15. Hukuk Dairesi 2012/2196 E. , 2013/3441 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, 07.01.2007 tarihli "Ön Sözleşme" uyarınca yapılan ödemelerin istirdaden tahsili amacıyla girişilen icra takibine vâki itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatı istemiyle açılmış, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davacılar vekili ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili 07.01.2007 tarihli sözleşme gereğince, dava dış... ve .... şirketlerine ödenmek üzere, bu şirketlerin temsilcisi olan davalıya 215.000,00 TL ödeme yaptığını, ancak asıl sözleşmenin imzalanıp, gereklerinin yerine getirilmediğini ve davalının da gönderilen bedeli şirket hesaplarına aktarmayarak uhdesinde bıraktığını, talep üzerine yapılan ödemelerin iade edilmemesi nedeniyle girişilen icra takibine de itiraz edildiğini ifade ederek itirazın iptâli ve takibin devamı isteminde bulunmuştur. Davalı vekili ise sözleşmede kendilerinin değil, temsilcisi olunan şirketlerin taraf olduğunu, kendilerinin şirket adına sözleşmeyi imzaladığını belirterek davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Ödemelere dayanak teşkil eden 07.01.2007 tarihli sözleşme dava dışı .... ve... ile dava dışı .... ve davacılardan .... arasında düzenlenmiştir. Bu sözleşmeyi ... ve ... adına yönetim kurulu başkanı davalı ..., .... adına ... ve..., davacı ... Org. San. ve Tic. Ltd. Şti. adına ise davacılardan ... imzalamıştır. Sözleşmede şirket temsilcilerinin kişisel sorumluluklarına ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığı gibi bu kişilere yüklenmiş bir edim de yer almamaktadır.
Sözleşme kapsamında, davacı şirket tarafından, davalı temsilcinin banka hesabına sözleşme nedeniyle yapıldığı da belirtilmek suretiyle ödemeler yapıldığı ihtilâf konusu değildir. Taraflar arasındaki temel ihtilâf, dava dışı şirketleri temsilen uyuşmazlık konusu sözleşmeye imza atan davalının bu sözleşme nedeniyle dava dışı şirketlere teslim edilmek üzere, kişisel hesabına yapılan ödemelerden dolayı kişisel sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Subjektif bir hakla ilgili, davalı olarak ancak kendisinden bu hak istenebilecek gerçek ya da tüzel kişi hakkında dava açılabilir. Türk Ticaret Kanunu’nun 540 ve 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 32. maddesi hükmü gereğince, temsilci tarafından yapılan hukuki işlemlerden doğan hak ve borçlar ile temsilciyle şirket adına yapılan işlemlerden doğan hak ve borçlar temsil olunan şirkete intikâl eder. Türk Ticaret Kanınu"nun 542/II. maddesi hükmü uyarınca da; görevlerinin ifası dolayısıyla temsilcilere yapılmış olan ödemelerden temsilcilerin kendileri değil, temsil ettikleri şirketler sorumludur.
Somut olayda davacılar tarafından, davalıya yapılan ödemeler, davalının, dava dışı şirketlerin temsilcisi olması nedeniyle yapıldığından, dava dışı şirketler arasında yapılan sözleşmenin uygulanamamasından doğan istirdat talebi de ancak sözleşmenin tarafları arasında söz konusu olabilir. Mahkemece açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken hatalı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacılar vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin ve Yargıtay başvurma harçlarının istek halinde temyiz eden davacılara, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 28.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.