Esas No: 2021/3207
Karar No: 2022/3318
Karar Tarihi: 15.09.2022
Danıştay 7. Daire 2021/3207 Esas 2022/3318 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 7. Daire Başkanlığı 2021/3207 E. , 2022/3318 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/3207
Karar No : 2022/3318
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Vergi Dairesi Başkanlığı
(... Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ... Bankası Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU :... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:... , K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem: ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla haksız olarak tahsil edildiği sonucuna varılan ve bu karar üzerine davacıya iade edilen banka ve sigorta muameleleri vergisi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi nedeniyle, bu tutarların tahsil edildiği tarih ile iade edildiği tarih arasındaki süre için hesaplanacak tecil faizinin ödenmesi istemiyle davacı tarafından yapılan başvurunun reddine dair işlemin iptali ile söz konusu tecil faizinin yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla; 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un 3. maddesinde, kanuni faiz ve temerrüt faizi hesaplanırken mürekkep faiz yürütülemeyeceği hükmüne yer verilmiş ise de; davacıdan haksız olarak tahsil edildiği yargı kararıyla saptanması üzerine iade edilen tutar nedeniyle tecil faizi esas alınarak hesaplanan ve tazminat niteliği kazanan tutara ilişkin olarak faiz hesaplanmasının, mürekkep faiz yürütülemeyeceğine ilişkin kanun hükmüne aykırılık teşkil etmeyeceğinin kabulünün gerektiği, ilgilinin zararını tazmine yönelik tutarın geç ödenmesinin, faizin "tazmin" niteliğini ortadan kaldıracağı, bu durumda, davacıdan yersiz tahsil edilip mahkeme kararına istinaden iade edilen tutarın tahsil edildiği tarihten iadesinin yapıldığı tarihe kadar işleyecek tecil faizinin, tahsil edilen tutarların iade edildiği tarihten itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'da öngörülen oranda yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Mahkeme kararı uyarınca ödenmiş olan vergi ve cezaların terkin edilerek iade edildiği, söz konusu kararda faiz ödenmesine ilişkin hüküm yer almadığından, bu karar doğrultusunda işlem yapıldığı, faize hükmedilmesini gerektiren bir düzenlemenin mevcut olmadığı, davacıya yapılan ödemenin yasal süre içerisinde gerçekleştiği, işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla haksız olarak tahsil edildiği sonucuna varılan ve bu karar üzerine davacıya iade edilen banka ve sigorta muameleleri vergisi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi nedeniyle, bu tutarların tahsil edildiği tarih ile iade edildiği tarih arasındaki süre için hesaplanacak tecil faizinin ödenmesi istemiyle davacı tarafından yapılan başvurunun reddine dair işlemin iptali ile söz konusu tecil faizinin yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 12. Maddesinde, ilgililerin haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştaya ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilecekleri; bu halde de ilgililerin 11. madde uyarınca idareye başvurma haklarının saklı olduğu kuralına yer verilmiş; 11. maddesinde ise, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı düzenlenmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 116. maddesinde, vergi hatası, vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması olarak tanımlanmış; 117. maddesinde, hesap hataları; matrah hataları, vergi miktarında hatalar ve verginin mükerrer olması; 118. maddesinde de, vergilendirme hataları; mükellefin şahsında hata, mükellefiyette hata, mevzuda hata ve vergilendirme veya muafiyet döneminde hata olarak sayılmış; aynı maddenin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde mevzuda hata, açık olarak vergi mevzuuna girmeyen veya vergiden müstesna bulunan gelir, servet, madde, kıymet, evrak ve işlemler üzerinden vergi istenmesi veya alınması olarak ifade edilmiştir.
Aynı Kanun'un 122. maddesinde, mükelleflerin, vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesini vergi dairesinden yazı ile isteyebilecekleri; 124. maddesinde vergi mahkemesinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talepleri reddolunanların şikayet yolu ile Maliye Bakanlığına müracaat edebilecekleri kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden, vergi dairesince tahsil edilen tutarın ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararına istinaden davacıya iade edildiği, anılan karşı yapılan temyiz başvurusunun Danıştay Yedinci Dairesince reddedildiği, bu karara yönelik karar düzeltme isteminin reddine dair kararın 22/07/2019 tarihinde tebliği üzerine davacı tarafından, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 112. maddesinin 4. fıkrası uyarınca hesaplanacak faizin ödenmediğinden bahisle, yersiz olarak tahsil edilen tutarın tahsil tarihinden iade tarihi olan 08/08/2019'a kadar geçen süre için tecil faizi oranında hesaplanacak 2.419.113,81-TL faizinin ödenmesi istemiyle 02/09/2019 tarihinde yapılan başvurunun reddine ilişkin Maltepe Vergi Dairesi Müdürlüğü işleminin 22/09/2019 tarihinde tebliğ edildiği, 04/10/2019 tarihinde Gelir İdaresi Başkanlığı'na yapılan başvuruya cevap verilmemesi üzerine 23/12/2019 tarihinde işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, yukarıda açıklanan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması suretiyle, davacı tarafından davalı idare nezdinde yapılan başvuruların hangi kanun hükmü kapsamında yapıldığı ve bu başvuruların dava açma süresine etkisinin göz önünde bulundurulması suretiyle, öncelikle dava açma süresi değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, söz konusu değerlendirmeler yapılmadan verilen kararda isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin kabulüne,
2. ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13. maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, 15/09/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.