Esas No: 2018/4139
Karar No: 2021/4188
Karar Tarihi: 21.06.2021
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2018/4139 Esas 2021/4188 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
.
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
.
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 10/03/2004 gününde verilen dilekçe ile tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın kısmen kabulüne, birleştirilen davaların reddine dair verilen 06/03/2018 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tereke mümessili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, babası Hasan Hüseyin Başar"ın 13/09/2003 tarihinde vefat ettiğini, 29/08/2003 tarihinden bu yana babasının gelirleri, giderleri ile ilgilenen ..."dan olma üvey kardeşi ..."a dilekçesinin ekinde belirttiği 24/02/2004 tarihli ihtarnamesi ile ihtarname gönderdiğini, babasının gelirinden, rızası olmaksızın ana bir kardeşleri olan varislere 5.451,50TL nakit emanet edildiğini, yine 1.680,00TL bağış ve hediye yapıldığını, murise ait BMW marka otomobiline 2.449,00TL bakım ve 280,00TL yakıt olmak üzere 2.729,00TL ödeme yaptığını, murisin 4 sabit ve 1 cep telefonu ile bir kere bile konuşmadığı halde 556,30TL ödeme yaptığını, murisin gelirlerinden 824,00TL alıp kendi Bağkur borcunu ödediğini, murise gelen 33.245,60TL (40000 DM) alacağı ile birlikte toplam 44.686,40TL tahsil edildiğini, bu gelirin varislere dağıtılmasını ... plakalı BMW 5.25 marka arabanın trafik kaydına, Konya emniyetinde kayıtlı Fatih 13 marka silahına, ... ve ...markalı 4 adet tüfeğe ve diğer gayrimenkullerine ihtiyati tedbir konulmasını, murisin çalışma ofisi olarak kullandığı ... bulunan Başarlar pasajındaki 302/a-204/p 10-304/p 11 no"lu dükkanların kapatılıp mühürlenmesini, miras paylaşılana kadar kira gelirlerinin mahkemenin atayacağı tarafsız bir bilirkişi-kayyuma verilmesini, murise ait gelir ve giderlerin incelenerek davalının yapmış olduğu gereksiz ödemelerin tespiti ile tespit edilecek miktarın varislere adil bir şekilde dağıtılmasını, dilekçenin olaylar kısmında söz edilen paranın da tahsili ile yine adil bir şekilde varislere dağıtılmasını, kira gelirlerini de miras paylaşana kadar mahkemenin atayacağı tarafsız bir kayyum tarafından tahsil edilip mirasçılar arasında adil bir şekilde dağıtılmasını istemiştir.
Mahkemece, görevsizlik kararı verilmiş, davalı vekili tarafından hükmün temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 20/09/2004 tarih 2004/9012-10138 E.K sayılı kararı ile "... terekenin resmen idaresi, tereke defterinin tutulması ve terekenin hakkında gerekli tedbirlerin alınması işlerine TMK 589. maddesi ve devamı maddeleri uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olup, miras bırakanın sağlığında davalıya verdiği ileri sürülen paranın iadesine yönelik istek hakkındaki dava değere göre belirlenir. Buna göre eldeki davada asliye hukuk mahkemesi görevlidir..." gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmuş, terekeye ilişkin kısımlar yönünden tefrik kararı verilmiştir.
Birleştirilen 2008/136 esas sayılı dosyada davacı, davalı ... aleyhine dava açarak, asıl dava ile talep ettiği edinimler dışında mirastan elde ettiği edinimlerin tümünün tespiti ile terekeye iadesini istemiştir.
Birleştirilen 2008/137 esas sayılı dosyada davacı, üvey annesi ve üvey kardeşleri olan mirasçılar aleyhine dava açarak, mirasa ait edinimlerin tümü hakkında 28.03.2003 tarihinden itibaren, miras alacaklarından, miras gelirlerinden ve kira bedellerinden kaç para topladıkları ve hangi mirasçıya kaç para verdikleri hakkında beyanlarına başvurulmasını, bu beyanlarının doğru olup olmadığının araştırılmasını, tereke gelirinden eksik alanların tespiti ile fazla alanların edinimlerinden ödenmesini istemiştir.
