Danıştay 8. Daire 2017/5920 Esas 2022/4235 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
8. Daire
Esas No: 2017/5920
Karar No: 2022/4235
Karar Tarihi: 17.06.2022

Danıştay 8. Daire 2017/5920 Esas 2022/4235 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2017/5920 E.  ,  2022/4235 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    SEKİZİNCİ DAİRE
    Esas No : 2017/5920
    Karar No : 2022/4235


    TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- … 2- … 3- … 4- … 5- …
    VEKİLİ : Av. …
    KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
    VEKİLİ : …
    İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Çanakkale ili, Gelibolu ilçesi, … Meslek Lisesi öğretmeni Ümit Nalbant'ın "engelli bireylere istihdam edilebilir mesleki becerilerin kazandırılması" konulu Erasmus + mesleki eğitim projesi kapsamında 10 engelli öğrencinin sorumlusu olarak görevlendirildiği İspanya'nın Marbella şehrinde 13/04/2015 tarihinde denize giren iki öğrencisini kurtarmak isterken boğulması olayında davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle; babası …, annesi …, kardeşleri İsmail Nalbant ve … 'ın her biri için 100.000,00-TL manevi, nişanlısı … için 150.000,00-TL manevi, 20.000,00-TL maddi tazminatın (destekten yoksun kalma) olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:… , K:… sayılı kararda; dava konusu olaya ait bilgi ve belgelerin bir bütün olarak değerlendirilmesinden, yurtdışı gezisi ile ilgili yasal izinlerin alındığı, bilgilendirmelerin yapıldığı, yeterli sayıda refakatçi öğretmen görevlendirildiği, dava konusu olayın öğrencilerin izinsiz olarak denize girmesinden kaynaklandığı, bu durumda idareye atfı kabil bir kusur olmadığı, tazminat istemine konu olan olaya ilişkin olarak davalı idarenin üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiği, buna bağlı olarak hizmet kusurunun bulunmadığı, davacıların yakının ölümüne yol açan nedenin öğrencilerin sorumlu öğretmenlerin izni olmaksızın denize girmeleri olduğu, öğretmenin öğrencileri kurtarmak isterken boğulmasında idareye atfı kabil bir kusurun bulunmadığı, olayın idarenin yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu olmayıp öğrencilerin fiilinden kaynaklandığı, tazmini istenen zararın, zararla idarenin eylemi arasında nedensellik bağının bulunduğundan söz edilemeyeceği, kusursuz sorumluluk ilkelerine göre tazminin de mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … . İdari Dava Dairesince; Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, istinaf dilekçesinde ileri sürülen iddiaların kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacılar tarafından, müteveffa … 'ın görev bilinci ile yurt dışında kendisine emanet edilen işitme engelli öğrencileri görevi gereği canı pahasına koruduğu, davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu, kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
    DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ve Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE:

    MADDİ OLAY :
    Çanakkale ili, Gelibolu ilçesi, … Meslek Lisesi öğrencilerinin ve öğretmenlerinin, "engelli bireylere istihdam edilebilir mesleki becerilerin kazandırılması" projesi kapsamında 04/04/2015 tarihinde İspanya'nın Malaga/Marbella şehrine gittikleri, katılımcıların işitme engelli 10 öğrenci ve 2 refakatçi öğretmen olduğu, öğrencilerin bir kısmının 13/04/2015 tarihinde proje eğitim faaliyetlerini gün içerisinde tamamladıktan sonra yerel saatle 15:00 sıralarında ikamet ettikleri otelin bulunduğu Malaga şehri sahilinde refakatçi öğretmenlerle birlikte gezintiye çıktıkları, gezinti esnasında öğrencilerden … , … ve … 'ın denize girmeye çalıştıkları ve dalgalara kapıldıkları, bunu gören refakatçi öğretmen … 'ın öğrencileri kurtarmak amacıyla denize girdiği ancak öğrencileri kurtaramadığı, diğer öğretmen … nün de olay anında öğrencilerin başında olduğu ve olaya hemen müdahale ederek bir öğrenciyi kurtardığı, … ve öğrencilerden … ile … boğularak hayatlarını kaybetmeleri üzerine davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle müteveffa … babası … , annesi … , kardeşleri … ve … her biri için 100.000,00-TL manevi, nişanlısı … için 150.000,00-TL manevi, 20.000,00-TL maddi tazminatın (destekten yoksun kalma) olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

    İLGİLİ MEVZUAT:
    Anayasanın 'Yargı yolu' başlıklı 125. maddesinin 7. fıkrasında; "İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür." hükmüne yer verilmiştir.
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde, tam yargı davaları, idarenin eylem ve işlemlerinden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    İdare, yasalarla kendi yetki ve sorumluluğuna bırakılan kamu hizmetini yasal yetkileri içinde ve gereği gibi yürütmek amacıyla önceden gerekli teşkilatı kurmak ve bu teşkilatın ve hizmetin gerektirdiği araç, gereç ve personeli her an hizmete hazır tutmak ve hizmetin iyi bir şekilde yürütülmesi için gerekli tüm özeni göstermekle yükümlüdür.
    Hizmetin kötü, geç veya hiç işlememesi yüzünden kişilerin zarara uğramaları halinde idarenin hukuksal sorumluluğu söz konusudur ve uğranılan bu zararın hizmeti yürütmekle görevli idarece tazmini gerekmektedir.
    Kamu hizmetinin yürütülmesi dolayısıyla idarelerin, tazminat ödemekle yükümlü tutulabilmesi için de, ortada bir idari eylemin veya işlemin (idare tutum ve davranışın) bulunması, bu eylem veya işlemden zarar meydana gelmesi, bu idari eylem ve işlem ile zarar arasında nedensellik bağının bulunması gerekir ve zarar doğuran eylem ya da işlemin idareye bağlanabilmesi durumunda, kusurlu ve kusursuz sorumluluk ilkelerine göre tazmini cihetine gidilmesi icap etmektedir.
    Bu kapsamda, tazminat hukukunun amacının idarenin yürütmekle görevli ve yetkili olduğu hizmeti kusurlu yürütmüş olması nedeniyle kişilerin uğradığı zararların karşılanması olduğu şüphesizdir.
    Tam yargı davalarında, öncelikle; zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas olduğundan, olayın oluşumu ve zararın niteliğinin irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi gerekmektedir.
    İdarelerin hukuki sorumluluğu, kamusal faaliyetlerin sonucunda, idare ile bireyler arasında birey zararına bozulan ekonomik dengenin yeniden kurulmasını, idari etkinliklerden dolayı bireylerin uğradığı maddi zararlar yanında manevi zararların da idarece tazmin edilmesini sağlayan bir hukuki kurumdur. Bu kurum, kamusal faaliyetler nedeniyle bireylerin malvarlığında ortaya çıkan eksilmelerin/çoğalma olanağından yoksunluğun giderilebilmesini, yine bu surette oluşan manevi zararların karşılanabilmesi için aranılan koşulları, uygulanması gereken kural ve ilkeleri içine almaktadır.
    İdare, Anayasamızın 125. maddesinde de belirtildiği üzere, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir. Bunun yanında, idarenin faaliyet alanıyla ilgili, önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemediği bir takım zararları nedensellik bağı aramadan tazmin etmesi gerekmektedir.
    Uyuşmazlıkta; 04/04/2015-19/04/2015 tarihlerini kapsayan gezide 10 işitme engelli öğrenci için 3 refakatçi belirlendiği, ancak katılımın 2 refakatçiyle gerçekleştirildiği, yaşları ve engel durumları dikkate alındığında görevlendirilen refakatçi sayısının oldukça az olduğu, müteveffa … 'ın öğrencileri kurtarmak için denize girerek boğularak vefat ettiği, müteveffaya atfedilebilir hiçbir kusurun olmadığı, aksine kamu görevlisi sıfatıyla zararı önlemeye çalıştığı, proje kapsamında gerçekleştirilen gezinin denetim ve gözetim sorumluluğunun davalı idareye ait olduğu ve meydana gelen olayda hizmetin kötü işlemesi şeklinde hizmet kusurunun ortaya çıktığı anlaşılmakla birlikte, nitekim aynı olay kapsamında vefat eden öğrenci … 'in mirasçıları tarafından açılan tazminat davasında; … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararında; müteveffa … … engelli olmakla birlikte olay tarihinde 18 yaşını ikmal ettiği, öğretmenleri tarafından uyarılmasına rağmen havanın kötü olduğu olay gününde denize girmiş olduğu gözetilerek olayın meydana gelmesinde %20 kusurlu olduğu, olayın olduğu tarihte ve olayın gerçekleştiği yerde denize girilmemesi gerektiğini gösteren herhangi bir levha konulmamış olması ve plajda görevlendirilmiş cankurtaran bulunmaması nedeniyle olayın gerçekleştiği ülke Devletinin de olayda %20 kusurlu olduğu, davalı idarenin kusurunun %60 olduğu gerekçesine yer verildiği, vefat eden diğer öğrenci … mirasçıları tarafından açılan tazminat davasında ise, … . İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararında; davalı idarenin kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca zararı tazmin sorumluğu bulunduğu gerekçesine yer verilmiş ise de, anılan karar karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararında, davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu, ölenin müterafik kusuru da göz önüne alınarak davalı idarenin %60 kusurlu olduğu gerekçesine yer verildiği görülmektedir.
    Bu durumda; davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu açık olduğundan, aksi yöndeki İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunu reddeden temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.

    Diğer taraftan, destekten yoksun kalma tazminatına hükmolunabilmesinin asgari şartı, destekten yoksun kalma olup desteğin ölümü yüzünden kendisine bakılan kimsenin bu bakımdan kısmen veya tamamen yoksun kalması gerekmektedir. Bu yoksun kalma maddi bir zararı ifade etmektedir. Nişanlılık evlilikten önceki döneme ilişkin olduğundan, bu dönemde nişanlıların birbirlerine karşı nafaka yükümlüğü yahut başka bir bakım ve gözetim mükellefiyeti bulunmamaktadır. Destekten yoksun kalma tazminatı, fiili ve sürekli olarak bakımdan yoksun kalınması halinde takdir edilen bir tazminattır.
    Davacılardan … müteveffa … 'ın nişanlısı olarak destekten yoksun kaldığını iddia etmekte ise de, davacı nişanlının desteğin ölüm tarihi itibarıyla destekten yoksun kalma tazminatını gerektiren bir kazanç kaybının olup olmadığı, fiili desteklik ilişkisinin bulunup bulunmadığı yönlerinden Mahkemece gerekli araştırma yapılarak karar verileceği hususu açıktır.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1. 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulüne,
    2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E… , K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
    3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'ne gönderilmesine kesin olarak, 17/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Hemen Ara