olunması şartının arandığı, sözlü sınavında başarı barajının aday lehine düşük tutulduğu, elli puan alma şartı konulmasının kamu yararı ve hizmet gereği olduğu, sözlü sınavın, adaylara önceden bastırılan sorular arasından soru kartı çektirilmek suretiyle icra edildiği, bu yönüyle farklı komisyonlar tarafından farklı değerlendirme yapıldığı iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğu, adayların değerlendirme kriterlerinin Yönetmelik'te açıkça ortaya konulduğu, dolayısıyla, dava konusu Yönetmelik hükümleri ile bu hükümlere dayanılarak tesis edilen idari işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek, Daire kararının iptale ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
    Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
    Davalı idareler tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın lehlerine olan kısımlarının usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bu kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...DÜŞÜNCESİ : Davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddi, davacının temyiz isteminin kısmen reddi ile Daire kararının kısmen onanması, davacının temyiz isteminin 3. sınıf emniyet müdürlüğüne yapılan terfi işlemlerine yönelik kısmının ise kabulü ile Daire kararının bu kısım yönünden bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davalı idarelerin yürütmenin durdurulması istemleri hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
    Başkan Hasan Güzeler ile Üye ...'nun, 4. sınıf emniyet müdürü rütbesinde görev yapan davacının, hukuki durumunda değişiklik meydana getirerek menfaatini etkilemesi nedeniyle rütbe terfi sözlü sınavında başarısız sayılmasına ilişkin işleme karşı dava açma ehliyeti bulunmakta ise de, bulunduğu rütbede yapılan tüm sözlü sınavların iptalini istemekte meşru ve güncel bir menfaatinin bulunmadığı anlaşıldığından, bu istemine ilişkin olarak davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği yolundaki oylarına karşılık, davacının, menfaatinin etkilendiği, kaldı ki, bulunduğu rütbede gerçekleştirilen tüm rütbe terfi sözlü sınavlarının bireysel olarak hukuka aykırılığı nedeniyle değil, dayanağı düzenleyici işlemin hukuka aykırılığı iddiasıyla dava konusu edilmiş olması nedeniyle, Yönetmeliğe dayalı yapılan tüm sözlü sınavların iptali istemine ilişkin olarak dava açmakta ehliyetinin bulunduğu sonucuna varılarak uyuşmazlığın esasına geçildi:

