Esas No: 2021/628
Karar No: 2022/997
Karar Tarihi: 14.09.2022
Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 2021/628 Esas 2022/997 Karar Sayılı İlamı
DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2021/628 E. , 2022/997 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/628
Karar No : 2022/997
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ...Vergi Dairesi Başkanlığı - ...
(...Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...Dış Ticaret Tekstil Sanayi Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ...Vergi Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı ısrar kararının yargılama giderlerine ilişkin aleyhe olan hüküm fıkrasının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, gerçek bir emtia teslimi veya hizmet ifasına dayanmaksızın komisyon karşılığı fatura düzenleyerek elde ettiği geliri kayıt ve beyan dışı bıraktığı yolundaki saptamaları içeren vergi tekniği raporunun esas alındığı takdir komisyonu kararı uyarınca re'sen salınan 2010 yılına ilişkin kurumlar vergisi ile verginin bir katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezası ve 2010 yılının Ekim-Aralık dönemine ilişkin aslı aranmayacağı belirtilen geçici vergi ile geçici verginin bir katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.
.... Vergi Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararı:
i. 2010 yılına ilişkin kurumlar vergisi ile verginin bir katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezası ve aynı yılın Ekim-Aralık dönemlerine ilişkin geçici verginin bir katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezası yönünden yapılan inceleme:
Davacı hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda yer alan tespitlerin davacının düzenlediği faturaların gerçek bir emtia teslimi veya hizmet ifasına dayalı olmadığı hususunu kanıtlar nitelikte olduğu sonucuna varılmıştır.
Bu nedenle davacının herhangi bir ticari faaliyetinin bulunmadığı ve %2 oranında komisyon geliri elde ettiği kabul edilerek tarh edilen kurumlar vergisi ve verginin bir katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezası ile aslı aranmayan geçici vergi üzerinden bir katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezasında hukuka aykırılık görülmemiştir.
ii. Geçici vergi aslı yönünden yapılan inceleme:
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 120. maddesinin dördüncü fıkrasında, yapılan incelemeler sonucunda geçmiş dönemlere ait geçici verginin %10’unu aşan tutarda eksik beyan edildiğinin tespiti halinde eksik beyan edilen bu kısım için re’sen veya ikmalen geçici vergi tarh edileceği, mahsup süresi geçtikten sonra kesinleşen geçici verginin terkin edileceği ancak gecikme faizi ve cezanın tahsil edileceği kuralına yer verilmiştir.
193 sayılı Kanun'un mükerrer 120. maddesinde mahsup süresi geçtikten sonra kesinleşen geçici verginin terkin edileceği hükme bağlandığından ve davacı adına düzenlenen ihbarnamede geçici verginin tahakkuk ettirilmeyeceği belirtildiğinden dava konusu geçici vergi aslı yönünden karar verilmesine yer bulunmamaktadır.
iii.Karar Sonucu:
Vergi Mahkemesi bu gerekçeyle dava konusu geçici vergi aslı yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar vermiş, vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi tarhiyatı ile geçici verginin bir katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezası yönünden davayı reddetmiştir. Ayrıca Mahkeme, karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca taraflar lehine 750,00 TL vekalet ücretine hükmetmiş, diğer yargılama giderlerini haklılık durumuna göre taraflara paylaştırmıştır.
Tarafların temyiz istemini inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesinin 06/02/2019 tarih ve E:2015/9743, K:2019/743 sayılı kararı:
Kararın, cezalı tarhiyatın, kurumlar vergisi ve geçici vergi beyannamesinde beyan edilen matrahı aşan farka isabet eden kısmı yönünden davanın kısmen reddi ile kısmen karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm fıkrasına yöneltilen davacının temyiz istemi hakkında hukuki değerlendirme:
Davacının temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, temyiz istemine konu kararın, cezalı tarhiyatın, 2010 yılı için re'sen takdir edilen vergi matrahlarının, aynı yılın kurumlar vergisi ve geçici vergi beyannamesinde beyan edilen matrahı aşan farka isabet eden kısmı yönünden davanın reddi ile geçici vergi aslı yönünden karar verilmesine yer olmadığına ilişkin hüküm fıkralarının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmamıştır.
Kararın, cezalı tarhiyatın, kurumlar vergisi ve geçici vergi beyannamesinde beyan edilen matraha isabet eden kısmı yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen davacının temyiz istemi hakkında hukuki değerlendirme:
Ticari faaliyette bulunmak üzere mükellefiyet tesis ettirdiği halde belirli tarihten sonra münhasıran sahte belge düzenleme faaliyetinde bulunduğu saptanan mükelleflerce verilen beyannameler gerçek durumu yansıtmamakla birlikte beyan ettikleri matrah üzerinden ödenecek vergi çıkması halinde bu tutar dikkate alınarak fark matrahın hesaplanması gerekmektir.
Ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunun araştırılması, saptanması ve sağlanmasının vergi incelemesinin temel amacı olduğuna yönelik düzenleme içeren 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 134. maddesi bu hususu doğrulamaktadır.
Davacı hakkında tanzim edilen vergi tekniği raporundaki tespitlerin, davacının gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmaksızın komisyon karşılığı fatura düzenlediğini kanıtlamaya yeterli olduğu sonucuna varılmıştır. Bu nedenle Vergi Mahkemesi kararında bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Ancak davacı tarafından 2010 takvim yılına ilişkin kurumlar vergisi ve geçici vergi beyannamesinde beyan edilen matrah ve bu matraha isabet eden verginin, düzenlenen faturaların toplam tutarı üzerinden %2 oranında komisyon geliri elde edildiğinden hareketle tespit edilen tarhiyata konu matrahın hesabında dikkate alınması gerekmektedir.
Bu nedenle re'sen takdir edilen matrahın, 2010 yılında verilen kurumlar vergisi ve geçici vergi beyannamesinde beyan edilen matraha isabet eden kısmında hukuka uygunluk görülmediğinden Vergi Mahkemesi kararının bu yönden bozulması gerekmiştir.
Mahkeme kararının davalı aleyhine hükmedilen vekalet ücretine ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen davalının temyiz istemi hakkında inceleme:
Vergi Mahkemesince, geçici vergi tarhiyatına ilişkin ihbarnamede, mahsup dönemi geçtiği için geçici vergi aslının 193 sayılı Kanun'un mükerrer 120. maddesi gereğince tahakkuk ettirilmeyeceğinin belirtilmesi üzerine konusu kalmayan geçici vergi aslı yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğinden, ilgili yasal düzenlemeler ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi dikkate alınarak Tarifede yazılı miktarın yarısı olan 375,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, tarifede yazılı tutarın tamamına hükmedilmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Daire bu gerekçeyle kararın, bir kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ile geçici vergi aslı üzerinden kesilen bir kat vergi ziyaı cezasının hesaplanmasında esas alınan matrah farkının, kurumlar vergisi ve geçici vergi beyannamesinde beyan edilen matraha isabet eden kısmı yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrası ile davacı lehine 750,00 TL olarak hükmedilen vekalet ücretine ilişkin hüküm fıkrasını bozmuş, kararın diğer hüküm fıkralarını ise onamıştır. Ayrıca Daire, davalının karar düzeltme istemini reddetmiştir.
Yargısal yetki alanının yeniden belirlenmesi üzerine dosyanın gönderildiği ...Vergi Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı ısrar kararı:
Bir kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ile geçici vergi aslı üzerinden kesilen bir kat vergi ziyaı cezasının hesaplanmasında esas alınan matrah farkının, kurumlar vergisi ve geçici vergi beyannamesinde beyan edilen matrahı aşan kısmı yönünden davanın reddi ile geçici vergi aslı yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm fıkraları onanarak kesinleşmiştir.
Bu nedenle uyuşmazlık, kurumlar vergisi tarhiyatı ile kurumlar vergisi ve geçici vergi aslı üzerinden kesilen bir kat vergi ziyaı cezasının hesaplanmasında esas alınan matrah farkının, kurumlar vergisi ve geçici vergi beyannamesinde beyan edilen matraha isabet eden kısmı ile ilk kararda davacı lehine 750,00 TL olarak hükmedilen vekalet ücreti yönünden incelenecektir.
Kurumlar vergisi tarhiyatı ile kurumlar vergisi ve geçici vergi aslı üzerinden kesilen bir kat vergi ziyaı cezasının hesaplanmasında esas alınan matrah farkının, kurumlar vergisi ve geçici vergi beyannamesinde beyan edilen matraha isabet eden kısmında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Vergi Mahkemesi ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak bu gerekçeyle bozulan hüküm fıkrası yönünden davanın reddi yolunda ısrar etmiştir. Ayrıca Mahkeme, tahsilde mükerrerlik olmamak kaydıyla ısrar kararı tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca taraflar lehine 2.270,00 TL vekalet ücretine hükmetmiş, diğer yargılama giderlerini haklılık durumuna göre taraflara paylaştırmıştır.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Israr kararının aleyhe olan kısımlarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...DÜŞÜNCESİ: Dava dosyasında, davaya son veren taraf işlemlerinden olan davanın kabulü nedeniyle uyuşmazlığın ortadan kalkması veya davalı idarenin iradesi doğrultusunda davanın konusuz kalması gibi bir durum mevcut değildir.
Mahsup süresi geçen geçici vergiye ilişkin ihbarnamede yer alan ibare, 193 sayılı Kanun'un mükerrer 120. maddesinde yer alan kuralın gereği olduğundan, ihbarnamede tahakkuk ettirilmeyeceği belirtilen aslı aranmayacak geçici verginin dava konusu edilmesi nedeniyle davalı idarenin aleyhine hüküm verilen taraf olarak nitelendirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır.
Bu nedenle, Mahkeme kararının davalı idare aleyhine hükmedilen vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerine ilişkin hüküm fıkrasının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY:
Davacı adına, 2010 yılının Ekim-Aralık dönemlerine ait geçici vergiye ilişkin vergi/ceza ihbarnamesinde, mahsup dönemi geçen geçici vergi aslının, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun mükerrer 120. maddesi gereğince tahakkuk ettirilmeyeceği ve geçici vergi aslına normal vade tarihinden mahsup tarihine kadar geçen süre için gecikme faizi hesaplanabilmesi amacıyla zorunlu olarak ihbarnamede yer verildiği belirtilmiştir.
Davacı adına tarh edilen kurumlar vergisi ve verginin bir katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezası ile geçici vergi ve verginin bir katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle işbu dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 14. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca dava dilekçelerinin idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı yönünden inceleneceği; Kanun'un 15. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) işaretli bendinde de dava konusu edilebilecek bir işlem bulunmadığı takdirde davanın reddedileceği hüküm altına alınmıştır.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 32. maddesinin ikinci fıkrasında, kurumlar vergisi mükelleflerince, câri vergilendirme döneminin kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere Gelir Vergisi Kanunu'nda belirtilen esaslara göre ve câri dönemin kurumlar vergisi oranında geçici vergi ödeneceği kurala bağlanmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun mükerrer 120. maddesinin dördüncü fıkrasında ise “Yapılan incelemeler sonucunda, geçmiş dönemlere ait geçici verginin %10'u aşan tutarda eksik beyan edildiğinin tespiti halinde, eksik beyan edilen bu kısım için re'sen veya ikmalen geçici vergi tarh edilir. Mahsup süresi geçtikten sonra, kesinleşen geçici vergiler terkin edilir, ancak gecikme faizi ve ceza tahsil edilir." hükmü yer almaktadır.
2577 sayılı Kanun'un 31. maddesinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilen hususlar arasında yargılama giderleri de belirtilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Yargılama Giderlerinin Kapsamı" başlıklı 323. maddesinin (1) numaralı fıkrasının 22/07/2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanun'un 32. maddesiyle değişik halinde, başvurma, karar ve ilam harçları, dava nedeniyle yapılan tebliğ ve posta giderleri, vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti, yargılama sırasında yapılan diğer giderler yargılama giderleri arasında sayılmıştır.
Aynı Kanun'un 326. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, yargılama giderlerinin, Kanun'la belirtilen haller dışında aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği, 330. maddesinde, vekil ile takip edilen davalarda mahkemece, kanuna göre takdir olunacak vekâlet ücretinin taraf lehine hükmedileceği, 331. maddesinin (1) numaralı fıkrasında da davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği kural altına alınmıştır.
