Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/1174 Esas 2022/1818 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/1174
Karar No: 2022/1818
Karar Tarihi: 09.03.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/1174 Esas 2022/1818 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2022/1174 E.  ,  2022/1818 K.

    "İçtihat Metni"

    7. Hukuk Dairesi
    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    ...

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 02/10/2009 gününde verilen dilekçe ile mecra irtifak hakkına dayalı elatmanın önlenmesi ve yıkım istenmesi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 21/03/2017 tarih, 2016/10956 Esas; 2017/2150 Karar sayılı bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 22.01.2019 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili, davalı ... vekili ve dahili davalı ... vekili tarafından ayrı ayrı istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Dava, mecra irtifakı hakkına dayalı elatmanın önlenmesi ve yıkım istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, davalının maliki bulunduğu 1561 parsel sayılı taşınmazda bulunan 2523 ve 2524 sayılı pilonlar arasında elektrik hattının bulunduğunu, bu arazi üzerinde Sultanbeyli Yavuz Sultan Selim Cami Yaptırma ve Yaşatma Derneğinin kurulduğunu ve irtifak hakkını tehlikeye düşürecek şekilde taşınmazda inşaat yapılmaya başlandığını belirterek; el atmanın önlenmesini ve binanın tecavüzlü olan kısmının yıkılmasını talep etmiştir.
    Davalılardan ... vekili, caminin Sultanbeyli Yavuz Sultan Selim Cami Yaptırma ve Yaşatma Derneği tarafından yapıldığını, yönetiminin Diyanet İşleri Başkanlığına ait olduğunu, tüzel kişiliği olmayan ve taşınmaz mal edinme imkanı bulunmayan kurum aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddini istemiştir.
    Mahkemece ilk olarak davanın reddine dair verilen hüküm Dairemiz tarafından bozulmuş, daha sonra yerel mahkemece verilen davanın kabulüne yönelik karar, Dairemiz tarafından ikinci defa bozulmuş ve mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda “Fen ve Teknik bilirkişilerin rapor ve krokilerinde belirtildiği üzere davacı kurumun ...,... nolu parselde bulunan Havai irtifak hakkına yönelik tecavüzün önlenmesine; ... nolu parselde bulunan ... ile ... kapı numaralı Sultanbeyli adresinde bulunan dava konusu olan davacı kuruma ait irtifak alanı içinde bulunan ...,... Caminin binasının tamamının yıkılmasına, davacının davalı ... Başkanlığına açtığı davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle nedeniyle reddine” karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili, davalı ... vekili ve dahili davalı ... Belediyesi vekili temyiz etmişlerdir.
    4721 sayılı TMK'nın 718. maddesine göre yasal sınırlamalar saklı kalmak koşuluyla arazi mülkiyeti kapsamına üzerindeki yapılar da girer. Kal isteği bulunduğundan, davanın tapu kaydında malik olanlar kimse, onlara karşı açılması gerekmektedir. 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanunun 35. maddesine göre, hakiki ve hükmi şahıslar tarafından yapıldığı halde izinli veya izinsiz olarak ibadete açılmış bulunan cami ve mescitlerin yönetiminin 3 ay içinde Başkanlığa devredileceği hükmüne yer verilmiştir. Anılan yasal düzenleme, sadece cami ve mescitler ile ilgili olarak oluşturulmuş bir yönetim varsa bunun 3 ay içinde Başkanlığa devredilmesini düzenlemekte, gerçek veya tüzel kişilerin cami inşaa ettikleri özel mülkiyetlerine dahil taşınmazların mülkiyetinin devri veya niteliğinin değiştirilmesi ile ilgili bulunmamaktadır. ... ibadete açılmış cami ve mescitlere imkanlar nispetinde kadro tahsis eder, buralarda görev yapanların mesleki ehliyetleriyle ilgili esas ve usulleri düzenler ve atamalarda bulunur. Kısaca cami ve mescitlerin yönetim ve denetimi adı geçen Başkanlığa aittir. Mülkiyeti ise tapu kaydında malik bulunanlardadır. Davada yıkım isteği de mevcuttur. TMK'nın 684. ve 718. maddeleri uyarınca bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarının da malikidir. Taşınmaz üzerindeki cami de mütemmim cüz olmakla mülkiyet hakkına dahildir ve bu caminin yönetiminin kanunla ve yukarıda ayrıntısıyla açıklanan şekilde mali ve idari açıdan Diyanet İşleri Başkanlığına verilmiş olması, dava konusu 1561 parsel sayılı taşınmaz maliklerinin mülkiyet hakkından kaynaklanan haklarını ortadan kaldırmaz. Bu nedenle, davanın; dava konusu cami binasının bulunduğu 1561 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında malik olan tüm müşterek maliklere karşı açılması gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2010/4 Esas, 2010/56 Kararı ayrıca, Dairemizin 18.12.2008 tarihli ve 2008/12971 Esas, 2008/15496 sayılı Kararı da bu yöndedir.
    Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda camilerin yönetimi davalılardan Diyanet İşleri Başkanlığına ait olduğu sabit olup mahkemece adı geçen kurum yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bununla birlikte mahkemece diğer davalı yönünden davanın kabulüne karar verildiğine göre 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 326. maddesi gereği yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen davalıdan alınması gerekirken davacı üzerine bırakılması da doğru değildir. Tüm bu nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacı vekili, davalı ... vekili ve dahili davalı ... Belediyesi vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.03.2022 gününde oybirliği ile karar verildi.







    Hemen Ara