Esas No: 2021/8299
Karar No: 2022/406
Karar Tarihi: 13.01.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/8299 Esas 2022/406 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/8299 E. , 2022/406 K.Özet:
Sulh Hukuk Mahkemesi'nde gerçek reddi istemiyle açılan davada, mahkeme davanın reddine karar vermiştir. Davacı vekili bu kararı temyiz etmiştir. Mirasın gerçek reddi yasal koşulları gerçekleştiğinde yapılabilir ve mirasçılar TMK'nın 605/1. maddesine veya 605/2 maddesine dayalı dava açabilirler. Mirasın kayıtsız ve şartsız reddine ilişkin beyan sulh hukuk mahkemesine ulaştıktan sonra geri dönüş yapılamaz. Yazıda belirtilen davada mahkemece hukuki nitelendirme hatası yapılmıştır ve hüküm bozulmuştur. Kararda bahsi geçen kanun maddeleri: TMK 605/1, TMK 605/2, TMK 609, TMK 619, TMK 626 ve TMK 627'dir.
"İçtihat Metni"
7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, 01/10/2014 gününde verilen dilekçe ile mirasın gerçek reddi istenmesi üzerine Dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 16/03/2020 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Dava, mirasın gerçek reddi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, küçükler ... ve ...’ın anne ve babasının aynı olayda vefat ettiğini, adı geçen küçüklere müvekkilinin vasi olarak tayin edildiğini, küçüklerin annesinin mirasının bilinmesine rağmen babaları ...’ın mal varlığının ne durumda olduğunun bilinmediğini, 3 aylık hak düşürücü süre içinde muris ...’ın mirasının reddedilmesinin mümkün olamayacağından çocukların hak ve menfaatlerinin korunması için 02.04.2012 tarihinde murislerden ...’ın terekesinin tespiti ve defterinin tutulması talebiyle Kadıköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesinde 2012/42 Esas sayılı tereke dosyasıyla terekenin tespiti ile resmi defterinin tutulmasının talep edildiğini, bu kararda Antalya Sulh Hukuk Mahkemesi yetkili görülerek adı geçen mahkemenin 16.07.2012 tarihli (2012/60 E. ve 2014/67 K. sayılı) tereke dosyasında muris ...’ın terekesinin tespitinin istendiğini, mahkemece terekenin 21.04.2014 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda tespitine ve muris ortak ve yetkilisi olduğu şirketler sebebiyle terekenin borca batık olduğu yönündeki talebin reddine 08.07.2014 tarihinde karar verildiğini, başka bir dosyada Antalya 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin (2014/988 E. 2014/1730 K.) Antalya 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 16.07.2012 tarihli (2012/60 E. ve 2014/67 K.) tereke dosyasının Yargıtay'dan dönüp kesinleşmesinden itibaren miras ret süresinin 3 ay süre ile uzatılmasına 18.12.2014 tarihinde karar verildiğini, söz konusu 3 aylık hak düşürücü sürenin terekenin tespiti ve defterinin tutulmasının talep edilmesi halinde talep edenler yönünden 3 aylık mirasın reddi süresinin 4721 sayılı TMK’nın 607. maddesi gereği davaya bakan mahkemece kendilerine yapılan bildirim ile başlayacağını belirterek mirasın gerçek reddini talep etmiştir.
Mahkemece, 3 aylık hak düşürücü süre içinde açılmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerçek reddin, yasal koşullarının gerçekleşmesi halinde mirasçılar 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 605/1. maddesine dayalı dava açabilecekleri gibi, aynı Kanununun 605/2 maddesine dayalı olarak da dava açabilirler.
Gerçek ret, mirasçıların sulh mahkemesine sözlü veya yazılı beyanı ile yapılır. (TMK m. 609) Yasal mirasçıların murisin ölüm tarihinden itibaren üç ay içinde mirası reddetmeleri gerekir. Bu süre hak düşürücü nitelikte olup mahkemece re'sen dikkate alınması gerekir. Böyle bir davada sulh hukuk mahkemesi hakiminin görevi; reddin süresinde olup olmadığı ve ret edenin mirasçılık sıfatı bulunup bulunmadığını incelemek, süre koşulu ile mirasçılık sıfatının gerçekleşmesi halinde ise, Türk Medeni Kanununun 609. maddesi uyarınca ret beyanını tespit ve tescil etmekten ibarettir.
Mirasın kayıtsız ve şartsız reddine ilişkin beyan sulh hukuk mahkemesine ulaştıktan sonra bu beyandan tek taraflı olarak dönülemez.
Temyize başvuracak olan tarafın hukuki yararının bulunması gerekir. Temyiz yoluna başvuran tarafın hukuki yararının bulunup bulunmadığı, öncelikle onun davadaki talebi ile mahkemenin hükmü karşılaştırılarak belirlenir.
Somut olaya gelince; murislerin mirasçıları olan küçükler ... ve ...’ın velisi bulunmadığından murislerinin vefat tarihlerinden itibaren yasada belirtilen sürede ret beyanında bulunmaları mümkün olmayıp, adı geçen mirasçı küçüklere 02.03.2012 tarihinde vasi olarak davacı ... atanmış, vesayet süresi içinde 02.04.2012 tarihinde vasi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 619. maddesi uyarınca terekenin resmi defterinin tutulmasını talep etmiştir. Mahkemece, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yapılarak TMK’nın 626. ve 627. maddeleri gereğince ihtaratlar yapıldıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken, hukuki nitelendirmede hata yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu sebeplerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 13.01.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.