Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/577 Esas 2022/2334 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/577
Karar No: 2022/2334
Karar Tarihi: 28.03.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/577 Esas 2022/2334 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2022/577 E.  ,  2022/2334 K.

    "İçtihat Metni"

    7. Hukuk Dairesi
    MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
    ...
    ...

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 26.04.2017 tarihinde verilen dilekçeyle taşınmaz zilyetliğinin tespiti talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17.04.2018 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından talep edilmiştir. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince davalı ... vekilinin istinaf talebinin esastan reddine, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne dair verilen kararın davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.

    K A R A R
    I. DAVA
    Davacı vekili, ... adresinde bulunan tapusuz taşınmazın, davalılardan ... tarafından diğer davalı ...’na 15.03.1992 tarihinde senetle satıldığını, akabinde taşınmaz üzerine üç katlı bina yapılarak ... tarafından kullanıldığını ve 09.09.1999 tarihinde davacı ... ... satıldığını, bu tarihten itibaren taşınmazın, davacının kullanımında olduğunu, vergisinin ödendiğini, abonelik tesis edildiğini, 2012 yılı itibariyle tapu alımı için başvurulara başlandığını, en son 08.05.2015 tarihinde yeniden Belediyeye tapu için başvurulduğunu, davalı ... tarafından verilen cevabi yazıda “dosyada eksiklikler bulunduğu ve tamamlanması halinde gerekli çalışmanın yapılacağının” bildirildiği, bilahare 24.02.2016 tarihinde taşınmaz üzerindeki yapının yıkımına ilişkin tutanak tanzim edildiğini öğrendiklerini, bunun üzerine Antalya 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/17 D. iş sayılı dosyası ile tespit yaptırıldığını, davalı ... görevlileri ile şifahi görüşmelerde; el senedi ile satışın yeterli görülmediği, taşınmazın ilk sahibi ...’ın vefat etmesi nedeni ile mirasçılarının, Belediyeye müracaat ile tapu tahsisine muvafakat vermeleri ya da zilyetliğin davacı ...’a ait olduğuna dair mahkeme kararı sunulması gerektiğinin bildirildiğini ileri sürerek taşınmazın tapusunun çıkartılabilmesi için dava konusu taşınmazın ve üzerindeki muhdesatın 09.09.1999 tarihinden itibaren davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
    II. CEVAP
    1. Davalı ... vekili; davacının 2981 sayılı yasa kapsamında belediyeye müracaat ile tapu tahsis talebi olsa da, talepte bulunduğu binanın 10.10.1985 tarihinden önce yapıldığını ispatlayamadığını, binanın uzun yıllardır kullanılmayan harabe halde olması nedeniyle 14.03.2016 tarihinde çevre halkından şikayetler gelmesi sonucu yıkılarak yıkım tutanağının tutulduğunu, dava konusu yerin davacı tarafından imal edilmediğini ve kullanılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    2. Davalı ..., davayı kabul ettiğini bildirmiştir.
    3.Davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... 01.11.2017 tarihli dilekçeleri ile davayı kabul etmişlerdir.
    III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesi; davacının Kepez Belediyesi haricindeki davalılar aleyhine açtığı davanın kabul nedeniyle kabulüne, Kepez Belediyesi aleyhine açmış olduğu davanın kabulü ile ... üzerindeki 291 m2'lik alanda bulunan binanın yıkım tarihi olan 14.03.2016 tarihine kadar zilyetliğinin davacıda olduğunun tespitine karar vermiştir.
    IV. İSTİNAF
    A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde, davacı vekili ve davalı ... Belediyesi vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
    B.İstinaf Nedenleri
    1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın açılmasına Kepez Belediyesinin sebebiyet verdiğinden Kepez Belediyesi aleyhine maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle hükmün düzeltilmesini istemiştir.
    2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın imar planında park içerisinde kaldığını, dava konusu taşınmazda vekil edeni idareye husumetin yöneltilmesinin hukuki dayanağının bulunmadığını, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının davayı açmasında hukuki yararının bulunmadığını belirterek hükmün kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
    C. Gerekçe ve Sonuç
    Bölge Adliye Mahkemesi; “davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine; davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile; davanın konusunun malvarlığı hakkına ilişkin olduğu nazara alındığında nispi harç ve vekalet ücretine tabi bulunduğu halde ilk derece mahkemesince maktu harç ve vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru görülmediği belirtilerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm kurularak davanın kabulüne, hesaplanan nispi karar ve ilam harcının davalı Belediyeye yükletilmesine” karar vermiştir.
    V. TEMYİZ
    A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
    Bölge adliye mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde, davalı ... Belediyesi vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
    B. Temyiz nedenleri
    1. Davalı vekili, istinaf dilekçelerinde belirttiği nedenlerle temyiz isteminde bulunmuştur.
    C. Gerekçe
    1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
    Uyuşmazlık, davacının zilyetliğin tespitine ilişkin isteminin yerinde olup olmadığına ilişkindir.
    2. İlgili Hukuk
    2.1. Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu mad.106/2) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re'sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (Hukuk Muhakemeleri Kanunu mad.114/1-h ve 115)
    2.2. Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir
    3. Değerlendirme
    3.1. Somut olayda; davacı, dava konusu taşınmazın 2981 sayılı yasa kapsamında olduğunu, bu yasadan faydalanmak için belediyeye başvuru yaptığını ve zilyet olduğunu ispat etmesi gerektiğinden bahisle eldeki davayı açtığını belirtmişse de; taşınmaz tescil harici bırakılan tapusuz yerlerden olup, davacı taşınmazda malik olmadığı gibi taşınmaz üzerindeki muhdesatın da davacı tarafından yapılmadığı dava dilekçesinden ve sonraki beyanlardan anlaşılmıştır.
    3.2. Bu bakımdan eldeki dava, muhsedatın tespiti niteliğinde olmayıp, zilyetliğin tespiti niteliğindedir.

