Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2012/7398 Esas 2013/3001 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
15. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/7398
Karar No: 2013/3001
Karar Tarihi: 08.05.2013

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2012/7398 Esas 2013/3001 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Asliye Hukuk Hakimliği'nde görülen bir uyuşmazlık eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmıştır. Davada bakiye iş bedelinin tahsili istenmiş ve ilamsız icra takibine davalı borçlu tarafından yapılan kısmi itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatının tahsili istenmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davacı lehine %40 oranında icra inkar tazminatına, reddedilen kısım üzerinden de davalı lehine %40 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmiştir. Ancak yapılan yargılama sonucunda davacının alacaklı olduğu saptandığından davacı takibinde kötüniyetli sayılamaz ve durumda şartları oluşmayan icra inkar ve kötüniyet tazminatlarının karşılıklı reddi gerekirken hüküm altına alınması doğru olmamıştır. İcra İflas Kanunu'nun 67/II. maddesindeki düzenlenmeler gereği, alacak miktarı likid olmayan durumlarda borçlunun itirazında haksızlığından söz edilemez. Bu nedenle, yazılı nedenlerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş, kararın hüküm kısmındaki hatalara göre düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir. Kanun maddeleri olarak İcra İflas Kanunu'nun 67/II. maddesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi ve mülga 1086 Sayılı HUMK'nin 438/VII. maddesi belirtilmiştir.
15. Hukuk Dairesi         2012/7398 E.  ,  2013/3001 K.

    "İçtihat Metni"



    Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği


    Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
    - K A R A R -

    Uyuşmazlık eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmış olup, davada bakiye iş bedelinin tahsili istemi ile başlatılan ilâmsız icra takibine davalı borçlu tarafından yapılan kısmi itirazın iptâli ile takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istenmiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle karar başlığında davacı olarak “... Ticaret Ltd.Şti.” yerine bu şirketin temsilcisi olan “...”nın yazılmasının maddi hataya dayalı olup mahkemesince her zaman düzeltilebileceğine göre taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
    2-Mahkemece davanın kabul edilen kısmı üzerinden davacı lehine %40 oranında icra inkâr tazminatına, red edilen kısmı üzerinden de davalı lehine %40 oranında kötüniyet tazminatına karar verilmiştir. İcra İflas Kanunu’nun 67/II. maddesinde itirazın haksızlığına karar verilirse borçlunun, takibinde haksız ve kötüniyetli görülürse alacaklının diğer tarafın talebi üzerine hükmolunan meblağın %40’ından aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edileceği düzenlenmiştir. Madde metninden açıkça anlaşılacağı üzere borçlunun tazminata mahkum edilebilmesi için itirazında haksız olması, alacaklının tazminata mahkum edilebilmesi içinse takibinde haksız ve kötüniyetli bulunması gerekir. Alacak miktarı likid (belirli) olmayıp varlığının ve miktarının belirlenmesi yargılama yapılmasını gerektiriyorsa borçlunun itirazında haksızlığından sözedilemez. Somut olayda davalı iş sahibi cevabında sipariş edilen bir kısım ihtiyaç fazlası malların davacı yükleniciye iade edildiğini ve iade edilen mallar nedeniyle iade faturası kesilip davacı yükleniciye tebliğ edildiğini, bu nedenle davacı yükleniciye bakiye borcu bulunmadığını savunmuş, mahkemece alacak borç durumu iddia ve savunma araştırılarak, bilirkişiden rapor ve ek rapor alınarak ve toplanan tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek belirlenmiştir.

    Yapılan yargılama sonucunda davacının alacaklı olduğu saptandığına göre davacı takibinde kötüniyetli sayılamaz. Davacının bakiye alacağı bilirkişi raporu ile belirlendiğinden alacağın likid ve davalı borçlunun takibinde haksız olduğu da kabul edilemez. Bu durumda şartları oluşmayan icra inkâr ve kötüniyet tazminatlarının karşılıklı reddi gerekirken hüküm altına alınması doğru olmamıştır. Kararın bu nedenle taraflar yararına bozulması gerekirse de, yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç göstermediğinden 6100 Sayılı HMK’nın geçici 3. maddesinin yollaması ile uygulanması gereken mülga 1086 Sayılı HUMK’nın 438/VII. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
    SONUÇ:Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kararın hüküm kısmının dördüncü paragrafındaki “kabul edilen asıl alacağın %40"ı oranında borçlu davalının icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine” cümlesinin çıkarılarak yerine “şartları oluşmadığından davacının icra inkâr tazminatı talebinin reddine” cümlesinin, yine kararın hüküm kısmının altıncı paragrafındaki “davacı alacaklının reddedilen 17.633,00 TL üzerinden %40 oranında icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine” cümlesinin çıkarılarak yerine “şartları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine” cümlesinin yazılmasına, kararın değiştirilmiş bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, 08.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.









    Hemen Ara