Esas No: 2020/3117
Karar No: 2020/2734
Karar Tarihi: 17.12.2020
Tefecilik - Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2020/3117 Esas 2020/2734 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Tefecilik
Hüküm : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26/04/2016 tarihli ve 2014/118-2016/208 sayılı kararında da belirtildiği üzere, tefecilik suçu ile korunan hukuki yarar ve suçun TCK"nın topluma karşı suçlar bölümünde düzenlenmesi karşısında, bu suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamı, diğer bir ifadeyle kamu olduğu, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerektiği, bu bağlamda TCK"nın 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçunun kazanç elde etmek amacıyla borç para verilmesiyle oluşacağı, bunu meslek haline getirmenin suçun unsurları içerisinde yer almadığı, değişik zamanlarda ve/veya farklı kişilere karşı tefecilik eylemini zincirleme olarak işleyen sanık hakkında TCK"nın 43. maddesinin uygulanması gerektiği, zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günün suç tarihi olduğu, bu itibarla hukuki kesinti oluşturan iddianame tarihinden evvel tüm eylemlerin teselsülün içerisinde değerlendirilmesi, iddianame tarihinden sonraki eylemlerin ise gerçek içtima hükümleri ve varsa kendi içinde teselsül hükümleri değerlendirilmek suretiyle karara bağlanması gerekeceği nazara alındığında; UYAP sisteminde yapılan sorgulamada, sanığın tefecilik suçundan Yumurtalık Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/234 Esas, aynı mahkemenin 24/02/2016 gün ve 2015/63 Esas, 2016/77 Karar sayılı dosyalarında yargılandığının anlaşılması karşısında, anılan davaların akıbetinin araştırılması, derdest ise davaların birleştirilmesi, karara çıkmış ve kesinleşmiş ise onaylı örneğinin getirtilerek incelenmesi sonrasında, suç ve iddianame tarihlerine göre eylemler arasında hukuki kesinti oluşup oluşmadığının, zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının ve mükerrer dava olup olmadığının saptanması, zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin belirlenmesi halinde, TCK"nın 3/1 ve 61. maddeleri de nazara alınarak, sanıklara TCK"nın 241. maddesi gereğince verilecek cezadan aynı Kanunun 43/1. maddesi uyarınca artırım yapıldıktan sonra kesinleşen dava dosyasından verilen cezanın mahsubu ile oluşur ise aradaki fark kadar cezaya hükmedilmesi, hukuki kesintinin gerçekleşmesi halinde ise ayrı ceza verilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Suça konu olayda bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda birden fazla kişiye kazanç elde etmek amacıyla ödünç para verdiği kabul edilen sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nın 43/1. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Suçun, sanığın adli sicil kaydında yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın kesinleşme tarihinden önce, dolayısıyla denetim süresi başlamadan işlendiği nazara alınmadan, ilgili dosyanın yeniden ele alınmasının temini amacıyla mahkemesine ihbarda bulunulmasına karar verilmesi,
Dosya kapsamına göre suç tarihinin karar başlığında 01/11/2011 yerine 2013 olarak gösterilmesi suretiyle CMK"nın 232/2-c maddesine muhalefet edilmesi,
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı TCK"nın 53. maddesinde yer alan bazı ibarelerin iptaline ilişkin kararının değerlendirilmesi lüzumu,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 17/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.