    3.3. Davacı, her ne kadar tapu tahsis belgesi almak amacıyla zilyetliğin tespitini istemiş ise de; davalı ..., dava konusu muhdesatın 10.10.1985 tarihinden önce yapıldığının ispat edilemediği gerekçesiyle tapu tahsis belgesi alma şartlarının oluşmadığını belirtmiş olup, davacı ise, dava konusu muhdesat üzerindeki zilyetliğinin tespitinin başlangıç tarihi olarak 09.09.1999 tarihini göstermiş, bu tarih öncesine yönelik bir iddia ve ispatta bulunmamıştır. Bunun yanı sıra, muhdesat, dava açılmadan önce uzun süredir kullanılmadığı ve metruk halde bırakıldığı gerekçesiyle Belediye tarafından yıktırılmıştır.
    3.4. Muhdesatın bulunduğu taşınmaz hakkında, açılmış bir ortaklığın giderilmesi davası veya kamulaştırma işlemi de olmadığı anlaşıldığından, davacı yönünden mevcut ve güncel hukuki yarar bulunmadığından; mahkemece, davacı tarafın zilyetlik tespiti hakkındaki talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
    3.5. Kabule göre de; bölge adliye mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını kaldırıp geçersiz hale getirdikten sonra yeniden hüküm tesisi suretiyle karar verdiğinden, ilk derece mahkemesi kararı tasdik edilmediği için ayrıca istinaf harcına hükmedilemez. Açıklanan bu nedenle, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından hüküm kurulurken "istinaf başvuruları yönünden" başlığı altında davalı ...'ndan mükerrer harç alınmasına karar verilmiş olması doğru değildir.
    VI. SONUÇ:
    Yukarıda yazılı nedenlerle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 371. maddesi uyarınca Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 28.03.2019 tarihli, 2018/868 Esas, 2019/127 sayılı Kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın iadesine, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca dosyanın kararı veren BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, 28.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.





    Hemen Ara