Esas No: 2022/283
Karar No: 2022/1771
Karar Tarihi: 08.03.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/283 Esas 2022/1771 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2022/283 E. , 2022/1771 K.Özet:
Dava, inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi davanın reddine karar vermiştir. Bölge Adliye Mahkemesi davacının istinaf talebini de reddetmiştir. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, temlikteki amacın resmi evlilik birlikteliğini sağlamak olduğunu belirterek hükmün bozulmasına karar vermiştir. Ancak, Dairemiz, davalıya bağımsız bölümü devreden önceki malik olmayan davacı şirketin davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bu kararı bozmuştur. Kararda, 6098 sayılı Kanunun 81. maddesi hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen şeyin geri alınmasını mümkün kılmamaktadır. Kararın sonunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 373/4 gereği, karar düzeltme yoluna gidilmemesi gerektiği belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir. Kanun maddeleri: Borçlar Kanunu 81. madde, Türk Medeni Kanunu 706. madde, Türk Borçlar Kanunu 237. madde, eski Borçlar Kanunu 213. madde, Tapu Kanunu 26. madde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 373/4.
"İçtihat Metni"
7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 05.12.2017 tarihli 2017/1338 Esas ve 2017/1340 Karar sayılı ilamı ile davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 18.12.2018 tarihli 2018/3335 Esas ve 2018/9154 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair verilen kararın Dairemizin 28.09.2021 tarihli 2021/725 Esas ve 2021/1211 Karar sayılı ilamı ile bu defa başka gerekçe ile bozulmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkemece, Borçlar Kanununun 81. maddesinde "Hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen şey geri istenemez. Ancak, açılan davada hâkim, bu şeyin devlete mal edilmesine karar verebilir." düzenlemesi karşısında davacının ahlaka, adaba, aykırı resmi evlilik akti olmaksızın birlikte yaşamayı temin maksadı ile davalıya devrettiği dava konusu gayrimenkulleri geri isteyemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf talebi aynı gerekçelerle esastan reddedilmiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 18.12.2018 tarihli 2018/3335 Esas ve 2018/9154 Karar sayılı ilamı ile "..temlikteki amacın resmi evlilik birlikteliğini sağlamak olup, gayri ahlaki bir amaç taşınmadığı, buna göre, Türk Borçlar Kanununun 81. maddesinin uygulama yeri bulunmadığı, dava konusu 45 ve 46 No'lu bağımsız bölümlerin davalı adına tesciline ilişkin 13.01.2015 tarihli görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanununun (TMK) 706., 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 237., eski 818 sayılı Borçlar Kanununun 213. ve Tapu Kanununun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, resmi sözleşmenin geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler..." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 28.09.2021 tarihli 2021/725 Esas ve 2021/1211 Karar sayılı ilamı ile bu defa "6098 sayılı Kanunun 81. maddesine göre hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen şeyin geri alınması mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, 14. Hukuk Dairesinin oy çokluğuyla verdiği bozma ilamına uyulması ve davacı şirketin davalıya bağımsız bölümü devreden önceki malik olmadığı nazara alınmadan davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Bozma ilamına karşı davacı vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi uyarınca; bölge adliye mahkemelerinin Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı; bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454'üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı belirtilmiştir.
Bölge adliye mahkemelerinin 20.07.2016 tarihinde tüm yurtta göreve başlayacağı 29525 sayılı Resmi Gazete'de ilan edildiğinden, bu tarihten sonra verilen kararlar hakkında 6100 sayılı Kanunun kanun yollarına ilişkin hükümleri uygulanacaktır. 6100 sayılı Kanunun 341 ila 381. maddelerinde istinaf, temyiz ve yargılamanın iadesi kanun yollarına yer verilmiş, 1086 sayılı HUMK döneminde tanınmış olan karar düzeltme yoluna yer verilmemiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyizi üzerine Dairemizce verilen ilama uyan ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 373/4 uyarınca temyizi sonucunda Dairemizce verilen kararlar aleyhine karar düzeltme yoluna gidilmesi mümkün olmadığından bu yöndeki davacı vekilinin dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan gerekçelerle davacı vekili tarafından verilen karar düzeltme istemini içeren dilekçenin REDDİNE, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 08/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.