Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2019/1624 Esas 2020/655 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1624
Karar No: 2020/655
Karar Tarihi: 18.02.2020

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2019/1624 Esas 2020/655 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2019/1624 E.  ,  2020/655 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 28/12/2015 gününde verilen dilekçe ile itirazın iptali istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece açılan davanın kabulüne dair verilen 13/03/2019 günlü kararın Yargıtayda duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 18/02/2020 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı temyiz eden davalı vekili Avukat ... ile karşı taraftan asıl ... ve vekili Avukat ... geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kâğıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
    2-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
    Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı vekili, davalının kızının davacıya ait taşınmazı Bursa 9. İcra Müdürlüğünün 2009/17106 esas sayılı ve Gemlik İcra Müdürlüğünün 2009/2131 talimat sayılı dosyasında yapılan ihale sonucu satın aldığını, davalının müvekkilinin bilgisi dışında yazlık konut niteliğindeki taşınmazın kapısını çilingir marifetiyle açtırdığını, kapı kilidinin değiştirildiğini, davacının evinde bulunan tüm eşyaların alınıp götürülerek evinin tahliye edildiğini ve eşyalarının gasp edildiğini, bu olay neticesinde davacı tarafından alınan eşya bedelinin davalıdan tahsili amacıyla Bursa 9. İcra Müdürlüğünün 2015/13052 esas sayılı takip dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalı borçlu vekilinin takibe itiraz etmek suretiyle takibi durdurduğunu, takibe yapılan itirazın haksız olduğunu, davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına ve %20"den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesi isteminde bulunmuştur.
    Davalı vekili; davacının evindeki eşyaların kendi talebi üzerine, dava dışı şahsa ait fabrikaya bırakıldığını, 5 yıl sonra eşyalarını davalının aldığı iddiasıyla icra takibi başlatılmasının davanın iyi niyetle açılmadığını gösterdiğini belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen ilk karar, Dairemizce, uyuşmazlığın niteliği gereği ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği belirtilerek uyuşmazlığın esası incelenmek üzere bozulmuştur. Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyularak esastan yapılan inceleme sonucu davanın kabulü ile alacak miktarı olan 54.825,00 TL"nin %20"sine tekabül eden tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
    Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacıya ait ve cebri icra yoluyla satışı yapılan konutun yazlık ev niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece evin niteliği, kullanım alanı ve amacı ile davalı tarafından alındığı iddia edilen eşyaların ortalama olarak bu tarz bir konutta bulunması muhtemel eşyalar olup olmadığı ve talebe konu eşyaların daha önceden kullanılmış olduğu da gözetilerek, öncelikle eşyaların belirlenmesi ve bu eşyaların ikinci el olduğu da gözetilerek, buna göre bir bedel tespiti yapılması gerekirken sadece davacı tarafından ibraz edilmiş liste ve bedel bildirimine göre herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın talebin kabulü hakkaniyete uygun olmamış bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir.
    3-İcra ve İflas Kanunu"nun 67/2. maddesi gereğince itirazın iptali davalarında borçlunun icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için itirazında haksız ve alacağın likit olması zorunludur. İcra inkar tazminatının kanuna konuluş amacı, borçlu olduğu miktarı bilebilecek veya bu miktarı tayin edebilecek durumda olan borçlunun, ödeme emrinin tebliği üzerine borcunu inkar etmesini önlemektir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ise; alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin öngörülebilir olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifade ile borçlunun ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa likit bir alacaktan söz edilemez. O halde; somut davada davacının talebi gözetildiğinde likit bir alacaktan söz edilemeyeceğinden davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi usul ve yasaya uygun olmamış, bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir.
    4-Davacının iddiasına göre, eşyalar davalı tarafından 31/05/2010 günü cebri icra yoluyla satılan evden götürülmüştür. Öncelikle cebri icra yoluyla evinin satılacağını bilen davacının evini satış öncesinde boşaltmamış olması ve davalı tarafından alınıp götürüldüğünü iddia ettiği eşyalarını uzun süre arayıp sormaması, hayatın olağan akışına aykırıdır bu nedenle davacının alınması gereken tedbirleri almamış olması zararın oluşmasında davacının da müterafik kusuru bulunduğunu göstermektedir. Şu durumda olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 43. maddesi gereğince belirlenecek zarardan uygun bir miktar indirim yapılması gerekirken, davanın aynen kabulü de hakkaniyete uygun düşmemiş, bu nedenlede kararın bozulmasını gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2, 3 ve 4) nolu bentlerde gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının ik bentte açıklanan nedenlerle reddine ve davalı yararına takdir olunan 2.540,00 TL duruşma Avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 18/02/2020 gününde oy çokluğuyla karar verildi.
    KARŞI OY YAZISI
    Dava, haksız fiil nedenine dayalı olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar, zarar kapsamı belirlenmek, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığı ve belirlenen zarar kapsamından davacının müterafik kusurlu oranında indirim yapılmak üzere Dairemiz çoğunluğunca davalı yararına bozma kararı verilmiştir.
    Davacı vekili; icra yolu ile satılan ve yazlık niteliğinden bulunan davacıya ait konutun içerisinde yer alan ev eşyalarını, davacının bilgisi ve rızası dışında davalı tarafından çilingir vasıtası ile kapısının açılarak alınıp yok edildiğini, bu suretle oluşan maddi zarar nedeniyle başlatılan ilamsız icra takibine vaki haksız itirazın iptali ile rakibin devamına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
    Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Bilindiği üzere;
    6098 sayılı Borçlar Kanunu"nun 52. maddesi ile "Zarar gören zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir." hükmüne yer verilmiş ve zarar görenin müterafik kusurunun varlığı hâlinde hükmedilecek tazminat miktarından indirim yapılması öngörülmüştür.
    Somut olaya baktığımızda, davacı ile davalı arasında herhangi bir hukuki ilişki bulunmamaktadır, davacıya ait konut, önce davalının kızı İpek Nadire Altınöz tarafından icra yolu ile satın alınmış bilahare dava dışı üçüncü kişiye satılmıştır.
    Bu işlemler sırasında davacıya ait eşyaların, hâlen anılan konutta bulunduğu hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır.
    Davalı; söz konusu eşyaların, davacının rızası işle alınıp bir depoya konulduğunu iddia etmiş ise de, bu hususu ispata yeterli delil sunamamıştır.
    Dava konusu eşyanın, davacıya iade edilmediği dosya kapsamından anlaşılmakla zarar kapsamının belirlenmesi, keza alacak likit olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına dair Daire sayın çoğunluğunun görüşüne katılmakla birlikte; davacı ile davalı arasında hukuki veya fiili bir ilişkinin bulunmaması, keza dava dışı ilgililerince yasal yollara müracaatla söz konusu eşyanın bir yediemine tevdi mümkün iken, rıza ve bilgisi dışında alınan eşya nedeniyle oluşan zarardan, davacının da zamanında tahliye etmemek şeklindeki gerçekleşen eylemine, müterafik kusur olarak dayanılamaz. Bu nedenle sayın çoğunluğun (3) no"lu bentteki bozma görüşüne katılmıyorum.







    Hemen Ara