Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2017/1382 Esas 2020/651 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/1382
Karar No: 2020/651
Karar Tarihi: 18.02.2020

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2017/1382 Esas 2020/651 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2017/1382 E.  ,  2020/651 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    ASIL VE BİRLEŞEN DOSYADA
    DAVALILAR : 1-... 2-... 3-... 4-...
    BİRLEŞEN DOSYADA

    Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine asıl ve birleşen davada 17/10/2008 gününde verilen dilekçe ile kurum zararı nedeniyle maddi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen 12/04/2016 günlü kararın Yargıtayda duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... vekili, duruşmasız olarak incelenmesi de davacı vekili, davalı ... vekili, davalı ..., davalı ... ve davalı ... tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 18/02/2020 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı temyiz eden davalı asıl ... ile vekili Avukat ... ile karşı taraftan davacı vekili Avukat ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kâğıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
    Asıl ve birleşen dava tarihi 17/10/2008 olduğu halde mahkeme gerekçeli karar başlığında birleşen dava tarihinin 27/10/2008, hükümde ise asıl dava tarihinin 13/10/2008 ve birleşen dava tarihinin ise 27/10/2008 olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata olarak görülmekle bozma sebebi yapılmamıştır.
    1-Davacının temyiz itirazları yönünden;
    a-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özelikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
    b-Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;
    Dava, kurum zararı nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karar, taraflarca temyiz edilmiştir.
    Davacı vekili asıl ve birleşen davada; kurum yetkilisi davalıların mülkiyeti idareye ait olan ve dava dışı M. Uğur Kapusuzlu"nun kiracısı olduğu dükkan vasıflı taşınmazın kira bedellerinin zamanında ödenmemesine rağmen kiracının 10/05/2006 tarihinde vefatına kadar kiracı aleyhinde yasal işlem başlatmadıklarını, kiracının 2004 yılı kira bedelinin bir kısmı ile 2005 ve 2006 yılı kira bedellerinin tamamını kuruma ödemediğini, kiracı hakkında hayattayken yasal işlem başlatmayan ve kira taahhütnamesine yeterli sayıda muteber kefil almayan davalıların oluşan kurum zararından sorumlu olduklarını belirterek, uğranılan zararın dönemler halinde ve değişen oranlarda uygulanacak yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili isteminde bulunmuştur.
    Davalı ... vekili; müvekkilinin sadece 23/11/2004 tarihli kira sözleşmesini matbu olarak hazırlayıp bilgisayar çıktısını aldığını ve diğer davalı şef ..."a verdiğini, ayrıca davalının 29/11/2004 tarihinde geçici görevle Kırşehir’de görevlendirildiğini, davalı ... tarafından kat"i teminat ve damga pulunun 02/02/2005 tarihinde tahsil edildiğini, bu tarihte ise davalının izinli olduğunu, olayda bir kusuru bulunmadığını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Davalı ...; olay tarihinde Vakıflar Bölge Müdürlüğünde gelir memuru olarak görev yaptığını, davaya konu sözleşme ve taahhütte ilgili memur, şef, şube müdürü ve bölge müdürünün imzası bulunduğunu, kira sözleşmesini kendisinin yapmadığını, sözleşmedeki eksiklik ve kefillerin imzasının alınmamasından sorumlu olmadığını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Davalı ... vekili; davaya konu sözleşme nedeniyle kefillere karşı icra takipleri başlatıldığını, ancak malvarlıkları olmadığı için tahsilat yapılamadığını, söz konusu taşınmazın kiracı M. Uğur Kapusuzlu"dan önce ya da onun vefatından sonra da kiralanamadığını, terk edilmiş halde olduğunu, davalının hayır işleri müdürlüğü görevini de yürüttüğünü, o dönemde emlak şube müdürlüğü ile birlikte hayır işleri müdürlüğünün yoğun bir iş yükü oluşturduğunu, oluşan zararda bir kusuru bulunmadığını belrterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Davalı ..., kendisine atfedilebilir bir kusuru olmadığını, sözleşmedeki parafın kendisine ait olmadığını, tahsil edilemeyen her alacağın personelden talep edilmesinin hakkaniyete uygun olmadığını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece, alınan bilirkişi raporlarına istinaden davalıların oluşan zarardan sorumlu oldukları gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Davacı vekili dava dilekçesinde oluşan zararın, dönemler halinde ve değişen oranlarda uygulanacak yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili isteminde bulunduğuna göre, faiz başlangıcının da davacı talebi gibi kira dönemlerine göre belirlenmesi gerekirken, hesaplanan kira gelir kaybından oluşan kurum zararının asıl ve birleşen dava yönünden, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmemiştir.
