Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/2870 Esas 2022/4258 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/2870
Karar No: 2022/4258
Karar Tarihi: 14.06.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/2870 Esas 2022/4258 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2021/2870 E.  ,  2022/4258 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 09/05/2012 ve 12/12/2016 gününde verilen dilekçe ile asıl davada tapu iptali ve tescil ikinci kademede tazminat; birleştirilen davada elatmanın önlenmesi, kal, ecrimisil ve tazminat talebi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyulurak yapılan duruşma sonunda; asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kısmen kabulüne, davacının ecrimisil talebinin kısmen kabulüne davacının maddi tazminat talebinin reddine dair verilen 16/09/2020 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı-birleştirilen davada davalı vekili ve davalı-birleştirilen davada davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 14/06/2022 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı-birleştirilen davada davalı vekili Av. ... geldi. Başka gelen olmadı. Duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilhare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Asıl dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayalı temliken tescil, ikinci kademede tazminat; birleştirilen dava ise elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil istemlerine ilişkinidir.
    Asıl davada davacı vekili, dava konusu 321 ada 71 parsel sayılı taşınmazın 30.03.1971 tarihli kadastro çalışması ile davalı şirket adına tescil edildiğini, söz konusu taşınmazın 1960 yılından bu yana müvekkili tarafından kullanıldığını ve üzerine 5 katlı bina yapıldığını; 1971 yılında yapılan işleme kadar ve dava tarihine kadar da davalı şirket tarafından söz konusu taşınmaz üzerinde hiç bir hak iddiasında bulunulmadığını, yapının değerinin arazinin değerinden yüksek olduğunu, müvekkilinin inşaat yaptığı arsanın Hazineye ait olduğunu düşünerek binayı yaptığını belirterek, dava konusu 321 ada 71 parsel sayılı taşınmazda üzerine bina yapılan taşınmazın Türk Medeni Kanununun 724. maddesi gereğince takdir edilecek bedel karşılığında müvekkili adına tesciline, mümkün olmazsa yapının değerinin tazminine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, dava konusu taşınmazın tapu malikinin müvekkili olduğunu ve iddia edildiği gibi taşınmazın sahipsiz bırakılmadığını, 43 senedir dava konusu taşınmazın vergilerinin davalı tarafça yatırıldığını; dava konusu taşınmaza davacının da dahil olduğu ve tespit dosyasında belirlenen şekilde 34 kişi ile birlikte müdahalede bulunulduğunu ve fuzuli şagil olduklarını;davacı tarafın iyi niyetli olmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
    Birleştirilen davada davacı vekili, müvekkiline ait 321 ada 71 parsel sayılı taşınmaz üzerine müvekkilinin muvafakati olmaksızın 5 katlı ruhsatsız ve kaçak bina yapılmak suretiyle kötü niyetli olarak el atıldığını, yapılan ihtarlara rağmen taşınmazın müvekkiline teslim edilmediğini belirterek; el atmanın önlenmesine, taşınmazın eski hale getirilmesine, boş olarak teslimine, eski hale getirme bedelinin davalıdan tazminine ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 65.160,00 TL ecrimisilin ve ayrıca 50.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 05.02.2015 tarih 2014/9309 E-2015/1161 K sayılı ilamıyla davacının tazminat talebi incelenmeden ve bu hususta olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmadan karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle hükmü bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kısmen kabulüne 321 ada 71 parsel sayılı taşınmazın 362,60 m2 bölümüne davalının bina yapmak suretiyle yapmış olduğu el atmanın önlenmesine, binanın kaline; davacının ecrimisil talebinin kısmen kabulüne, 11.958,00 TL ecrimisilindava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine; davacının maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı-birleştirilen davada davalı vekili ile davalı-birleştirilen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
    1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davalı-birleştirilen davada davacı vekilinin tüm; davacı-birleştirilen davada davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan hususlardaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
    2- Davacı- birleştirilen davada davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
    Mahkemece, birleştirilen davada dava değerinin elatmanın önlenmesi talebi yönünden el atılan taşınmazın değeri olan 126.910,00 TL, yıkım talebi yönünden yıkım masrafları olan 64.516,00TL ve ecrimisil talebi yönünde ise 11.958,00 TL olduğunun kabulü ile davada kendisini vekil ile temsil ettiren davalı-birleştirilen davada davacı yararına toplam 203.384,00 TL üzerinden hesaplanacak nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yıkım talebi yönünden dava değerinin bina bedeli olan 594.888,00 TL olduğu kabul edilerek toplam 733.756,00 TL üzerinden davalı-birleştirilen davada davacı lehine vekalet ücreti takdiri isabetsizdir. Ne var ki; anılan bu husus kararın bozulmasını gerektirmekte ise de yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/7. maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda 1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı-birleştirilen davada davacı vekilinin tüm, davacı-birleştirilen davada davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, 2) numaralı bent uyarınca davacı-birleştirilen davada davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hüküm fıkrasının; 7.bendinde yer alan “53.737,80 TL”ibaresinin hükümden çıkarılarak yerine "22.686,88 TL" ibaresinin eklenmesine, hükmün DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine,
    Yargıtay duruşma vekalet ücreti 3.815,00 TL’nin davalı-birleştirilen davada davacıdan alınarak davacı-birleştirilen davada davalıya verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara