Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2020/2627 Esas 2021/5098 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/2627
Karar No: 2021/5098
Karar Tarihi: 25.02.2021

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2020/2627 Esas 2021/5098 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2020/2627 E.  ,  2021/5098 K.

    "İçtihat Metni"

    BÖLGE ADLİYE
    MAHKEMESİ : ... 7. Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ... 2. İş Mahkemesi

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen karar, süresi içinde duruşmalı olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmiş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 369. maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili; davacının ödenmeyen işçilik alacakları bulunduğunu ileri sürerek fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili; davacının iddialarının çoğunun daha önce çalıştığı ... Elektrik Dağıtım A.Ş dönemindeki çalışmaları ile ilgili olduğunu, davacının ödenmeyen bir alacağı bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
    İlk Derece Mahkemesince, davacının davalı iş yerinde Elektrik Ticaret ve Pazarlama Müdürü olarak görev yaptığı, dosyada bulunan puantaj kayıtlarında davacının birim amiri olarak imzasının bulunduğu, anılan puantaj kayıtlarında, aynı bölümde çalışan diğer personellere ilişkin de çalışma sürelerinin yer aldığı, bu kayıtlarda bir kısım personel için değişen saatlerde fazla çalışma kaydı bulunduğu, bazı personeller için ise hiç fazla çalışma kaydı bulunmadığı, anılan puantaj kayıtlarının diğer işçiler için gerçeği yansıttığı ancak birim müdürü olan davacı için gerçeği yansıtmadığı iddiasının kabul edilemeyeceğini, davacı tarafça, iddia edilen fazla çalışmalara ilişkin hatırlayabildiği kadarıyla başlama-bitiş saatlerinin olduğu bir liste sunulmuş ise de, bu listenin davacı tarafın kendisi tarafından hazırlanmış olması, her zaman hazırlanabilir nitelikte olması sebebiyle iddianın somutlaştırılması olarak değerlendirildiği, delil niteliğinde kabul edilebilmesinin mümkün olmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
    İstinaf Başvurusu :
    İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
    Bölge Adliye Mahkemesince; dosyaya ibraz edilen puantaj kayıtlarının yazılı delil niteliğinde olduğu ve büyük çoğunluğunda davacının imzasının bulunduğu, belirtilen puantaj kayıtlarına göre davacının fazla çalışma yapmadığı, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmasının bulunmadığı, yazılı delil niteliğindeki belgelerin aksinin aynı değerde delil ile ispatlanmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Temyiz Başvurusu:
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Gerekçe:
    1-Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, Bölge Adliye Mahkemesi kararının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan yönleri usul ve kanuna uygun görülmüştür
    2- Taraflar arasında davacının fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları bulunup bulunmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordo sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordonun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
    Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalara da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
    İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafında gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlaması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
    Aynı ispat kuralları, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları için de geçerlidir.
    İşyerinde üst düzey yönetici konumda çalışan işçi, görev ve sorumluluklarının gerektirdiği ücretinin ödenmesi durumunda, ayrıca fazla çalışma ücretine hak kazanamaz. Bununla birlikte üst düzey yönetici konumunda olan işçiye aynı yerde görev ve talimat veren bir başka yönetici ya da şirket ortağı bulunması halinde, işçinin çalışma gün ve saatlerini kendisinin belirlediğinden söz edilemeyeceğinden, yasal sınırlamaları aşana çalışmalar için fazla çalışma ücreti talep hakkı doğar. O halde üst düzey yönetici bakımından şirketin yöneticisi veya yönetim kurulu üyesi tarafından fazla çalışma yapması yönünde bir talimatın verilip verilmediğinin de araştırılması gerekir. İşyerinde yüksek ücret alarak görev yapan üst düzey yöneticiye işveren tarafından fazla çalışma yapması yönünde açık bir talimat verilmemişse, görevinin gereği gibi yerine getirilmesi noktasında kendisinin belirlediği çalışma saatleri sebebiyle fazla çalışma ücreti talep edemeyeceği kabul edilmelidir.
    Somut uyuşmazlıkta; dosya incelendiğinde, davalıya ait işyerinde elektrik ticaret ve pazarlama müdürü olarak çalışan işçinin amiri konumunda olan genel müdür ve genel müdür yardımcısı olduğu, davacının çalışma gün ve saatlerini kendisinin belirlediğinden söz edilemeyeceği anlaşılmakla davacının fazla çalışma yaptığını ispat etmesi durumunda bu alacağın karşılığı ücreti istemesine yasal bir engel bulunmamaktadır. Öte yandan, dosyaya tüm dönemi kapsayan puantaj kayıtları değil sadece 2013 yılı Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım ile 2014 yılı Ocak ayına ilişkin puantaj kayıtlarının sunulduğu, davacının talebinin ise 2011-2014 yılları arasındaki dönem olduğu görülmektedir. Şu halde; kayıt sunulmayan dönem için tanık anlatımlarına göre davacının fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi yerine puantajların çoğunun imzalı olduğu şeklinde dosya kapsamına uymayan gerekçe ile taleplerin reddi hatalıdır.
    Tanık anlatımları irdelendiğinde, davacının 2011-2012 yıllarında haftada 23 saat, 2013-2014 yılları arasında ise haftada 26.5 saat çalıştığı tespit edilmiştir.
    Ulusal bayram ve genel tatil günleri ile hafta tatili günleri bakımından ise; tanıklar, işin yoğun olduğu dönemlerde davacının bu günlerde de çalıştığından bahsetmişlerdir. Dolayısıyla, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları bakımından tek başına somut olmayan tanık anlatımlarından hareketle sonuca gidilmesi mümkün değildir. Ancak, dosyaya davacı tarafından sunulan e-mailler olduğu ve Yargıtay (Kapatılan) 22. HD’nin 5.6.2018 tarih 2015/32969 esas ve 2018/14285 karar sayılı ilamında, bu maillere göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hafta tatili ücreti alacağı bakımından hükmün bozulmasına karar verildiği görülmektedir. Şu halde; Mahkemece, sunulan bu maillere göre hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil günlerinde davacının çalıştığının belirlenip belirlenemeyeceği tespit edilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
    Belirtilen hususlar gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi

    Hemen Ara