Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği - görevi kötüye kullanma - Yargıtay 21. Ceza Dairesi 2015/5067 Esas 2016/1231 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/5067
Karar No: 2016/1231
Karar Tarihi: 15.02.2016

Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği - görevi kötüye kullanma - Yargıtay 21. Ceza Dairesi 2015/5067 Esas 2016/1231 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sanık, kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği ve görevi kötüye kullanma suçlarından yargılanmıştır. İlk suçlamadan beraat etmiştir. Ancak ikinci suçlamada sanık, bir kaza raporunda sahtecilik yapmakla suçlanmıştır. Sanığın arkadaşı, kazada alkol aldığı için aracın asıl şoförünün adını sanık olarak yazdırmıştır. Sanık ise kazanın gerçekte kendisi tarafından yapıldığını dile getirmiştir. Ancak herhangi bir somut delil bulunmadığı için sanığın suçlu olduğuna dair yeterli kanıta rastlanmamıştır. Sonuç olarak sanık, resmi belgede sahtecilik suçundan beraat etmiştir.
Kanun Maddeleri:
- 5320 sayılı Yasa
- 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi
21. Ceza Dairesi         2015/5067 E.  ,  2016/1231 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği, görevi kötüye kullanma

I-)Sanığın “görevi kötüye kullanma” suçundan beraatine dair hükme yönelik incelemede;
Her ne kadar kararda görevi kötüye kullanma suçundan beraat kararı verilmesinin gerekçesi delillerle ilişkilendirilerek anlatılmamış ise de; dosya üzerinden yapılan incelemede sanığın üzerine atılı görevi kötüye kullanma suçunu işlediğine dair mahkumiyetine yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı somut deliller bulunmadığından tebliğnamedeki bu hususa ilişen bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Elde edilen delillerin hükümlülüğe yeter nitelik ve derecede bulunmadığı dosya içeriğine uygun şekilde gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün tebliğnamedeki isteme aykırı olarak ONANMASINA,
II-)Sanık hakkında “resmi belgede sahtecilik” suçundan kurulan hükme yönelik incelemede;
Sanığın polis memuru olarak görev yaptığı sırada arkadaşı olan .......... kendisini arayarak yapmış olduğu kazada alkollü olması nedeniyle aracın şoförünün .......... olarak gösterilmesini istediğini bildirmesi üzerine sanığın bu şekilde sahte kaza tespit ve görgü, tespit ve beyan tutanakları düzenlemek suretiyle üzerine atılı resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğinin iddia olunması üzerine yapmış olduğu savunmada; kazayı .......... yapıp kaza mahallini terk ettiğini ve .......... kendisini arayarak bu durumu bildirdiğini ve kaza tespit tutanağı tutup tutamayacağını sorduğunu, kendisinin de bu durumu grup amirine sorduğunu ve olumlu cevap alması üzerine kaza mahalline giderek tutanakları tanzim ettiğini, kaza mahallini terk eden .......... de tekrar olay yerine geldiğini ve tutanağı imzaladığını, tutmuş olduğu tutanağın sahte olmadığını beyan etmiş olması, tanık .......... mahkeme huzurunda vermiş olduğu ifadede kazayı kendisinin yaptığını bildirmiş olması ve tutulan kaza tespit tutanağı ve görgü, tespit ve beyan tutanağının da kaza yeri terk edildikten sonra düzenlenen yani görgüye dayalı değil de beyana göre düzenlenen bir belge olduğunun tutanakata açıkça anlaşılması karşısında; sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin, inadırıcı ve somut deliller bulunmadığından beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulmuş olması,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca tebliğnamedeki isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 15.02.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.

Hemen Ara