Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/2317 Esas 2022/3871 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/2317
Karar No: 2022/3871
Karar Tarihi: 30.05.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/2317 Esas 2022/3871 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2022/2317 E.  ,  2022/3871 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 23/05/2012 gününde verilen dilekçe ile ecrimisil istenmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26/10/2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı vekili, davacının malik olduğu 899, 900 ve 901 parsellerin davalı idarece 06.04.2009 tarihinde alınan kamu yararı kararı sonucunda kısmen kamulaştırıldığını ve fiilen el konulduğunu belirterek 899 parsel bakımından 2009 yılı için 602,25 TL, 2010 yılı için 574,42 TL, 2011 yılı için 574,42 TL; 900 parsel bakımından 2009 yılı için 4.346,00 TL, 2010 yılı için 4.145,00 TL, 2011 yılı için 4.145,00 TL; 901 parsel bakımından 2009 yılı için 2.178,00 TL, 2010 yılı için 2.077,00 TL, 2011 yılı için 2.077,00 TL ecrimisil tazminatının her yılın tahakkuk tarihlerinden itibaren yasal faizleri ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 06.02.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 31.297,45 TL’ye çıkarmış, 21.09.2021 tarihindeki bozma sonrası ikinci ıslah dilekçesi ile de 2009 ve 2010 yılları için toplam talebini 33.044,00 TL’ye çıkarmıştır.
    Davalı vekili, dava konusu 899 ve 900 parseller için daha önce aynı mahkemenin 2011/80 ve 2011/51 Esas dosyalarında aynı talepte bulunulduğunu ve yargılamanın 2011/51 Esas sayılı dosyada birleştiğini, öncelikle davanın derdestlik nedeniyle reddine, aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen ilk kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesince "...Hükme esas alınan raporda 2009, 2010 ve 2011 yıllarına ilişkin ecrimisil hesabı yapılmıştır. Kamulaştırmasız elatma sebebiyle ecrimisil, davalı idare tarafından kamulaştırma bedelinin tespiti davasının açıldığı tarihe kadar istenebilir. Somut olayda, eldeki dava 23.05.2012 tarihinde açılarak 2009, 2010 ve 2011 yılları için ecrimisil talep edilmiş, kamulaştırma davası ise 03.11.2010 tarihinde açılmıştır. Hal böyle olunca; kamulaştırma davasının dava tarihi olan 03.11.2010 tarihinden geriye doğru hesaplanacak ecrimisile hükmedilmesi gerekirken bu tarihten sonrasını da kapsayan bilirkişi raporuna göre karar verilmesi yerinde değildir. Ayrıca Doğanşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/51 Esas sayılı dosyasının da getirtilip davalının derdestlik itirazı davacının ise kamulaştırma sahası dışında kalan yerlerle ilgili ecrimisil ve tazminat davası olduğu iddiası da göz önünde bulundurularak, özellikle teknik bilirkişi raporunun da incelenerek dava konusu taşınmazlarla ilgili ecrimisil talebi bakımından kesin hüküm olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir...’’ gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
    Mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne, eski 899, 900 ve 901 parsel numaralı taşınmazların 2009-2010 yıllarına ait iki yıllık ecrimisil bedel toplamının 33.044,55 TL olduğunun tespitine, tespit edilen ecrimisil bedeli için 7.126,25 TL'nin 31/12/2009 tarihinden itibaren, 6.796,42 TL'nin 31/12/2010 tarihinden itibaren geriye kalan bakiye 19.121,88 TL'nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
    Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
    Dava, kamulaştırmasız elatmadan kaynaklı ecrimisil istemine ilişkindir.
    Bilindiği gibi, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK'nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)
    Özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
    Bilindiği üzere; kamulaştırma kararı almadan veya kamulaştırma işlemlerini tamamlamadan taşınmaza el koymuş bulunan idare, haksız işgalci konumundadır. Davalı idarenin kamulaştırma bedelinin tespiti, tapu iptali ve tescil/sicilden terkin istekli davayı açtığı tarihe kadar taşınmaza elatması haksız fiil niteliğindedir. Kamulaştırma bedelinin tespiti davalarında, dava tarihine göre belirlenen taşınmaz bedelinin tahsiline ve bu tarih itibariyle faize hükmedildiğinden taşınmazın malik/malikleri, anılan davanın açıldığı tarihten geriye doğru ecrimisil isteyebileceklerdir. Başka deyişle kamulaştırmasız elatma sebebiyle ecrimisil, davalı idare tarafından kamulaştırma bedelinin tespiti davasının açıldığı tarihe kadar istenebilir. Kamulaştırma davası sonunda mahkemece kamulaştırma bedelinin ödenmesine karar verildiği tarih dikkate alınmaz.
    Somut olaya gelince; mahkemece bozmaya uyulduğu halde bozma ilamının gerekleri yerine getirilmemiştir. Bozma sonrası mahkemece alınan ziraat bilirkişisi ek raporunun hükme esas alınması mümkün değildir. Zira; ilgili raporun açıklama kısmında ecrimisil hesap edilirken üretim yılında elde edilen net karın yarısının belirlenmesi gerektiği ve bu şekilde hesaplama yapılacağı ifade edildiği halde; sonuç bölümünde ilgili yıla ait net tarımsal gelir hesaplanmış, ancak açıklamaya uygun şekilde net karın yarısı hesaplanmamıştır. Mahkemece bilirkişi raporunun kendi içindeki çelişki giderildikten sonra bir karar verilmesi gerekirken, üretim yılına ait net karın yarısının ne şekilde hesaplandığının anlaşılamadığı rapora göre yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, açıklanan nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 30/05/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara