Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2013/1221 Esas 2013/1444 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2013/1221
Karar No: 2013/1444

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2013/1221 Esas 2013/1444 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Bölümü         2013/1221 E.  ,  2013/1444 K.
  • İMAR PLANINDAN KAYNAKLANAN TAZMINAT DAVASININ, İDARİ YARGI YERİNDE ÇÖZÜMLENMESI GEREKTIĞI
  • UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA KANUN (2247) Madde 10

"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

(Esas Dosya:Ankara 10.Asliye Hukuk Mahkemesi :E:2011/204)

Davacı     : M.S.

Vekili      : Av. H.S.

Davalılar  : 1-Çankaya Belediyesi Başkanlığı

Vekili      : Av. T.D.

                     2-Sağlık Bakanlığı

Vekili      : Av. Ş.N.G.

(Birleşen Dosya: Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi :E:2012/94, K:2012/73  )

Davacılar : Y.S. Mirasçıları; 1- G.T., 2- N.Ö., 3- M.S., 4- S.S., 5- G.T., 6- P.Ö., 7- D.Y.

Vekili      : Av. H.S.

Davalılar  : 1-Çankaya Belediyesi Başkanlığı

Vekili      : Av. T.D.

                  2-Sağlık Bakanlığı

Vekili      : Av. Ş.N.G.

(Birleşen Dosya: Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesi :E:2012/591, K:2013/9)

Davacı     : N.(Y.) B.

Vekili      : Av. N.K.

Davalılar  : 1-Çankaya Belediyesi Başkanlığı

Vekili      : Av. T.D.

                 2-Sağlık Bakanlığı

Vekili      : Av. M.Z.E.

O L A Y  : 1-Davacılar (Y.S. Mirasçıları, 1-G.T., 2-N.Ö., 3-M.S., 4-S.S., 5-G.T., 6-P.Ö., 7-D.Y.) vekili dava dilekçesinde, Ankara ili, Çankaya ilçesi, Hilal Mah. 27643 Ada 3 parsel sayılı ve4.935 metrekareyüzölçümündeki arsanın 29/4935 payının müvekkillerinin murisi Y.S."a ait olduğunu; bu taşınmazın, 81141 no"lu imar planında sağlık alanı olarak ayrıldığını; taşınmaza fiilen el atılmadığını; ancak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun benzer konudaki 15.12.2010 gün ve 2010/5-662/651 sayılı kararına göre söz konusu taşınmazlara fiilen el atılmamış olsa dahi bedelinin ödeneceği hususunda karar verildiğini, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin de söz konusu karara atıf yaparak benzer davalarda bedelin ödenmesi yönünde içtihatlar oluşturduğunu; uzun yıllar imar programına alınmayan imar planının fiilen hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma cihetine gitmeyen davalı idarelerin, müvekkillerinin taşınmaz üzerindeki tasarruf hakkını belirsiz bir süre için kullanılamaz hale getirdiğini, taşınmazdan mülkiyet hakkının özüne uygun şekilde yararlanma olanağı kalmadığını; bir kişinin taşınmazına eylemli olarak el atıp tamamen kullanılmasına engel olunması ile imar uygulaması sonucu müvekkilinin mülkiyetinde olan taşınmaza hukuken kullanmaya engel sınırlamalar getirilmesi arasında sonucu itibari ile bir fark bulunmadığını; bu durumun kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığı için yeterli bulunduğunu ifade ederek; fazlaya dair tüm yasal hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik; dava konusu taşınmazın toplam bedelinden 3.000.00 TL"si bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, davalı idarelerden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı müvekkile ödenmesine, taşınmazın tapu kaydının davalı idareler adına tesciline karar verilmesi istemiyle, 16.2.2012 tarihinde adli yargı yerinde dava açmış; dava dosyasının, Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi n, E:2012/94 sayısına kaydı yapılmış;  davacılar vekilinin talebini dikkate alan Mahkeme ; davalılara tebligat yapmadan,  1.3.2012 tarih, K:2012/73 sayı ile, dosyanın Ankara 10.Asliye Hukuk Mahkemesi nin E:2011/204 sayılı dosyası ile birleştirilmesine, yargılamanın birleştirilen E:2011/204 sayılı dosya üzerinden yürütülmesine karar vermiştir.

Davalılardan Sağlık Bakanlığı vekili,  Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi  Hakimliğine verdiği 14.3.2012 tarihli dilekçesinde, Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi nin,  E:2012/94 sayılı dosyası ile açılan ve Mahkemelerinin E:2011/204 sayılı dosyasına birleştirilen davaya karşı cevaplarını sunmuş ve uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğunu ileri sürerek görev itirazında bulunmuştur.

