Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2021/1998 Esas 2021/4041 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
15. Ceza Dairesi
Esas No: 2021/1998
Karar No: 2021/4041
Karar Tarihi: 05.04.2021

Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2021/1998 Esas 2021/4041 Karar Sayılı İlamı

15. Ceza Dairesi         2021/1998 E.  ,  2021/4041 K.

    "İçtihat Metni"



    Nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 10/12/2018 tarihli ve 2018/201944 soruşturma, 2018/95121 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 25/06/2019 tarihli ve 2019/2051 değişik iş sayılı kararı aleyhine, Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 07/12/2020 gün ve 94660652-105-34-15123-2019-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak soruşturma dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19/01/2021 gün ve 2021/2790 sayılı tebliğnamesiyle Dairemize gönderilmekle okundu.
    Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
    5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında,
    Her ne kadar İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10/12/2018 tarihli kararında, müştekinin alacağına karşılık olarak şüpheliden çek aldığını, çekin çift imza ile keşide edilmesi gerekirken tek imza ile keşide edilerek verildiğinden banka tarafından bedelinin ödenmediğini ancak, resmi belgede sahtecilik suçu bakımından çeki tek imza ile verilmiş olsa bile şüphelinin sahte çek ürettiğine dair bir iddia ileri sürülmediği gibi çeke atılan imza üzerinde de bir sahtelik iddiasının dile getirilmediğinden anılan suçun oluşmadığı, nitelikli dolandırıcılık suçu yönünden ise, anılan suçun oluşabilmesi için hileli hareketler ile ifsad edilen iradeye binaen parasal bir menfaatin temin edilmiş olmasının gerekeceği, oysa ki soruşturmaya konu olayda taraflar arasında var olan alacak verecek ilişkisinin şikayete konu eylemlerden evvel zaten mevcut olduğundan olayda nitelikli dolandırıcılık suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçeleriyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de; müşteki vekilinin şikayet dilekçesinde belirttiği üzere şüphelinin müştekiden almış olduğu nakit para karşılığında eş zamanlı olarak Anadolubank Osmanbey Şubesine ait A-8481786 seri numaralı 13/08/2018 keşide tarihli 425.000,00 Türk lirası bedelli çeki tek imza ile imzalayarak müştekiye verdiğini, şüphelinin bu çeki 18/06/2018 tarihinde ileri tarihli olarak düzenlediğini ve daha sonra şirket karar defterine şirketin çift imza ile yetkili olduğuna dair karar aldırarak bu kararı da bankaya sunduğu, şüphelinin tek başına temsil ve imza yetkisi olmadığı halde çek keşide ettiğinden bahisle bankaca "çekin tek imza ile imzalandığından işlem yapılamamıştır" şeklinde çekin arkasına şerh düşüldüğü anlaşılmakla, şüphelinin tek başına imzalayarak verdiği çeki tek başına keşide etme yetkisinin olup olmadığı ve çift imza yetkisinin hangi tarihte karara bağlandığının tespiti açısından ilgili şirket defterleri üzerine araştırma yapılması, ayrıca Ticaret Sicil Müdürlüğüne de yazı yazılarak bu hususun sorulması, şirkete ait çeki tek başına keşide ederek ve daha sonra da ödemeden men talimatı vererek haksız menfaat sağlanıp sağlanmadığına, sağlanmış ise ne zaman sağlandığına yönelik araştırma yapılması, bu konularda müştekinin ayrıntılı beyanının alınması, iddialar konusunda şüphelinin ifadesine de başvurulmasına, şirket ortaklığına ait sadece şüpheli tarafından imzalanarak piyasaya sürülen başka çeklerin de olup olmadığı, şüpheli hakkında benzer şekilde dolandırıcılık suçlarından soruşturma yürütülüp yürütülmediğinin, hakkında açılmış kamu davası olup olmadığının da araştırılması suretiyle, sonucuna göre değerlendirme yapılarak dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığının ortaya konulması gerektiği gözetilerek eksik soruşturma ile verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itiraz üzerine soruşturmanın genişletilmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
    5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
    GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
    Kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, itirazın reddine ilişkin İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 25/06/2019 tarih ve 2019/2051 D.İş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca müteakip işlemlerin mahallinde merciince yerine getirilmesine, 05/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Hemen Ara