Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2012/4235 Esas 2013/3284 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
15. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/4235
Karar No: 2013/3284
Karar Tarihi: 25.05.2013

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2012/4235 Esas 2013/3284 Karar Sayılı İlamı

15. Hukuk Dairesi         2012/4235 E.  ,  2013/3284 K.

    "İçtihat Metni"



    Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği


    Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

    - K A R A R -

    Dava, bakiye iş bedelinin tahsili için yürütülen icra takibine davalı iş sahibi tarafından yapılan itirazın iptâli, takibin devamı, icra inkâr tazminatının tahsili istemiyle açılmış, mahkemenin; davanın kısmen kabulüne dair kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı; davalı ile aralarında yapmış oldukları 05.03.2010 günlü sözleşme ile davalının muhtelif dekorasyon işlerini yapmayı taahhüt ettiğini, 24.08.2010 günlü ayrı bir protokol ile ilave 9.000,00 TL tutarında iş yapmayı üstlendiğini, böylece davalının toplam 59.000,00 TL borçlandığını, bu işlerle ilgili olarak 12.12.2010 günlü fatura tanzim ettiğini, fatura bedelinin 15.620,00 TL"sinin ödenmemesi üzerine davalı aleyhine icra takibinde bulunduğunu, davalının bu borcun 10.620,00 TL"sine itiraz ettiğini belirterek, yapılan bu itirazın iptalini istemiştir.
    Davalı, 24.08.2010 günlü protokol ile davacıya olan borcunun belirlendiğini, bu protokol hükmü uyarınca kalan bakiye 20.000,00 TL tutarındaki borcunu da ödediğini, başkaca borcu bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
    Hükme esas alınan 31.01.2012 günlü bilirkişi raporunda, davalının 05.03.2010 günlü sözleşme ile 24.08.2010 günlü protokolden kaynaklanan borcunun tamamının ödendiği, ancak; 05.03.2010 günlü sözleşmede belirtilen iş bedelinden kaynaklanan 9.000,00 TL tutarındaki KDV alacağının ödenmediği belirtilmiş, mahkemece de; bu rapor doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Taraflar arasında düzenlenen 05.03.2010 günlü sözleşme niteliği itibarıyla bir eser sözleşmesi olup, davacı yüklenici, bu sözleşme hükümleri uyarınca davalının muhtelif dekorasyon işlerini yapacaktır. İş bedeli KDV hariç 50.000,00 TL olarak belirlenmiştir. Yine,
    taraflar arasında yapılan 24.08.2010 tarihinde yapılan “protokol” başlıklı sözleşme ise daha önce yapılan 05.03.2010 günlü sözleşmenin tasfiyesi niteliğinde olup, bu sözleşme ile; ilave işlerle birlikte davacının hak ettiği iş bedelinin 59.000,00 TL olduğu, bu tarihe kadar yapılan 39.000,00 TL ödeme mahsup edildikten sonra yüklenicinin 20.000,00 TL alacağının kaldığı, bu alacağın yükleniciye ödenmesiyle taraflar arasında hiçbir alacak ve borç kalmayacağı belirtilmiştir. Davalı iş sahibi, sözü edilen protokol çerçevesinde kalan 20.000,00 TL alacağının 10.000,00 TL"sini 24.08.2010 tarihinde, 3.000,00 TL"sini 04.10.2010 tarihinde, 2.000,00 TL"sini 12.11.2010 tarihinde ve 5.000,00 TL"sini de 14.01.2011 tarihinde ödemiştir.
    Her ne kadar, taraflar arasında yapılan 05.03.2010 günlü sözleşmede iş bedeli 50.000,00 TL + KDV olarak belirlenmişse de; daha sonra yapılan 24.08.2010 günlü protokolde ilave işlerle birlikte toplam iş bedelinin 59.000,00 TL olarak belirlenmesinden sonra, 2. maddesinde, bakiye kalan 20.000,00 TL"nin ödenmesi halinde taraflar arasında hiçbir alacak ve borç kalmayacağının belirtilmesi, yüklenicinin KDV alacağının ayrıca ödeneceği konusunda bir sözleşme hükmü bulunmaması karşısında, davalı iş sahibinin sözü edilen protokolden kaynaklanan 20.000,00 TL borcunun ödenmesi durumunda borcun sona ereceğinin kabulü gerekir. Az yukarıda izah edildiği gibi, davalı bu protokolden kaynaklanan 20.000,00 TL borcunu da ödemiştir. Bu nedenle, davacının alacağı herhangi bir iş bedeli alacağı kalmadığından davanın tümden reddine karar vermek gerekirken kısmen kabulü yolunda hüküm kurulması doğru olmamıştır.
    Kabule göre de; İcra İflas Kanunu’nun 67/II. maddesi uyarınca, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için davalı borçlunun icra takibine itirazında haksız olması gerekmektedir. Oysa, hüküm altına alınan alacak likid olmayıp yargılama sonucu belirlenmiştir. Bu sebeple, davalı iş sahibi icra takibine karşı yapmış olduğu itirazında haklı olduğundan, davacının icra inkar tazminatına yönelik isteminin reddine karar vermek gerekirken kabulü yolunda hüküm kurulması da doğru olmamıştır.
    Yukarda açıklanan sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan sebeplerle kararın temyiz eden davalı iş sahibi yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 25.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara