Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/3771 Esas 2022/3737 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/3771
Karar No: 2022/3737
Karar Tarihi: 25.05.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/3771 Esas 2022/3737 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi, davacı vakıf tarafından açılan müdahalenin önlenmesi ve ecrimisile ilişkin davada davalı idare tarafından yapılan işlemlerin mevzuata uygun olduğunu belirterek istinaf başvurusunu reddetti. Ancak muhalefet açıklamalarında, davacı vakfın intifa hakkını davacı nezdinde tescil ettirmemesine rağmen davalının iyiniyetli olarak binayı kullandığı belirtilerek müdahalenin men'i ve ecrimisil şartlarının oluşmadığı için kararın esastan bozulması gerektiği ifade edildi.
Harçlar Kanunu'nun 13/j maddesi gereğince Hazine harçtan muaf olduğu belirtilerek harç alınmamasına karar verildi.
TMK'nın 795. maddesi, intifa hakkının tescil ile kurulacağını ifade ediyor. Ecrimisil ise 7201 sayılı Kanun'a göre, kamu hizmeti yapan bir idarenin kamuya ait taşınmaz malı kullanması nedeniyle, malın sahibine ödeme yapması gerektiğini belirtiyor.
7. Hukuk Dairesi         2021/3771 E.  ,  2022/3737 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
    MAHKEMESİ : Gerede Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 06/11/2015 tarihinde verilen dilekçeyle elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 03/09/2019 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından talep edilmiştir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
    KARAR
    Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA, Harçlar Kanununun 13/j maddesi gereğince Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE, kararın bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 25/05/2022 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY
    Davacı vakıf tarafından açılan müdahalenin önlenmesi ve Ecrimisile ilişkin davada ilk derece mahkemesince davanın her iki talep yönünden kabulüne dair karar sonrası, davalı idare tarafından kararın istinaf edilmesi üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 26/02/2021 tarihli kararı ile itirazın esastan reddine dair kararın temyizi Dairemizce incelenmiş olup, sayın çoğunluğun onama görüşüne karşılık olmak üzere Muhalefet açıklamalarım aşağıdaki şekilde belirtilmiştir.
    1.Davacı vakıfa ait Gerede İlçesi, Demirciler Mahallesinde ada 134, Parsel 10 da kayıtlı taşınmaz, ekli fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere yönetimi davalı idareye ait olan cami bitişiğinde yer almaktadır.
    2. Davacı vakıf yönetimince, Demirciler mahallesinde yer alan bu taşınmaz üzerindeki binanın, bir bölümünün intifa hakkının ERKEK KUR'AN KURSU olmak şartı ile SÜRESİZ GEREDE MÜFTÜLÜĞÜNE (D.İ.B) verilmesine 11/04/2010 tarihinde karar verildiği belirgindir.
    3. Davalı İdarece amacına uygun olarak binanın bir bölümünün mevzuata uygun şekilde kullanıldığı, aradan belli bir zaman geçmesi sonrası, davacı tarafından İlçe Müftülüğüne hitaben 08/01/2015 tarihinde ihtarname çekilerek, yönetim tarafından alınan 02/11/2014 tarihli karara istinaden binanın, kurs olan bölümünün tahliyesi talep edilmiştir. İhtarnamede tahliyenin en geç 15/07/2015 tarihine kadar tamamlanması istenmiştir.
    4.Mevcut dava Müftülük aleyhine 06/11/2015 tarihinde açılmış, yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne karar verilmiş ise de, istinaf tarafından karar kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine iadesi sonrası, davalı yönünden taraf teşkili işlemine dair eksiklik giderilerek, Başkanlık itibariyle tebligat yapılmak suretiyle eksikliğin giderildiği ve neticeten yukarıda belirtilen kabul kararı verildiği açıktır.
    5. Müdahelenin önlenmesi yönünden istinaf gerekçesi şeklen yerinde görülmekle beraber, esas yönünden bazı eksiklikler bulunduğu açıktır.
    6. Davacı vakfın, İntifa hakkının kurulmasına dair kararı sonrası, bu işlemin tapuya tescili yönünden eksikliği gidermediği, davalının da bu yönde davacı nezdinde çabasının olmadığı; ancak davacının iradesine uygun olarak davalının bu yeri kullanmaya başladığı, mevzuatta belirtilen bütün şekli şartları yerine getirdiği ve kullanım itibariyle malikin itiraz edebileceği hiçbir eksikliğin bulunmadığı açıktır.
    7. Davacı süresiz olarak kullanım hakkını, Müftülüğe bıraktığı halde, 5 yıl gibi bir kısa sürede bu sözünden vazgeçmesi ahde vefa bağlılık ile çelişmektedir.
    8.Esasen Cami ve eklentilerinin yönetiminin davalı Başkanlık nezdinde bulunduğuna dair mevzuat ve yargı içtihatları bir bütünlük teşkil etmesi dikkate alındığından, mülkiyeti davacıda bulunan bu yerde davacının müdahalenin önlenmesi davasını açamayacağı kanaatindeyim.
    9. Davalı kullanımının tamamen iyiniyet çerçevesinde kalması sebebiyle, TMK. 795 maddesinde belirtilen intifa hakkının tescil ile kurulacağına dair maddesine dayanılarak, davacı vakıf tarafından açılan dava, tam manasıyla hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğurmaktadır.
    10. Binanın halkın gayretiyle yapılmış olması ve vakıf izin belgesinde dahi "Yeni Cami Kur'an Kursu" diye anıldığı açıklanan binanın, bitişiğindeki cami ile bir bütünlük teşkil etmesi karşısında, davacı tarafından alınan son karar ve buna dayalı ihtarname esasen yok hükmünde sayılması gerektiği kanaatindeyim.
    11. Belirtilen bu açıklamalar gereğince müdahalenin önlenmesi davasının reddi gerektiği kanaatindeyim.
    12. Davalı idarenin mevcut binayı gerek davacının açık beyanı itibariyle kullanması ve gerekse cami ve müştemilatlarının tasarruf hakkının davalı idarede bulunması karşısında ecrimisil talebininde haklı olmadığı, talebin reddi gerektiği de açıktır.
    13. Davalı idarenin dava konusu binayı, davacının açık oluru ile kullanması, bu binada yapılan hizmetin Kanunlarla tanımı yapılmış bir kamu hizmeti olması karşısında, ecrimisil şartlarından biri olan menfaat temini şartının da bulunmaması karşısında, ecimisil talebinin de reddi gerekmektedir.
    14. Neticeten olayımızda müdahalenin men'i ve ecrimisil şartları oluşmadığı için istinaf kararının kaldırılıp ilk derece mahkemesi kararını esastan bozulması gerekirken, kararın onanmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılmadığımı karşı oy olarak açıklıyorum.

    Hemen Ara