Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2017/2343 Esas 2020/603 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/2343
Karar No: 2020/603
Karar Tarihi: 17.02.2020

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2017/2343 Esas 2020/603 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacılar, davalı şirketin sahibi olduğu bir gazetenin haberinde müvekkillerinin kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu iddia ederek manevi tazminat ve yayın isteminde bulunmuşlardır. Ancak davalılar, haberin basın özgürlüğü kapsamında olduğunu ve kamu yararı taşıdığını savunmuşlardır. Mahkeme ise davacıların talebinin kısmen kabulüne karar vermiştir. Yargıtay ise, haberin kamu yararı taşıdığını ve kişilik haklarına saldırı teşkil etmediğini belirterek, kararı davalılar yararına bozmuştur.
Anayasa'nın 28. maddesi ve Basın Kanunu'nun 1 ve 3. maddelerinde basın özgürlüğü düzenlenmektedir. Basın özgürlüğü, toplumun sağlıklı, mutlu ve güvende olabilmesi için gereklidir ve basının haber verme ve yayma hakkı amacıyla kullanılabilir. Ancak, basın özgürlüğü kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması için sınırlıdır. Kamu yararı da basın özgürlüğü ve kişilik hakları arasında öncelikli bir ölçüt olarak kabul edilmektedir. Basın, görevi gereği kamuoyunu doğru şekilde bilgilendirmek ve haberleri doğru şekilde aktarmakla yükümlüdür.
4. Hukuk Dairesi         2017/2343 E.  ,  2020/603 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVACILAR : 1-... vekili Avukat ... 2-... AŞ 3-... vekili Avukat ...
    DAVALILAR : 1-... AŞ 2-... 3-... vekili Avukat ...

    Davacılar ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalı ... ve diğerleri aleyhine 31/12/2015 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 14/07/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi taraflar vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçeleri kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davacıların talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.
    Davacılar vekili; davalı şirketin imtiyaz sahibi olduğu ... Gazetesi"nin 10/03/2014 tarihli nüshasında ve gazetenin internet sitesinde yayınlanan "Sabah"a manşeti Bilal atmış” başlıklı haberde kullanılan söz ve ifadeler ile müvekkillerinin kişilik haklarına haksız şekilde saldırıda bulunulduğunu, meçhul ses kayıtları ile müvekkilleri hakkında kamuoyunda olumsuz algı yaratıldığı beyan ederek manevi tazminat ve yayın isteminde bulunmuşlardır.
    Davalılar, dava konusu edilen gazete haberlerinin basın özgürlüğü kapsamında kaldığını, görünür gerçeğe uygun, güncel ve kamu yararı içerdiğini, davacıların kişilik haklarına saldırı oluşturmadığını, basının haber verme ve yayma hakkı kapsamında kaldığını savunarak davanın reddini istemişlerdir.
    Mahkemece, 10/03/2014 tarihli haberde kullanılan ifadelerin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu gerekçesi ile her bir davacı açısından istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Basın özgürlüğü, Anayasa"nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu"nun 1 ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın; olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.
    Bunun içindir ki bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
    Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp yayınlarında Anayasa"nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu"nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da hukuki bir zorunluluktur.
    Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
    Dava konusu haberler bir bütün olarak değerlendirildiğinde; güncel olan konuların gazetecilik tekniği gereği okuyucunun ilgisini çekmesi için çarpıcı başlıklara yer verilerek iddia kapsamında ve eleştiri sınırları içerisinde aktarıldığı; haberlerde öz ile biçim dengesinin aşılmadığı, haberin verilişinde kamu yararı olduğu, basının görevleri, kamuyu ve halkı bilgilendirmeye yönelik özel durumu nazara alındığında, hukuka uygunluk unsurlarını taşıdığı ve kişilik haklarına saldırı teşkil etmediği anlaşılmaktadır.
    Şu durumda, istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle, davalıların tazminat ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden, kararın davalılar yararına bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA bozma sebebine göre davacıların temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 17/02/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.










    Hemen Ara