ANKARA 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 15.3.2012 günlü oturU.nda ve E:2011/204 sayı ile,  davalı Sağlık Bakanlığı vekilinin göreve ilişkin itirazının reddine karar vermiştir.

Davalılardan Sağlık Bakanlığı vekili, süresi içerisinde verdiği 26.3.2012 tarihli dilekçe ile, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasını istemiş, esas ve birleşen dava dosyalarının onaylı birer örneği Danıştay Başsavcılığı"na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Davacıların, Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi nin 2011/204 esas sayısında açtıkları davada (2012/94 sayılı bu dosyayla birleşen dava yönünden) Sağlık Bakanlığının yaptığı görev itirazı ile olumlu görev uyuşmazlığı talebini dikkate alarak; uygulama ve Öğreti"de, kamu idarelerinin, kamu hizmetinin yürütümü sırasında, kamu gücü kullanarak tek yanlı irade açıklamalarıyla yapmış oldukları işlemlerin, "idari işlem"; herhangi bir işlem ya da karara dayanmaksızın gerçekleştirdikleri maddi faaliyetleriyle, görevleriyle ilgili hareketsizliklerinin de, "idari eylem" olarak tanımlandığı;  bu tanıma göre; idarelerin 3194 sayılı İmar Kanununun 8"inci maddesi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici imar planları ile 2981 sayılı Yasanın 13"üncü maddesinin (c) bendi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici ıslah imar planları ve bu planlara dayanılarak tesis edilen parselasyon, kamulaştırma, ruhsat gibi bireysel işlemlerin, "idari işlem"; bu imar planı uyarınca yapmak zorunda oldukları program ve uygulamaları bunun için gerekli zamanda gerçekleştirmemeleri; yani, bu konudaki hareketsizliklerinin de, idari eylem niteliği taşıdığı; dosyanın incelenmesinden; dava dilekçesinde, imar planında sağlık alanı olarak ayrılan taşınmazın bedelinin ödenmesine hükmedilmesinin istenildiğinin anlaşıldığı; bu bilgiler karşısında; davanın, davacıların taşınmazının, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.12.2010 günlü, E:2010/5-662 K:2010/651 kararında "hukuki el atma" olarak nitelendirilen, imar planındaki belirleme sebebiyle mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamadan kaynaklanan tazminat talebiyle açıldığı sonucuna ulaşıldığı; dava dilekçesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında, mülkiyet hakkına getirildiği söylenen kısıtlamanın, taşınmazın malikleri yönünden zarar doğurucu sonuçlarının olabileceğinde kuşku bulunmadığı, ancak bu sonuç ya da sonuçların, genel ve düzenleyici nitelikte bir idari işlem olan imar planında taşınmaza yönelik belirlemenin bu planda öngörülen kamulaştırma programlarının zamanında yapamamasından ve imar uygulamalarından; başka anlaTekela da, idari işlemlerden ve davalı idarelerin imar planı gereği yapılması gereken kamulaştırmalar konusundaki hareketsizliği şeklinde ortaya çıkan idari eylemlerden kaynaklandığı; idari işlem ve eylemlerden doğan zararların tazmini taleplerinin ise, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 12 ve 13"üncü maddeleri uyarınca, İdari Yargı yerlerinde açılacak tam yargı davalarına konu edilmelerinin, anılan yasa hükümlerinin gereği olduğu; bu bakımdan, hukuka uygunluklarının denetimi ve zarar doğurucu sonuçlarının giderilmesi İdari Yargı"nın görev alanında bulunan idari işlem ve eylemlerin hukuk düzeninde yaratmış oldukları etki ve sonuçların, "hukuki el atma" olarak nitelendirilmesine ve bu olumsuz sonuçlarla ilgili tazminat taleplerinin adli yargı yerlerinde açılacak tazminat davalarına konu edilmelerine, hukuken olanak bulunmadığı;  dolayısıyla, davanın, taşınmazın bedelinin tazminat olarak hüküm altına alınması istemine ilişkin kısmının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2"nci maddesinin 1 "inci fıkrasının (b) bendinde yer alan "idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları," hükmü gereğince idari yargı yerinde görülmesinin gerektiği; nitekim, 11.6.2013 günlü, 28674 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan 6487 sayılı Kanun"un 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"nun geçici 6"ncı maddesinde değişiklik yapan 21"nci maddesinde “Uygulama imar planlarında Umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir.” hükmüne verilmek suretiyle “hukuki el atma” olarak nitelendirilen, imar planındaki belirleme sebebiyle mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamadan kaynaklanan tazminat davalarının görüm ve çözümünde İdari Yargı yerinin görevli olduğunun öngörülmüş bulunduğu;  açıklanan nedenle, 2247 sayılı Yasa"nın 10"uncu maddesi uyarınca davanın taşınmazın bedelinin tahsiline hükmedilmesi istemine ilişkin kısmı yönünden olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi ne gönderilmesine, karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı"nın yazılı düşüncesi istenilmemiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi  Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Bahri AYDOĞAN, Abdullah ERGİN, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 7.10.2013 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa"nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, Davalı İdarelerden Sağlık Bakanlığı vekilinin, anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi nin,  E:2012/94 sayılı dosyası ile açılan ve Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi nin E:2011/204 sayılı dosyasına birleştirilen davaya karşı yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunmaları üzerine Danıştay Başsavcısı"nca, 10. maddede öngörülen biçimde, anılan davalı idare ve belirtilen dava yönünden olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Davacıların hissedar olduğu taşınmazına, imar planında sağlık alanı  olarak ayrılmak suretiyle kamulaştırmasız el atıldığından bahisle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.000,00 TL.sı  bedelin, faizi ile birlikte  tahsili  istemiyle açılmıştır.

