Taksirle öldürme - Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2021/1364 Esas 2021/5173 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
12. Ceza Dairesi
Esas No: 2021/1364
Karar No: 2021/5173
Karar Tarihi: 23.06.2021

Taksirle öldürme - Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2021/1364 Esas 2021/5173 Karar Sayılı İlamı

12. Ceza Dairesi         2021/1364 E.  ,  2021/5173 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
    Suç : Taksirle öldürme
    Hüküm : CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca; beraat

    Taksirle öldürme suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Katılanın duruşmalı inceleme isteminin, verilen hükmün niteliğine göre 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 318 maddesi gereğince reddine karar verilerek yapılan incelemede;
    Olay tarihinde, sanık doktor ...’ın, ... Görüntüleme Merkezinde, radyoloji uzmanı, şirket ortağı ve sorumlu hekim olarak, sanık doktor ...’ın ise yine şirket ortağı ve radyoloji uzmanı olarak çalıştığı, 30/04/2009 tarihinde 77 yaşındaki ...’in tedavisinin yapıldığı ... Hastanesinden ilaçlı MR tetkiki istenmesi üzerine, ... Görüntüleme Merkezine getirildiği, çekim sırasında hastaya iki kadın hemşire tarafından damar yolu ile kontrastlı madde verildiği ve iki saat kadar odada bekletildikten sonra, radyoloji teknikerleri tarafından MR çekiminin % 75"inin tamamlandığı sırada, hastada ani solunum sıkıntısı başlaması üzerine, odasında rapor yazmakta olan sanık doktor ...’a haber verildiği, doktor ... tarafından hastaya ahtihistaminik ilaçlar ile oksijen verilmek suretiyle müdahale edildiği, tıbbi durumu düzelmeyince 112 çağrı merkezinin ambulans için arandığı ve İl Sağlık Müdürlüğünün yazısına göre, 10 dakikada hastanın 112 ambulans ile anaflaktik (alerjik) şok tanısı ile Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi acil dahiliye polikliniğine sevk edildiği, arrest olan hastaya resüsitasyon yapılıp entübe edildiği, resüsitasyona cevap veren hasta yoğun bakım ünitesine alındığı, mekanik ventilatöre bağlandığı, burada tedavisi sürdüğü sırada yoğun bakımdaki ventilatörün arızalanması nedeni ile 09/07/2009 tarihinde Bağcılar Eğitim Araştırma Hastanesine sevk edildiği ve hastanın yoğun bakımda tedavi gördüğü sırada 23/08/2009 tarihinde öldüğü, diğer sanık özel görüntüleme merkezi sorumlu hekimi olan ...’ın MR çekiminin yaptığı gün yurt dışında olduğu ve yerine vekaleten sorumlu hekim bırakmadığının dosya kapsamından anlaşıldığı olayda; Adli Tıp Kurumu İstanbul Birinci Adli Tıp İhtisas Kurulunun 21.03.2011 tarihli raporunda, hastanın kesin ölüm sebebinin “...radyoopak madde uygulaması sonrası gelişen anaflaksi ve komplikasyonları sonucu meydana gelmiş olduğunun kabulü gerektiği oybirliğiyle mütalaa olunur” şeklinde görüş bildirilmiştir.
    Adli Tıp Kurumu İstanbul Birinci Adli Tıp İhtisas Kurulunun 28.05.2014 tarihli raporunda özetle “...... isimli hasta 1932 doğumlu olup ... Hastanesi hasta epikriz raporunda hastanın kronik astım hastası olduğu, üst solunum yolu şikayetlerinin arttığı, pnömoni, üriner sistem enfeksiyonu, kalp yetmezliği ve KOAH tanıları ile hastanın yatırılmak suretiyle tetkiklerinin yapıldığı, 15/04/2009 günü yatışı yapılan hastanın karın ultrasonunda pankreas komşuluğunda kistik oluşum, nekroze LAM ve PA akciğer grafisinde metastatik görünümler olması nedeniyle tüm batın BT"sinin çekilmesi istendiği, bu nedenle İyitem Görüntüleme Merkezine getirilerek hastaya 30/04/2009 günü MR tetkiki için kontrastlı madde verildiği, çekimin % 75"inin tamamlandığı sırada solunum sıkıntısı geliştiği, oksijen verildiği ve acilen 112 ambulans ile anafilaktik şoka tanısı ile ve Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi acil dahiliye polikliniğine getirildiği kayıtlı olan kişiye MR çekimi sırasında verilen kontrast madde sonrası meydana gelen anaflaksinin bir komplikasyon olduğu, öngörülemeyeceği, anaflaksi oluştuğu sırada hemen fark edilerek 112 ambulansla hastaneye sevk edildiği de dikkate alındığında özel görüntüleme merkezinde anaflaktik reaksiyon oluştuğunun tespit edildiği anda acil olarak antiallerjik ve kortikosteroid ilaç tedavisinin yapılması gerektiği bunun yapılmamış olması nedeniyle sorumlu hekimin kusurlu olduğu ancak anaflaksinin zamanında uygun tıbbi tedaviye rağmen de ölümün gerçekleşebileceği oy birliğiyle mütalaa olunur.” şeklinde görüş bildirildiği,
    Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Genel Kurulunca düzenlenen 25.02.2016 tarihli raporda sonuç olarak "kişinin ölümünün radyo opak madde uygulaması sonrası gelişen anaflaksi ve komplikasyonlarının sonucu meydana gelmiş olduğunu kabul gerektiği, pankreasta kitle şüphesiyle özel bir görüntüleme merkezine 30/04/2009 günü MR tetkiki için kontrastlı madde verildiği, çekimin % 75"inin tamamlandığı sırada solunum sıkıntısı geliştiği, oksijen verildiği ve acilen 112 ambulans ile anafilaktik şoka tanısı ile ve Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi acil dahiliye polikliniğine getirildiği kayıtlı olan kişiye MR çekimi sırasında verilen kontrast madde sonrası meydana gelen anaflaksinin bir komplikasyon olduğu, öngörülemeyeceği, anaflaksi oluştuğu sırada hemen fark edilerek 112 ambulansla hastaneye sevk edildiği de dikkate alındığında özel görüntüleme merkezinde anaflaktik reaksiyon oluştuğunun tespit edildiği anda acil olarak adrenalin tedavisinin yapılması gerektiği bunun yapılmaması nedeniyle Dr....’ın kusurlu olduğu, bu uygulama için gerekli ekipman temini yapmamış ve hekim nöbet listesi düzenlememiş ise Mesul Müdür olan Dr....’ın da kusurlu olacağı, ancak anaflaksinin zamanında uygun tıbbi tedaviye rağmen de ölümün gerçekleşebileceği cihetle kusurlu eylem ile kişinin ölümü arasında kesin bir illiyet bağı kurulamayacağı" şeklinde rapor düzenlenmiştir. ... Görüntüleme Merkezinde radyoloji uzmanı olarak görev yapan sanıkların 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun istihdam şekilleri alt başlıklı 4. maddesi kapsamında kamu görevlisi olmadıkları; dolayısıyla TCK’nın 257. maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanma suçunun faili olamayacakları, sanıkların taksirle öldürme suçundan sorumlu tutulabilmeleri için, sanıkların tıp kurallarına aykırı davranışları ile ölüm neticesi arasında nedensellik bağının kesin ve net bir biçimde kurulması gerektiği, somut olayda Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu raporu ile Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu raporlarında benzer şekilde, ölüm neticesi ile sanık Dr....’ın kusurlu olduğu, bu uygulama için gerekli ekipman temini yapmamış ve hekim nöbet listesi düzenlememiş ise Mesul Müdür olan Dr....’ın da kusurlu olacağı, sanık doktorların tıp kurallarına aykırı davranışı arasında kesin bir illiyet bağının kurulamayacağının belirtilmesi karşısında, taksirle öldürme suçunun unsurlarının oluşmadığı; ayrıca kamu görevlisi olmayan sanıkların olaya konu tıbbi girişimi özel bir tıp merkezinde gerçekleştirmesi karşısında, somut olayda TCK"nın 257. maddesinde tanımlanan ihmali davranışla gerçekleştirilen görevi kötüye kullanma suçunun oluştuğundan da söz edilemeyeceği anlaşılmakla; eylemlerinin de de başka bir suç oluşturmadığı anlaşıldığından sanıklar hakkında taksirle öldürme suçundan verilen beraat hükmünde isabetsizlik görülmemiştir.
    Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmadığı, gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, ölenin oğlu katılanın, doktor ...’ın ve isimleri tespit edilemeyen radyoloji teknikerlerinin, ve sorumlu müdür diğer sanık doktor ...’ın, kronik astım hastası olan, pnömoni, üriner sistem enfeksiyonu, kalp yetmezliği ve KOAH ve diyabet tanıları konulan olan annesine, ilaçlı MR çekimi öncesi verilen kontrast madde uygulanmadan önce allerjik reaksiyon riskine karşı hiçbir önlem almadıklarına, çekimin doktor dışındaki kişiler tarafından yapıldığına, allerjik risk konusunda uyarılmadıklarına ve bu konuda bilgi verilmediğine, temyiz dilekçesine ek olarak sunduğu belgelerde görüldüğü üzere, tıp kurallarına göre, antihistaminiklerin kontrast madde uygulamasından 15 dakika önce verilmesi gerektiğine, solunum sıkıntısı başlayan annesine doktor ... tarafından adrenalin yapılmadığına, hastaneye ambulansla sevkine kadar geçen sürede hemen müdahale edilmiş olsaydı hastanın kurtulabileceğine, Adli Tıp Kurumu raporlarının yetersiz olduğuna, uzman bilirkişi heyeti raporu alınması gerektiğine, söz konusu özel görüntüleme merkezinin İl Sağlık Müdürlüğü tarafından birçok kez uyarıldığına ve mühürlendiğine, en son da 2011 tarihinde merkezde yangın çıktığına ve tüm resmi evrakların yok olduğuna, doktorların ihmali davranışları nedeni ile görevlerini kötüye kullandıklarına ve kusurlu olduklarına ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, beraate ilişkin hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 23.06.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.












    Hemen Ara