19. Hukuk Dairesi 2017/2254 E. , 2019/102 K.
"İçtihat Metni"
Davacı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vek. Av. ... ile davalı ... vek. Av. ... aralarındaki alacak davası hakkında ...Asliye Ticaret Mahkemesinden verilen 17/02/2016 gün ve 2015/884 E. - 2016/270 K. sayılı hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu.
- KARAR -
5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunun (HUMK) 427.maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 5236 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle HUMK’a eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2016 yılı için 2.190,00.-TL’dir.
Temyize konu edilen miktarın 944.62 TL olması nedeniyle 17.02.2016 tarihli karar kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1.6.1990 gün ¾ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da temyiz isteminin reddine karar verilebilir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle REDDİNE, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 14/01/2019 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Dava, tüketici hakem heyeti kararının iptaline ilişkin olup, davanın açıldığı Asliye Ticaret Mahkemesince davaya bakmaya tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiştir. Karar süresinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Anayasa madde 142’ye göre, “mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir”. Yine HMK m. 1’e göre, mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. Emredici mahiyetteki bu hükümlerden anlaşıldığı üzere, mahkemelerin görevi ancak kanunla düzenlenir. Diğer bir ifade ile bir davayı ancak kanunun görevli kıldığı bir mahkeme görebilir ve dolayısıyla bir mahkeme kanunen bakmaya görevli olmadığı bir davaya bakıp esastan sonuçlandıramaz.
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 73/1 nci maddesi ile tüketici işlemleri ile tüketici uygulamalarından doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu, 70/3 ncü maddesinde ise, tüketici hakem heyetinin kararlarına karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde tüketici hakem heyetinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesine itiraz edilebileceği açıkça düzenlenmiştir.
Diğer taraftan, hiç kimsenin kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir mahkeme önüne çıkarılamayacağı Anayasa madde 37, f. 1 ile kanuni hakim güvencesinin gereği olarak emredici şekilde düzenlenmiştir.
Hal böyle olunca kararın onanması gerekirken, dava değeri bakımından kararın kesin olduğu gerekçesiyle temyiz talebinin reddi doğru değildir. Zira uygulamanın böyle yapılması; miktar yönünden müddeabihi kesinlik sınırının altında olan davalarda görevsizlik kararı ile hakime Anayasa ve kanunun emredici hükümlerini değiştirme yetkisi vermektedir. Bu durum ise hukuka açıkça aykırılık teşkil etmektedir.
Belirtmek gerekirse, HMK m. 341/2 ile m. 362/1-a hükümlerinde miktar yönünden kesin olan ve dolayısıyla istinaf ve temyiz edilemeyecek nitelikteki kararlar; kanun tarafından görevli kılınan mahkemelerden verilen kararlardır. Bir başka değişle, görevsiz mahkemenin esastan ve usulden verdiği bir karar bu hükümler kapsamında sayılmamalıdır.
Bu nedenle, Kararın onanması gerektiğinden sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.