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Davalı idarelerin Daire kararının iptale ilişkin kısmına yönelik temyiz istemleri ile davacının, Daire kararının 4. sınıf emniyet müdürlüğünden 3. sınıf emniyet müdürlüğüne yapılan terfi işlemleri dışında kalan davanın reddine yönelik kısmına ilişkin temyiz istemi yönünden;
    Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
    "a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
    b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
    c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
    Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Danıştay Beşinci Dairesi kararının, iptale ilişkin kısmı ile dava konusu Yönetmeliğin 28. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "... sicil numarası küçük olandan başlamak üzere sözlü sınava tabi tutulur." ibaresi; 28. maddesinin 2. fıkrası; 29. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde yer alan "Başarılı sayılmak için sözlü sınavda en az elli puan almış olmak kaydıyla, ..." ibaresi ile geçici 2. maddesinin iptali istemi yönünden verilen davanın reddine ilişkin kısmı aynı gerekçeler ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup, tarafların temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar, kararın anılan kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
    Öte yandan, davacının katılmış olduğu rütbe terfi sözlü sınavının dayanağı hükümlerinden olan dava konusu Yönetmeliğin 28. maddesinin sözlü sınavın içeriğine ilişkin 3. fıkrası ile 28. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Yazılı sınava giren adaylar" ibaresinin iptali yolunda verilen Danıştay Beşinci Dairesinin 20/06/2018 tarih ve E:2016/24760, K:2018/15074 sayılı kararı, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 25/11/2020 tarih ve E:2019/179, K:2020/2522 sayılı kararı ile kesin olarak onanmıştır.
    Davacının, Daire kararının rütbe terfi sınavları sonucunda Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez Değerlendirme Kurulunun 14/08/2015 tarihinde POL-NET ortamında yayımlanan karar sonucu (4. sınıf emniyet müdürlüğünden 3. sınıf emniyet müdürlüğüne yapılan terfi işlemleri) bakımından davanın reddine dair kısmına ilişkin temyiz istemi yönünden;
    Anayasa'nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin hukuk devleti olduğu vurgulanmış, 138. maddesinin son fıkrasında ise, "Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez." hükmüne yer verilmiştir.
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 'Kararların sonuçları' başlıklı 28. maddesinde de, "Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez. Ancak, haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili davalarda verilen kararlar hakkında, bu kararların kesinleşmesinden sonra idarece işlem tesis edilir. Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açılabilir." hükmü yer almaktadır.
    Mevzuatımızda yer alan düzenlemeler uyarınca, idari yargı yerlerince verilen kararların uygulanıp uygulanmaması konusunda idarenin herhangi bir takdir yetkisinin olmadığı, bu kararların doğruluğunu tartışma yetkisinin bulunmadığı, idarelerin bu alandaki yetkilerinin, bağlı yetki niteliğinde olduğu kuşkusuzdur.
    İdari işlemlerin hukuka uygunluk denetiminin yapıldığı iptal davasında; davacının ihlale uğrayan menfaatinin korunması yanında, kamu yararının korunması da söz konusu olup; bu durum, iptal davasının objektif niteliğinin bir sonucudur.
    Hukuka aykırı bulunan idari işlemler hakkında verilen iptal kararları, varlıklarını hukuka uygunluk karinesinden yararlanmak suretiyle sürdüren idari işlemleri tesis edildikleri tarihe kadar geriye yürür şekilde ortadan kaldırır. Dolayısıyla, dava konusu edilen idari işleme bağlı olan diğer işlemler de ortadan kalkar. İptal kararlarının bu özelliği, dava konusu idari tasarruftan önceki hukuki durumun sağlanması gereğinden kaynaklanmakta olup, iptal kararları, iptal edilmiş olan idari işlemi hukuk aleminde hiç doğmamış hale getirmektedir.
    Dosyanın incelenmesinden, 4. sınıf emniyet müdürü rütbesiyle görev yapan ve 2015 yılı rütbe terfi sözlü sınavına katılan davacı tarafından, rütbe terfi sözlü sınavlarının, söz konusu sözlü sınav sonucunda başarısız sayılmasına ilişkin işlem ile Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez Değerlendirme Kurulunun 14/08/2015 tarihinde POL-NET ortamında yayımlanan karar sonucunun (rütbe terfi sınavları sonucunda 4. sınıf emniyet müdürlüğünden 3. sınıf emniyet müdürlüğüne yapılan terfi işlemleri) ve bu işlemlerin dayanağı olan ilgili Yönetmelik hükümlerinin iptali istemiyle dava açıldığı, davacının da katılmış olduğu rütbe terfi sözlü sınavlarının dayanağı hükümlerinden olan dava konusu Yönetmeliğin 28. maddesinin sözlü sınavın içeriğine ilişkin 3. fıkrasında yer alan düzenlemeler ile aynı Yönetmeliğin 28. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Yazılı sınava giren adaylar" ibaresinin, yazılı sınava katılan adayların tamamının herhangi bir başarı kriteri aranmadan sözlü sınava çağrılmasına ilişkin düzenlemede 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu hükümlerine uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle bakılan davada ve ayrıca Danıştay Beşinci Dairesinin 20/06/2018 tarih ve E:2016/24760, K:2018/15074 sayılı kararıyla iptal edildiği ve bu kararın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 25/11/2020 tarih ve E:2019/179, K:2020/2522 sayılı kararı ile kesin olarak onandığı görülmektedir.
    Buna göre, dava konusu rütbe terfi sözlü sınavlarının dayanağını oluşturan ilgili mevzuat hükümleri ile bu mevzuat hükümleri dikkate alınarak 25-29/06/2015 tarihleri arasında 4. sınıf emniyet müdürlerine yönelik yapılan rütbe terfi sözlü sınavlarının tamamının yukarıda belirtilen gerekçeyle iptaline karar verilmiş olması karşısında, anılan düzenlemeler ve sözlü sınavlar esas alınarak tesis edilen terfi işlemlerinin de hukuki temelinin ortadan kalktığı ve hukuka aykırı hale geldiği sonucuna varılmıştır.
    Bu itibarla, Daire kararının, söz konusu rütbe terfi sözlü sınavları sonucunda 4. sınıf emniyet müdürlüğünden 3. sınıf emniyet müdürlüğüne yapılan terfi işlemlerinin iptali istemi yönünden verilen davanın reddine ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddi ve davacının temyiz isteminin kısmen reddi ile Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 16/11/2020 tarih ve E:2016/23196, K:2020/5173 sayılı kararının iptale ve rütbe terfi sınavları sonucunda 4. sınıf emniyet müdürlüğünden 3. sınıf emniyet müdürlüğüne yapılan terfi işlemleri dışında kalan davanın reddine ilişkin kısımlarının ONANMASINA,
    2. Davacının temyiz isteminin kısmen kabulü ile Daire kararının, rütbe terfi sınavları sonucunda 4. sınıf emniyet müdürlüğünden 3. sınıf emniyet müdürlüğüne yapılan terfi işlemlerinin iptali istemi yönünden verilen davanın reddine ilişkin kısmının ise BOZULMASINA,
    3. Bozulan kısım yönünden yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Danıştay Beşinci Dairesine gönderilmesine,
    4. Kesin olarak, 15/06/2022 tarihinde, usul ve 4. sınıf emniyet müdürlüğünden 3. sınıf emniyet müdürlüğüne yapılan terfi işlemleri yönünden oyçokluğu, diğer kısımlar yönünden oybirliği ile karar verildi.


    KARŞI OY
    X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; 4. sınıf emniyet müdürü rütbesinde görev yapan davacının, hukuki durumunda değişiklik meydana getirerek menfaatini etkilemesi nedeniyle rütbe terfi sözlü sınavında başarısız sayılmasına ilişkin işleme karşı dava açma ehliyeti bulunmakta ise de, söz konusu sözlü sınavlar neticesinde ilgili mevzuatta belirtilen diğer şartları da taşıyan personel hakkında bir üst rütbeye yapılan tüm terfi işlemlerinin iptalini istemekte meşru ve güncel bir menfaatinin bulunmadığı anlaşıldığından, davacının temyiz isteminin reddi ile Daire kararının, 4. sınıf emniyet müdürlüğünden 3. sınıf emniyet müdürlüğüne yapılan terfi işlemlerinin iptali istemi yönünden verilen davanın reddine ilişkin kısmının da, belirtilen gerekçeyle onanması gerektiği oyuyla karara katılmıyoruz.


    Hemen Ara