Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/427 Esas 2015/334 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2014/427
Karar No: 2015/334

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/427 Esas 2015/334 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2014/427 E.  ,  2015/334 K.
"İçtihat Metni"

Mahkemesi : ... Ağır Ceza
Hırsızlık suçundan sanığın 5237 sayılı TCK"nun 142/2-a, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin, ... Ağır Ceza Mahkemesince verilen ... gün ve ... sayılı hükmün katılan vekili ve sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay ... Ceza Dairesince ... gün ve ... sayı ile;
“...b) Hırsızlık suçundan kurulan hüküm yönünden;
Oluş ve kabule göre, hırsızlık suçunun gece saat 02.30 sıralarında işlendiği anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK’nun 143. maddesinin uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise ... gün ve ... sayı ile;
“İtiraza konu uyuşmazlık; sanık ..."in, maktul ..."ı kasten öldürdükten sonra maktulün üzerinden aldığı cep telefonunu, cep telefonu bataryasını ve sim kartını delilleri karartmak amacıyla çöp tenekesine atıp üzerine benzin dökerek yakması eylemi, hırsızlık suçunu mu yoksa suç delillerini yok etme suçunu mu oluşturduğudur.
Oluşa ve dosya kapsamına göre;
Sanıklar ..., ... ve maktul ... önceden birbirlerini tanımaktadır. Üçü birlikte zaman zaman bir kısım hırsızlık olaylarına karışmıştır. Elebaşları maktul ..."dır. ..."ın yönlendirmesi ve talimatlarıyla üçü birlikte eylemlerini gerçekleştirmiştir. Sanık ..., maktulün başkalarının yanında kendisine hakaret etmesi ve bazen vurması nedeniyle bu birliktelikten ayrılmak istemektedir. Bu nedenle de aralarında husumet bulunmaktadır. Sanık ..., ..."in arkadaşıdır ve bu nedenle diğer sanıklarla tanışmaktadır. Sanık ... ise diğer sanıkların ortak arkadaşıdır ve hem ..."ı hem de maktulü tanımaktadır. Sanık ... ile maktul arasındaki husumetin nedenlerinden birisinin de sanık ..."le ilgili olmasıdır.
Olay tarihinde sanıklar ..., ..., ... ve maktul birlikte alkollü şekilde mağdur ..."e ait elektrik kablolarını çalmak amacıyla gelmişlerdir. Ancak, geldikleri yerde kablo bulamamaları nedeniyle geri dönmek üzere arabaya doğru ilerlerken, sanık ..., daha önceden yaşadıklarının ve alkolün de etkisiyle araçta bulunan tüfeği alarak ..."ın arkasından iki kez ateş eder. ..."ın yere düşmesi üzerine aynı tüfekle yakın mesafeden iki kez daha başına ateş eder. ... bu ateşli silah yaralanması sonucunda olay yerinde ölmüştür. Sanık ..., ..."ın ölümünden sonra cebinden cep telefonunu almıştır. Orada bulunan ... ve ..."le birlikte yerde boş fişek arayıp bulduktan sonra yola çıkmışlardır. Hep birlikte araçta kan izi ya da saçma izinin olup olmadığını kontrol etmişlerdir. Daha sonra, kan bulaşmış olması nedeniyle sanık ... alt eşofmanını çöp tenekesine atmış, araçtaki maktule ait parkayı da attıktan sonra sanık ... çöp tenekesine bidonla benzin dökerek yakmıştır. Bir müddet sonra sanık ... kapşonuna maktulün kanı bulaştığı için ateşe atarak yakmıştır. Yine delilleri karartmak amacıyla sanık ..."ın maktulün üzerinden aldığı cep telefonu, cep telefonu bataryası, sim kartı ve boş av tüfek kovanını ateşe atarak yakmışlardır. Sanıklar ..., ... ve ..., sanık ..."in Kırşehir"de bulunan ailesine ait eve giderek, olayda kullanılan ve dipçiğini çıkardıkları av tüfeğini saklamışlardır. Sanık ... av tüfeğinin dipçiğini daha sonra çöp kutusuna atmıştır. Yapılan soruşturma üzerine sanıklar ..., ... ve ... yakalanmış, soruşturmanın genişleyerek kendisine de uzayacağını anlayan sanık ..."de bir müddet sonra tüfeği kolluğa teslim etmek zorunda kalmıştır...
Sanığın delilleri karartmak amacıyla maktul ..."ı öldürdükten sonra maktulün üzerinden aldığı cep telefonunu, cep telefonu bataryasını ve sim kartını çöp tenekesine atıp üzerine benzin dökerek yaktığı olayda, 1. Ceza Dairesinin nitelikli hırsızlık suçuna yönelik olarak bozma gerekçesine katılınmamıştır. Şöyle ki; yerel mahkemenin gerekçeli kararında da belirtildiği üzere sanık ..."ın maktulün üzerinden cep telefonunu almasındaki maksat delilleri karartmak (yok etmek) olup hırsızlık suçunda belirtildiği şekilde kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak değildir. Burada suç vasfının 5237 sayılı TCK"nun 281/1. maddesinde belirtilen gerçeğin meydana çıkmasını engellemek amacıyla, suç delillerini yok etmek olduğu TCK"nun 142/2-a maddesi hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunmadığı anlaşılmakla; sanığın TCK"nun 281/1 maddesi gereğince cezalandırılması ve kararın bu yönden bozulması gerektiği” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, hırsızlık suçuna ilişkin Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bu gerekçe ile bozulmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
5271 sayılı CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 04.06.2014 gün ve 2897-3387 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanıklar ..., ... ve ... haklarında suç delillerini gizleme, yok etme veya değiştirme suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş, sanık ... hakkında kasten öldürme suçundan verilen hüküm de Özel Dairece onanmış olup itirazın kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Sanığın 5237 sayılı TCK"nun 142/2-a maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilen somut olayda, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin hırsızlık suçunu mu yoksa suç delillerini yok etme suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
01.05.2012 tarihli olay yeri inceleme ve ölü muayene tutanağında; toprak yol üzerinde sırt üstü yatar vaziyetteki maktulün yakınında 3 adet boş av tüfeği kartuşu, üzerinde lacivert takım elbise, pantolonunun sağ ve sol ceplerinin dışarıda, diğer ceplerinin boş, pantolonun sağ arka cebinde ise cüzdanı olduğunun tespit edildiği,
Muhafaza altına alma tutanağında; maktule ait cüzdan içerisindeki 5 adet 50 lira, nüfus cüzdanı, sürücü belgesi, kredi kartı ve çeşitli kartvizitlerin muhafaza altına alındığının belirtildiği,
Otopsi raporunda; maktulde üç adet toplu giriş yarası bulunduğu, ölümün av tüfeği saçma yaralanmasına bağlı iç organ ve beyin doku harabiyeti ile beyin kanamasından meydana geldiği, kanında 69 mg etanol bulunduğu görüşlerine yer verildiği,
İnceleme dışı sanık ...’in yer gösterimi üzerine yapılan inceleme sonucu düzenlenen olay yeri inceleme tutanağında; Kervansaray Mahallesi Mehtap Tepesi mevkiine gidildiğinde etrafta çöplerin olduğu, toprak yolun hemen kenarında odun parçaları ve kablolarla birlikte yakılmış cep telefonu parçaları bulunduğunun belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Tanık ...; olay günü akşam üzeri Damsa Barajına gezmek amacıyla gittiğini, otururken maktulün aradığını, yarım saat sonra sanık ..., ismini bilmediği bayan ve maktulün birlikte Damsa Barajına geldiklerini, oturup sohbet ettiklerini, canının sıkkın olduğunu, taahhüdü ihlalden dolayı borcu olduğunu, ödemesi gerektiğini söyleyince maktulün “kafanı takma, hallederiz” diyerek cebinden para çıkarttığını ve 4.800 Lira parası olduğunu söyleyerek, tomarla parayı kendisine gösterdiğini ve “halledemezsen beni ara, ben borç veririm” dediğini, kendisinin de “tamam” dediğini, bu arada ismini bilmediği bayan ile ...’ın yanlarından ayrılıp ileride sessizce konuştuklarını, daha sonra ayrıldıklarını, ertesi gün de maktulün ölüm haberini aldığını,
Tanık ...; sanık ...’ın arkadaşı olduğunu, olaydan iki gün önce sanık ile maktulün yanına geldiklerini, maktulün sanığı sürekli aşağılayarak hakaret ettiğini, eli ile kafasına vurduğunu, olaya ilişkin bilgisinin olmadığını,
İfade etmişlerdir.
İnceleme dışı sanık ... kollukta, savcılıkta ve sorgudaki beyanında; olay günü saat 24.00 sıralarında ...’i maktulün evinde bırakarak maktul, ... ve ... ile birlikte dışarı çıktıklarını, bir süre gezerek alkol aldıklarını, maktulün teklifi üzerine olay yerine hırsızlık için geldiklerini, araçta bulunan av tüfeğini de alarak arazide bir süre gezdiklerini ancak bakır kablo bulamayınca araca doğru maktul ile yürürken ... ve ...’in de arkadan geldiğini, bir anda iki el silah sesi duyunca baktığında maktulün vurulduğunu ve ...’ın elinde av tüfeği olduğunu gördüğünü, sanığın iki kez de yerde iken maktule ateş ettiğini, daha sonra yerde yatan maktulün cebinden bir miktar para ve cep telefonunu aldığını, yerde boş fişek aradığını, bulduğu bir tane boş fişeği de alarak cebine koyduğunu, araca binince cep telefonunun bataryasını çıkartarak poşete koyduğunu, maktulün evine geldiklerini, sanık ...’ın arabada kan ya da saçma izi olup olmadığını kontrol etmelerini istediğini, evin bodrumundaki kabloları arabaya yüklediklerini, Kırşehir’e doğru yola çıktıklarını, Hacıbektaş ilçesine gelince mazot almak için petrole girdiklerini, mazot yerine araca benzin konulunca 1-1,5 saat aracın arızasının giderilmesini beklediklerini, altındaki eşofmana kan bulaştığını görünce çöp tenekesine attığını, sanık ...’ın da benzin dökerek yaktığını, ayrıca maktulün araçta bulunan montunu da getirip yaktığını, araç tamir edildikten sonra Kırşehir’e vardıklarını, ...’in annesine ait araca kabloları koyarak şehir dışı bir yere giderek yaktıklarını, sanık ...’ın da arabada poşete koyduğu maktule ait cep telefonunu, bataryasını ve sim kartını ateşe atarak yaktığını, boş kovanı ateşe atıp atmadığını hatırlamadığını, üzerinde bulunan kapüşona kan bulaştığını fark edince onu da yaktığını, daha sonra yanmış kabloları sanayiye götürerek sattıklarını, olayla ilgili delil kalmaması için maktulün kiraladığı aracı yıkattıklarını, ...’ın tüfeği ...’in evine sakladığını, Ankara’ya götürüp aracı teslim ettiklerini, bagajda bulunan tüfeğe ait seyyar dipçiği de çöp kutusuna attıklarını, tekrar Kırşehir’e döndüklerini, daha sonra da çağrılmaları üzerine sanık ... ile jandarmaya gelerek ifade verdiklerini söylemiş, mahkemede ise; benzer beyanlarını tekrarlamakla birlikte olay esnasında bir tartışma olmadığını ancak daha önceleri maktulün sanık ...’ı sürekli aşağılayarak hakaret ettiğini, ara sırada vurduğunu, olaydan sonra ise sanığın maktulün sadece cep telefonunu aldığını, parasını aldığını görmediğini dile getirmiş,
İnceleme dışı sanık ... aşamalarda, olayın gelişimi ile ilgili sanık ...’in beyanlarıyla aynı doğrultuda açıklamalarda bulunmuş, maktulün ölümünden sonrasına ilişkin ise sanık ...’ın yerde cansız yatan maktulün cebinden bir şey alarak kendi cebine koyduğunu ancak ne aldığını göremediğini, daha sonra kabloları yakarken sanık ...’ın araçtan bir poşet getirdiğini, içinden çıkardığı cep telefonu, batarya ve sim kartını ateşe atarak yaktığını ifade etmiş,
İnceleme dışı sanık ...; olay günü saat 17.00 sıralarında maktul ve sanık ... ile birlikte Damsa Barajına gittiklerini, tanık ... ile görüştüklerini, daha sonra ... ve ... ile buluşup maktulün evinde yemek yiyerek alkol aldıklarını, diğer sanıkların saat 24.00 sıralarında evden ayrıldığını, 03.30 sıralarında geldiklerini beyan ederek bundan sonraki aşamaları sanık ..."in ifadeleri ile aynı doğrultuda anlatmıştır.
Kollukta susma hakkını kullanan sanık ... savcılıkta ve sorguda; olayın gelişimini sanık ... gibi açıklamış, olay anına ilişkin olarak ise araca doğru giderken iki el silah sesi duyduğunu, maktulün yere düştüğünü gördüğünü, bir kez daha tüfek sesi duyduğunu, dönüp baktığında tüfeğin ...’in elinde olduğunu, ...’in olay yerinden bir boş fişek aldığını, ayrıca ...’in maktulün cebinden bir miktar para aldığını, yakılma anına ilişkin olarak, kabloları yaktıkları sırada araçta bulunan poşeti getirip ateşe attığını, poşetin içinde cep telefonu ile boş fişek olduğunu zannettiğini, cep telefonunun maktulden ne şeklide alındığını bilmediğini,
Mahkeme de ise; hırsızlık olaylarına devam etmek istemediği için zaman zaman maktul ile tartıştıklarını, kendisine tehdit ve hakaretlerde bulunduğunu, olay günüde bu sebepten dolayı aniden tüfekle maktule ateş ettiğini, ateş ettikten sonra hiç bir şeye dokunmadan olay yerinden uzaklaştıklarını savunmuştur.
5237 sayılı TCK’nun 141/1. maddesinde yer alan; “zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alma” şeklindeki düzenleme ile hırsızlık suçunun temel şekli tanımlanmış, aynı kanunun 142. maddesinde ise hırsızlık suçunun nitelikli halleri sayılmıştır.
TCK’nun uyuşmazlık konusuyla ilgili olan 142. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi; "(2) Suçun; a) Kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanarak,…İşlenmesi hâlinde, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur” şeklinde olup madde gerekçesinde de; “Hırsızlık suçunun kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanılarak işlenmesi, suçun temel şekline nazaran daha ağır ceza ile cezalandırılmasını gerektirmektedir. Mağdurun trafik kazası geçirmiş olması, aklî veya bedensel bir hastalık veya sakatlıkla malul olması, malını koruyamayacak durumda olmasının örneklerini oluşturmaktadır. Hatta, bir yakınının ölüm haberini almış olmaktan ... büyük bir üzüntünün neden olduğu bir panik hâlinin de aynı durumu doğurmuş bulunması olanaklıdır.
Kişinin örneğin geçirmiş bulunduğu kaza sonucunda ölmüş olmasından yararlanılarak üzerindeki veya yanındaki eşya hakkında hırsızlık suçunun işlenmiş olması da bu bent kapsamında mütalâa edilmiştir.
Bu bent hükmünün uygulanabilmesi için, kişinin malını koruyamayacak duruma fail tarafından getirilmemiş olması gerekir. Aksi takdirde, duruma göre, yağma suçunun veya bir başka suçu işlemek amacıyla kasten öldürme suçunun oluştuğunu kabul etmek gerekir” açıklaması yapılmıştır.
TCK"nun 142. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinde hırsızlık suçunun iki ayrı nitelikli hali düzenlenmiştir. Buna göre suçun kişinin "malını koruyamayacak durumda olmasından" veya "ölmesinden" yararlanılarak işlenmesi bu bend kapsamında yaptırıma bağlanmıştır. Bu nedenle maddenin gerekçesindeki; “Bu bent hükmünün uygulanabilmesi için, kişinin malını koruyamayacak duruma fail tarafından getirilmemiş olması gerekir” şeklindeki açıklamanın hırsızlık suçunun "kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından" yararlanılarak işlenmesi halini kapsadığı, buna karşın hırsızlık suçunun "kişinin ölmesinden yararlanılarak" işlenmesine yönelik olmadığı ortadadır.
Öğretide de; "Ölenin malının alınmasında kural olarak ölümün nasıl gerçekleştiril- diğinin bir önemi bulunmamaktadır. Ancak fail, malını almak için mağduru öldürmüşse bu durumda 82/1-h uyarınca kasten öldürme suçunun yanı sıra 148/3. maddesi uyarınca yağma suçundan da cezalandırılacaktır. 142/2-a hükmünün tatbiki için failin hırsızlık kastının ölümden sonra ortaya çıkması gerekmektedir” (Ahmet Caner Yenidünya, Yargıtay Kararları Işığında Hırsızlık Suçu, Adalet Yayınevi, 1. Baskı, Ankara, 2013, s.56-57), “Bu nitelikli halin uygulanabilmesi bakımından mağduru kimin öldürdüğü önemli değildir” (Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Adalet Yayınevi, 2. Baskı, Ankara, 2015, s.552), “Mağduru kimin öldürdüğü önemli değildir. Fail ya da başkası öldürmüş ya da tarfik kazası sonucu ya da eceliyle ölmüş olabilir. Failin, ölmüş birisinin eşyasını alması ya da kızgınlığından dolayı mağduru öldürdükten sonra oluşan yeni bir kastla malını alması hallerinde de bu bent hükümleri uygulanacaktır” (Hüseyin Eker, Hırsızlık Suçları, Adalet Yayınevi, 2. Baskı, Ankara, 2014, s.150-151) şeklinde görüşler ileri sürülmüştür.
Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçu ise 5237 sayılı TCK"nun 281/1. maddesinde; "Gerçeğin meydana çıkmasını engellemek amacıyla, bir suçun delillerini yok eden, silen, gizleyen, değiştiren veya bozan kişi, altı aydan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kendi işlediği veya işlenişine iştirak ettiği suçla ilgili olarak kişiye bu fıkra hükmüne göre ceza verilmez." şeklinde düzenlenmiştir.
Madde ile, daha önce işlenmiş olan bir suçun delil ve eserlerinin yok edilmesi, silinmesi, gizlenmesi, değiştirilmesi veya bozulması, işlenen suçtan bağımsız bir suç olarak tanımlanmıştır.
Bu suçun konusunu, daha önce işlenmiş olan bir suçun delil ve eserleri oluşturmaktadır. Bir suçtan elde edilmiş olan eşyayı da, suçun eser ve delili olarak kabul etmek gerekir. Bu itibarla, söz konusu suç, önceden işlenmiş bir suçun varlığını gerekli kılmaktadır.
Söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Bu seçimlik hareketler, suçun delil ve eserlerinin yok edilmesi, gizlenmesi, değiştirilmesi veya bozulmasından ibarettir.
Bu suçun oluşabilmesi için, failin gerçeğin meydana çıkarılmasını engellemek amacıyla hareket etmesi gerekir. Ancak, fıkra metninde bir şahsi cezasızlık sebebine yer verilmiştir. Buna göre, kişiye kendi işlediği veya işlenişine iştirak ettiği suçun delillerini yok etmesi, gizlemesi veya değiştirmesi dolayısıyla ayrıca ceza verilmez. Ancak kabul edilen bu şahsi cezasızlık sebebi sadece suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçu ile sınırlı olup sanığın eyleminin ayrıca başka bir suç oluşturması durumunda, örneğin resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek, hırsızlık mala zarar verme; o suçtan dolayı cezalandırılabilmesi mümkündür.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık ... ile inceleme dışı sanıklar ..., ... ve maktulün olay öncesi birlikte hırsızlık yaptıkları, olay gecesi saat 02.30 sıralarında yine hırsızlık amacıyla olay yerine geldikleri, ancak çalacak bakır kablo bulamamaları üzerine araçlarına doğru yürüdükleri sırada, sanık ...’ın ani bir kararla av tüfeğiyle maktulün sırtına ve başına doğru ateş ederek onu öldürdüğü, daha sonra yerde yatmakta olan maktulün cebinde bulunan cep telefonu ile bir miktar parayı ve yerden bulduğu boş fişeği alarak cebine koyduğu, daha sonra sanık ..., ... ve ...’in araçlarına binerek maktulün Ürgüp İlçesi, Cemil Köyünde bulunan evine geldikleri, araçta kan izi ya da saçma izinin olup olmadığını kontrol ettikleri, sanık ..."ın evde bulunan kız arkadaşı sanık ..."e maktulü öldürdüğünü söylediği, sanık ..., ... ve ..."in önceden maktulle birlikte çalıp, evde bulundurdukları bakır kabloları aracın bagajına koydukları, birlikte Kırşehir iline doğru yola çıktıkları, Hacıbektaş"ta bir petrol istasyonunda mazot almak için durdukları, ..."in eşofmanına maktulün kanı bulaştığı için çöp tenekesine attığı, sanık ..."ın da bu çöp tenekesine bidonla benzin dökerek yaktığı, Kırşehir"e geldiklerinde şehir dışına çıkarak kabloları yaktıkları, ..."in kapüşonuna maktulün kanı bulaştığı için ateşe atarak yaktığı, ayrıca sanık ..."ın maktulün üzerinden aldığı cep telefonu, cep telefonu bataryası ve sim kartını da ateşe atarak yaktığı olayda; sanığın maktulü öldürdükten sonra cebinden cep telefonunu aldığı, daha sonra da işlediği suçun delilleri yok etmek amacıyla yaktığı söylenebilir ise de tüm dosya kapsamından maktulün bir miktar parasınıda aldığının anlaşılması karşısında faydalanma maksadıyla hareket ettiği, bu nedenle de eyleminin hırsızlık suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, sanığın eyleminin hırsızlık suçunu oluşturduğunu kabul eden yerel mahkeme hükmü ve Özel Daire kararı isabetli olduğundan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Genel Kurul Üyesi; "itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği" düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2-Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.10.2015 tarihinde yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.

Hemen Ara