Esas No: 2009/5002
Karar No: 2011/411
Karar Tarihi: 31.01.2011
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2009/5002 Esas 2011/411 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hüküm davacı vekili ile davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... vekili tarafından temyiz edilmiş, davacı vekili tarafından duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde taraf vekilleri yapılan tebligata rağmen gelmediklerinden ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi uyarınca tapu iptâli ve tescil, bu talebin kabul edilmemesi halinde bağımsız bölümlere karşılık gelen arsa payının tespit edilerek payları oranında arsa sahipleri ve kooperatif adına tapuya kayıt ve tescili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine dair verilen karar davacı vekili ile davalılar ...ve ... vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre temyiz eden davalılar vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
2-Arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmeleri tapuda pay devrini de içerdiğinden TMK"nın 706, BK"nın 213, Tapu Kanunu"nun 26 ve Noterlik Kanunu"nun 60. maddeleri uyarınca geçerliliği resmi şekilde yapılma koşuluna bağlıdır. Adi yazılı yapılmakla birlikte tapuda pay devri yapılması ya da tarafların edimlerini tümüyle ya da önemli bir kısmını ifa etmeleri halinde sözleşmelerin geçerli olacağı 30.09.1988 gün 1987/2 Esas 1988/2 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı gerekçesinde ifade edilmiştir. Eldeki davada tüm arsa sahipleriyle yapılan sözleşmeler resmi şekilde düzenlenmediğinden kural olarak geçersiz ise de; yanların edimlerini yerine getirip getirmedikleri ve gerçekleştirilen imalât miktarı ile inşaatın seviyesi belirlenmemiştir. Taşınmazın bulunduğu yer Belediye Başkanlığı"nın 7 Mayıs 2009 tarihli yazısında projelerin 1998 yılında yürürlüğe
giren deprem yönetmeliğine uygun olmadığı bildirilmiş olmasına rağmen inşaatın ve projelerin yeni deprem yönetmeliğine uygun hale getirilmesinin mümkün olup olmadığı araştırılmamış ve bunu sağlamak üzere davacı yükleniciye bir süre de verilmemiştir. Keza davalıların işin eksik ve kusurlu yapıldığına dair savunmaları değerlendirilerek eksik ve kusurlu işlerin giderilmesi için davacı yükleniciye imkân tanınmadığı gibi miktarına göre birlikte ifaya karar verme olanağının bulunup bulunmadığı da araştırılmamıştır.
Bu durumda mahkemece ilgili belediyesinden de sorulmak suretiyle inşaatın ve projenin 02.09.1997 tarih ve 23098 sayılı Resmi Gazetede Yayınlanıp 01.01.1998 tarihinde yürürlüğe giren deprem yönetmeliğine uygun hale getirilmesinin mümkün olup olmadığının konusunda uzman teknik bilirkişilerden alınacak raporla saptanması, bunun mümkün olduğunun saptanması halinde inşaatın getirildiği seviye de belirlenip 1987/2 Esas 1988/2 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı da dikkate alınarak adi yazılı sözleşmelerin geçerli hale gelip gelmediğinin değerlendirilmesi, sözleşmelerin geçerli hale geldiği ve inşaatın yasal hale getirilmesinin mümkün olduğunun tesbit edilmesi durumunda, davacı yükleniciye proje ve inşaatı en son deprem yönetmeliğine uygun hale getirmek, eksik ve kusurları tamamlamak üzere yetki ve süre verilerek, inşaat yasal hale getirildiği takdirde BK"nın 81. maddesi gereğince giderilmeyen eksik ve kusurlar nedeniyle birlikte ifaya karar verilebileceği de gözönünde tutularak davacı kooperatifin hakettiği bağımsız bölümlerin blok ve daire numaraları belirtilmek suretiyle arsa payları toplamı üzerinden tapu iptâli ve tescile karar verilmesi ve her halükârda davalı arsa sahipleri davanın açılmasına sebep olmadıklarından yargılama gideri ve vekâlet ücreti ile sorumlu tutulmaması gerekir.
Bu hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme sonucu davanın reddi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalılar...ve ..."ın tüm temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunmayan davacı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, aşağıda yazılı bakiye 9,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, fazla alınan temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 31.01.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.