Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/4331 Esas 2022/3956 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/4331
Karar No: 2022/3956
Karar Tarihi: 01.06.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/4331 Esas 2022/3956 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacılar, paylı taşınmazlarında fiili taksim yapıldığını ve davalının onların hisselerine düşen yere el attığını iddia ederek tazminat talebinde bulunmuştur. Mahkeme, davanın kısmen kabulüne karar vererek davalıdan 15.983,33 TL tazminatın davacılara verilmesine hükmetmiştir. Ancak, davalının ve ortağının dava dışı paydaşın paylarından az yer kullandığı gerekçesiyle B harfi ile gösterilen yer ile ilgili red kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunarak karar bozulmuştur. Türk Medeni Kanunu'nun 706, Türk Borçlar Kanunu'nun 237 ve 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazların harici veya fiili taksimi ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamayacağı, ancak taşınmazın kullanım biçiminin paydaşlar arasında anlaşma ya da fiili olarak belirlenmişse ahde vefa kuralı doğrultusunda korunması gerektiği belirtilmiştir.
7. Hukuk Dairesi         2021/4331 E.  ,  2022/3956 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 08/12/2011 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 01/11/2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar ve davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin hissedarı olduğu taşınmazda fiili taksim yapıldığını, davalı hissedarın davacıların hissesine düşen 1929 m2 yerden 3215 m3 toprak aldığını beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 53.465 TL tazminatın davalıdan tahsili ile hisseleri oranında davacılara verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, müvekkili ile dava dışı hissedar ...'in taşınmazdaki hisselerini şirkete kiraladıklarını, şirket adına hafriyat ve kazı çalışması yapıldığını, yapılan işlerin davacıların kullandığı alana zarar vermediğini beyanla davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 15.983,33 TL'nin 01/11/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacılara tapudaki hisseleri oranında ve tapu maliki Durkadın Atik mirasçılarına veraset ilamındaki hisseleri oranında verilmesine karar verilmiştir.
    Hüküm davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden; yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, bu nedenle reddine karar vermek gerekmiştir.
    2- Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelemesine gelince;
    Dava paylı taşınmaza yapılan müdahale nedeniyle oluşan zararın tazmini istemine ilişkindir.
    Kuşkusuz, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşların payına elatmalarının önlenmesini her zaman isteyebilir. Ancak, o paydaşın taşınmazda payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa elatmanın önlenmesi davası dinlenemez. Yerleşik Yargıtay uygulamasına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorunu elatmanın önlenmesi davasıyla değil kesin sonuç sağlayacak taksim veya şüyuun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözülebilir.
    Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanununun 706, Türk Borçlar Kanununun 237, 2644 sayılı Tapu Kanununun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazların harici veya fiili taksimi ile paylarının mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşmayla belirlenmiş ya da fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre de paydaşlar bu durumu benimsemişlerse; kayıtta paylı, eylemli olarak bağımsız bu oluşumun resmi taksim yapılana veya ortaklığın giderilmesine kadar “ahde vefa” (söze sadakat) kuralı doğrultusunda korunması gerekir. O yüzden mahkemece açıklanan bu yön üzerinde durulması, başka bir anlatımla taşınmazın tüm paydaşların katıldığı kullanma paylaşımına konu olup olmadığının, tarafların bu konudaki delilleri istenerek açıklığa kavuşturulması gerekir.
    Yapılacak inceleme ve araştırma sonucu dava konusu taşınmazın bütün paydaşlarının katılması suretiyle kullanma taksimine tabi tutulduğu ve bilirkişilerin rapor ve krokilerinde belirledikleri alanın davacıya veya onun murislerine bırakıldığı saptanırsa, davalının taksimen davacıya bırakılan taşınmaza elatması haksız olacağından elatmanın önlenmesi kararı verilmeli, aksi halde payı sebebiyle davalının da taşınmazda yararlanma hakkı olacağından, elatmanın önlenmesi isteği reddolunmalıdır.
    Somut olayda; dava konusu taşınmazda paydaşlar arasında filli taksimin varlığı davacılar ve davalı tarafın kabulündedir. Dava konusu uyuşmazlık davalı tarafça toprak alınmak suretiyle el atılan kısmın, fiili taksime göre davacı tarafın kullanımında olup olmadığına ilişkindir.
    Mahkemece, tapu kaydında davalı ve ortağının hissesine düşen alandan davalının ve ortağının 1576,97 m2 eksik yer kullandıkları, davalı tanığı Mehmet ...'in beyanında toprak aldıkları yerin kendilerine ait olduğu inancı ile istinat duvarının batı kısmındaki C harfi ile gösterilen 1569 m2'lik kısımdan toprak aldıklarının belirtildiği, tanık beyanına itibar edilerek bu kısma ilişkin davanın reddedildiği; B harfi ile gösterilen 596 m2'lik yerin ise davacı tarafın kullanımında olduğu gerekçesiyle bu kısım yönünden davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
    Bu durumda; davacılar ve davalının paydaş olduğu taşınmazda paydaşların kullandıkları taşınmaz bölümleri fiili taksim ile belirlenmiş olup davalının toprak almak suretiyle müdahalede bulunduğu kısmın, mahalinde yapılan keşif ve dinlenen tanık beyanları ile bilirkişi raporunda B ve C harfi ile gösterilen kısımlar olduğu, bu kısımların fiili taksime göre davacıların kullanımında olduğu dosya kapsamı ile sabit olduğundan; davacının el atılan kısma ilişkin zararının belirlenerek hüküm kurulması gerekirken, davalının ve ortağı dava dışı paydaşın tapu kaydında miktar olarak payına düşen kısımdan daha az miktarda yeri kullandığı gerekçe gösterilerek bilirkişi raporunda C harfi ile gösterilen bölümle ilgili red kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1.) bentte açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, (2.) bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/06/2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

    KARŞI OY
    Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma yönündeki kararına katılmıyorum.

    Hemen Ara