31/12/2014 tarih ve 29222 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin "Danıştay'da, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde, bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinde görülen dava ve işlerde ücret" başlığını taşıyan 15. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, Danıştay’da ilk derecede veya duruşmalı olarak temyiz yoluyla görülen dava ve işlerde, idari ve vergi dava daireleri genel kurulları ile dava dairelerinde, bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinde birinci savunma dilekçesi süresinin bitimine kadar anlaşmazlığın feragat ya da kabul nedenleriyle ortadan kalkması veya bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi durumunda Tarife'de yazılı ücretin yarısına, diğer durumlarda tamamına hükmedileceği belirtilmiştir. Israr kararının verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nde de aynı kurala yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Vergi Mahkemesince verilen kararın geçici vergi aslı yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm fıkrası temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırı görülmeyerek onanmış ve kesinleşmiştir. Ancak davalı idare aleyhine vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerine hükmedilirken bu hüküm fıkrasının da dikkate alındığı ve mahkemece tarafların haklılık durumuna göre bir paylaşıma gidildiği gözetildiğinde davalı idarenin geçici vergi aslına karşı davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği hususunun kararın yargılama giderlerine ilişkin hüküm fıkrasının hukuka uygunluğunun denetiminde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yargılama sonucunda taraflardan birine yargılama giderlerinin yükletilebilmesi, haksız olarak dava açılması ya da hukuka aykırı bir işlem yapmak suretiyle karşı tarafın gidere katlanmasına sebebiyet verilmesine bağlıdır.
İptal davasına konu edilebilecek işlemler, idarenin tek yanlı irade açıklamasıyla ilgililerin hukuksal durumunda değişiklik meydana getiren, kesin ve yürütülmesi gereken işlemlerdir. İdari makamlar tarafından tesis edilmiş olsa da ilgililerin hukuksal durumunda herhangi bir değişiklik meydana getirmeyen işlemlerin iptal davasına konu edilmesine olanak bulunmamaktadır.
İhbarnamede, mahsup süresi geçen geçici vergi miktarı gösterilmekle birlikte idarece geçici verginin tahakkuk ettirilmeyeceğinin belirtilmesine rağmen geçici verginin dava konusu edilmesi halinde, idari davaya konu edilebilecek kesin ve yürütülmesi gereken bir işlemin bulunmaması nedeniyle davanın incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Bu durumda geçici vergiyi sadece gecikme faizinin hesaplanması açısından ihbarnameye dahil ettiğini ve 193 sayılı Kanun'un mükerrer 120. maddesinin dördüncü fıkrası gereği mahsup süresi geçmiş geçici verginin tahakkuk ettirilmeyeceğini açıkça ihbarnamede belirten idarenin, bu işleminin anılan tarh ve ceza kesme işleminin muhatabı olan davacının hak ve menfaatini ihlal etmesi mümkün bulunmadığından, olayda, davalı idare tarafından geçici vergi aslına karşı dava açılmasına sebebiyet verildiğinden bahsedilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Diğer taraftan, ihbarnamelerin içeriği vergi ve cezaların birinci savunma dilekçesinin süresinin bitimine kadar düzeltme fişiyle terkin edilmesi veya davalı idarece cezalı tarh işleminin geri alınması söz konusu olmadığı gibi idarenin davaya son veren taraf işlemlerinden olan davanın kabulü yolunda herhangi bir beyanının bulunduğu da dosyada mevcut bilgi ve belgelerden saptanamamaktadır.
Yukarıda yer verilen değerlendirmeler ışığında, Mahkeme kararının, karar verilmesine yer olmadığında dair hüküm fıkrasının, hukuki sonucu itibarıyla davalı idarenin aleyhine yargılama giderlerinin hükmedilmesini gerektirir mahiyette olmadığı sonucuna varılmıştır. Bu durum karşısında Vergi Mahkemesince aksi yönde bir kabul ile davalı idarenin, davada kısmen haksız çıktığından hareketle aleyhine vekalet ücretine ve yargılama giderlerinin bir kısmına hükmedilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Bu nedenle Mahkeme kararının, davalı idare aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesine ilişkin hüküm fıkrasının bozulması gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının temyiz isteminin KABULÜNE,
2- ...Vergi Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı ısrar kararının davalının aleyhine hükmedilen vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerine ilişkin hüküm fıkrasının BOZULMASINA,
3- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/09/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
X - KARŞI OY:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında ısrar kararının davalının aleyhine hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, davalının temyiz isteminin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.