Esas No: 2021/8040
Karar No: 2022/1517
Karar Tarihi: 01.03.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/8040 Esas 2022/1517 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/8040 E. , 2022/1517 K."İçtihat Metni"
7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
...
...
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 25/07/2008, 13/08/2015, 16/04/2015, 13/05/2015 tarihli dilekçeler ile tapu iptal ve tescil ile tazminat, birleştirilen davada davalı aleyhine 28/07/2008 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın husumetten reddine, karşı davanın reddine, birleştirilen 2009/110 Esas sayılı davanın kısmen kabulüne, diğer birleştirilen davaların reddine dair verilen 26/02/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı-karşı davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 2352 ada, 15 parsel sayılı 18 nolu daireyi 03/03/1996 tarihinde ön anlaşma ile satın aldığını, daha sonra 04/03/1996 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile taşınmaz maliki ...'ın dava konusu parseldeki 15/262 hissesini satışını vaat ettiğini, 06/03/1996 tarihinde ferağ takdirini vermeyi kabul ve taahhüt ettiğini, satış bedelinin ödendiğini, eksik kalan 50.000,000 eski TL'yi ödemek için eşine ait alınları bozdurmaya gittiğinde babası davalı ...'ın bunu fırsat bilerek taşınmazın devir işlemini kendi üzerine yaptığını belirterek davalı adına kayıtlı tapunun iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Birleştirilen Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2008/231 Esas sayılı dava dosyasında davalı ... tarafından davacı ... aleyhine açılan davada mülkiyet hakkına dayalı olarak elatmanın önlenmesi, 10.000,00 TL ecrimisil talebinde bulunulmuştur.
Birleştirilen Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2009/110 Esas sayılı dava dosyasında; davacı ..., davalı ... ve ... aleyhine açtığı davada; ... mirasçılarından maddi ve manevi tazminat talep etmiş ve ...'ın 15/262 hissesinin hile ile alındığından tapusunun iptaline karar verilmesini ve adına tescilini talep etmiştir.
Birleştirilen Bakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2015/187 Esas sayılı dosyası ile; davacı ..., davalı ..., Tapu Müdürlüğü, ... aleyhine açmış olduğu davada tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat talebinde bulunmuştur.
Birleştirilen Bakırköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2015/371 Esasındaki dava dosyasında davacı ..., davalılar Maliye Bakanlığı, ..., ..., Tapu Kadastro Müdürlüğü aleyhine açtığı davada maddi ve manevi tazminat tazminat talebinde bulunmuştur.
Mahkemece asıl davada dava konusu taşınmazda davalı ... adına kayıtlı bir pay bulunmadığı gerekçesiyle davanın husumettten reddine birleştirilen Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2009/110 Esas sayılı dosyasında davanın kabulü ile, 2352 ada, 15 parsel sayılı, 15/262 hisseli 18 numaralı taşınmazda davalılar adına olan kaydın iptali ile davacı ... adına tesciline, birleştirilen Bakırköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/371 Esas, 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/187 Esas, 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/231 Esas sayılı davalarda talebin ispat edilememesi nedeniyle ayrı ayrı retlerine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı-birleştirilen dosya davalısı ... temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacı-birleştirilen dosyada davalı ...'ın aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Davacı-birleştirilen dosyada davalı ...'ın diğer temyiz itirazlarına gelince;
Birleştirilen Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2009/110 Esas sayılı dava dosyası yönünden yapılan temyiz incelemesinde;
Dava ehliyeti davada taraf olma ehliyetidir. HMK’nın 50. maddesinde medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanların, davada taraf ehliyetine de sahip olacağı hüküm altına alınmıştır. Kanun hükmünde belirtildiği üzere taraf ehliyeti, medeni hukuktaki hak ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir. Maddede gerçek ve tüzel kişi ayırımı yapılmaksızın, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanların davada taraf ehliyetine de sahip olacağı belirtilmiştir.
Öte yandan dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir (HMK m. 51). Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmayanlar davada kanuni temsilcileri, tüzel kişiler ise yetkili organları tarafından temsil edilir (HMK m. 52). Dava takip yetkisi, talep sonucu hakkında hüküm alabilme yetkisidir. Bu yetki, kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, maddi hukuktaki tasarruf yetkisine göre tayin edilir (HMK m. 53).
Taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir (HMK m. 55).
Türk Medeni Kanununun 28. maddesinde, gerçek kişinin ölümüyle medeni haklardan yararlanma ehliyeti ve buna bağlı olarak da taraf ehliyetinin sona ereceği belirtilmiştir. Dava tarihinden önce ölüm nedeniyle şahsiyeti son bulan kişinin taraf ehliyetini yitireceği kuşkusuzdur.
Bu itibarla, gerek Türk Medeni Kanunu gerekse Hukuk Muhakemeleri Kanunu, dava açıldığı zaman hayatta bulunan kişiler yönünden düzenleyici hükümler koymuş, ölen kişiler hakkında açılacak davalar yasalarımızda yer almamıştır. Nitekim 04.05.1978 tarihli ve 1978/4-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da dava tarihinden önce ölen kişinin taraf ehliyetini yitireceği, aleyhine dava açılamayacağı, dava tarihinde şahsiyeti sona ermiş kimsenin mirasçılarına halefiyet kuralı uygulanamayacağından davaya dahil edilmek veya dava ıslah edilmek suretiyle davaya devam edilemeyeceği vurgulanmış, bu doğrultudaki içtihatlar kararlılık kazanmıştır.
O halde, ölü kişi aleyhine dava açılamayacağı, davadan önce öldüğü anlaşılan ... mirasçılarının dahili dava yolu ile taraf kılınamayacağı gözetilmeden açılan davaya devam edilerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Ayrıca 6100 sayılı HMK'nın 26. maddesi, "Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir." hükmünü içermektedir. Somut uyuşmazlıkta; davacı, davalı ... mirasçıları aleyhine maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuş, davalı ... aleyhine ise tapu iptal ve tescil isteminde bulunmuştur. Davalı ... aleyhine tapu iptal ve tescil talebi bulunmadığı halde, talep aşılarak davalılar adına kayıtlı 15/262 payın iptaliyle davacı ... adına tesciline karar verilmesi ve kısa kararda davalılar adına kayıtlı payın iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi, gerekçeli kararda davalılar adına kayıtlı 15/262 payın iptali ile davacı adına tesciline karar verilerek, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılması da doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
Birleştirilen Bakırköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesi 'nin 2015/371 Esas, Bakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2015/187 Esas sayılı dosyalarına yönelik vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 12. maddesinde de, “Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin İkinci Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.” hükmü düzenlenmiştir.
Davacı vekili dava dilekçelerinde adli yardım talebinde bulunmuş, mahkemece 21.04.2015 tarihli celsede davacının adli yardım talebinin reddine karar verilmiş, 19.01.2016 tarihli celsede davacının adli yardım talebinde bulunduğu belirtilmiş ancak talep ile ilgili olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir. Mahkemece harç tamamlanmadan 830.000,00 TL üzerinden vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine karar verilmiştir. Harçlandırılan değer üzerinden davada kendisini vekille temsil ettiren davalılar yararına karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre nisbi vekalet ücreti takdiri gerekmekte olup Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 12. maddesinde de belirtildiği üzere belirlenen vekalet ücreti maktu ücretin altında kalamayacak şekilde vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle davacı-birleştirilen dosya davalısı ...'ın temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca davacı-birleştirilen dosya davalısı ...'ın temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.03.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.