    2-Davalılar, ..., ... ve ...’in temyiz itirazları yönünden;
    a-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özelikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
    b- Davalıların diğer temyiz itirazlarına gelince;
    Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davaya konu taşınmazın ulaşımın zor olduğu bir bölgede yer aldığı ve talebe esas kiralama işleminin öncesinde ve sonrasında uzun yıllar kiraya verilemediği, hatta taşınmazın eldeki davanın açılmasından sonra yapılan kira sözleşmesi ile 19/08/2013-31/12/2013 kira dönemi için aylık 320,00TL gibi düşük bir bedelle kiraya verildiği anlaşılmakla; davalıların görev yapmakta oldukları emlak ve kiralama servisinde iş yoğunluğu bulunması, yapacakları işlem konusunda kurum tarafından özel ve teknik yönden yeterli eğitim verilmemesi, davalıların bu işlem nedeniyle şahsi çıkar sağlamaması, aralarında kasıt ve eylem birliği bulunmaması, gibi lehe olan durumlar gözetildiğinde, belirlenen zarardan davalılar yararına BK.43. maddesi (TBK.51) gereği uygun oranda hakkaniyet indirimi yapılması gerekirken, oluşan zararın tamamından sorumlu tutulmaları hakkaniyete uygun düşmemiş, bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir.
    3-Davalı ...’in temyiz itirazlarına gelince;
    a-Davalı ...’in asıl davaya yönelik temyiz itirazları yönünden;
    Davacı idarenin kurum içi yazışmalarından ve müfettiş raporlarından, idarenin davalı ... yönünden tazminat sorumluluğunu sadece 2004 yılına hasrettiği anlaşılmaktadır. Şöyle ki, Rehberlik ve Teftiş Başkanı Ahmet Kartal 23/07/2008 olur tarihli raporunda özetle, 23/11/2004 tarihli kira sözleşmesi ile ilgili sorumluları; dönemin kiralama memuru ..., gelirden sorumlu memur ..., kiralama şefi ..., Şube Müdürü ... ve Bölge Müdürü ... olarak tespit etmiş, 2005- ve 2006 yılı sorumluları arasında ise davalı ...’i saymamıştır. Başbakanlık ... Sivas Bölge Müdürlüğü de Hukuk Müşavirliği’ne gönderdiği 05/08/2008 tarihli yazısında kurum zararının sorumlulardan yasal yollardan tahsilinin sağlanması gereğini bildirmiş, 2005 ve 2006 yılında oluşan zararın tahsil edilmesi gereken sorumluları Şube Müdürü ..., kiralama şefi ... ve gelirden sorumlu memur ... olarak belirtmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesince rapor alınan hesap bilirkişi de davalı ...’in rapora itirazı sonucu düzenlediği 10/11/2014 tarihli ek raporunda davalının itirazının husumete yönelik olduğu ve bu durumun da mahkemenin takdirinde olduğunun değerlendirildiği yönünde görüş belirtmiştir. Şu halde; davalı ...’in dosya kapsamı ile uygunluk arz etmeyen bir şekilde, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile 2005 ve 2006 yılında oluşan kurum zararından da sorumlu kabul edilmesi usul veya yasaya uygun düşmemiştir.
    b-Davalı ...’in birleşen davaya yönelik temyiz itirazları yönünden;
    b-1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özelikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
    b-2)Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
    Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davaya konu taşınmazın ulaşımın zor olduğu bir bölgede yer aldığı ve talebe esas kiralama işleminin öncesinde ve sonrasında uzun yıllar kiraya verilemediği, hatta taşınmazın eldeki davanın açılmasından sonra yapılan kira sözleşmesi ile 19/08/2013-31/12/2013 kira dönemi için aylık 320,00TL gibi düşük bir bedelle kiraya verildiği anlaşılmakla; davalının görev yapmakta olduğu emlak ve kiralama servisinde iş yoğunluğu bulunması, yapacağı işlem konusunda kurum tarafından özel ve teknik yönden yeterli eğitim verilmemesi, davalının bu işlem nedeniyle şahsi çıkar sağlamaması, diğer davalılarla aralarında kasıt ve eylem birliği bulunmaması, gibi lehe olan durumlar gözetildiğinde, belirlenen zarardan davalı yararına BK.43. maddesi (TBK.51) gereği uygun oranda hakkaniyet indirimi yapılması gerekirken, oluşan zararın tamamından sorumlu tutulması hakkaniyete uygun düşmemiş, bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir.
    4-Birleşen dosya davalısı ...’in temyiz itirazlarına gelince;
    a-Davalı ...’in asıl davaya yönelik temyiz itirazları yönünden;
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesinde “(1) Hüküm “Türk Milleti Adına” verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar: a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini. b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini. c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri. ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini. d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını. e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi. (2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. “ şeklinde düzenleme ile hükmün taşıması gereken nitelikler ayrıntılı olarak açıklanmış olup mahkeme gerekçeli kararından birleşen dosya davalısı ...’in asıl dava dosyasında taraf olmadığı halde asıl dosya borcundan da sorumlu olduğu sonucunu doğurarak hüküm oluşturulması usul ve yasaya uygun bulunmadığından hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    b-Davalı ...’in birleşen davaya yönelik temyiz itirazları yönünden;
    b-1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özelikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
    b-2)Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davaya konu taşınmazın ulaşımın zor olduğu bir bölgede yer aldığı ve talebe esas kiralama işleminin öncesinde ve sonrasında uzun yıllar kiraya verilemediği, hatta taşınmazın eldeki davanın açılmasından sonra yapılan kira sözleşmesi ile 19/08/2013-31/12/2013 kira dönemi için aylık 320,00TL gibi düşük bir bedelle kiraya verildiği anlaşılmakla; davalının görev yapmakta olduğu emlak ve kiralama servisinde iş yoğunluğu bulunması, yapacağı işlem konusunda kurum tarafından özel ve teknik yönden yeterli eğitim verilmemesi, davalının bu işlem nedeniyle şahsi çıkar sağlamaması, diğer davalılarla aralarında kasıt ve eylem birliği bulunmaması, gibi lehe olan durumlar gözetildiğinde, belirlenen zarardan davalı yararına BK.43. maddesi (TBK.51) gereği uygun oranda hakkaniyet indirimi yapılması gerekirken, oluşan zararın tamamından sorumlu tutulması hakkaniyete uygun düşmemiş, bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir.
    SONUÇ:Temyiz edilen kararın, yukarıda (1-b) nolu bentte gösterilen nedenle davacı yararına BOZULMASINA, davacının diğer temyiz itirazlarının (1-a) nolu bentte gösterilen nedenlerle REDDİNE; (2-b) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalılar ..., ... ve ... yararına BOZULMASINA, bu davalıların diğer temyiz itirazlarının (2-a) nolu bentte gösterilen nedenlerle REDDİNE; (3-a ve 3/b-2) nolu bentlerde gösterilen nedenlerle davalı ... yararına BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının (3/b-1) nolu bentte gösterilen nedenlerle REDDİNE; (4-a ve 4/b-2) nolu bentlerde gösterilen nedenlerle davalı ... yararına BOZULMASINA, bu davalının diğer temyiz itirazlarının (4/b-1) nolu bentte gösterilen nedenlerle REDDİNE ve davalı ... yararına takdir olunan 2.540,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacıya ve davacı yararına takdir olunan 2.540,00 TL duruşma avukatlık ücretininde davalı ..."a yükletilmesine ve taraflardan peşin alınan harçların istekleri halinde geri verilmesine 18/02/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.








    Hemen Ara