Esas No: 2021/7712
Karar No: 2022/1487
Karar Tarihi: 28.02.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/7712 Esas 2022/1487 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/7712 E. , 2022/1487 K.Özet:
Davacı vekili, müvekkilinin mülkiyetinde olan bir taşınmazın davalı tarafından işgal edildiğini ve 30.000 TL ecrimisil alacağı olduğunu belirterek davalıdan ecrimisil talebinde bulunmuştur. Davalı ise davanın reddedilmesini savunmuştur. Mahkeme, müdahalenin önlenmesine ve belirli bir süreye ilişkin ecrimisil alacağının tahsil edilmesine karar vermiştir. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi tarafından yapılan bozma kararı sonrasında, davacının tapuda malik olmadığı dönemden itibaren ecrimisil talebinde bulunabileceği belirtilerek, davacının sadece ecrimisil talebi yönünden kısmen kabul edilmesine karar verilmiştir. Ancak, müdahalenin men'i talebi yönünden tekrar hüküm kurulmamış ve ayrıca hüküm sonucunda çelişki yaratılmıştır. Bu nedenle, Mahkeme Kararı bozulmuş ve davacı lehine verilen vekalet ücretinin hesaplanmasında sadece ecrimisil talebi değil, müdahalenin men'i talebi de dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/2. maddesi gereği, hükümlerde taleplere dair açık, şüphe uyandırmayan ve sıra numarası altında ifade edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Kanun Maddeleri:
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/2. maddesi.
"İçtihat Metni"
7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29/07/2009 gününde verilen dilekçe ile ecrimisil talebi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 12/07/2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, ...,... parsel, 6 no'lu bağımsız bölümün müvekkiline ait olduğunu, davalının iş bu taşınmazı işgal etmek suretiyle müdahalede bulunduğunu belirterek, müdahalenin önlenmesini ve 30.000,00 TL ecrimisil alacağının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalının müdahalesinin önlenmesine, 01.04.2004-29.07.2009 dönemlerine ilişkin olarak toplam 18.800,00 TL alacağın tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nce 2018/3278 Esas, 2019/3944 Karar sayılı ilamı ile "...davacı, ecrimisil istenen dönemin bir kısmında taşınmazın maliki değildir, yani taşınmaz davacı 3. kişiden 13.05.2009 tarihinde satın alarak malik olmuştur. Bu nedenle, taşınmazın tapuda devrinin yapıldığı 13.05.2009 tarihinden itibaren mülkiyet hakkını kazandığından, bu tarih itibariyle ecrimisil talebinde bulunabilir..." gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davacının ecrimisil talebinin kısmen kabulüne, 950,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Somut olayda; her ne kadar ilk derece mahkemesince bozma ilamına uyularak, davacının ecrimisil talebi yönünden, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; müdahalenin men'i talebi yönünden, hükmün kesinleştiği ve kesinleştirme işlemlerinin yapıldığı belirtilerek tekrar hüküm kurulmadığı belirtilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bu biçim, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır, hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitirir.
Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm, yeni bir hükümdür ve hüküm, bir bütündür.
O halde, bozma ilamına uyulmasından sonra davacının tüm talepleri hakkında mahkemece yeniden bir karar verilmesi gerekirken, yalnızca ecrimisil talebi hakkında kısmen kabul kararı verilip, müdahalenin men'i talebi yönünden hükmün kesinleştirildiği belirtilerek hüküm tekrarı yapılmaması doğru olmamıştır.
Bununla birlikte, hüküm sonucunun 2 numaralı bendinde davacı taraf lehine hükmedilen vekalet ücreti hesabında; yalnızca kısmen kabul kararı verilen ecrimisil talebinin değil, kesinleştirildiği belirtilen müdahalenin men'i talebinin de değerlendirilmiş olduğu anlaşılmakla; gerekçe ve hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılması da usule uygun değildir.
Mahkemece, değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bu nedenle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.02.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.