Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/4185 Esas 2022/3408 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/4185
Karar No: 2022/3408
Karar Tarihi: 12.05.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/4185 Esas 2022/3408 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2021/4185 E.  ,  2022/3408 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 16.01.2003 tarihinde verilen dilekçeyle asıl davada eski tapu uygulamasına dayalı tapu iptali ve tescil, birleştirilen davada ecrimisil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; ilk derece mahkemesince asıl davanın ve sübut bulmayan birleştirilen davanın reddine ilişkin verilen hükmün Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 27.11.2018 tarih, 2018/14613 E. - 2018/19262 K. sayılı ilamıyla bozulması sonrasında yapılan yargılamada asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine yönelik verilen 18.06.2020 tarihli hükme karşı davacı vekili ve davalı ... tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur. Asıl davada tapu iptali ve tescil istemi yönünden verilen hükmün "kesin nitelikte" olduğu gerekçesiyle davalı ...'ın temyiz talebinin reddine dair verilen 06.07.2020 günlü ek kararın Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriği incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    K A R A R
    Asıl davada davacı Hazine vekili, 21, 22, 23, 24 parsel sayılı taşınmazların, 12/05/1954 tarih, 63 nolu tapu kaydına dayanılarak davalılar adına tescil edilmiş olduğunu, ancak bahse konu taşınmazların eski 63 nolu tapu kaydı kapsamında kalmadığını, eski 63 nolu tapu kaydının dava dışı 27 ve 156 parsel sayılı taşınmazların geldisi olan 15/05/1967 tarihli 73 nolu tapu kaydı ile aynı kökten geldiğini, bu kaydın incelenmesinde de davalılara ait eski 63 nolu tapu kaydının dava konusu parselleri kapsamadığının görüleceğini, dava konusu taşınmazların öncesinin devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup bu gibi yerlerde zamanaşımının işlemeyeceğini, dava konusu taşınmazların davalılarca tarımsal amaçla kullanılmayarak sadece üzerinde biriken kum ve çakılın alındığını belirterek; davalılara ait 21, 22, 23, 24 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile Hazine adına tapuya tescilini talep etmiştir.
    Asıl davada davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
    Birleştirilen dosya üzerinden davacı Hazine vekilinin, ... İnşaat Sanayi A.Ş'ye karşı açtığı davada, 21 ve 24 parsel sayılı taşınmazlardan davalı şirketin kum ve çakıl aldığını, alınan malzemenin bedelinin komisyonca tespit edildiğini ve davalı şirketin aldığı malzemenin bedelini ödemediğini beyan ederek; 15.325.450,00 TL'nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Birleştirilen davada davalı şirket vekilleri, dava konusu parsellerin davacı Hazine'ye ait olmadığını, dava konusu taşınmaz maliklerine ocak ruhsatı verildiğini, ruhsat sahibi ile dava dışı K.T. Madencilik arasında kira sözleşmesi akdedildiğini, müvekkilinin yaptığı işin K.T. Madencilik adına fatura karşılığı taşıma işi yapmaktan ibaret olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece yapılan keşifte eski tapu kaydının zemine uygulanması sonucunda dava konusu yerlerin dava konusu tapunun kapsamı içerisinde kaldığı ve dava konusu yerlerin tesis yapılmadan önce mısır tarlası olarak kullanıldığı gerekçesi ile asıl davanın reddine ve subut bulmayan birleştirilen davanın ise reddine karar verilmiştir.
    Hüküm davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Yapılan temyiz incelemesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 27.11.2018 gün ve 2018/14613 E. - 2018/19262 K. sayılı bozma ilamı ile; "... Somut olayda, mahkemece, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme ile alınan bilirkişi raporlarının hüküm vermeye yeterli bulunmadığı, dava konusu parsellere ait kadastro tutanağındaki bilgilere göre, taşınmazlara eski 12/05/1954 tarih ve 63 sıra numaralı, 22.975 m2 miktarlı tapu kaydı uygulanarak kadastro tespiti yapıldığı halde, mahkemece 12/05/1962 tarih ve 62 sıra nolu ve geldisi olan 24/05/1927 tarih ve 196 sıra nolu 27.579 m2 yüzölçümlü tapu kayıtları dosya arasına alınmış, bu kayıtların sınırları keşifte uygulanmıştır. Geri çevirme sonrası dosya arasına alınan 63 nolu tapu kaydında ise taşınmazın sınırlarının 62 nolu tapu kaydına göre değişiklik gösterdiği, bu durumda, keşif sırasında dava konusu taşınmazlara doğru tapu kayıtlarının uygulanıp uygulanmadığı konusunda tereddüt hasıl olduğu, mahkemece yapılacak işin, dava konusu taşınmazlara kadastro sırasında uygulanan tapu kayıtlarının dosya içeriğinde yer alan tapu kayıtlarından farklı olduğunun tespit edilmesi halinde, kayıtların tüm tedavülleri ile birlikte dosya arasına alınması, tapu kaydının yerel bilirkişiler ve tanıklar aracılığıyla Kadastro Kanun'nun 20/C maddesindeki esaslar doğrultusunda uyuşmazlık konusu taşınmazlara uygulanması, tapu kayıtlarının sınırlarının dere, yol gösterdiğinin anlaşılması halinde, bu sınırların kural olarak değişmeye ve genişletmeye elverişli sınırlardan olmadığı ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20/C fıkrası hükmüne göre; böyle sınırı içeren tapu kaydı kapsamının miktarıyla geçerli olduğunun düşünülmesi, tespite esas tapu kaydı gayri sabit ve genişletilmeye elverişli hudut ihtiva etmesi halinde muhtevasını tayinde belgede yazılı miktar esas alınarak miktar fazlası hakkında da iktisabı mümkün olan taşınmaz mallar için Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerinin uygulanması, uyuşmazlık konusu taşınmazların, revizyon gören tapu kaydının miktar fazlası alanda kalıp kalmadığının belirlenmesi, miktar fazlası alanda kalan kısmın zilyetlikle kazanılmayı elverişli yerlerden olup olmadığının, zilyetlik koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususlarının üzerinde durulması, yine davacı Hazine'nin dava konusu taşınmazlarla aynı kökten geldiğini iddia ettiği dava dışı 27 ve 156 parsel sayılı taşınmazlara uygulanan tapu kayıtlarının da yapılacak keşif sırasında uygulanması ve ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir. Tüm bu hususlar düşünülmeden eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi yanlış olup bozmayı gerektirmiştir..." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece; yukarıda değinilen bozma ilamına uyma kararı verilmiş ve yine aynı celsede;
    "... Asıl dosyadaki tapu iptal tescil davasının kabulü ile,
    1-Davalılara ait Ordu ili, ... ilçesi, ... Köyü, pafta 1-2, parsel 21, 22, 23, 24, 28'de kayıtlı olan 12/05/1954 tarih ve 63 nolu tapu kaydına dayanılarak davalılar adına tescil edilen Ordu ili, ... ilçesi, ... Köyü, pafta 1-2, parsel 21, 22, 23, 24'te kayıtlı taşınmazların davalılar adına olan tapularının iptali ile davacı Hazine ve Maliye Bakanlığı adına tapuya kayıt ve tesciline,
    2-Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davasına ilişkin birleştirilen dava davalısı ... İnşaat Sanayi ve Tic. A.Ş'ye karşı açılan birleştirilen davanın reddine..." karar verilmiştir.
    Hükmü; davacı Hazine vekili ve davalı ... temyiz etmişlerdir.
    Davalı tarafın yaptığı temyiz itirazı ile ilgili olarak dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, mahkemece 06.07.2020 tarihli temyiz başvurusu değerlendirmesi kararıyla " ... 2020/173 E. - 2020/393 K. sayılı karar tapu iptali ve tescil istemi yönünden kesin olup davalı vekilinin tapu iptali tescil hükmü yönünden hükmü temyiz ettiği gerekçesiyle temyiz talebinin reddine... " dair ek karar verilmiştir.
    06.07.2020 tarihli temyiz başvurusu değerlendirmesine ilişkin ek karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    İncelenen dosya kapsamına göre;
    1-Davalı tarafın temyiz talebi hakkında mahkemece 06.07.2020 tarihli ek kararla, tapu iptali tescil istemine yönelik kurulan hükmün kesin nitelikte olduğundan bahisle "temyiz talebinin reddine" karar verilmiş ise de, mahkemece dava konusu edilen 21, 22, 23, 24 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin rayiç değer değil de davadışı 28 parsel sayılı taşınmazın rayiç değeri olan 563,00 TL dikkate alınarak kesin hüküm nitelendirmesiyle "temyiz talebinin reddine" karar verilmiş olması hatalı olmuştur. Bu sebeple "temyiz talebinin reddine" dair 06.07.2020 tarihli ek kararın kaldırılmasına karar verilerek, hükmün esas yönünden incelenmesine geçilmiştir.
    2- Asıl davaya ve birleştirilen davaya ilişkin yapılan yargılamada; mahkemece 18.06.2020 tarihli celsede bozma ilamına uyulduğu halde yine aynı tarihli celsede, araştırılacak başka husus bulunmadığı gerekçesiyle, bozma ilamının gerekleri yerine getirilmeyerek, hüküm kurulmuştur.
    Bilindiği üzere; bozmaya uymakla taraflar lehine usuli kazanılmış hak doğar. Somut uyuşmazlıkta da mahkemece bozma ilamına uyulmakla davacı yararına usuli kazanılmış hak doğmuştur. Ne var ki; mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen bozma ilamında gösterildiği şekilde araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Şu halde mahkemenin; bozma kararında belirtildiği şekilde işlem yapmak ve orada gösterilen doğrultuda hareket etmek zorunluluğu bulunmaktadır. Bu kapsamda; mahkemece yeniden yapılacak keşifte revizyon gören tapuların yukarıda anılan bozma ilamında belirtildiği şekilde mahallinde uygulanarak oluşacak sonuca karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle karar verilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle 06.07.2020 tarihli EK KARARIN KALDIRILMASINA, yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın temyiz edene iadesine, 12.05.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara