Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2014/16913 Esas 2014/23156 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/16913
Karar No: 2014/23156
Karar Tarihi: 23.12.2014

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2014/16913 Esas 2014/23156 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davalı işverenle davacı arasındaki dava sonucunda mahkeme hüküm vermiş ve davacının kısmen kazanması üzerine davalı işveren temyiz etmiştir. Ancak, temyiz eden işverenin ihbar olunan kişi olmadığı için temyiz hakkı yoktur. Bu nedenle, işverenin temyiz isteği reddedilerek karar bozulmuştur. Mahkeme kararında Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 61-64. maddelerine göre dava ihbar olunan gerçek ve tüzel kişi, davada taraf sıfatını kazanamaz. Bir davada hüküm, davanın tarafları arasında kurulur. Bu nedenle hükmü temyiz etme hakkı davada taraf olan kişilere aittir.
(Kapatılan) 7. Hukuk Dairesi         2014/16913 E.  ,  2014/23156 K.

    "İçtihat Metni"



    Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi süresi içinde davalı ve ihbar olunan vekili tarafından istenilmekle, duruşma için tebliğ edilen 23.12.2014 günü belirlenen saatte temyiz eden davalı ...Ş. vekili Av.... ve ihbar olunan Üniversal Sağlık Hizmetleri Ltd.Şti. vekili Av.... ile karşı taraftan davacı ... vekili Av.... geldiler. Gelenlerin huzuru ile duruşmaya başlandı. Duruşmada hazır bulunan tarafların sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyadaki belgeler incelendi. Gereği görüşüldü:
    1-Hukuk Muhakemeleri Kanununun 61-64.maddelerine göre dava ihbar olunan gerçek ve tüzel kişi, davada taraf sıfatını kazanamaz. Bir davada hüküm, davanın tarafları arasında kurulur. Bu nedenle hükmü temyiz etme hakkı davada taraf olan kişilere aittir. Kural olarak kendisine dava ihbar olunan davaya katılmadıkça (müdahil olmadıkça) mahkemece verilen kararı temyiz etme hakkı yoktur. Ancak, mahkemece usul ve yasaya aykırı olarak taraf sıfatını almayan dava ihbar olunan kişi hakkında hüküm kurulmuşsa, ihbar olunan hükmün kendisiyle ilgili bölümünü temyiz edebilir.
    Somut olayda, ihbar olunan davaya katılmadığı gibi kendisine davayı ihbar eden davalıyı temsil etmek istediğini de bildirmemiş ve harç yatırmamıştır. Başka bir deyişle ihbar olunan davada taraf sıfatını kazanmamıştır. Hal böyle olunca ihbar olunanın temyiz hakkı yoktur.

    O halde ihbar olunan Universal Şirketinin temyiz dilekçesinin, ihbar olunanın temyiz hakkı olmadığından reddine karar verilmelidir.
    2-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.
    3-Davacı vekili, davacının 22/07/2008 tarihinde işyeri hekimi olarak çalışmaya başladığını, bu dönemde net 5.909,20 TL alması gerekirken sözleşmenin yenilendiği 16/06/2009 tarihine kadar hiçbir ücret ödenmediğini, 16/06/2009 tarihinde tüm ücretlerinin ödeneceği vaadiyle yeniden sözleşme imzalandığını, bu sözleşme kapsamındaki ücreti olan 5.352,00 TL"nin fesih tarihine kadar ödendiğini iş sözleşmesinin 29/05/2010 tarihinde haksız feshedildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma ile ödenmeyen ücret alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
    Davalı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece feshin haksız olduğu ve davacının asıl işveren davalıya verdiği hizmet bedelinin ödenmediği gerekçesiyle ücret alacağı bulunduğundan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Davalı ile ihbar olunan Universal Şirketi arasında kira ve aynı zamanda kiralanan bu yerde hem müşteri hem de işyeri personeline sağlık hizmeti sunulmasına ilişkin 11.06.2008 tarihli sözleşme mevcuttur. Bu sözleşmeye göre ihbar olunan Universal Şirketi hem işyeri hekimi hem de müşteriye verilecek sağlık hizmeti açısından tek bir hekim çalıştırabilecektir. Universal Şirketi vereceği bu hizmetlere karşı sözleşmenin (D) maddesine göre davalıdan hiçbir ücret talep etmeyecek, (G) maddesine göre ise kullanılan yer için kira bedeli ödeyecektir. Davalı iddiasına göre bu sözleşme sonrası adi yazılı sözleşme ile davacı davalının sahip olduğu otelde görevlendirilmiş ve adi yazılı sözleşmedeki ücret üzerinden Universal Şirketine bağlı olarak çalıştırılmıştır. Davacının bu ilk dönem çalışması alt işveren Universal Şirketine bağlı olarak geçmiş ancak 11.06.2008 tarihli sözleşme sonrasında davacı ile davalı arasında 15.07.2008 tarihli işyeri hekimliği sözleşmesi Tabipler Odasına bildirilmiştir. Davacının bu sözleşmede 5909,20 TL ücretle çalışacağı yazılıdır. Davacı ücret alacağı olarak 15.07.2008 tarihli sözleşmede yazılı 16.06.2009 tarihine kadar ödenmeyen ücretleri talep etmektedir. Davalı davacının işyeri hekimi olarak çalışması için Tabipler Odasına yazılı sözleşmenin prosedür gereği yapıldığını, davacı işvereninin Universal Şirketi olduğunu ve ilk dönem bu şirket tarafından ücretlerinin ödendiğini savunmuştur.
    Davacı yemin konusunda dinlenildiği 27.02.2014 tarihli duruşmada aynen “ben Üniversal ile çalışmaya başlayacağımda Atinin iş yeri hekimi aradığını öğrendim. Ati"ye başvurumu yaptım, kabul edildi ve oradan iş yeri hekimi olarak çalışmaya başladım. Ayrıca Üniversal ile de Atideki konaklayan misafirlere verilecek sağlık hizmeti hakkında anlaştım. Bana yapılan ödemeler Ati"deki konaklayan misafirlere yapmış olduğum hizmet neticesindeki ödemelerdir. Göstermiş olduğunuz sözleşmedeki yazı bana mı ait hatırlamıyorum, dava edilen dönem içerisindeki Ati"ye iş hekimliği neticesinde yapmış olduğum hizmetten dolayı bir ücret almadım” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
    Sağlık hizmeti konusunda hizmet-kira sözleşmesinin davalı ve Universal Şirketi arasında 11.06.2008 tarihinde yapıldığı, işyeri hekimliği sözleşmesinin 15.07.2008 tarihli olduğu, dosyadaki para makbuzu başlıklı belgelerden davacıya daha işyeri hekimliği sözleşmesi imzalanmadan 19.06.2008 tarihinde hizmet bedeli ile aynı şekilde 22.07.2008 tarihinde de hasta hizmet bedeli ödemesi yapıldığı açıktır.
    Davacı beyanında “ben Üniversal ile çalışmaya başlayacağımda Atinin iş yeri hekimi aradığını öğrendim. Ati"ye başvurumu yaptım, kabul edildi ve oradan iş yeri hekimi olarak çalışmaya başladım. Ayrıca Üniversal ile de Atideki konaklayan misafirlere verilecek sağlık hizmeti hakkında anlaştım” şeklindeki beyanıyla önce davalı işveren nezdinde işyeri hekimi olarak daha sonra ise Universal Şirketinde müşterilere sağlık hizmeti vermek üzere çalıştığını iddia etmiş ise de davalı ile Universal Şirketi arasındaki sözleşmenin 11.06.2008 ve Universal Şirketi para ödemelerinin de 19.06.2008 tarihinde olması ve davalı ile işyeri hekimliği sözleşmesinin 15.07.2008 tanzim tarihli olup dava dilekçesi ile 22.07.2008 tarihinde ilişki başladığının ileri sürülmesi karşısında davacının çelişkili beyan ve imzalı evraklarından daha davalı ile işyeri hekimliği sözleşmesi imzalanmadan taşerona bağlı olarak davalı nezdinde çalışmaya başladığı anlaşılmıştır. Gerek davalı gerekse Universal Şirketinin hem müşteri hem de işyeri hekimliği konusunda anlaşma yaptıkları ortadayken sanki sözleşme yokmuş gibi davacıyla iki ayrı anlaşma yaptıkları iddiasına bu nedenle değer verilmemiştir. Davalı şirketin Universal Şirketi ile yaptığı sözleşme gereği hem müşteri hem de işyeri hekimliğini taşerondan satın aldığı, taşeronun da bu sözleşme doğrultusunda davacıyı görevlendirdiği ve ücretini de ödediği dikkate alındığında davalı ile yapılan 15.07.2008 tarihli sözleşmenin işyeri hekimi olarak çalışması için zorunlu prosedür gereği verilen ve uygulanmayacağı taraflarca bilinen bir sözleşme niteliğinde olduğu da açıktır. Davacının ilk dönem çalışması karşılığı işyeri hekimliği sözleşmesinden kaynaklanan ücret talebinin bu nedenle reddi gerekirken kabulü hatalı olup bozma nedenidir.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle ihbar olunan Universal Sağ.Hiz.Ltd. Şirketinin duruşma isteğinin ve temyiz dilekçesinin REDDİNE, davalı şirketin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında kendisini vekille temsil ettiren davalı şirket yararına takdir olunan 1100,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı şirkete verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalı şirkete iadesine, 23.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.







    Hemen Ara