                3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinde;  “Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur.

                a) Bölge planları; sosyo - ekonomik gelişme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacak bölge planlarını, gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama Teşkilatı yapar veya yaptırır.

                b) İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik dördüncü cümle: 8/8/2011- KHK.-648/21 md.) Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.

                Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik üçüncü cümle: 8/8/2011- KHK.-648/21 md.) Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar.

                Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir.

                Kesinleşen imar planlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir.

                İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar planının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir.

                c) (Ek: 3/7/2005 - 5403/25 md.) Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz.” hükmü;

Aynı Kanun"un 18. maddesinde, “İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re"sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır.

Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıT.ı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez.

(Değişik üçüncü fıkra: 3/12/2003-5006/1 md.) Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tâbi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve Ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi U.mî hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamaz.

Düzenleme ortaklık paylarının toplamı, yukarıdaki fıkrada sözü geçen Umumi hizmetler için, yeniden ayrılması gereken yerlerin alanları toplamından az olduğu takdirde, eksik kalan miktar belediye veya valilikçe kamulaştırma yolu ile tamamlanır.

Herhangi bir parselden bir miktar sahanın kamulaştırılmasının gerekmesi halinde düzenleme ortaklık payı, kamulaştırmadan arta kalan saha üzerinden ayrılır.

Bu fıkra hükümlerine göre, herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınmaz. Ancak, bu hüküm o parselde imar planı ile yeniden bir düzenleme yapılmasına mani teşkil etmez…” hükmü yer almıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden; dava konusu edilen 27643 ada,  3 parsel sayılı taşınmazın, 81141 nolu parselasyon planı kapsamında sağlık alanı olarak ayrıldığı, taşınmaz üzerinde plan doğrultusunda yapılmış bir tesis bulunmadığı anlaşılmıştır.

Olayda, davacıların hissedar olduğu taşınmazın imar/parselasyon planıyla Sağlık Alanı kullanımında kaldığı, aradan uzun zaman geçmesine rağmen kamulaştırılmadığı, taşınmaz üzerinde düzenleme yapılmadığı, kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmazın bedelinin ödenilmesi gerektiğinin iddia edildiği; davanın konusunun, davalı idarece 3194 sayılı Kanun uyarınca kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade ile yapılan imar planlarında yer alan davacılara ait taşınmazın bedelinin tazminine ilişkin bulunduğu anlaşılmış olup,  belirtilen duruma göre, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile davalı İdarelerden Sağlık Bakanlığı vekilinin görev itirazının, Ankara 10.Asliye Hukuk Mahkemesi nce reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir.

 

SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile davalı İdarelerden Sağlık Bakanlığı vekilinin (Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi nin,  E:2012/94 sayılı dosyası ile açılan ve Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi nin E:2011/204 sayılı dosyasına birleştirilen davaya karşı) yaptığı GÖREV İTİRAZININ REDDİNE ilişkin Ankara 10.Asliye Hukuk Mahkemesi ’nin 15.3.2012 gün ve E:2011/204 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 7.10.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Hemen Ara