Birleştirilen 2008/138 esas sayılı dosyada davacı, davalıların vekilleri ... ve ... aleyhine dava açarak, terekeye temsilci atanması dosyasında dosyayı temyiz edip daha sonra karar düzeltme yoluna başvurmaları nedeniyle uzamasına sebep oldukları, bu süreçte terekenin sahipsiz kaldığını, yalan beyanlarla tüm mirasçılar adına kira sözleşmeleri yaptıklarını, kira bedellerini topladıklarını belirterek, davalıların fazla edinimlerinin tespiti ile miras ortaklığına teslim edilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulü ile 3.180,00TL alacağın Konya 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2003/1239-1158 E-K sayılı veraset ilamındaki payları oranında mirasçılara dağıtılmak üzere davacı tereke temsilcisine davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleştirilen davaların ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı tereke temsilcisi temyiz etmiştir.
Konya 1. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2004/984 esas, 2004/1939 karar sayılı ilamı ile terekeye temsilci atanmış, mahkemece, 14.05.2013 tarihli 15. celsenin, 1 no"lu ara kararı uyarınca; "asıl ve birleşen tüm davalarda davacı ..."nin yukarıda yazılı taleplerinin tüm terekeyi kapsayacak şekilde ileri sürülmesi ve bu açılan davalara tereke temsilcisi vekilinin icazet vermesi nedeniyle; Gariban Efendinin davacılık sıfatının sona erdiğinin tespitiyle, davacı safında yalnız tereke mümessili vekilinin bulunduğunun tespitine, ..."nin davacı sıfatından çıkartılmasına" karar verilmiştir. Davacının iş bu ara karardan önce davacılık sıfatı devam ederken 30.05.2011 tarihli dilekçe ile 113 tane tanık ismi bildiren tanık listesini mahkemeye sunduğu ancak mahkemece geçerli bir sebep gösterilmeksizin tanıklarının dinlenilmediği anla...şılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36’ncı maddesi uyarınca, “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
Ayrıca ülkemizin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 6’ncı maddesinde adil yargılanma hakkı ayrıntılı şekilde yer almış olup, gerek Anayasa gerekse AİHS düzenlemelerine koşut olarak da 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 27’nci maddesinde hukuki dinlenilme hakkı düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK"nun 27’nci maddesi uyarınca;
"(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.
(2) Bu hak;
a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,
b) Açıklama ve ispat hakkını,
c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir".
Hukuki dinlenilme hakkı çoğunlukla "iddia ve savunma hakkı" olarak bilinmektedir. Ancak bu hak iddia ve savunma hakkı kavramına göre daha geniş ve üst bir kavramdır.
Hakkın temel unsurları maddede tek tek belirtilmiş, böylece uygulamada bu temel yargısal hak konusundaki tereddütlerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Bunlardan ilki “bilgilenme hakkı” dır. Bu çerçevede, öncelikle tarafların gerek yargı organlarınca gerek karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur.
Bu hakkın ikinci unsuru, “açıklama ve ispat hakkı”dır. Taraflar, yargılamayla ilgili açıklamada bulunma, bu çerçevede iddia ve savunmalarını ileri sürme ve ispat etme hakkına sahiptirler. Her iki taraf da bu haktan eşit şekilde yararlanırlar. Bu durum "silahların eşitliği ilkesi" olarak da ifade edilmektedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) adil yargılanma hakkını düzenleyen 6’ncı maddesinin birinci bendinin ilk cümlesinde yer alan silahların eşitliği ilkesi, yine AİHS’ne göre, mahkeme önünde sahip olunan hak ve vecibeler bakımından taraflar arasında tam bir eşitliğin bulunması ve bu dengenin bütün yargılama boyunca korunmasıdır. Başka bir deyişle, silahların eşitliği ilkesi, davanın taraflarından birini diğeri karşısında avantajsız bir duruma düşürmeyecek şekilde her iki tarafın deliller de dâhil olmak üzere, iddia ve savunmasını ortaya koymak için makul bir olanağa sahip olması, tarafların denge içinde olması demektir.
Hukuki dinlenilme hakkının üçüncü unsuru, “tarafların iddia ve savunmalarını yargı organlarının tam olarak dikkate alıp değerlendirmesi”dir. Bu değerlendirmenin de karar gerekçesinde yapılması gerekir.
Davacı ..., delil listesinde tanık deliline dayanmış, yargılama sırasında da bu delilinden vazgeçmemiştir. Mahkemenin de Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 241. maddesi gereğince tanıkların bir kısmının dinlenilmesi ile ispat edilmek istenen husus hakkında yeter derecede bilgi edinildiğinden geri kalan tanıkların dinlenilmemesi yönünde verdiği bir kararı bulunmamaktadır.
O halde davacının bildirdiği tanıkların Hukuk Muhakemeleri Kanununun 241. madde hükmü de gözetilmek suretiyle usule uygun şekilde dinlenmek suretiyle varılacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı tereke temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
21.06.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.